Geceydi ve sabaha üç vardı,
En kötüsü de uykusuzdum ve uyuyamazdım
Vukuatsız geçmeliydi bu son nöbetim
Çünkü yorulmuştu artık bu yürek bir kaybedişe daha yer yoktu
Beklemeye değer miydi yoksa asıl beklenilen başkası mıydı?
Hani bu bir zorunluluktu devredilmedisi imkansız, galiba yasaktı da?
Görev kutsaldı ve kutsal olan şeyleri kutsardı yüregim,
Sabaha daha çok vardı gözlerim kapanmak istiyor ama soguk ve yalnız Ankara gecesi izin vermiyordu.
Bir ara dalıvermişim öylesine yüregim ve yüregini istediğim başkasının yüregindeydi,
Kahretsin ya şimdi ne yapacaktım ben?
Nasıl hesap verecektim korunması için emir verilen emanete?
Oysa herşey vatan için di ve ben ihanet etmiştim kendi gönül yurduma,
Sonra sonra bir baltaya sap olamadın diyen ve yüregimin ellerinde olduğunu gördüğüm bir kara hayalin yüregimi acıtan tekmesiyle uyanıverdim ansızın.
Kulaklarımda hala herşey vatan için değil mi abi diyen çocuk sesleri vardı.
Görev kutsaldı ve yüreğim kutsardı,
Ama zordu da görev aslen,
Bir yığın emek ve milyonlarca yığın sevgi istiyordu.
Sevmiyor hatta istemiyorda degildim
Hatta tek istediğim şeydi aslında.
Ama yüregim görevden alıyordu beni ve devredilmesi gerekiyordu başka bir yürek sahibine.
Belki de hiç kimse istemezdi istediğim kadar yeşil gözlü,
uzak ve milyonlarca sevgi isteyen o yüreği devralmayı...
Bu soğuk Ankara sabahında Ey Sevgili;
Nöbetteyim hala,
Yorulmadım,
Bıkmadım,
Bekledikçe daha çok istemekteyim,
Yarın gece ve her sabah nöbette olacağım,
Senin bana geleceğin ve yüregini yüreğime vereceğin
AŞK NÖBETİNDEYİM.