Q humması ya da Zollinger-Ellison hastalığını duydunuz mu? Peki, Ruam ya da Japon ensefalitini? Dünya üzerinde adını bile bilmediğimiz çok sayıda rahatsızlık var. İşte sizlere her gün bir yenisiyle karşılaştığımız hastalıklar ve belirtileri...
Dünya üzerinde kaynağı belli ya da belli olmayan çok sayıda hastalık var. Küresel düzeyde, salgın hastalıklarla mücadeleye aktarılan paranın miktarı da yüksek boyutlarda. Ölümcül hastalıkların çoğu aslında önlenebiliyor. Ancak, gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerinde kurbanlar çoğunlukla çocuklar.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) hazırladığı raporlarda yıllık ölüm oranı en yüksek hastalıkların başında, 4.4 milyon ölümle akut solunum yolu enfeksiyonları geliyor. Bunu 3.1 milyon ölümle kolera, tifo, dizanteri gibi diyare hastalıkları izliyor. Üçüncü sırada ise 3.1 milyon ölümle verem geliyor.
WHO'nun patlak veren salgınlarla ilgili haber teşkilatı, dünya genelinde tehdit unsuru olağandışı salgınlar konusunda uyarılarda bulunuyor. Bunlardan önemlilerini inceleyelim. 2002 Ocak ayında Gabon ve Kongo Cumhuriyeti'nde Ebola virüsü salgını yaşandı. Öncekinde 26 vaka ve 23 ölüm yaşanmışken, sonraki salgında 16 vaka ve 11 ölüm görüldü. Şubatta, Hindistan köylerinde veba baş gösterdi. Gabon'daki ebola vakalarının sayısı 57'ye ulaştı.
Mart ayıyla ilgili haberlerde, Malawii'de koleranın patlak verdiği ve 609 kişinin öldüğü belirtildi. Nisan ayında Yunan otoriteleri, akut solunum yolu hastalıkları şikayetlerinin 39'a çıktığını bildirdi. Ölüme yol açabilen bu hastalık panik yarattı. Mayısta Brezilya'da döküntülü ateş şikayetinde bulunanların sayısı 318.000'e ulaştı. Bunların 57'si hayatını kaybetti. En çok etkilenen yer Rio de Janerio oldu. Haziranda, Afganistan'da büyük bir leishmaniasis salgını yaşandı.
Şark çıbanına benzeyen bu hastalık leishmania adındaki parazitten kaynaklanıyor ve yüz bölgesinde ülserleşmeye neden oluyor. El Salvador'da döküntülü ateş vakalarının sayısı temmuz ayında üst noktaya ulaştı. Ağustosta Madagaskar'da yaşanan grip salgınında 156 kişi öldü.
Patlak veren salgınlar ve ölüm oranlarıyla ilgili bilgiler WHO'nun resmi internet sitesinde (www.who.int) güncelleniyor. Bu bilinen salgınlar ya da hastalıkların yanı sıra, adını bile söylemekte zorlandığımız 26 rahatsızlığı tanıtmayı düşündük. Tabii ki amacımız hastalık hastası bir toplum yaratmak değil. Ancak, bilgili ve bilinçli olmakta yarar var.
1- Alveoler hydatid (Alveolar Hydatid Disease - AHD)
Tilki, kır kurdu ve köpeklerde bulunan mikroskobik tenya (Echinococcus multilocularis) larvalarının enfeksiyonundan kaynaklanıyor. İnsanlarda enfeksiyon nadir görülse de, tedavi edilmediği taktirde ölümcül olabiliyor. Karaciğer, akciğer ve beyinde parazit tümörlerinin gelişmesine yol açıyor. AHD, çoğunluğu kuzey bölgeleri olmak üzere dünyada yaygın şekilde görülüyor. Orta Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Japonya'da vakalara rastlandı. AHD, topraktan hastalığın bulaştığı bitki ve meyvelerin toplanması ya da yine topraktan bu paraziti alan evcil hayvanlardan yayılıyor.
2- Blastomycosis
Grip gibi ateş, titreme ve ağrılarla başlıyor. Ancak, ABD ve Afrika'nın belirli bölgelerinde görülen bu mantar hastalığı, deride yaralara ve prostat, kemik, hatta beyinde iltihaplanmalara yol açıyor. Kurbanlarının yüzde 5'ini öldürüyor; ancak, dünya genelinde hastalığın kaç kişide bulunduğu bilinmiyor. Hastalık kirli toprakla taşınıyor. Dolayısıyla kurbanlarının çoğunu çiftçiler, kampçılar ve orman işçileri oluşturuyor.
3- Çin karaciğer paraziti
Bu küçük parazitin Latince'deki adı Clonorchis sinensis... Çoğunlukla Japonya, Kore, Çin, Tayvan, Vietnam'da görülüyor ve bu bölgede 30 milyon insana bulaşmış durumda. Parazit, çiğ ya da iyi pişmemiş balık yoluyla taşınıyor ve karaciğer içindeki salgı kanallarına yerleşiyor. Hiçbir hastalık belirtisi göstermeden yıllarca bulunduğu bölgede barınıyor; ancak, karaciğere zarar veriyor. Bu hasar, ölüme yol açabiliyor.
4- Parazit takıntısı
Bu bir akıl hastalığı... Kişi, derisinin altında bakteri, parazit ya da böceklerin yaşadığını düşünüyor ve bu duyguyu zihninden atamıyor. Kökeni psikolojik olsa da, verem ya da frengi gibi fiziksel hastalıklar sonrasında kişide belirebiliyor. Hastalar, çoğunlukla derilerini yüzerek ya da kimyasal maddelerle bu hayal ürünü organizmaları vücutlarından dışarı atmaya çalışıyorlar. Bıçak ya da cımbızla kendilerini yaralayanların oranı bir hayli yüksek.
5- Doğu at ensefaliti (Eastern Equine Encephalitis)
Bu hastalığın ana sorumlusu sivrisinekler... Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika, Karayibler'de, öldürücü virüsü (literatürde doğu at ensefaliti virüsü olarak geçiyor) atlara ve insanlara bulaştırıyorlar. 1964'ten günümüze 153 resmi onaylı vaka görülmüş. Pek çok insanda hafif grip belirtileri gösterse de, kimilerinde merkezi sinir sistemini etkiliyor. Bu vakaların yüzde 50'sinde kişi ölüyor, geri kalanında ise ciddi beyin hasarları görülüyor.
6- Filariasis (Lenfatik)
Asya, Afrika, Batı Pasifik, Orta ve Güney Amerika'nın tropik veya yarı tropik bölgelerinde, 73 ayrı ülkede 120 milyon kişiyi etkisi altına alan sivrisinek kökenli bir hastalık. Küçük kurtlar, böceğin ısırmasıyla taşınıyor ve bu yolla vücudun lenf sistemine sızarak orada büyüyor. Öldürücü değil, fakat böbrekler ve lenf sistemine hasar veriyor, strese yol açıyor, kol ve bacaklarda şişkinlik meydana getiriyor.
7- Ruam (Glanders)
Enfeksiyon, Burkholeria mallei adı verilen bakteriden kaynaklanıyor. 1940'lı yıllardan günümüze kadar ABD'de görülmedi. Buna rağmen, hâlâ Asya, Ortadoğu ve Güney Amerika ülkelerinde rastlanıyor. Biyolojik savaşta kullanılabilecek alternatif bakteriler arasında adı geçiyor. Hastalık at, eşek veya köpekten bulaşıyor. Deride ve akciğerde cerahatli enfeksiyonlara yol açıyor. Kana bulaştığı taktirde 7-10 günde öldürüyor.
8- Histoplasmosis
Latince adı Histoplasma capsulatum olan mantarın yol açtığı ölümcül hastalık. Genelde kurbanın ciğerlerini sararak, vereme benzer bir hastalık yaratıyor. Mantar, toprakta ya da kuş, yarasa dışkısının bulaştığı yerlerde gelişiyor. Vücuda, mantar sporlarının solunması ya da yutulmasıyla geçiyor. Dünyanın her noktasında bulunabiliyor. Sadece ABD'de yapılan araştırmalar 50 milyon kişiye bulaştığını gösteriyor.
9- İdiopatik fibrosis (IPF)
Ciğerde iltihap ve yaralarla sonuçlanan hastalığın nedeni ve her yıl kaç kişiyi etkilediği tam olarak bilinmiyor. Ancak, erkeklerde ve kadınlarda eşit olarak görülüyor. Genellikle 40-70 yaş arasında baş gösteriyor, teşhisin konmasından sonra hayat süresi 4-6 yıl kabul ediliyor. Kuru öksürük ve nefes alma zorluğuyla ortaya çıkıyor. Süreç içinde akciğer, oluşan yaralar nedeniyle çalışamaz hale geliyor ve hasta ölüyor.
10- Japon ensefaliti
Kesinlikle tehlikeli bir başka beyin hastalığı. Asya'da her yıl 30.000-50.000 kişiyi pençesine alıyor. Yine sivrisinek yoluyla taşınıyor. Pek çok kişide belirtiler fark edilmiyor. Bazılarında ise nöbet, felç, koma ve ölüme yol açıyor. Yakalananların yüzde 30'u için ölüm kaçınılmaz. Avustralya'nın belirli bölümlerinde ya da Asya ülkelerinde uzun süre yaşanması halinde hastalığa yakalanmak olası. Ancak, bu hastalığın aşısı var.
11- Kernicterus
Sarılıkla doğan bebeklerde bu hastalık gelişebiliyor ve beyin hasar görüyor. Yeni doğan bebeklerde sarılık çok yaygın ve çoğunlukla kendiliğinden geçiyor. Ancak, kimi vakalarda, derinin sararmasına neden olan ve bilüribin adı verilen kan kimyasalı çok fazla üretiliyor, bu da beyne zarar veriyor. Duyma yokluğu, görme sorunları, hatta zekâ geriliği ortaya çıkabiliyor. Daha çok Doğu Asya ve Akdeniz'deki doğumlarda yaşanıyor.
12- Lymphocytic choriomeningitis (LCM)
LCM olarak adlandırılan viral hastalık, fare dışkısıyla bulaşıyor, çoğu zaman öldürücü değil. Ancak, menenjite çok benzeyen hiç de hoş olmayan belirtiler gösteriyor. Hafif grip belirtileriyle başlayıp, sonrasında zihinsel bozukluklara, hatta felce neden oluyor. Hamile kadınlarda düşüğe, doğacak çocukta zekâ geriliğine yol açıyor. Kemirgenlerle içli dışlı çalışan laboratuvar görevlileri en riskli grupta yer alıyorlar. Hastalıkla ilgili resmi kayıtlar bulunmadığından, hasta profili bilinmiyor.
13- Marburg virüs hastalığı
Marburg hemoroidli ateşi (MHF) olarak da adlandırılıyor. Ebola virüsü de dahil, birçok virüsün yol açtığı çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık. Maymunlar aracılığıyla taşındığı belirtilse de, virüsün kesin rotası henüz gizemini koruyor. Çoğunlukla Afrika'da görülmekle birlikte, ilk tanışma 1967'de Almanya'da, sonra da Yugoslavya'da yaşandı. Belirtiler ateş ve titremeyle başlıyor, ardından ağrı ve ishal geliyor. Son olarak çok büyük bir hemoroid (basur) oluşuyor, organ zarar görmeye başlıyor. Marburg, kurbanlarının yüzde 25'ini öldürüyor.
14- Naegleria
Tüm dünyada yaygın bir amip türü olan naegleria, toprağı, durgun ve ılık suyu çok seviyor. Bulaşma riski yüksek değil, ancak, dalma ya da yüzme sırasında burun yoluyla vücuda sızabiliyor. Bu durumda baş ağrısı, ateş ve bitkinliğe yol açıyor. Ancak, ciddi vakalarda nöbetlere ve sanrılara neden olabiliyor, hatta 7-10 gün içinde öldürebiliyor. Hastalık, sıcak ve kurumuş su alanlarında etkisini daha fazla gösteriyor.
15- Olfaktör nöroblastoma
Nadir rastlanan bu kanser türünde kötü huylu tümör, burun ve sinüslerde yerleşiyor ve ağır ağır gelişiyor. Damak, göz çukurları ve hatta beyne yayılabiliyor. Belirtiler burunda tıkanıklık hissi, sinüste ağrı ve gözlerin ön tarafa doğru çıkıklığını ifade eden proptoz şeklinde kendini gösteriyor. Tümör, normal yollarla, ameliyat ve kemoterapi ile tedavi edilebiliyor. Ancak, cerrahi müdahaleden 10 yıllar sonra tekrar ortaya çıkabiliyor.
16- Psittacosis (papağan humması),
Bir diğer adı Chlamydia olan bu hastalıktan chlamydia psittaci bakterisi sorumlu. Amerika'da yapılan araştırmalarda, yılda 50 vakanın görüldüğü belirtiliyor. Kuş salgılarının solunumu yoluyla bulaşıyor. Evcil hayvan satan dükkân sahipleri, kuş besleyenler ile veterinerler birincil kurbanları. Tüm kuşlar taşıyıcı olsa da, kümes hayvanları, küçük ve tepeli papağanlar gibi insanlarla en çok ilişki içinde olan kuş türlerinden geçiyor. Erken tanı konmazsa, ileri derecede zatürreeye yol açıyor ve öldürücü olabiliyor.
17- Q humması
Sığır, koyun ve keçi gibi Coxiella burnetii bakterisini taşıyan hayvanlar, Q hummasının baş sorumlusu. Çok ağır ilerleyen hastalık, kişiye bulaştıktan sonra 20 yıl gibi uzun bir sürede etkisini hissettiriyor. Bulaşan kişilerin yaklaşık yüzde 50'si hastalığa yakalanıyor. Grip benzeri hastalıklarda görülen belirtiler ve kilo kaybı çok tipik. Bazı durumlarda zatürreeye neden oluyor ve bu durumda ölümcül. Dayanıksız kişilerde ise etkisini 2-3 haftada hissettiriyor.
18- Retinoblastoma
Küçük çocukların gözlerinde tümör geliştiren kanser türü... Retinoblastoma her yıl İngiltere'de 50, ABD'de 350 çocukta görülüyor. Retinada gelişen tümör, vakaların yüzde 75'inde tek gözü, yüzde 25'inde ise her iki gözü de etkiliyor. Büyük çoğunlukta, hastalığın aileden geçtiğine ilişkin bir bilgi yok. Gözbebeği ilginç bir şekil alıyor ve ışığı kedi gözü gibi yansıtıyor ya da gözün kısılmasına neden oluyor. Görüşü etkiliyor. Bazı vakalarda iyileşme söz konusu.
19- Sporotrichosis
Tüm dünyada rastlanabilen bu mantar enfeksiyonu, en belirgin şekilde tarım çalışanlarını etkiliyor. Dikenli otlar, saman balyaları ya da sfagnum yosunuyla haşır neşir olanlarda sık görülüyor. Mantar, vücuda derideki küçük kesikler yoluyla sızıyor. Önce küçük, ağrısız şişlikler baş gösteriyor. Sonrasında gelişiyor ve su yanığı şeklinde yayılarak geç iyileşen yaralar açılıyor. Nadir vakalarda enfeksiyon akciğere, eklemlere ya da merkezi sinir sistemine atlıyor. Ancak bu durum, genellikle bağışıklık sisteminde sorun görülen kişilerde yaşanıyor.
20- Usher sendromu
Kalıtsal duyma özürlülerin yüzde 10'unda görülen kalıtsal bir hastalık. Bu, gece körlüğü ya da çevresel görüş kaybı gibi görme bozukluklarına da neden oluyor. Görmede yavaş yavaş ve dereceli gelişen bozulmayı tanımlayan retinis pigmentosa hastalığının bir bölümünü oluşturuyor. Günümüzde herhangi bir tedavisi yok.
21- Vulnificus
Bu bakteri hastalığı, bozulmuş deniz ürünlerinden ya da açık yara yoluyla deniz suyundan bulaşıyor. Dünya çapında hastalığa ilişkin resmi bir kayıt yok. Yapılan araştırmalara göre, daha önce sağlık sorunları yaşamış kişilerin hastalığa yakalanma olasılığı, yaşamayanlara oranla yüzde 80 daha fazla. Sağlıklı kişilerde kısa süreli karın ağrıları görülürken, diğerlerinde deride bozulmalar, hatta ölümcül kan enfeksiyonlarına rastlanıyor.
22- Tularemia
Biyolojik savaşta kullanılabilecek bir diğer korkutucu bakteri... Enfeksiyon için sadece çok azı bile yeterli. Bit, kene yoluyla geçiyor ve ABD'de her yıl 200 kişiye bulaşıyor. Deri ülserine, lenf bezlerinde şişliğe, boğaz ağrısına, ağız ülseri, hatta zatürreeye yol açıyor. Tedavi edilmeyen vakaların yüzde 40'ında ölümcül etkisi var. Avrupa ve Kuzey Amerika'da oldukça yaygın...
23- Wilson hastalığı
Dünya genelinde, görülme olasılığı 30.000'de 1 olan genetik bir hastalık. Hem karaciğer hem de lentiküler çekirdekte bozulmayı ifade eden bir hastalık. Yediğimiz besinlerin çoğunda bulunan, hayati önem taşıyan demir ve bakıra aşırı duyarlılık yaratıyor. Wilson hastalığına yakalananlar, gerekli bakırı normal yollarla alamadıkları için, bakır karaciğerde ve beyinde yapılmaya başlıyor. Bu da hepatit ve psikiyatrik bozukluklara neden oluyor. Bu bozukluklar içinde en çok görüleni, adam öldürmeye yatkınlık şeklinde gelişiyor. 100 kişiden biri bu geni taşıyor.
24- Xeroderma pigmentosum
Bir başka kalıtsal hastalık. Kızılötesi radyasyona, özellikle de güneş ışığına aşırı tepki şeklinde ortaya çıkıyor. Güneş ışığına maruz kalan cilt su topluyor, en çok karşılaşılan vaka ise cilt kanseri. Bu nedenle hastaların kesinlikle vücutlarını güneşten korumaları gerekli. Dünya üzerinde sadece 1.000 vaka var.
25- Yersinia
Çiğ domuz eti yoluyla geçen bakteriyel hastalık. Çoğunlukla küçük çocuklarda meydana geliyor, ancak daha büyük çocuklar ve yetişkinler de risk taşıyor. Yersinia'da karnın sağ tarafında ağrı geliştiğinden, belirtileri çoğunlukla apandisit ile karıştırılıyor. Yüksek ateş ve kanlı ishal görülüyor.
26- Zollinger-Ellison sendromu
Pankreas, onikiparmak bağırsağı ve midede ülser ve tümöre yol açan nadir bir hastalık. Kalıtsal, genetik bir rahatsızlık olduğu düşünülüyor. Belirtileri ülserle hemen hemen aynı: midede ağrı ve yanma, ishal, kilo kaybı. Ancak, ağrı çok daha şiddetli gelişiyor ve açılan yaralar daha geç kapanıyor. Bazı vakalarda midenin alınması
ben acemi er olaraktan efilsude herkese merhabalar diyorum bende sağlıkçıyım bazıları bana yabancı gelmesede bazıları açıkcası ilginçti emeğinize sağlık devamının gelmesi dileğiyle çok güzel olmuş keşke herkesi bu konu hakkında bilgilendirsek çok daha iy olacak okadar bilinçsiz ailelerimiz varki bizim ya evimizde yada cafelere gidip araştırmak istediğimizi rahatça yapıyoruz ama bizim gibi olmayan birsürü insan var.Yüreğinize sağlık