Dinlemekten yorulduğum tüm gerçeklerimi yüzüme vurararak yok oluyorsun hayatımdan
Bilmem ki ne yazılır gidişine hangi sevda türküsü söğlenir arkandan
Sevda yüklü günler ayrılığı nasıl kabullenir de yoldaş olur geleceğime
Kalbim hâlâ nasıl senin için çarpar gittiğini bile bile
Yüreğimi bıraktım sana gittiğin yollar da o da geliyor ardında
Boğazıma yıldızlar dökülüyor gökyüzünden
Gidişinin en yalan gerçeği soru işaretleriyle tutuşturuluyor yüreğime bir bıçak gibi
Hüzün perdeleri yüzüme açılıyor şimdi. Kırık bir dal oluyor bedenim.
Sen gidiyorsun
Geride ne kalıyor ki?
Sen, beni kendinden saymıyor musun?
Rıhtımıma yine acıları mı demirliyorsun?
Sevda yüklü gemiler bırakıyorsun?
Ama Gidiyorsun
Sahte düşler bırakıyorsun bana
Gitmeyeceğine o kadar inanmıştım ki oysa. Şimdi ikna edemiyorum kendimi. Sessizlikle boğuşacağım günleri geveliyorum ağzımda. Aramızdaki o bilindik uygulamalı uzak yerini geçip gidişine bırakıyor. Ki şimdi aramızda uzak denebilecek kadar yakın bir sınır yok. Kararsızlık içinde ki bu sevgide hep ödün veren ben oldum. Sana sadece sahtekâr sözcükler kaldı sarf etmen gereken. Bana anlamsız bir bekleyiş
Hayata hediye ediyorum istifa dilekçemi. Yüzüme yüklediğin gidişinin tüm kıvılcımları dönüşünü bekleyerek uyanıklığa tutuşturuyor kendini. Mutluluk yüzüme inemeden kirpiklerimde aslı kalıyor.
Gidiyorsun
Gelmeyeceğini sen de biliyorsun
Giderken olsun yalanlarınla büyütme yüreğimi ne olursun.
Gidiyorsun
İğreti günleri kucaklamaya hazırlanıyorum.
Sende ihyasını aradığım yarınlarımı sende ihlal ediyorum
Gidiyorsun
canımı acıtıyorsun
"Sen bu şehirde ne buluyorsun?" diyordun bana
Sen gidiyorsun ben İstanbul'u kaybediyorum
İçimin karanlık kuyulardan ince keskin bir ses hıçkıra hıçkıra gitmeyeceksin diyor kalbim
Hâlâ "gitmeyecek" diyorsun
Sus yüreğim sus
Artık çok geç
Bunu sen de ben gibi çok iyi biliyorsun
İyi' demek adettendir ya !
'İyiyim' dedim
Değilim.
Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.
Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
'Kime, neye konuşursan konuş' diyorum
Yeter ki susma!
Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça
Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !
Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.
Ve ben,
İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde
Sebebim yok.
Belki de çok
Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .
Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça...
Bu son gidişin kadar aniyDi o gece bana geLişin..Hiç bekLemeDiğim biR anDa,bei terk edip gittiğin o evDeyken geLdin bana..KonuşamaDım! KonuşSam,gözLerimDeki yağmuR hiç dinmeyeCekti! SarıLdım saDece..Neden bunCa zaman sonRa dönDün diye sorGuLamadan açtım kaLbimin kapıLarını tekRar..Ve sen yine biR gece,her şeyimi yüreğimde yaşadığımı,her şeyimin yüreğim oLduğunu,seni yüreğimde yaşamam geRektiğini ama yaşamak içiN gitmen geRektiğini söyLeyip topLamıştın her şeyini..Yaşaman için gitmen lazımDı, yaşamam için "gitme" diyemedim! HazırDın gitmeye kaRşımDa öyLece bekLiyoRdun.. Bu sefeR dayanamazDım bu giDişe..!Tüm duyguLarımı, her şeyimi topLayıp yükLedim sana..Sen aLıp gittiğinDe seni ve beNi, ben senLe hayat buLduğum bu cam kenaRında soN buLacaktım..Çünkü benDe bir başka ben daha yok!
Ve gidiyorSun..GidenLerin ardından su dökeRLer dönmeLeri umut eDiLerek..Ben de gözyaşLarımı döküyoRum aRdından..Ama umutSuz
ÖyLe bir yoLdayım ki..Arkama bakıyoRum uzun soNu oLmayan bir yoL var..Önğme bakıyoRum kaRanLıkKorkuyorum..Ya dönüp sonu beLLi oLmayan bir yoLa, senSizLiğe gideceğim,ya senin aRkandan geLip kaRanLığa yeniLcem yaDa seni araRken o karanLıkta "bizi" buLacağım..KaranLıkta ışım oLcaksın ışığın oLacağım..O zaman anLicaz "biz"siz geçen günLerin acısını..Ama şimDi ne geri dönecek gücüm vaR, ne karanLığa giDecek ceSaretim, neDe seni buLacağıma daiR bir umuDum..Olduğum yeRde kaLa kaLdım..SenLe senSizLiğin araSında..Beni burada bırakıp giDecek miSin? Yoksa eLimden tutup seni bana geRi veRecek miSin? GİTME ELLERİNE İHTİYACIM VAR! İnan gittiğini görürSem "gitme" diyeCek gücüm oLmaz !!
HayaLLerin gerçekLeşmeyeceğini,umutLarın peşinden koşmanın boşa vakit haRcamak oLduğunu öğrettiLer..ÖĞRENDİM !
Baktığım son manzaraydı yüzün..Ben karanLıktım, sen ışığımdın ama o son manzara.SisLiydi yüzün..Işığıma hüzün düşmüştü.GözLerine bakamadım karanLıktı.Gündüzün acı sonuDur karanLık.Peki hangi acı sonDu gözLerindeki karanLığın seßebi?? Ya o sis..UmutsuzLuk mu kapLamıştı seni ve hayaLLerini?!
Yapma! Tükenme tut eLLerimi !Ellerimiz birLeştiğinde hiçbir güç ayıramaz bizi !
UzakLarda bir hayaL gibisin..Gecenin günDüze oLan özLemi gibiydi sana ve eLLerine oLan özLemimAma yokSun!!
BakamaDım sana, dayanamadım bu manzaraya daha fazla.. Çöktüm oLduğum yere..YağmuRLar yağdı gözLerimden.DurduramaDım!! Haykırdım gök inLedi ama sen duymaDın!! GözşyaşımLa birLikte umutLarımda aktı..Umutsuz yaşanmaz derLerdi.Doğruymuş..UmutLarım seL oLmuş akarken aLdığım her nefeSte yaLnızLığı soLuyoRdum..YaLnızLık doLdu içime üşüDüm..
Tam yitiRirken kenDimi nefeSini hissettim..Ilık bir rüzGar gibi okşuyoRdu tenimi..ÖzLem vardı nefesinde.YıLdız kadar uzak,nefeS kadar yakındın.Bir kez daha uzandım.Son bir umut son bir çırpınıştı bu! BeLki tutarım eLLerinde diye..O an gözLerinde kaLdı gözLerim.Dayanamadım buna! GözLerinin içine bakarken dokunamamak sana bitirDi beni.. Son kez bakarak bu manzaRaya bir hayaL gibi kayboLdum yaşamDan.
Kucak kucak sevdalarda
Yabancı ve yalancı gülüşler
Ne kadar yakın olsa da
Sıcak olsa da dokunuşlar
Hasret git gide büyüse de
Küçülüyor gerçek 'aşk'
Tene yanıyor geceler
Caddelerde markalar dolaştırmak
Poşet poşet satın almak/aldırmak sevdayı
Karalıyor bakışları, duyguları
Can acıtmıyor gidişler
Bikaç gün sonra, başka el uzanıyor yalnızlığa
Soğuk yatağa düşüyor mavi hayaller
Çarpık şehrimin makyajlı yüzü
Çeşnisini döküyor geceye,
Şarap kokusunda
Afişte afişte süzülüyor gözler
Samanyolundan bir kaç yıldız düşmüş dudaklar
Işıl ışıl kırmızının büyüsüyle
Döndürüyor
Hep duran birşey var aslında
Bunca telaşe içinde
Kalabalıktan yorgun kelimelerde
Rengarenk olsa da koca gün
Boncuk boncuk terler düşse de gecelerden
Çığlık çığlığa sürüklese de hayat
Göz önünde olup görülmeyen birşeyler var
Durgun
Toprak renginde soğukluğuyla
Suskun...
Sevgiler çoktan kırılmış dalında
Aşk taşlaşmış kaldığı dünlerde
Bakirliğine sarılmış
İçimizde ki yalnızlık
Sahte canım'lar kandıramamış
Hala şarkısı söylenmemiş
Yolu bulunmamış
Kilidi açılmamış sandıkta birikmiş yazılmayan mektuplar
Dilin ucunda, ölümden vazgeçmiş
en güzel sözler
cankırıklarını yapıştırıp örmüş duvarını
Düş salını bağlamış rıhtımına
Ayak izini silmiş kurutulan güllerin
Sevmekten vazgeçip insanlar
sadece SEVİLMEK istemiş...
Hiç büyümeyen bir yanı kalıyor insanın,
Hep çocuk kalan ve hep ihtiyaç duyan zayıf bir yan..
Ne sevdiğinin koynu ne de bir çocuk sevgisinin doyuramadığı,
Bir başka aç yanı kalıyor insanın ruhunun en derin ve en anlaşılmaz yerinde..
BABA sözcüğünün yeşertebildiği,
Ancak bir baba nefesinin dokunuşuyla
Çiçeklenebilen bir ıssız toprak parçası.
Günebakanın gün ışığını izlemesi gibi,
Baba dokunuşunu izleyen bir çocuk bakışı kalıyor!
Büyümüş, ama yaşamın zorlu koşusuyla nasırlaşmış yüreklerde.
Senin arkandan ağlamak kolay belki, acı çekmekte öyle..
Ama bil ki, senin yerine birini koyabilmek,
Sana olan ihtiyacımı silebilmek, bilmezden gelmek;
İşte o hiç kolay değil Baba!
Biliyorum; şimdi yanımda olsan elin göz yaşlarıma uzanır
Öper gibi, okşar gibi silerdin.
Zamansız gidişin üzerine hikayeler anlatır,
Eski zamanlarda olduğu gibi beni sevginle avuturdun.
Bil ki, yokluğunu sen bile avutamazsın Baba!
Çektiğim acı ve yüreğime çöreklenen hasret
Sevgin kadar büyük ve sen Baba;
Seni sevmememi isteyemezsin benden!
Biliyorsun sen şimdi, ben seni sever gibi çekiyorum hasretini.
Evet kızdığını da görüyorum bana,
Senin anılarını gölgeliyor değil mi içime çöreklenen hüzün?
Seni sevinçle anmamı istediğini biliyorum Baba!
Yine de bırak acımı da yaşayayım,
Senden sonra sevinçlerime musallat olan,
Yalnızlığıma ağlayayım.
Merak etme Baba;
Gidişinin sadece, bizi kavuşmaya götürecek zamanlar yarattığını biliyorum.
Yine de hiç bir gerçek ve hiç bir anlayış senin eksikliğini kapatamıyor.
Bugün seni kaybedeli, tam 24 yıl oluyor..
Her günün hasreti bir diğerinin üstüne biniyor.
Zaman senin eksikliğine alıştırıyor mu beni,
Yoksa senin eksikliğinin yarattığı boşluğun
Hiçbir şekilde kapanmayacağını ben mi zamana alıştırıyorum?
Fark ediyorsun değil mi Baba;
Seni yokluğunda da sevmeye alışıyorum galiba.
Ben; Çocuğun!
Seni seven küçük çocuğun,
Seni sevmekten hiç vazgeçmedim!
Seni özleyerek ve yüreğime ektiğin sevgiyi
Her yürekle paylaşarak;
"sen yokken bile, seni sevmeyi öğreniyorum baba!..
Bilmediğim,
Adını koyamadığım
Bir şey yaşıyorum senle
Durup,durup seni özlüyorum
Geleceğin vakti bekliyorum.
Ve sesini duyma isteği beliriyor içimde,
Belirsiz günlerin muhtelif saatlerinde.
Asıl ilginç olan huzur bulmak her seferinde..
Bilmediğimiz birgün,
Bilmediğimiz ama ortak,
Sonu bildik şehirlere çıkan,
Öğretileri eş bir yol yürüdük herhalde.
Baksana aynı yıldızlar yüreğimizde,
Benzer güneş yanıkları,
Ve hala o yağmurun ıslaklığı tenimizde,
Kimbilir tesadüftür belkide..
Gecenin hep aynı vaktinde,
Hep aynı türkünün nakaratı dilimizde.
Ve bir vakit gelip,
Adam gibi ağlamak gerekirse
Ağlarız,ağlamasına da
Kimsecikler görmez.
Göremez bir damla yaş göz bebeklerimizde..
Herkesten gizleyip zayıf yanlarımızı,
Hep başkaları için kullanıp sonsuz dehamızı.
Bir türlü dizginleyemeyiz duygularımızı..
Dostlarla paylaşılan sitemsiz sıkıntılar,
Ve şikayeti olmayan acılar dışında,
Kimse bilmez yaşadıklarımızı..
Ve hiç anlatmamışızdır
Hayatı nasıl algıladığımızı.
Çok da gereksizdir aslında
Bizi anlamayanlara
Algıladıklarımızı anlatabilmenin çabası..
Bazen aşklar anlatılır uzun sohbetler arasında..
Ve aşklar yargılanır
Karşılıklı bir hoşgörü sağnağında.
Hiçbir erkek seni haketmiyordur bence,
Ve hiçbir kadın bana layık değildir sence..
Sorunlu ilişkiler bende,
Biten aşklar senin yüreğinde..
Ve insanlara güvenmeyen,
Kendini çözemeyen,
Çözmek de istemeyen,
Görüntüsü farklı,
Hissettiği aynı iki insanız evrende.
Dedim ya,
Bilmediğim,
Adını koyamadığım,
Bir şey yaşıyorum senle.
Seni kendime benzetiyorum,
Gözlerine bakıyorum,
Orada bir ben var sana çok benzeyen..
Hoşuma gidiyor,
Gözlerinde kendimi buluyorum.
Ben senle bana özel,
Ama çook güzel bir şey yaşıyorum..
Ekmeğimi, Sigaramı değil,
Ben senle beni paylaşıyorum.
Ben kimsenin bilmediği bir sen buldum,
Şimdi o en güzel seni yaşıyorum..
Beni bensiz bırakma,
Anlaştık mı güzel dostum?
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman
Sarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan
Oysa her sözün her hüznün ardında ümitler gizlidir.
Bulutların ardındaki günesler gibi
Yagmur sonrası çıkan gökkusagı gibi
Ve unutma sevgi gibi,dostluk gibi,ask gibi
Eger bir gün yalnızlıklar duyarsan
Inceden yaslar süzülürse yanagına
Ve unutuldugunu sanıp bir sızı baslarsa yüreginde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki günese,
álıların ardındaki çiçege
Bırak pencerelerinden yagmur dolsun içeriye
Ve aç avuçlarını
Sana ugur böcegimi gönderiyorum,
Avucuna konsun diye...
Seni sevmek ne güzel...ıslak gözyaşlarım var ve artık korkularım var ürkek ceylanların misali..korkuyorum seni kaybetmekten..farklı şehirlerde nefes alan ama aynı sevgiye kosan iki yürek aynı bedende..
Bu zor zamanımda yanımda oldun..belki de gözbebeklerimden süzülen gözyaşlarını senin için akıttım..mutluluktan güzelim gözyaşlarım..seni seveceğim gözyaşlarımın ıslaklığında..ne edersin ne yaparsın aklımda olacaksın..gece kabuslarda uyandığım zaman seni arayacağım..uykularım tutmadığı zaman senin kollarını sarılacağım..Hayalinde yasamayı, dokunmadan sevmeyi, bilmeden nefes almayı ve mutluluklarda ağlamayı ve vuslatın hüzünlerinde beklemeyi öğrendim..her zaman seni bekleyeceğim..kalbimde sevgilerin ve avuçlarımda sana hasretinde biriktirdiğim ıslak gözyaşlarım...Artık seni severken dilim susuyor.Konuşan sadece kalbim..Kalbime bazen de gözyaşlarım eşlik ediyor.Sana olan sevdamı gözyaşlarımı süslüyorum:hasretine ise yarınlarda ansızın çıkıp gelecekmişsin gibi beklediğim umutlarımı ekliyorum...Sana gözyaşlarımı hediye ediyorum..Sana hüzünlerimdeki en güzel mutluluklarımı hediye ediyorum..Aç avuçlarını sevdamın ıslak taneleri düşsün.Kitli gönül kapılarını arala yaralı kalbime..Sana ve senin yüreğine sığınıyorum karanlığı emziren gecelerde..Güneşimi kaybettim senin gülüşlerinde ısınabilir miyim? Karnım aç senin mutluluklarınla kalbimi doyursam kızar mısın? Dudaklarımda ismin, kalbimde sevgin, gözlerimde ise hasretine dökülen sevgi daneleri..Yarın belki de uyanamayacağım yatağımdan..Sana yazdığım son yazıdır belki de:Belki bugün Azrail bana ölüm davetiyesine sunacak..Ve sakın unutma ismimi , cismimi unut ama ne olur gözyaşlarımda büyüttüğüm sevdamı unutma..Gidersem de kalbimi sana emanet ediyorum..Yarın belki de daha güzel olacak..Gözyaşlarımla ıslanan sevgim senin gülüşlerinle ısınacak.Güldüğünde ben senin tatlı tebessümlerindeki en güzel gülüş olacağım..Ağladığında ise toprağa hasret gözyaşın olacağım..Bil ki sabah o saclarını delicesine esen bir rüzgar olursa ; sakın korkma O benim ...Bu gece sana bir sevda kuşu yolluyorum..Seni sevdiğimi kulaklarına fısıldayacaklar...Gözyaşlarımı ise evindeki en güzel çiçeğin bulunduğu saksıya armağan edecekler..Seni seviyorum canım ...Nedensiz sevmelerimdeki en büyük sevdam..kalbim iki kişilik artık...Nefesim ise senin için...
Her sabaha sana bir şiir yazmalıyım diye başlıyorum. Oysa alışık değil sayfalarım mutluluğu satırlarında barındırmaya, alışık değil kalemimim gülümseyişlerimi ince kavislerle o bembeyaz sayfalara bırakmaya...
Her sabaha sana bir şiir yazmalıyım diye başlıyorum. Mutluluğu bilmeyenler tanımayanlar okudukça o yaşanması en güç cümleyi harf harf tanısın anlasın diye...
Bazen nasıl korktuğumu anlatmak istiyorum.. Bazense senden kendimi çekmek için nasıl bir uğraş verdiğimi.. Şaşkınlıklarımı anlatmak istiyorum aynaya baktığım yüzde baştan aşşağı seni gördüğümde aklımı ancak senin aklınla anlamlandıra bildiğimde ya giderse ya biterse diye aklımdan geçirdiğimde ve tam burda bu cümlenin sonunda ne yazacağımı ne söyleyeceğimi bilemediğimde yaşadığım şaşkınlığı anlatmak istiyorum...
Her sabaha sana bir şiir yazmalıyım diye başlıyorum. Oysa şiir hüzün demektir benim hayatımda.. Sevemezken kimseleri seni ararken tüm evrende aşk diye sen diye yabancı gözlerde kaybolmak gönlümü iki taşın arasında ezmek yanlız kalmak yalpalamak demek kimsesizlik demek...
Her güne sana bir şiir yazmalıyım diye başlıyorum.. Mutluluğumu anlatmak için dünyadaki diğer yarımı bulduğum için acıtan sızlatan tüm şiirlerimi yakıp yerine isminle başlayan şiirler koymak için...
Evet sana bir şiir yazmalıydım... Yetmeyen cümlelerimle yarım kalan kelimelerimle ve sadece dilimin döndüğünce ...
Caddelerde sisli, puslu bir kış akşamı. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar...
Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları...
Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor.
Sen sanki, yaprakların arasından bana muzipçe gülüyorsun.
Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Her zaman beni güldürmeyi bilirsin.
Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan "Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var."
Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor.
Tramvay yolunun tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor.
Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem..
Evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem..
Telefonun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam...
Sonra sen gelsen yanıma, yine "seviyorum" desen,
ben yine senin gözlerinde sonsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem.
Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var...
Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor,
Hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan
ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler...
Son kez yine seninle gezmiştik oraları.
Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.
Benimse herşeyim aynı. Geceleri çatı katlarına yağmur daha çok yağıyormuş,
Bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de geceler daha uzun sanki, bitmek bilmiyor.
Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde?
Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı.
Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki azaldı biraz..
Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin.
Arkadaşım, dostum, öğretmenim, öğrencim, sevdiğim...
Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım.
Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi.
Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum,
içimdeki boşlukta bir tek özlemin yankılanıyor.
Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum.
Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak.
Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları.
Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini...
Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.
Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın...
Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.
Bense odamda senden uzak...
Hayır beni merak etme, üzülmüyorum.
Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum,
sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız.
Dedim ya, beni merak etme, Üzülmüyorum..
Yalnızca biraz, biraz üşüyorum...
Günler güz yapraklari gibi birer birer dökülürken ayaklarimin dibine, ben
her gece karanliga dikip gözlerimi senin aydinligini bekledim.
Sen yoktun...
Binlerce adim attim bu kentin sokaklarinda.Her köseyi, her parki, her agaci
ezberledim. Sevdaya bulanmis her kaldirim tasinda senin adini aradim.
Sen yoktun...
Evlerin duvarlari birer birer üzerime yikildi.Her bir hücremin acisini ta
yüregimde hissederken beni enkazin altindan çekip alacak elini aradim.
Sen yoktun...
Özlem sarkilarini ezberledim. Kimini bagira bagira, kimini fisiltiyla
söyledim. karanliga haykirdim hasretimi. Sesimi duyacaksin diye bekledim.
Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asirlar gibi geldi, geçmedi.
Çalan her telefonu yüregimin deli bir çaglayana dönen atislariyla açtim.
Senden baska duydugum her seste hep ayni hayal kirikligini yasadim.
Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düsmüs bedenimi karanligin kucagina uzattim her gece.
Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasini istedim. Olmadi.
Kaç gece sabahi ettim gözlerimi kapamadan, Kaç gece merdivendeki ayak
seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...
Her yagmurla birlikte hüzün de yagdi bu kentin üzerine. Bulutlar yalnizligin
isaretiydi benim için. Beni islatan yagmur olmadi. Ben senin özleminle
sirilsiklamdim her mevsim. Hayat merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun
kistan sonra gelmez dedigim göçmen kuslarin dönüsünü gördüm.
Sen yoktun...
Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandim.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktim. Ya da yolculuklara vurdum
kendimi. Kimsenin ugramadigi köylere, adi duyulmamis kasabalara gittim.
Senden bir iz aradim.
Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviligine umut bagladim. Kiyilarda tükettim bekleyislerimi.
Hep sensiz gemiler geçti limanlardan. Ben gemicilerin hasret türkülerine
eslik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yas akmadi.Onlar sana aitti, sana kalmaliydi.
Kimselere söyleyemedim acilarimi.Bekleyisimin öyküsünü kimselere
anlatamadim.
Nice firtinalar koptu yüregimde.Dalgalar dövdü hayallerimi. Siginacak bir
liman, yaslanacak bir omuz aradim.Içimi dökecek bir insan aradim.
Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yildizlar birer birer düstü sokaklara.
Yildizlari saçina takip gelmeni bekledim. Ayi avucunda bana getirmeni
bekledim. Ve bir günes gibi dogup aydinlatmani bekledim bu kapkara dünyami.
Ama...
alışma vedalara
hele benim için hiç
ben alışkınım diyosun
ama biliyorum ağlıyosun
ağladığını bildikçe boğuluyorum
elimden hiç bişey gelmiyo engelleyemiyorum
bana dön demek istiyorum
ama diyemiyorum
biliyorum seni daha çok üzeceğimi
takmışım bi kere değiştiremiyorum
sevmek yetmiyor işte yapamıyorum
diyeebilmek çok isterdim ama diyemem
seni daha fazla üzemem
şimdi susuyorum
bir daha bu konu hakkında konuşmamak üzere
seni seviyorum
Ben geldim,
Son kez...
Senden vazgeçtiğimi görmen için.
Şarkıları nasıl öldürdüğümü bil istedim,
Elimin asıl sahibine ulaştığını hisset,
Kahrol istedim..
Bu bahar tükenmene müsaitmiş meğer.
Geçkalmışlığın sükuneti buralarda bir yerde olmalı...
Söylesem tesiri yok,
Sussam gönül razı değil,fuzuli..
Şu yaraların dili olsa da konuşsa.
Ben geldim,
Son kez...
Sızın,kızgınlığın..
Keşkelerin darbelerine rağmen
Sıkı sıkı sarıldığın..
Yanlışın,yanılışın.
Böyle vuslat olmaz!
Yürekte koca bir darağcı,
İçimde yapayalnız yalnızlıklar,
Dilde avaz avaz susulan çığlıklar,
Elde avuç dolusu yarım yamalak bi sevda haritası,
Ha birde ruhta fire vermiş dikiş izleri..
Kirli bir sevdanın kara yazısısın üstelik!
Ben geldim,
Son kez...
Ama o şarkı hala aynı tatta acıtıyorsa,
Hala aynı ahlar çırpınıyorsa dilimde,
Ne ilk pişmanlığım,
Nede son şiirim bu sana.
Biraz eksik,
Biraz fazlayım,
Yinede burdayım ...
Karanlık gecelerde, elimde bir fincan nescafe,
Evimin balkonunda rüzgarın kulağıma fısıldadığı melodiyi dinliyorum..
Şehrin ışıkları yetmiyor, ufku göremiyorum...
Evlerin çatıları nerde bitiyor, gökyüzü nerde başlıyor, güneş ne zaman doğacak kestiremiyorum...
Kulağımda hep aynı melodi, dilimde aynı dizeler, üzerimde siyah montum...
Bu kez sadece ellerim üşüyor..
Yüreğim bir dost yüreğiyle ısınıyor..
Saat gece yarısını kaç geçiyor bilmiyorum..
Hayır, ellerimi ısıtmak için değil, dilimdeki dizeyi, kulağımdaki melodiyi, rüyamda görmek için içeri geçiyorum..
Biliyorum, olmayacak rüyalar gördüğüm için saçmalıyorum..
Ama olsun, ben de herkes gibi saçmalama hakkımı kullanıyorum!...
Gecenin karanlığında bir bir yitip gidiyor güneş sandığım yıldızlarım.
Oysa öyle parlaktılar ki.. sabah olsa, gökkuşağının yalancı renkleri etrafımı sarsalar da
ışıltılarına umutlarımı bağladığım yıldızlarım sönmez sanıyordum..
Gecenin karanlığında grilerim de kayboluyor artık..
Yıldızların ışıltıları gibi onlar da siyaha boyanıyorlar yavaş yavaş...