Sana güller gönderdim.
Gül bahçelerimden, kan rengi,
Çiçekler gönderdim.
En sarp dağlarımdan,
Uykusuz gecelerimle,
İşlenmiş ve büyümüş
Hasret kokan,
Gözyaşı damlayan,
Umut yüklü çiçekler,
Ve sönmeyen bir kor ateş;
Gibi yakıcı sevdan,
Aslında güllerimi,
Tren raylarına diziyorum...
Sen geç kalmış bir,
Ezgi miydin neydin ?
Karlar yağıyor,
Rüyalarıma,özleyişlerime,
Bir zaman ikimizi alıp;
Götürmeliydi diyorum,
Yastığımın altında bir hüzün,
Gönül kapılarımda bir nakış,
Ve alnımda,
Bir kader gibi duruyorsun.
Aslında çiçeklerimi,
Tren raylarına diziyorum...
Şimdi;
Bilmem kaçıncı geceyarısından sonra;
Yine ismini ciğerlerime çekiyorum.
Bin yıllarca ötedesin,
Ulaşılmaz uzaklıklığın
Bütün acılarımı yüklendim.
Tek başımayım, yalnızım,
Dile gelmez;
Sevdamın sükutunda dudaklarım,
Aslında uykusuz gecelerimi,
Tren raylarına diziyorum...
Yine seni yine sensiz yaşıyorum.
Kar düşmüş bir kış sabahında,
Suskun bir ceylan duruşun,
Bakışın acı ve buruk,
Gözlerin sessizce;
Bir volkan patlayışında infilaksız,
Ve gülüşün;
Ak bir güvercin ağlayışında, duraksız.
Hasretinin acısı;
Şuracığımda, yüreciğimde bir kurşun,
Aslında hasretimi:
Tren raylarına diziyorum
Saklambaç mı severdin çocukluğunda?
Irak iklimlere mi sevdalandın?
Yanı başımdasın,
Yıllarca ötedesin,uzaktasın.
Her gün yollarına düşüyorum,
Dermeperişan...
Ve deliler gibiyim kederimden.
Aslında ben umudumu;
Tren raylarına diziyorum
Birazdan yatağıma uzanacağım ,
Başım resimlerine düşecek gece yarısında
Ve her gece yarısında olduğu gibi,
Parmak uçlarımdan tutuşacağım.
Ama sensizim sen yoksun,
Kahredecek beni, bu sensiz şehir,
Kaldırımlar anlamıyor derdimden,
Bir kurşun gibi delerek geçiyor,
Sevdan yüreğimden...
Sen yanıbaşımdasın,
Binlerce yıl ötedesin uzaktasın,
Hala adını ciğerlerine çekiyorum.
Aslında güllerimi,çiçeklerimi,
Uykusuz gecelerimi
Ve hasretimi tren raylarına diziyorum...