Reha ÇAMUROĞLU tarafından hazırlanan bu kitapta, Yeniçeri Ordusunun hiyerarşik yapısı, yeniçeri askerlerinin sosyal yaşamları, 18. yüzyıldan itibaren yeniçeri ordusu içinde başlayan bozulmalar ve Yeniçeri ordusunun kaldırılıp yerine kurulması düşünülen Nizami Cedid ordusunun planını öğrenen yeniçerilerin saltanata karşı düzenledikleri isyanlar anlatılmaktadır.
Kitapta öncelikle, 18nci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun Hotin Kalesine düzenlediği bir seferde esir edilen bir Hıristiyan Rus gencinin devşirilip, yeniçeri askeri yapılmasından sonra bu gencin Yeniçeri Ordusu içerisindeki yaşamı anlatılmaktadır.
Petru adındaki genç esir olarak İstanbul'a getirildikten sonra bir yeniçeri ağası olan Arif ağanın yanına yerleştirir. Arif ağanın yanında belli bir süre İstanbul'a alışan Petru, Müslümanlığı kendi isteği ile kabul eder, kendisine Abdullah ismi verilir. Arif ağa Abdullah'ı öz erkek evladı olarak görmektedir ve onu bir yeniçeri olarak yetiştirir. Abdullah'ın yeniçeri olmasıyla bir yeniçeri olarak yaşadıkları anlatılmaktadır.
Yeniçeriler Osmanlı İmparatorluğunun yükselme döneminde çok büyük zaferlere imza atmışlardır. Ancak 18nci yüzyıldan itibaren yeniçeri ordusunun disiplini bozulmaya başlamıştı. Bunun önemli nedenlerinden biri ise, yeniçeri olmak isteyenler işsiz, yeterli seviyede eğitim almamış bir meslek sahibi olamayan, fırıncı, sandalcı manavcı gibi kabiliyetleri ile savaş sanatını öğrenmeye pek müsait olmayan kişilerdi.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında yeniçerilere türlü yasaklar konulmuştur. Bu yasaya göre yeniçerilerin evlenmeleri ve diğer ek iş yapmaları yasaktır. 18nci yüzyıldan itibaren bu yasaklara uyulmamaya başlanmıştır. Yeniçeriler fazla bir maaş almadıklarından ek iş yapıp ailelerinin geçimini sağlamak zorunda kalmışlardı. Ordu sefere çıktığında savaşa katılan yeniçerilerin çoğunluğu geride kalan ailesini düşünür olmuştu.
Artık eskisi gibi padişah, ordusu ile birlikte seferlere çıkmıyordu, bu da yeniçeriyi motivasyon bakımından etkiliyordu. Osmanlı İmparatorluğu, ordusunun günün gelişen savaş tekniklerinden yararlanmasını sağlayamıyordu. Örneğin Rus ordusunun elinde gelişmiş toplar bulunmaktaydı, yeniçeriler Ruslarla yapılan savaşlarda bu teknolojik ve savaş teknikleri bakımından mevcut eksikliklerden dolayı çok büyük kayıplar vermişlerdir. Sarayın savaş meydanındaki kayıplardan dolayı yeniçerileri sorumlu tutması ve yeniçerilerin yerine yeni ve düzenli ordu kurma planları yapıldığının duyulması yeniçerileri oldukça huzursuz etmiştir. Bu olay yeniçerilerin disiplinlerinin daha da bozulmasına sebep olmuş ve saraya karşı isyan ederek padişahı devirme planları yapmaya başlamışlardı.
Zamanla yeniçeriler içinde savaşa gidenler ve gitmeyenler diye gruplanmalar ayrışmalar başlamıştır. Sefere çıkıp yarı yoldan dönen yeniçeriler, iyiden iyiye yeniçerilerin disiplin bakımından zayıfladıklarını gösteriyordu. Saray aslında savaşta başarılı da olsa yeniçeriyi istemiyordu. Çünkü en ufak bir vergi artışı yapıldığında ve malların fiyatlarına zam yapıldığında isyan çıkarmaktaydılar. Ayrıca yeniçerilerin saltanat sistemini kaldırıp yerine daha modern olan bir sistemi getirmek istedikleri saray tarafından bilinmekteydi.
1789 yılındaki Fransız İhtilali ile bütün dünyaya yayılan milliyetçi akımlar ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu içindeki azınlıklar da kendi devletlerini kurma gayreti içine girmişlerdi. Balkanlarda; Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar isyanlar çıkarıyorlardı. Yeniçeri ordusundaki disiplin zafiyetleri, bu azınlıkların çıkardığı isyanların bastırılmasında zorluklar meydana getiriyordu.
Sultan III.Selim döneminde Nizami Cedid büyük heyecanla ilan edildi. İlk etapta bunların sadece İstanbul Boğazını korumak amacı ile 12.000 kişilik sayıda bir askeri birlik olacağı açıklanmıştı. Bu gelişmeler yeniçerileri huzursuzlandırmıştı. 1806 yılının Aralık ayında Rusya'ya harp ilan edildi.
Sefere çıkan yeniçerilerden bir kısmı Nizami Cedid ordusunun kurulmasından rahatsız oldukları için sefere çıkmayıp geri döndüler. 1821 yılının 21 Nisan gecesi Yunanistan'ın Mora yarımadasında Rumlar ayaklandılar. Sadece 3 haftada Mora'yı ele geçiren Rumlar tarafından çok sayıda Müslüman öldürülmüş, işkence ve eziyet görmüşlerdir. 1825′e kadar tüm Osmanlı Memleketleri Rum isyanlarının bastırılabilmesi için seferber edilmiştir.
15 Haziran 1826 günü yeni kurulan Eşkinci Ocağı talimlerinde, yeni ocağa Mısır'dan getirilen talim muallimi, talim sırasında dediklerini yapamayan yeniçerilerin ocağından bir askeri çok kötü dövmüştü. Bu sırada olayı gören Memiş Başçavuş isimli bir yeniçeri, Mısırlı talim hocasını bıçaklayarak öldürdü.
Bu olay büyük yeniçeri ayaklanmasını başlatmıştı. O gece Sultanahmet Meydanında büyük yeniçeri kalabalıkları toplandı. Sekbanı Cedid askerleri ile yeniçeriler o gece birbirlerine saldırdılar. Sekbanı Cedid ordusu elindeki topçu desteği ile yeniçerilere büyük kayıplar verdirdiler. Yeniçeriler geri çekilmek zorunda kaldılar, sağ kalan yeniçeriler Belgrad Ormanına sığındılar. Üç ay ormanda saklanan yeniçerileri hala tehdit olarak gören Sultan 2nci Mahmud Belgrad Ormanını ateşe verdirir. Ormana sığınmış olan 3000 civarındaki yeniçeri gurubundan çoğu bu yangın sırasında ölürler.
ESER HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELER
Tarihimizde önemli yerleri olan yeniçeriler 2nci Mahmud tarafından tamamen kaldırılmış, yerine Sekbanı Cedid kuruluştur. Bu kitapta Yeniçerilerin ortadan kaldırılmasındaki güçlükler açık olarak anlatılmaktadır. Eser Osmanlının hoşgörüsünün,esir olan bir gencin toplum hayatında yükselişini ve yeniçeri ocağının inançları,yaşantıları toplum üzerindeki etkilerini dile getirmektedir. Akıcı bir dille yazılan eseri herkese okumasını tavsiye ediyorum.
KİTAPTA GEÇEN BAŞLICA KİŞİLER
Arif Ağa: Yeniçeri ocağında bölük komutanı ve sevilen bi kişi
Petru( Sarı Abdulah) Esir Alınan ve daha müslüman olan Rus genci
Zehra Hanım:Arif Ağa'nın anası.
Abdi Baba:Bektaşi şeyhi
Sabit:Arif Ağanın oğlu ve yeniçeri bölük komutanı
Habibabitin arkadaşı yeniçeri
Kabakçı Mustafa:İsyancı elebaşısı.
Alender Mustafa Paşa:İsyanı bastıran Osmanlı paşası.
KİTAB ADI : SON YENİÇERİ
YAZAR ADI: REHA ÇAMUROĞLU
YAYIN EVİ : DOĞAN KİTAP
BASKI : 3. NCÜ BASKI
YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
1958 Yılında İstanbul doğumlu yazar Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölüm'nü bitirdi.Çeşitli yayın organlarında yazarlık ve yöneticilik yapan çamuroğlu genel olarak zihniyet tarihi özel olarak islam hetorodoksisi tarihi üzerine çalışmaktadır. Yazar tarihi romanlar üzerine çalışmakta olup İsmail,Sabah rüzgarı ve son yeniçeri kitaplarını yayınlamıştır.