2.soru;namaz'da isteme'den akla dünyalik.. isler.. geliyor kabül olmasinda bir zarar olurmu ve gecmistekilere kazami gerekir?
3.soru;iki kimse hayattayken ikiside birbirini giybet ettiyse kul hakkinda ödesmis olurlarmi? yani..helallesmeden o onu, oda onu giybet etmis
(halen kul hakki.. denebilirmi.. böyle olunca, bilmem anlatabildimmi)
4.soru;arkadaslarla dini sohbet ettigimizde ayet-hadis akla gelince..
su ayet-hadis=anlatmaga baslarken niyyetim tam dogru anlatmak ama dolayli sekilde tam ezberde kalmayinca dolayli sekilde anlatila bilirmi ayet veya hadisler...ama burada tabiki dikkat etmemiz lazimdir ALLAHcc muhafaza buyursun yanlis anlatmak niyyetinde olmamak sartiyla
5.soru;devlet kanunlara uymamak günah olurmu?
örnek;hastanelerden örnek verelim cep telefon kullanmak yasak olmakla beraber kullanmak kanunda yasak bu durumda tabellalar'da da
yazili ve fakat cep tel kapatmazsak günahi da olurmu?
İslâma göre rüya üç çeşittir.
1- Salih rüya,
2- Şeytanî rüya,
3- İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.
Salih rüya vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber bununla ilgili şöyle buyurur:
Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür.
Şeytanî rüya insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber şöyle buyurur:
Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allahtandır. Bunun için Allaha hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse o şeytandandır. Şerrinden Allaha sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir.
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise. insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber bir hadiste şöyle buyurur:
Rüya üçdür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya.
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf un rüyasıyla ilgili âyet ile yukarda zikredilen hadisler bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak her rüya haktır ve her tabir de doğrudur denilmez. Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamberin suretine giremezse de Şabanin yirmidokuzunda Peygamber herhangi bir kimsenin rüyasında yarın Ramazanın birinci günüdür oruç tutunuz diye emretse de bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez.
Rüyalar ve İlhamlar Rabbani ve Rahmani Şeytani ve Nefsani olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler.
1-Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2-Rüya veya İlham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3-Rüya ve İlhamla elde edilen bilgiler dinin bir emri gibi kabul edilmemeli. Sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve İlhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve İlhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.
NAMAZ sorunuza gelince
Bu konuda vesvese yapmanız doğru olmaz. Bu şekilde kıldığınız namazlarınız geçerlidir.
GIYBET konusu uzun sürecekti ama forumda baktığımda bir kardeş açıklamış onu okuyabilirsiniz. Yeterli gelmez ise belirtin yazmaya çalışalım.
İlgili konu..
İslâm âleminin bir çok ülkelerinde uygulanan ceza kanunları yasalaştırılırken her ülkenin millet meclisinde tabii ki İslâmî usul ve kurallara başvurulmaz ve İslâm hukuku da onlar için ölçü değildir. Daha ziyade onlar güçlü ülkelerde uygulanan kanunları ölçü alıyor. Bununla beraber, katil, zina, hırsızlık ve masum bir kimseye zina suçunu isnat etmek suretiyle iftira ve içki içmek gibi İslâmda
müeyyideleri belirtilmiş olan suçlar ile dinen suç olmayan fakat kanunen suç sayılan şeyler hariç diğer suçlar için verilen ceza ile söz konusu olan İslâm devletlerinde ve diğer müslüman olmayan devletlerde verilen ceza arasında tezat yoktur. Yani birbirine tevafuk edebilir. Çünkü İslâmda müeyyideleri belirtilmemiş suçlar için verilecek cezanın cins ve miktarının takdiri, zamanın alim ve müctehidlerine bırakılmıştır. Bu cezalar hapis olabilir. Zira İslâmda müeyyideleri belirtilmemiş suçların cezası tazirdir. Tazirin de çeşitleri vardır, ağırı vardır, hafifi vardır. Yalnız İslâm dininin suç olarak kabul ettiği birçok şey var ki dünyanın bir çok ülkesinde bugünki kanunlara göre suç değildir. Meyhane ve genelevi açmak ve çalıştırmak gibi. Bugün bir çok ülkede
hükmü geçerli olan kanunların suç olarak kabul ettiği birçok şey, İslâma göre suç değildir.Genel olarak devletin kanunlarınca yasak olmayan bir şeyi yapmak dinen caiz değilse bunları yapmak haramdır. Kanunen yasak olan bir fiil dinen caiz olsa bile devlet kanunları bunu yasakladığı için onlara tabi olmak gerekir.
Zina suçuna verilecek cezalar hakkında Nur Sûresinin ilk âyetlerinde açık bir şekilde izahlar mevcuttur:
Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allaha ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allahın dinini tatbik hususunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk onların cezalarına şahit olsun. Nur : 2
Zina cezasının tatbik edilmesi için bu suçun kesin olarak aydınlığa çıkması ve tesbit edilmesi şartı başta gelmektedir. Bu da üç şekilde mümkün olur :
a) Dört âdil erkeğin zina fiilini kesin olarak gördüklerine dair şahitlik etmeleri,
b) Suçu işleyen kimsenin itirafı,
c) Suçlu kadınsa hamile kalması.
Bu üç husus etmediği müddetçe cezası tatbik edilmez.
Bunlar dünyevi cezalar için geçerlidir..
Sizin sorunuza gelirsek..
Ahirette Allah kullarının durumunu göz önünde bulundurarak mutlak adaletiyle muamele edecektir. Tam tevbe edipte kendisine recm cezası uygulanan kimsenin bağışlanacağı ve ayrı ahirette ayrı bir ceza almayacağı umulur. Kendisine recm cezası uygulanmayan kimsede yine rahmetten uzak değildir. Allah onu dilerse bağışlayabilir. Bu kimsede tevbe edip kendi halini düzeltse onunda affedileceği umulur. Ama bu gibi günahlarda kul hakkıda söz konusu olduğu için tecavüz v.b. vakalarda kendisine tecavüz edilen kimse bu hakkını alır.
HASAN 67 NAMAZDA AKLIMA BİR ŞEY GELİYOR GÜNAH OLUR MU?
KARDEŞİM ŞİMDİYE KADAR HANGİ MÜSLÜMAN OLURSA OLSUN SOR BEN NAMAZA DURAYIMDA ŞUNLARI DÜŞÜNEYİM DİYE DURMAZ AMA ŞEYTAN BİZE VESVESE VERİR Kİ NAMAZIMIZA ZARAR GELDİĞİNİ DÜŞÜNÜP NAMAZIMIZI BIRAKALIM İŞTE BİZ ŞEYTANIN OYUNUNA GELMEYECEĞİZ MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ALLAH'I DÜŞÜNECEĞİZ AMA BAKTIK Kİ AKLIMIZA OLMADIK ŞEYLER GELİYOR BİZ BU AKLIMIZA GELEN ŞEYLERİ KAFAMIZDAN ATMAYA NE KADAR ÇALIŞIRSAK O KADAR YERLEŞİR İŞŞTE AKLIMIZA BİR ŞEY GELDİĞİNDE ONU ATMAYA UĞRAŞMAYACAĞIZ YANİ O FİKİRLERE ÖNEM VERMİYECEĞİZ Kİ BÖYLE OLUNCA O FİKİRLER O DÜŞÜNCELER KAYBOLUR AMA SEN O FİKİRLERİ FÜŞÜNCELERİ ATAYIM DİYE UĞRAŞIRSAMİYİCE YERLEŞİR
NASIL BİR BALONA NE KADAR ÜFLERSEN ŞİŞER VE BİR ARIYI KOVALAMAYA ÇALIŞTIKÇA SANA YAPIŞIR SENDEN AYRILMAZ İŞTE BUNUN GİBİ BİZ NAMNAZDA BİR ŞEY DÜŞÜNELİM DİYE DURMUYORUZ AMA BAKTIK BİR ŞEYLER AKLIMIZA GELİYORSA O DÜŞÜNCELERE HİÇ ÖENEM VERMİYECEĞİZ ÇÜNKÜ O FİKİRLERİ ŞİEYTAN AKLIMIZA GETİRİR