Geç karşıma otur da, n`olur dinle derdimi! ..
Bir sıkıntı bürüdü, içimi Doktor Hanım...
Sevdiğim bu gün bâri, bir haber gönderdi mi?
Bak darlandım iyice, sanki çıkacak canım...
Bu odanın içine tıkılıp mahsûr kaldım
Ne gelen var, ne giden; ümîdi mi kestiler?
Üst-üste On gün geçti, inan hepten bunaldım!
Hadi, yârim dargınsa; dostlar da mı küstüler?
Bu sabah ne umutla, yatağımdan fırladım
Telefon yine suskun; kapı dersen çalmadı
Lâ havle söyleyerek, son sabrımı zorladım
Rabbim`den gayri artık, hiç mi kimsem kalmadı?
Amânsız derde düştüm, sen bâri tesellî ver!
Eriyorum gün be gün, üste gönül yarası
Uzakta Cânânım`a, bir de sen haber gönder!
Musallâya varmadan, her hâl; son yer burası
Bu beyaz elbiseyi, niye giydim ki böyle?
Artık vakit tamam mı; geriye dönüş yok mu?
Ne kadar ömrüm kaldı, çekinme haydi söyle!
Dört Ay mı, Altı Ay mı; yoksa onlar da çok mu?
Şu masanın üstünde, kâğıt-kalem olacak
Ben diyeyim, sen de yaz; davran, zaman geçmeden! ..
Fenâlaştım iyice, İki gözüm dolacak
Yetiştir Nâlânım`a; henüz tezken, göçmeden...
Amman her şeyden evvel; yaz yürekten selâmı!
Merhâmete gelir de, belki anlar hâlimi
Ondan sonra da aktar, keder dolu kelâmı!
Anlasın, bellesin ki; tükettim mecâlimi...
Olur da geldiğinde, ölmüş olursam şâyet;
Bu cansız bedenime, son bir kere dokunsun! ..
Bekliyorum Ukbâ`da kendisini nihâyet,
Alenî arz-ı hâlim, aynen böyle okunsun! ..