Kuşkusuz astronominin en ilgi çekici konularının başında gelir karadelikler. Gizemli olmaları yanında, mantık sınırlarını zorlayan söylemleri de bu ilginin nedenlerinin başında geliyor. Gökbilimcilere göre ise, karadelikleri iyice tanımadan evreni anlayabilmek olanaksız. Çünkü araştırmacılar evrende yayınlanmış tüm radyasyonun %20'sinin, bu arada X ışınlarının büyük kısmının, morötesi ve kızılötesi ışınımın büyük bölümlerinin, ve hatta radyo dalgalarının önemli kısmının şu ya da bu şekilde Aktif Gökada Çekirdekleri diye adlandırılan faal süperdev kütleli karadeliklerden kaynaklandığını düşünüyorlar.
Karadelik Nedir?
Karadelik, uzay-zamanın kendi yapısında açılmış kütleçekimsel bir kuyudur. Olay ufkundan ışık bile kaçamadığı için gözle görülemiyor ve varlıkları ancak çevreye yaptıkları etkiden anlaşılabiliyor. Örneğin, bir başka yıldızdan çaldıkları gazın karadelik etrafında oluşturduğu disk içinde deliğe düşmeden önce yüksek hızlara erişmesiyle yaydığı X-ışınları aracılığıyla.
Karadelikler iki türden oluşuyor. Birinci türden olanlar, çoğu gökadanın, bu arada bizim gökadamız Samanyolu'nun da merkezinde bulunan ve milyonlarca, hatta milyarlarca Güneş kütlesinde olan "sperdev kütleli karadelikler" ; ikinci türden olanlarsa, süpernova patlamaları sürecinde büyük kütleli yıldızların merkezlerinin çökmesiyle oluşan ve yaklaşık 10 Güneş kütlesinde madde içeren "yıldız kütleli karadelikler". Gökadamızda bunlardan milyonlarcasının bulunduğu düşünülüyor.
Dev kütleli bir yıldız, merkezinde daha fazla füzyon üretemeyip kütlesinin yaptığı muazzam baskıyı dengeleyemediği zaman kendi üzerine çöküp sonsuz yoğunlukta bir noktacık haline geliyor. Bu olay, yıldız kütleli karadelikleri oluşturuyor.Çok büyük gaz bulutlarının çökmesiyle ya da gökadaların son derece kalabalık merkezlerindeki yıldız ve gaz kütlelerinin birleşmesiyle de, milyonlarca, hatta milyarlarca güneş kütlesindeki "süperdev kütleli karadelikler" oluşuyor.
Karadeliklerin merkezinde astrofizikçilerin "tekillik" dedikleri bölge bulunur. Tekillik birkaç kilometre çapında bir küredir, burada yoğunluk o kadar fazladır ki, normal fizik yasaları geçerli değildir. Artık burada hiç bilmediğimiz başka yasalar geçerli. Tekillik etrafında küresel bir hacim düşünülür; bunun yüzeyine "olay ufku" denilir. Bu küreye giren, yani olay ufkunu aşan hiçbir cisim bir daha geri dönemez; çünkü bu bölgede karadeliğin kütle çekiminden kurtulma hızı, ışık hızından büyüktür (İster bir parçacık, ister bir füze olsun, maddenin bir gökcisminin yüzeyinden ayrılabilmesi için, hızının, "kurtulma hızı" denen bir hız sınırını aşması gerekir; yoksa madde geri düşer. Kurtulma hızı gökcisminin yarıçapına ve kütlesine bağlıdır). Bu küre içine giren ışık ve maddeler dışarı çıkamadıkları gibi karşı konulmaz bir şekilde karadeliğe çekilirler.
Madde, karadeliğin merkezine doğru dümdüz düşmez. Genellikle sarmal biçimli karmaşık bir yörünge çizer. Merkeze doğru inmeden önce, karadeliğin çevresinde dolanırken ek bir disk oluşturur; bu disk kocaman bir halka biçimindedir. Bu hareketi düzenleyen, Newton'un klasik çekim kuvveti değil, Genel Görelilik ve ışınım basıncının geri itmesidir.
Chandra X-ışını teleskobu ve daha önce Alman Röntgen Uydusu tarafından elde edilen veriler, RX J1242-11 tanımlı bir gökadanın merkezinde bir yıldızın süperdev kütleli bir karadelik tarafından parçalandığını ortaya koydu. Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi talihsiz yıldız, yakınından geçen başka bir yıldızın kütleçekimsel etkisiyle karadeliğe yaklaşan bir yörüngeye itiliyor. Yıldız karadeliğin yakınına sokulunca , deliğe yakın ve uzak noktaları arasındaki muazzam kütleçekim farkı yıldızı uzatıyor ve sonunda parçalıyor. Karadelik, yıldızın arta kalan tozun momentumu ve enerjisi nedeniyle ancak çok küçük bir kısmını yutabiliyor ve gerisini çevresindeki gökadaya geri püskürtüyor. Bir yıldızın bu biçimde parçalanması, tipik bir gökadada on bin yılda bir gerçekleşiyor.
Kaynaklar :
Nasa - Tubitak
Bir dahaki araştırmamda; karadeliğin içine çekilen bir nesnenin veya bizlerden birinin nelerle karşılaşabileceğini aktarmaya çalışacağım ...