Nasıl yanıyor sinem ey şeker yanaklı sevgili
Aşkının büyüklüğünü söylese olsa da kalbimin dili
İçimdeki lavlardır fışkıran şu kalemden
Yarsalar sen çıkarsın yanıp duran sinemden
Bu sevda bir sır idi hayallerle yaşardım
Ellerinden tutarak gençliğime koşardım
Bakışırdık benekli gözlerinle sen yokken
Avunurdum hayali sözlerinle sen yokken
Okşardım saçlarını sarardım bedenini
Mutlu olurdum seninle bilmeden nedenini
Güzel yanaklarınla gönlüm tatlanırdı
Elimden tutuşunla ruhum kanatlanırdı
Uçardım hayalinle yağmur yüklü bulutlara
Kapılırdım bazen de imkansız umutlara
Şarap renkli dudağına sarhoş olurdum
Haleli gözlerinde yol bulurdum
Yanmasaydı gönlüm konuşmasaydı dilim
Sen bumları bilmeyecektin sevgilim
Kıvılcımlar sıçramayacaktı gönlüne
Pişmanlıklar, korkular girmeyecekti ömrüne
Olmayacaktın bu aşkın kölesi
Yaşanmayacaktı sevdanın böylesi
Özlemler, hasretler içini yakmayacaktı
Bensizliği düşünmek seni kahretmeyecekti
Izdırap, çile nedir bilmeyecektin
Dermansız bir dert ile üzülmeyecektin
Mutluluklar içinde yaşayacaktın hayatı
Lal olsaydım, dilimin kalmasaydı takatı
Biliyorum bu sevdayla gönlün ızdırap doldu
"Mutlu et O'nu ya rab" benim duam bu oldu
Kahrolurum kıyamam üzülme ne olur
Bırakalım zamana, su yolunu elbet bulur
Akan gözyaşlarıyla çölde güller açarmış
Sevgilim, umutsuzlukta da çok umutlar varmış
Tutup ellerimden bana söz verir misin
Öteler ötesinde sen bana gelir misin
Ötelerde olsa da bekleyelim birbirimizi
Dostluk denizine açalım yüreğimizi
Bakarak mutlu olalım gönlümüzdeki sevdalı nakışlara
Hasret çekip özlem duysak da o can veren bakışlara
Dua edelim Tanrıya, güneşin doğmadığı gün
Kavuştursun ellerimizi bizim için olsun düğün
Ne dersin canım benim verir misin elini
Sevda dolu gönlümün olur musun gelini?