KuRaN'ıN ÖğReTTiĞi DuaLaR

Son güncelleme: 06.05.2008 12:27

  • Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla.

    Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır.

    Rahman'dır, Rahîm'dir O.

    Din gününün Mâlik'i/ sultanıdır O...

    Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

    Dosdoğru giden yola ilet bizi...

    Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... (Fatiha Suresi)



    Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin! (Bakara, 32)



    Rabbimiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, Semî'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; Alîm'sin, her şeyi çok iyi bilirsin! (Bakara, 127)



    Rabbimiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman/Allah'a teslim olan kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur. Bize ibadet yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et! Sen, evet sen, Tevvâb'sın, tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin, rahmetini cömertçe yayarsın. (Bakara, 128)



    Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru! (Bakara, 201)



    Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır! Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et! (Bakara, 250)



    Allah'tan başka ilah yok! Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü sınırsızdır. (Bakara, 255)



    Dinledik, boyun eğdik! Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır! (Bakara, 285)



    Ey Rabbimiz! Unutur, yahut hata edersek bizi hesaba çekme! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme! Affet bizi, bağışla bizi, acı bize! Sen bizim Mevlâ'mızsın.Gerçeği örten nankörler/inkârcılar topluluğuna karşı yardım et bize! (Bakara, 286)



    Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla! Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın. (Ali İmran, 8)



    Ey Rabbimiz! Sen Câmî'sin; insanları varlığında kuşku bulunmayan bir günde mutlaka toplayacaksın. Allah, sözünü yerine getireceği yer ve zamanı asla şaşırmaz. (Ali İmran, 9)



    Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak sana inandık. Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi! (Ali İmran, 16)



    Ey mülkün/saltanatın Mâlik'i/sahibi olan Allahım! Sen mülkü/saltanatı dilediğine verir, mülkü/ saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin. (Ali İmran, 26)



    Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın. (Ali İmran, 27)



    Ey Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik, resule uyduk; artık bizi gerçeğin tanıklarıyla beraber yaz! (Ali İmran, 53)



    Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı. (Ali İmran, 147)



    Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin!Ateş azabından koru bizi! (Ali İmran, 191)



    Ey Rabbimiz! Sen birini ateşe soktun mu onu tam rezil etmişsindir. Zalimlerin, yardımcıları olmayacaktır. (Ali İmran, 192)



    Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et. (Ali İmran, 193)



    Ey Rabbimiz! Resullerin aracılığıyla bize vaat etmiş olduğunu da bize ver; kıyamet günü bizi rezil etme! Sen, vaadine asla ters düşmezsin. (Ali İmran, 194)



    Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız. (A'raf, 23)



    Hamt olsun bizi buraya ulaştıran Allah'a! Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. (A'raf, 43)



    Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın. (A'raf, 89)



    Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al. (A'raf, 126)



    Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin. (A'raf, 151)



    Sen bizim Velî'mizsin! O halde affet bizi, acı bize! Sen affedenlerin en hayırlısısın! (A'raf, 155)



    Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de âhirette! Dönüp dolaşıp sana geldik. (A'raf, 156)



    Yalnız Allah'a dayandık. Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma! (Yunus, 85)



    O küfre sapmış toplumdan rahmetinle bizi kurtar! (Yunus, 86)



    Rabbim, sen bana mülk ve saltanattan bir nasip verdin. Olayların ve düşlerin yorumundan bana bir ilim öğrettin/olayların ve düşlerin yorumu konusunda beni eğittin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada da âhirette de Velî'm sensin! Beni müslüman/sana teslim olmuş olarak öldür ve beni barışsever hayırlı kullar arasına kat! (Yusuf, 101)



    Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. (İbrahim, 38)



    Rabbim! Beni, namazı/duayı yerine getiren bir insan yap. Soyumdan bir kısmını da. Rabbimiz, duamı kabul et! (İbrahim, 40)



    Rabbimiz, hesabın ortaya geleceği gün; beni, anne-babamı ve inananları affet! (İbrahim, 41)



    Rabbim! Beni, gireceğim yere doğruluk-dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk-dürüstlükle çıkar. Katından bana yardımcı bir güç/kanıt ver. (İsra, 80)


    Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet işimize. (Kehf, 10)



    Rabbim, göğsümü açıp genişlet;

    İşimi bana kolaylaştır.

    Dilimden düğümü çöz,

    Ki sözümü iyi anlasınlar. (Taha, 25-28)



    Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum! (Enbiya, 87)



    Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma! Sen, Vâris olanların/mirasçıların en hayırlısısın! (Enbiya, 89)



    Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun! (Müminûn, 28)



    Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen, konuk ağırlayanların en hayırlısısın. (Müminûn, 29)



    Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim! (Müminûn, 94)



    Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım! (Müminûn, 97)



    Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim! (Müminûn, 98)



    Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz. (Müminûn, 106)



    Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın. (Müminûn, 109)



    Rabbim! Affet, merhamet et! Sen merhametlilerin en hayırlısısın! (Müminûn, 118)



    Rabbimiz, eşlerimizden ve çocuklarımızdan bize göz aydınlığı bağışla. Bizi takvaya sarılanlara önder kıl. (Furkan, 74)



    Rabbim, bana hükmetme gücü/hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat! (Şuara, 83)



    Sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur. (Şuara, 84)



    Beni, nimetlerle dolu cennetin mirasçılarından kıl. (Şuara, 85)



    Herkesin diriltileceği gün beni utandırma. (Şuara, 87)



    Rabbim, bana ve ebeveynime lütfettiğin nimetine şükretmeme, hoşnut olacağın hayırlı ve barışçıl bir iş yapmama imkân ver. Ve rahmetinle beni iyilik ve barışı seven kullarının arasına sok. (Neml, 19)



    Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir. (Neml, 40)



    Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet! (Kasas, 16)



    Rabbim, bana lütfettiğin nimete yemin ederim ki, bir daha suçlulara asla arka çıkmayacağım. (Kasas, 17)



    Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et. (Ankebut, 30)



    Hamt, göklerde ve yerde bulunanlar kendisine ait olan Allah'adır. Ölüm ötesi âlemde de hamt yalnız O'nadır. Hakîm'dir O, Habîr'dir. (Sebe', 1)



    Yerin içine gireni, oradan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni o bilir. Rahîm'dir O, Gafûr'dur. (Sebe', 2)



    Hamt, Fâtır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir. (Fâtır, 1)



    Hamt olsun, üzüntüyü bizden gideren Allah'a! Rabbimiz mutlak Gafûr, mutlak Şekûr'dur. (Fâtır, 34)



    Rabbim, bana iyilik/barış sevenlerden birini lütfet! (Saffat, 100)



    Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülmeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyleri hakkında. (Zümer, 46)



    Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehenem azabından koru! (Mümin, 7)



    Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa yönelenleri de. Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşusuz, sensin, sen! (Mümin, 8)



    Koru onları kötülüklerden! O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen! İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş. (Mümin, 9)



    Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben! (Ahkaf, 15)



    Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin! (Haşr, 10)



    Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O! Rahman O, Rahîm O (Haşr, 22)



    Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs, Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak koşmalarından/ortak koştuklarından yücedir, arınmıştır. (Haşr, 23)



    Allah'tır O! Haalik, Bâri', Musavvir'dir O! En güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nu tespih eder. Azîz'dir O, Hakîm'dir. (Haşr, 24)



    Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır! (Mümtehine, 4)



    Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin. (Mümtehine, 5)



    Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır! (Nuh, 28)



    Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla.

    De ki: Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım!

    Yarattıklarının şerrinden,

    Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman şehvetin/soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden!

    Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden!

    Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden... (Felak Suresi)



    Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla.

    De ki: İnsanların Rabbine sığınırım!

    İnsanların yöneticisine, yönlendiricisine,

    İnsanların ilahına;

    Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden,

    İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o;

    Cinlerden de insanlardan da olur o! (Nas Suresi)



    - Yaşar Nuri Öztürk -
#06.05.2008 12:05 0 0 0
  • tesekkurler arkadasim
#06.05.2008 12:27 0 0 0