Eskiden ülkelerden birinde yoksul bir adam yaşarmış. Fakat bu yoksul adamın karısı ay ışığı kadar güzelmiş. Birbirlerini çok severler, mutluluk içinde yaşarlarmış. Ama hiçbir kederin gölgelemediği bu mutluluk fazla uzun sürmemiş. Günün birinde o yörenin en kötü kalpli büyücüsü genç kadını görmüş ve görür görmez de aşık olmuş.
"Ne olursa olsun ben bu kadına sahip olmalıyım!" diye de karar vermiş. Planını uygulamak için de kocasının kılığına girmiş. Büyücü olduğu için bu iş hiç de zor olmamış. Tıpatıp benziyormuş yoksul kocaya. Evlerine gitmiş.
"Defol buradan bu benim evim!" diye bağırmış büyücü. Asıl koca çok şaşırmış karşısında aynen kendisine benzeyen birini görünce. Sevgili karısı ise ne yapacağını, kime hak vereceğini bilememiş. Çünkü iki adam da aynıymış!
İki koca adayı kavga etmeye başlamışlar. Kadın bir birine, bir diğerine yardım ediyormuş. Sonunda köyün bilgesinin önüne çıkarmışlar onları, ikisi de kadının asıl kocasının kendisi olduğunu iddia ediyor diğerini sahtekarlıkla suçluyormuş. Ak sakallı bilge biraz düşünmüş: "Bir deneme yapmamız lazım. Sonra karar vereceğim. Şu sandığı görüyor musunuz? İkiniz de sırayla bu sandığı şu dağa çıkarıp, geri getireceksiniz."
Sandığın içinde bilgenin adamı varmış. Önce asıl koca sırtlamış sandığı. Yokuşta nefes nefese kalmış, kendi kendine konuşmaya başlamış:
"Allahım! Nereden çıktı bu bela başımıza! Ama olsun gerekirse bu sandığı yedi kere bu dağa çıkarırım. Yeter ki, karımı kaybetmeyeyim!"
Ardından büyücü sandığı yüklenmiş. Yokuşta o da konuşmaya başlamış: "Bu sandık da ne kadar ağırmış! Ama olsun. O kadını elde etmek için daha ağırını bile taşırım."
Bilgenin sandıkta saklı adamı dönüşte her şeyi anlatmış. Bunun üzerine bilge bir büyücüyle karşı karşıya olduklarını hemen anlamış, şöyle demiş:
"Kim şeker kamışının içinden geçebilirse, bu kadının asıl kocası odur." Gerçek koca saçını başını yolmaya başlamış. Tabii zavallı, kamışın içinden geçemeyeceğini biliyormuş. Öteki ise, "nihayet kadın benim karım olacak" diye sevinip, kamışın içine girivermiş. Ama daha kamışın içindeyken bilge kamışın iki uçunu balçıkla kapatmış ve büyücüyü kamışın içine hapsetmiş! Bütün ülke kötü bir büyücüden kurtulmuş. Birbirlerini çok seven karı koca da mutluluk içinde yaşamaya devam etmişler