Cinsel eğitim evde yani doğal bir ortamda başlar. Her çocuk cinselliği ile doğar; cinsel kimliğini ise anne ve babası tarafından kazanır. Cinsel dürtü yeme, içme gibi bir dürtüdür. Diğer ihtiyaçlar gibi bu ihtiyacın da karşılanması gerekmektedir.
Cinselliğin öne çıktığı yaşlara bakacak olursak; 1 yaşında beslenmeyle ortaya çıkan hoş duygular ön planda iken, 2-3 yaşlarında cinsel bölge gündeme gelir; çünkü tuvalet eğitimi başlamıştır. 3 yaşındaki çocuk iki ayrı cinsin varlığını bilir, araştırır. 4 yaşındaki çocuk merak duymaya başlar. 5 yaşındaki çocukta cinsel ağırlıklı oyunlar gözlenir; kişilik ve cinsel kimlik gelişmeye başlar. Cinsellik ilkokul için örtülü dönemdir. 5. Sınıfta kızlar ön ergenlik dönemine girebilirler. Ön ergenlik çağında gerçek cinsellik doğmaktadır. Yeniden yapılanma gözlenen bu dönemde varolacak değişimler kız çocuğa anlatılmalıdır.
İşte bu dönemlerde, çocuklarda doyurulmayan merak ortaya çıkar. Her şeyi öğrenmek isterler ve merak ettikleri şeyi öğrenmeden başka bir konuya geçmek istemezler. Bu dönemde anne-baba artık cinselliği örtülü bir kavram olmaktan çıkarmalı, çocuğun merakını gidermeye çalışmalıdır.
Çocuğun sorduğu sorulara anne-baba doğal yanıtlar verebilmeli, çocuğa sevgi ile yaklaşmalıdır; çünkü hiçbir kitap anne-baba gibi duygu yüklü değildir. Önemli olan çocuğa yanıt vermek değil, her şeyin sorulabildiği anne-baba olabilmektir. Hangi yaş çocuğuna ne kadar bilgi verilmesi gerektiğinin belirli bir formülü yoktur.
Çocuğun ne kadar öğrenmek istediğini ancak siz anne-babalar tespit edebilirsiniz. Anne, baba ve çocuk arasındaki güveni, birlikteliği sağlamak için bu bilgiler çocuğa mutlaka anne-baba tarafından verilmelidir. Çocuk cevabı yalnız sözel değil, fiziksel olarak da alır.
Anne-babanın çocuğa cevap verirken ruhsal ve fiziksel hali çok önemlidir. Önemli olan anne-babanın cinsellik konusunda rahat olmaları ve kendi değerlerini çocuklarına yansıtmalarıdır. Çocuklara yol göstermek, deneyimleri paylaşmak için konuşmak gerekmektedir.
Çocuklar belli bir yaşta karşı cinsin yapısını merak ederler. Bu durum onlara, erkeklerin kadınlardan, kadınların da erkeklerden farklı cinsel özellikleri olduğu örnek verilerek anlatılabilir. Çocuğun bu bilgileri doğrudan siz anne-babalardan alması çok önemlidir. Aksi takdirde arkadaşlarından veya çevreden yanlış bilgiler alabilir. Örneğin filmleri onunla beraber izleyip sizin için yanlış olan değerleri ona gösteriniz, onun kafasındaki soru işaretlerini silebilirsiniz.
Çocukta herhangi bir davranışın yerleşmesi isteniyorsa, o davranış anne-baba tarafından fark edilmelidir. İstenen davranış ortaya çıktığında, çocuğa fiziksel ve sözel olumlu tepkiler verilmelidir. Çocuk bir yanlış yapmış olabilir; bu durumda çocukta utangaçlık gözlenir. Anne-baba eğitim yapmak istediğinde, sorun olduğu zaman değil, sorunsuz zamanı seçmelidir.
Erkek çocuğa karşı, ön ergenlik çağında cinsiyetine uygun davranmak gerekir. ? Kız gibi erkek? yerine ?Erkek gibi erkek? diye hitap etmek daha doğrudur. Kızlara da ?erkek gibi kız? gibi bir yaklaşım da bulunulmamalıdır. Erkek ve kız çocuğunun cinsiyetine göre gönderme yapılmalıdır. Bu geçiş döneminde o, ne çocuk, ne de gençtir. Anne-baba olarak onun kendisini sevmesini, kendisiyle barışık olmasını sağlamak büyük önem taşımaktadır. Ayrı cinsiyetlerde kardeşlerin olduğu evlerde, kardeşlerin odalarının en kısa zaman içinde ayrılması gerekir. Odalarının ayrılması, aynı zamanda bireyselliği getirir. Bu da çocuğun gelişiminde önemli bir faktör oluşturur. Aynı şekilde, çocukların belirli bir yaştan sonra anne-babaları ile yatmaları sakıncalıdır.
Pedagog Sibel SALUR
Nurdan GÜVEN*
Psikolojik Danışman
ÇOCUKTA CİNSEL GELİŞİM
Cinsellik yaşamın doğal ve sağlıklı bir parçasıdır. Her insan cinsel gelişim sürecinde bulunduğu aşamaya, içinde yaşadığı toplumun kültürel ve ahlaksal özelliklerine, kendi psikolojik, biyolojiktoplumsal ve kişisel özelliklerine göre cinselliğini yaşar.
Cinsel gelişimle ilgili açıklama yapan bir çok kuram vardır ancak bunlardan en önemlisi insan gelişimini açıklamada cinselliği en önemli kriter olarak ortaya koyan psikanalitik kuramdır. Bu kuramın kurucusu olan Freud gelişim kuramını oluştururken yaşamın ilk yıllarını şu evrelere ayırmıştır:
Oral Dönem: ilk 1-1.5 yaşlar arasını kapsamaktadır. Bu dönemde bebegin ihtiyaçları, algılamaları ve kendini anlatım yolları daha çok ağız bölgelerinde odaklaşmıştır. Bebek dünyayı ağız yoluyla tanımaktadır. Oral dürtüler iki amaca hizmet etmektedir. Bunlardan birincisi; oral gerginliğin giderilmesi ve doyuma ulaşmasıdır. Özellikle oral dönemin ilk aylarında daha çok egemendir. Örneğin açlığın doyum bulması gibi. ikincisi; oral saldırganlık olarak tanımlanan çiğneme, ısırma tükürme ve ağlamadır. Özellikle oral dönemin sonunda egemendir.
Bebeklerin daha anne karnındayken emme davranışına bağlı olarak zevk duygusunu keşfettikleri düşünülmektedir. Hatta erkek bebeklerde penis sertleşmesinin görüldüğü ve kız bebeklerde de doğumdan itibaren vajinal ıslanmanın gerçekleştiği bilinmektedir. Ancak bebeklerdeki bu cinsellik yetişkinlikten ayrı olarak, farkında olunmayan bir cinselliktir.
Doğumdan sonraki birinci yılda bebekler, bebek bezinin yaptığı baskı, altlarının açılması, temizlenmesi ya da banyo yapma sırasında tesadüfen haz verici duyumsamaları farkederler. Ellerini ve kollarını bilinçli bir şekilde kullanmaya başladıktan sonra, tesadüfen keşfettikleri bu zevk duygusunu tekrarlamak için cinsel organlarıyla oynamaya yönelirler. Hatta mastürbasyon bile yapabilirler. Ancak, kız ve erkek çocuklar arasındaki anatomik farklılık, bebeklerdeki cinsel davranışlarda farklılık görülmesine neden olur. Erkeklerde cinsel organ, dışarda olmasından dolayı daha çabuk keşfedilir ve beden imgesinde daha çabuk yerini alırken, kızlarda cinsel organın içte olması nedeniyle kız bebekler cinsel organlarıya daha az oynarlar. Buna bağlı olarak, erkek cinselliği kolay, genital erotizme dayananırken, kadın cinseliği sezgisel, içsel ve erkek pragmatizminden uzaktır.
Anal Dönem: 1-3 yaşları arasını kapsamaktadır. Bu dönemde çocuk anüsü büzen kaslara giden sinirlerin olgunlaşması sonucu dışkının tutulması ya da boşaltılması işlevleri üzerinde denetim kurmayı öğrenir. Bu dönemde anüs cinsel gelişimin odağını oluşturmaktadır. Değerli bir nesne olarak algılanan dışkıyı tutmaktan ya da bir armağanmışçasına anneye sunmaktan duyulan cinsel hoşlanıma anal erotizm denir. Dışkıyı güçlü bir silahmışçasına saldırgan duygularla püskürtmeye anal sadizm denir. Anal dönem tuvalet eğitiminin alındığı bir dönemdir ve bu dönemde annenin davranışları çocuğun ileriki yaşantısını da etkileyecektir.
Oral dönemde de mastürbasyon davranışı görülmesine karşın mastürbasyon için bilinen yaşlar genellikle 2-3 yaşlarıdır. Bu yaşlarda çocuk orgazm olabilecek kapasitede mastürbasyon yapabicek olmasına karşın konsantrasyon eksikliği ve fantezi içeriğinin olmayışı nedeniyle bunu yapamaz.
Bu dönemin önemli özelliklerinden biri de artık çocukların cinsiyet farklarına ve doğum olayına ilişkin sorular sormaya başlamasıdır. 2 yaşından itibaren kız erkek ayrımını farkederler. Bu durum onların hem kendilerinin hem de çevrelerinin bedenlerini incelemeleri ihtiyacını doğurur. Bu son derece normal bir meraktır ve doyurulması gerekir.
Fallik Dönem: okul öncesi çoukluk (3-5yaş) dönemidir. Cinsel bölgelerin uyarılmasından heyecan duyma ve cinselliğe karşı aşırı ilginin ortaya çıktığı bir dönemdir. Cinsel konulara duyulan merak bu dönemde oldukça artmıştır. Çocuk başkalarını gözlemeye, annesinin göğüslerine ya da bacaklarına dokunmaya, cinsel organların ismini söylemeye çalışır. Önceki dönemlerden farklı olarak fallik dönemde libido, çocuğun kendi bedeninin dışında bir objede doyum arar.
Bu dönemin cinsel gelişim açısından en önemli yönü, cinsel kimlik gelişiminin başlamış olmasıdır. Daha anne karnındayken belirginleşmiş olan biyolojik cinsel kimliğe iki üç yaşlarından itibaren toplumsal cinsel kimlik eşlik eder. Toplumsal cinsel kimliğin gelişmesinde fallik dönemde yaşanan odipus karmaşasının etkili olduğu düşünülmektedir. Odipus karmaşası farklı cinsten olan ebeveyne karşı cinsel duyguların, aynı cinsten olana karşı ise saldırgan duyguların oluşmasıyla belirlenir. Erkek çocuk babasını aradan çıkarmak ve annesine sahip olmak, kız çocuk annesini aradan çıkararak babasına sahip olmak ister. Erkek çocuk bu duygularının babası tarafından farkedilerek hadım edilmekle cezalandırılacağından korkar. Bu korku anneye duyulan cinsel içerikli duyguların ve babaya karşı duyulan saldırganlık duygularının bastırılmasına neden olur . Zamanla erkek çocuk babayla özdeşleşirken anneye karşı daha çok sevgi içerikli duygular besler. Kız çocuklar da penislerinin olmadığını farkedince yaşadığı eksiklik duygusundan annesini sorumlu tutar ve babaya yönelir. Bu durum kız çocuğunun kendisinde olmayan penise imrenme duygusundan kaynaklanır. Ancak zaman içersinde kız çocuktaki bu duygular da bastırılır ve anneyle özdeşleşme yoluna gidilir. Bu dönemde babanın rolü erkeklerde maskülin, kızlarda feminen özelliklerin gelişmesinde önemlidir.
Latent Dönem: okul çağı olarak adlandırılabilecek bu dönem 5-6 yaşından erinliğin başladığı 11-13 yaşlarına kadar sürmektedir. Freud bu dönemde cinsel dürtülerin durgunluk gösterdiğini düşünmektedir. Ancak, son zamanlarda yaygın görüş, bu dönemde cinsel dürtülerin aktif olduğu ve çocukların cinsel konularda meraklarının devam ettiği yönündedir. Bu durumun toplumsal yaşamdaki değişmelerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Günümüzde çocuklar diğer toplum bireyleri gibi basın, tv, müzik, sinema, video klipler, sanatın diğer dalları ve özellikle reklamlar sayesinde dışarıdan sürekli ve yoğun bir biçimde cinsellik etkisiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca bütün dünyada değişen beslenme ve çevre koşullarının etkisiyle erinliğe bağlı biyolojik değişikliklerin eskisine göre daha erken başladığı bilinmektedir. Bütün bunların sonunda cinselliğe ilgininazaldığı veya kaybolduğu bir "latent dönemin" varlığı olanaksız hale gelmektedir. Yine de okulçağı çocuklarında kendi cinsinden arkadaşlarla oynama ve kız erkek oyunlarının iyice farklılaşması gibi latent dönem özellikleri görülmektedir.
Erinliğin başlarında erkek çocuklarda cinsel içerikli fıkralar anlatma sık görülür. Kızlarda ise menstrüel süreç ile ilgili korkular başlar. Erinlikte her iki cinstede bir takım fizyolojik değişimler olur ve ikincil cinsiyet özellikleri gelişmeye başlar.
Ergenlik Dönemi: Freud bu dönemi kimlik kazanımının önemli olduğu doyurucu cinsel etkinlikler ve tutarlı bir kimlikle belirlenen olgun bir kişiliğin yerleştiği genital dönem olarak ele almıştır.
Ergenlik hızlı biyolojik, psikolojik, sosyal ve duygusal değişimlerin olduğu bir dönemdir. Bu dönemde hormonların da etkisyle cinsel içgüdüler ağırlık kazanır. Cinsel etkinlik bireyin kendi dünyasını aşarak başkalarıyla da ilgili bir nitelik kazanır.
Kızlarda bu dönemde ensestiyöz ve biseksüel dürtüler canlanır. Heteroseksüel ergenlerde bile eşcinsel duygular görülebilir. Ancak , kızlar daha çok romantik ilişki, erkekler ise cinsellik ararlar. Ebeveynleriyle sağlıklı ilişkisi olan ergenler erken yaşlarda daha az cinsellik yaşarlar.
Çocuklar genelde 2 yaşına geldiklerinde kız - erkek arasındaki farkı anlamaya başlar. 3 yaşına ulaştıklarında cinsel kimliklerinin farkına net olarak varırlar. Kardeş, arkadaş ya da büyüklerinde kendinden farklı cinsel oluşumları merakla izler, gözler. Bu yaşlarda karşı cinse duyulan ilgi nedeni ile evcilik, doktorculuk oyunları başlar.
Bazı anne - babalar, kendilerine yöneltilen cinsellik içeren sorularla şaşkına döner, 3 yaşındaki çocuğun bu soruları sorması için çok erken olduğu düşüncesi ya da ne - nasıl yanıt vereceğini bilmediği için çoğu kez yanıtlamaktan kaçınırlar.
Ancak çocukların soru sormaya başladıkları, öğrenmek istedikleri andan itibaren cinsel eğitim asla erken değildir.
Her yaş döneminde uygun yanıtlarla merakının giderilmesi, ayrıntıya girmeye gerek olmadığının bilinmesi gerekir.
Örneğin bu yaşlarda kız çocukları çoğu kez 'benim neden pipim yok' sorusu ile kuşkularını dile getirirler. Burada kız - erkek farkı çok basit olarak aktarılmalıdır. 'Ben nasıl geldim?' sorusu 'leylek getirdi' ile açıklanamayacak bir sorudur. Çevrede gebe bir tanıdık varsa örneklenebilir, ya da basit bir renkli çocuk kitabı ile gebeliğin oluşmasından başlanır. Birbirlerini seven insanların tohumlarından minik bebeğin oluştuğu, anne karnına yerleşerek büyüdüğü, zamanı gelince bacak arasından ya da karından alındığı anlatılır. Eğer çocuk anlatılanlara ilgi göstermez ise dinlenmesi için zorlanmaz. Bilmek istediği noktada kesilir. Her şeyi sorabilme rahatlığı verilir. Ancak sorular çok abartılı olursa bunu daha sonraki bir zamanda tekrar konuşmak üzere ilgi bir başka yöne kaydırılabilir. Çoğu kez anlatılacak çok öz açıklamalar çocuğa yeterli gelecektir.
Çocuklar 5 - 6 yaşlarına geldiklerinde kendi bedenlerini tanır, cinsiyetlerinin değişmeyeceğini öğrenirler. Ancak sünnet olgusu bu yaşlarda erkekliğin kaybedileceği gibi bir kuşku yaratabilir. Bu nedenle 3 yaş öncesi ya da 7 yaş sonrası sünnet uygun olabilir. Uzmanı tarafından yeni doğan ya da bebeklikte yapılan sünnet en uygunu olabilir.
En geç 7 - 8 yaşlarında vücutlarındaki erotik bölgeleri, haz veren noktaları keşfederler. Mastürbasyon (kendi kendine doyum) kız ve erkek çocuklar için sık karşılaşılan bir doyum olabilir. Paniğe kapılmaksızın, önce olağan olduğunu, sakıncası olmadığını kabul etmek, eğer çok sık yinelenen bir tablo ise eleştiri ve aşağılamadan kaçınarak, öfke nöbetine girmeksizin çocuğunuzun ilgisini bir başka yöne kaydırmak uygun olur.
Yine bu yaşlarda çocuklar çıplaklıktan utanmaya başlarlar. Anne - babalarının bile kendilerini çıplak ya da giyinirken görmelerini istemeyebilirler. Anne - babanın bunu anlayışla karşılaması sonucu çocuklar kendi vücutlarına saygı duymayı öğrenirler.