Yıllar geçmiş, incir ağacını kesmişler, o farkında bile değil.
Camın ardında, kararan gözleriyle boşluğa bakıyor.
Lambayı yakıyorum, aydınlanıyor yüzündeki derin çizgiler.
Bu eski evde ölecek o da diğerleri gibi, diyorum içimden.
Sessiz, kıvranarak çürük divanda. Belirsiz dal gölgeleri gibi
yok olacak bir gün.
Bahçeyi yaban otları sarmış. Kara kargalar inip kalkıyor durmadan.
Saçlarını tarıyor kemik tarağıyla, sinsi kuşlar hâlâ döneniyor.
Korkuyor uğursuz kuş seslerinden, gözlerini kapatıyor, sanki
iki kayayla sıkıca.
Eski bir fotoğraf düşüyor, anlamsız, unutkan duvardan.