Aklın ve hayal gücünün sınırlarını zorlamayı onun kadar seven kimse yoktu. Böyle olmasaydı herkesin imkansız dediği "Kaf Dağı"na gitmeye kalkar mıydı hiç? Her gün denizin kenarına gidip rüzgara doğru seslenerek beni ona götür der miydi hiç? Rüzgarla arkadaş olduğunu iddia eden kaç adam gördün sen?
Rüzgar ona ne dedi bilinmez; bir sabah apar topar güneşle beraber, Kaf Dağı'na ulaşmak için yola çıktı adam. Kimse yoktu Kaf Dağına giden yolda. Her gün bak ben buradayım diye bağıran güneşe giden yol bile bomboşken, kim gider hiç görülmemiş olan Kaf Dağına.
Sonra bir grup insanla karşılaştı genç adam. Kendine benzeyen normal insanlardı bunlar. Yaklaştı. Anladı. Meğer Kaf Dağı'na ilk giden o değilmiş. Daha önce giden binlerce insan varmış Kaf Dağı'na. Kaf Dağı'nın arkasındaki muazzam güce teslim olmuş binlerce insan.
"Kashna" dedikleri bir güç vardı dağın arkasında. Hani şu genç adamı zirveye çıkaran güç. Kashna, asla insanın hayal edebileceği cinsten bir güç değildi. Güneşi terleten, Ağrı Dağı büyüklüğündeki güle hükmeden, akıl almaz bir güçtü Kashna ve bu gücü bilen birkaç bin insan vardı sadece. Gitmenin bile imkansız olduğu bu yerden geri dönmeyi asla düşünmeyen birkaç bin insan. O gün karar verdi genç adam. Dönecekti ve bu muazzam gücü bütün insanlarla paylaşacaktı. Buraya gelmek imkansızdı; ama geldim. Şimdi gitmek imkansız diyorlar... Ben geri dönüyorum. Hem de yalnız dönmüyorum. dedi. Nasıl yaptı bilinmez, ya da bilinirde söylenmez; Kashna'yı da aldı yanına. Böylesine büyük bir güçle hangi şey imkansızdır ki? Döndü adam. Kashna'yla geri döndü. Kaf Dağı'nın Arkasını sırtına alıp geri döndü.
Kaf Dağı'na giden olmuştu ama geri dönen sadece oydu.
Kashna'ya dokunanlar için imkansız ya da zor diye bir şey yoktur. Keşke lügatlerinde yazmaz Kashnayı bilenlerin. Kaygı, korku, önyargı nedir bilmezler. Ve gücünü Kashna'dan alanlar için vazgeçmek asla söz konusu değildir.
Bugün genç adam,
Kaf Dağı'nın Arkasından sırtına alıp getirdiği Kashna'yı insanlarla paylaşıyor.