Yağmur biraz daha ileri giderse
eski halin seni sorar içimde
durmadan bir şeyler kırılır...
bir yaprak düşerken beni götürür
saçakta dağınık güller, gölgende
geriye doğru koşan atlar...
Yağmur biraz daha ileri giderse
geçmişi şikayet eder annelere
kızların dudakları kesilir
zarflara yaslanmaktan...
Korku'nun ortasında 'r' gibi
titrer kiremitler...
vitrinlere
çarpıp dökülür esnaf
bir kadın -eskidikçe daha kadın-
dalların arasında unutulur
Adam biraz daha ileri giderse, terler...
parmağındaki yüzüğün içinden geçer
bir taş düşürür sesinin üstüne
bağrını çağıran yokuşa bakar,
orada su gibi çıplaktır söz
çocukların söyleyemedikleri
annelerin gözlerinden akar
Yağmur adamın içinden geçerse
sol yanında zıplayan kurbağa
içindeki göle çekilir birden
kendini şikayet eden yağmur altında
ilk defa ölü çıkar evden
ev ölünün ardından çıkıp giderken
yağmur...