Türkche'Lesen Türkce'miz - Uygarlğın Temeli Dili

Son güncelleme: 20.09.2008 00:32
  • Her Şey, Bizi Birbirimize Kenetleyen En Güçlü Bağ Olan Türkçe İçin!






    Yıl: 1965
    "Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.."

    Yıl: 1975
    "Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum,
    yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.."

    Yıl: 1985
    "Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra
    kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlı akşamlar' dedim.."

    Yıl: 1995
    "Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim..
    Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selâm' dedim.."

    Yıl: 2006
    "Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben,
    baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. 'Hav ar yu yavrum?'"

    Yıl: 2026
    "Ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte birden.. Off, ay dont nov âbi yaa.. Ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita.. 'Hay beybi..'"

    Dip Soru: Sizce son konuşmaya şahit olabilmek için 2026'yı bekler miyiz?

    <<<UYGARLIĞIN TEMELİ
    Dil,, insanların duygu, düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları her türlü işaret ve özlükle ses işaretleri dizisi; bir insan topluluğu içinde ortak anlaşma aracı olan sözlerin, bir sözlükteki kelimelerin, dil bilgisi kurallarının bütünü ve bunların düzgün, güzel, etkili bir biçimde kullanılmasıdır.
    Dil yeryüzünde insanlarla birlikte var olmuş, insanlığın geçirdiği bütün gelişme evrelerini geçirmiştir. Zaman içinde insan ve toplum düşüncesinin gelişimi ancak dilin de gelişimiyle mümkün olmuştur. Dil bir toplumu oluşturan en önemli öğelerden biridir. Öyle ki, toplumların ilerlemesiyle dilim geçirdiği aşamalar arasında sıkı bir ilişki vardır.
    Bir insan topluluğunda duyguları, istekleri, fikirleri anlatmaya yarayan dil; katı kurallara bağlı değişmez kanunlar bütünü değildir. Daima değişen ve insanların gelişimine ayak uydurması gereken canlı bir olgudur. Heiderg' e göre "Dil, düşüncenin evidir."
    Bir gün Konfüçyüs'e sormuşlar: "Bir memleketi yönetmeye çağırılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük filozof şöyle cevap verdi: "Hiç şüphesiz, dili gözden geçirmekle işe başlardım." Ve dinleyenlerin hayret dolu bakışları karşısında sözlerine devam etmiş: "Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken işler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir."
    İşte bu küçük hikaye dilin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Dil, uygarlığı temelidir. Bir konuşma, anlaşma yolu bulunmasaydı; bilim ve sanat gelişemezdi. Dil olmadan hiçbir bilgiyi kullanmak, onu başkaları için faydalı kılmak mümkün değildir.

    Afanassiav şöyle diyor: "Dil, insan bilincinin oluşumunda çok önemli bir görev görmüştür. Dil ve yazı olmasıydı bir çok kuşağın değerli deney birikimleri, yeni kuşaklara iletilemeyecek ve yeni kuşaklar, dünyanın tanınması gibi bir çok zor işi tekrarlamak zorunda kalacaklardı." >>>
    (Bu yazı tarafımdan yazılmış olup İzmir Atatürk Lisesi Kültür ve Edebiyat dergisinde yayınlanmıştır.)


    Bakıyorum da artık çoğumuz (kesinlikle ben dahil) Türkçemizi korumak yerine daha çok bozuyoruz

    Evet belki internet ortamında bazı şeylerin kısaltırlarak yazılması doğal ama

    Bu 'hoşça kal' yernine 'bye bye' , 'evet' yerine 'yes' dememizi gerektirmiyor

    Çevrenize bakarsanız zaten dilimizin ne kadar yozlaştırıldığının farkına varırsınız 'merkez' kelimesinin yerini büyük ölçüde 'center' kelimesi almış durumda örneğin, 'basın yayın' yerine kullanılan 'media' da neyin nesi ??



    Bilirsiniz bir devlet ne zaman kültürünü kaybederse gerçekte o zaman yok olur

    Tarihte bunun bir çok örneği var kültürünü koruyan devletler yeniden kurulurken koruyamayanlar ya yok olmuş yada sömürge olmaktan öteye geçememiştir

    Kültürlerin, törelerin yok olması da dilin yok olmasıyla başlıyor

    Dili yozlaştırmak en tehlikeli ve en sisnsi sömürgeleştirme oyunudur ve günümüzde bize uygulanan da budur !!
    Oktay Sinanoğlu'nun deyimi ile << Türkçe'ye bye bye demek Türkün dünya üzerindeki Haysiyetine bye bye demek olacaktır >>



    Dilimize nasılda yabancı sözcükler giriyor ve biz bunlara nasıl göz yumuyoruz

    Binlerce örnek verilebilir ama bn sadece bir kaçını yazayım size

    Bakanlar kurulu yerine kabine

    Millet vekili yerine parlamenter
    İletişim yerine komünikasyon
    Toplumsal yerine sosyal

    Yasal yerine legal

    Sorun yerine problem

    Yöntem yerine metod

    En az yerine minimum

    Seçenek yerine alternatif

    Etkinlik yerine aktivite..
    Niye Türkçeleri varken yabancılarını kullanalım ki neden Türkçemizin yozlaşmasına yardımcı olalım ki



    İşte Atatürk'ün vasiyeti:



    << Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek, Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçe'nin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye ve Türklük, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir >>

    Atamızın mirasına güzel Türkçemize dilimize sahip çıkalımmmm


    Her şey, bizi birbirimize kenetleyen en güçlü bağ olan Türkçe için!

    Dilimize sahip çıkalım. Aramızda Türkilizce değil , Türkçe konuşalım.

    Türkçemize sahip çıkalım. Atalarımız sadece toprak için kıymetli canlarından vazgeçmemişler. Bu ülkeyi vatan yapan ulvi değerlerden biri de dildir. Atalarımıza olan borcumuzu böylede ödeyebiliriz.

    Bir yandan ilerlerken, bir yandan tökezliyoruz. Bilgisayar çağı ve internet kullanımı kısacası "chat dili" dediğimiz düşman, dilimizi mahvetmekte.

    Forumdaki bütün arkadaşlarımdan bu konuda biraz daha duyarlı olmasını rica ediyorum. Gönül ister ki herkes Türkçe'yi bütün dilbilgisi kurallarına uyarak kullansın. Fakat daha önce aşmamız gereken, özellikle bu duyuru ile bahsetmek istediğim konu, kullanmamamız gerekirken kullandığımız ve dilimizden çıkarttığımız harfler.

    "q, w, x, sh" bizim alfabemizin harfleri değildir ve bizim alfabemizdeki harflerin yerine asla ve asla geçemez.

    "eidir, memleket nire, gidiom, güsel, eed, taam, annadım, bakcez vs." gibi kelimelerde aradan çıkartılan harfler küçük birer kayıp olarak gözükse bile, dilimiz için büyük bir kayıptır.

    Türk dilini iyi veya kötü kullanan, hatalarını düzeltmek isteyen bütün arkadaşlarımızdan bu kampanyaya katılmalarını rica ediyorum. Ne kadar büyürsek, ne kadar çoğalırsak o kadar büyük bir güç oluruz.

    Büyük ve kaliteli bir forum olarak, büyük ve kaliteli bir adım atalım. Türkçemizi katledenlerin önüne geçelim.

    TÜRK HARFLERİNİN KABUL VE TATBİKİ HAKKINDA KANUN

    Kanun Numurası : 1353
    Kabul Tarihi : 1/11/1928
    Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 3/11/1928 Sayı: 1030
    Yayımlandığı Düstur : Tertip: 3 Cilt: 10 Sayfa: 3
    ...
    Madde 4 : Halk tarafından vakı müracaatlardan eski Arap harfleriyle
    yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir.
    1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi
    levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi,
    resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk
    harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir.

    Anlamı;

    Madde 4 : Halk tarafından yapılan başvurulardan eski Arap harfleriyle
    yazılı olanlarının kabulü 1 Haziran 1929 gününe kadar geçerlidir. 1928
    yılındaki kanunun başlangıcından itibaren Türkçe özel veya resmi levha,
    tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile aynı biçimde Türkçe özel,
    resmi bütün süreli, süreli olmayan gazete, kitapçık, broşür ve yayınların
    Türk harfleriyle basılması ve yazılması zorunludur

    Bugün kullandığımız Türkçemize yabancı dillerden giren kelime sayıları

    Dil..............Kelime Sayısı

    Almanca .......... 85

    Arapça ......... 6463

    Arnavutça......... 1

    Bulgarca ......... 8

    Ermenice......... 23

    Farsça..............1374

    Fince ................2

    ransýzca .... 4974


    İbranice..............9

    İngilizce............538

    İspanyolca............36

    İtalyanca.............632

    Japonca............... 7

    Korece.................1

    Latince...............147

    Macarca................19

    Moðlca...........13

    Norveç..................2

    Portekizce..............4

    Rumca..................14

    Rusça..................40

    Slavca.................24

    Soðca.............1

    Yunanca................399

    Atatürk Diyor ki!

    * Türk demek, dil demektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

    * Kesin olarak bilinmelidir ki, Türk ulusunun ulusal dili ve bengi, bütün yaşamında egemen ve temel olacaktır.

    * Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün dikkatli, ilgili olmasını isteriz.

    * Dilin zengin ve ulusal almaşı, ulusal duyguların gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil bilinçli olarak işlensin.

    * Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, bilinçle işlensin. — 2 Eylül 1932

    * Türk demek, dil demektir. Ulusun çok açık niteliklerinden birisi de dildir. Her şeyden Önce ve kesinlikle Türkçe konuşulmalıdır. — 1932

    * Türkçe konuşmayan bir insan; Türk harsına, Türk topluluğuna bağlılığım iddia öderse, buna inanmak doğru olmaz.

    * Türk affının kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün, dikkatli, ilgili olmasını isteriz. — Kasım 1937

    * Ülkesini, yüksek bağımsızlığım korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. — 1 Kasım 1932

    Türkçenin katledilmesindeki en büyük etken fikrimce Yabancı Dİl Özentisi ki bu böyle...

    Savaşarak alamadılar içten içe alıyolar... günümüzde dışarı çıkıp şöyle bi etrafa göz attığımızda.. işyeri isimleri,şirket isimler vs hep yabancı... ulusal medya da bunu iyice körüklemekte.. dile sahip çıkan bir kaç kurum dışında kimse tınlamıyor doğrusu.. oysa BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN DİLDİR!..

    ulusal medyanın bu konuda büyük etkisi var.. insanları yanlış yönlendirmler ve özenti yaratmaları dilin değişmesinde de büyük rol oynuyor.. ve yabancı sinema tutkunluğu. filmlerdeki karakterlere özenilmesi.. onlar gibi konuşmaya davranmaya çalışmak vs....

    internetin de etkisi var.. nitekim gençlik internete akıyo ve artık kısaltmalar ile anlaşılmaz kelimeler kurmak moda olmuş sonra yabancı kelimeler kullanmak ta öyle... türkçe günümüzde tam 160 bin kelimelik bir dildir ve ingilizce de bir kaç kelime ile anlatılan durumu türkçe ile bir kelimede anlatabiliyoruz..


    Çok önemli bir konu kesinlikle sahip çıkılması lazım dile özellikle genç kesim bilinçli olmalı..
    Anamız, babamız, eşimiz, kardaşımız, arkadaşımız Türkçe'dir.

    Evimiz, obamız, yaylamız, köyümüz, beldemiz, şehrimiz Türkçe'dir.


    Milletimiz, vatanımız, bayrağımız Türkçe'dir.


    Doğduğumuz yer, Türkçe'nin vatanlaştırdığı yerdir.

    Öleceğimiz yer, Türkçe'nin ölümsüzleştirdiği yerdir.


    Anamızdan emdiğimiz süt, yediğimiz ekmek, içtiğimiz su Türkçe'dir.

    Aldığımız nefes Türkçe'dir.

    Konuştuğumuz ilk söz Türkçe'dir.


    Günümüzü aydınlatan güneş, gecemizi aydınlatan ay Türkçe'dir.


    Çocuğumuzu sevdiren, gencimizi coşturan, büyüğümüzü olgunlaştıran Türkçe'dir.


    Yazdığımız şiir, yaptığımız mimarî, çizdiğimiz resim, bestelediğimiz müzik Türkçe'dir.


    Sevdamız, sevgilimiz, aşkımız Türkçe'dir.

    Söylediğimiz türkü, şarkı Türkçe'dir.

    Çaldığımız saz, davul-zurna Türkçe'dir.

    Oynadığımız bar, tuttuğumuz halay Türkçe'dir.

    Sevincimiz, mutluluğumuz Türkçe'dir.

    Acımız, kederimiz Türkçe'dir.

    Sorunumuz Türkçe'dir

    Dünümüz Türkçe'nindi.

    Bugünümüz Türkçe'nindir.

    Yarınımız Türkçe'nin olacak; elbet, Türkçe'nin olacaktır.

    Türk'ü insanlaştıran Türkçe'dir.

    Türk'ü güzelleştiren Türkçe'dir.

    Türk'ü destanlaştıran Türkçe'dir.

    Türk'ü Türkleştiren Türkçe'dir.

    Türk'ü Müslümanlaştıran Türkçe'dir.

    Sözün özü;

    Türk'ün her şeyi Türkçe'dir.

    Türkçe var oldukça, Türk hep var olacaktır.


    Kaynaklar:
    -Türk Dil Kurumu
    -Devrim Gözde A. alıntı
    -Halit DURSUNOĞLU'dan alıntıdır.....
#20.09.2008 00:32 0 0 0