GÜNEY-BATI TÜRK LEHÇELERİ (OĞUZ)
1. Türkiye Türkçesi
2. Azerice
3. Gagauzca
4. Türkmence
5. Horasanca
Yukarıdaki beş lehçeyi Oğuz grubu Türk lehçeleri olarak kabul ediyoruz. Bu lehçeler içinde Horasancanın yazı dili yoktur. Diğer Türk lehçeleri birer yazı dilidir. Türkçe, Azerice ve Gagauzca birbirine çok yakın Türkçelerdir. Türkmence Oğuz grubu içinde özellikli bir yere sahiptir ve Oğuz coğrafyasının en doğusunda yer alır ve dolayısıyla Doğu Türkçesine yakın ve temas hâlindedir.
Oğuz grubu içinde konuşur sayısı ve konuşurlarının dağılımlı coğrafyası bakımından en büyük grup Türkiye Türkleridir. Türkiye Türkçesi, Türkiye'de, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Balkan Ülkeleri, Yunanistan, Bulgaristan, Eski Yugoslavya topraklarında, Makedonya ve Romanya'da, Batı Avrupa ülkeleri ile Avusturalya kıtasında konuşulmaktadır. Türkiye'de 1928 yılında harf devrimi ile Latin yazısı kabul edilmiştir. Türk yazı dili İstanbul ağzı temelinde şekillenmiştir. Türkiye Türkçesi Anadolu ve Rumeli ağızları olmak üzere zengin bir alt diyalekt alanına sahiptir.
Gagauz Türkçesi Oğuz grubunun en küçük kolunu oluşturur. Oğuzcanın en batıda kalan bu kolunu konuşanların büyük bir kısmı bugün Moldova cumhuriyetinin güneyinde ve Ukrayna'nın güneybatısında yaşarlar. Ayrıca Bulgaristan ve Dobruca'da ve Kafkaslarda da yaşayan Gagauz toplulukları vardır. Gagauzlar Hristiyan Türklerdendir. 20 Ağustos 1990'da Moldova'da Gagauz yeri adlı özerk bir devlet kurmuşlardır. Devletlerinin resmî konuşma dilleri, Gagauzca, Romence ve Rusçadır. Gagauz Türkçesi aslında dilbilimsel açıdan baktığımızda Türkiye Türkçesinin bir ağzıdır. 1957'de Sovyetler birliği içinde yazı dili olarak resmî statüsünü kazanmıştır, 1996'ya kadar kiril harfleriyle yazılmıştır. Bugün Slavcanın yoğun etkisi altındadır. Özellikle Gaguzcanın sözdiziminde bu Slav etkisi dikkati çeker.
Gagauzcadan sonra Türkiye Türkçesine en yakın Türkçe; Azerbaycan Türkçesi, Azerbaycan cumhuriyeti, Ermenistan'da, Gürcistan ve en kalabalık olarak İran'da konuşulmaktadır (Tebriz ağzı, Kaşkay-Eynallu ağızları). Irak'ta konuşulan Kerkük Türkçesi de Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak kabul edilmelidir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus işgaliyle ikiye bölünen Azerbaycan'ın tarihinde Türkmençay antlaşması (1828) ile yeni bir dönem başlamıştır. Kuzey Azerbaycan Rus hakimiyetine girerken, Güney Azerbaycan'da İran hakimiyeti altına girmiş, dolayısıyla Azerbaycan Türklüğü iki farklı fikrî ve kültürel, dini çevrede yaşamıştır. İslamın Şia geleneğine bağlı Güney Azerbaycanlılar bölgenin Lingua Franca'sı olan Farsçanın kuvvetli tesiri altında, İran kültürüyle içiçe yaşamaktadırlar.
Türkmen Türkçesi öncelikle yoğunlukla Türkmenistan cumhuriyetinde, İran ve Afganistan'da konuşulmaktadır. Türkmen Türkçesinin bir ağzı olan Türühmen Kafkasya'da, Stavropol'dan Astrahan'a kadar olan yörelerde konuşuluyor. Oğuz grubu içinde eski Oğuz Türkçesinin özelliklerini en iyi korumuş olan lehçe ise Türkmencedir. Türkmenler köken olarak Oğuz boylarına dayanırlar. 11. yüzyıl Türk kaynaklarından itibaren Türkmen etnonimine kaynaklarda rastlanmaktadır. 1917'den itibaren Sovyetler Birliği içinde yer alan Türkmenistan, 1991'de birliğin dağılmasıyla 27 Ekim 1991'de bağımsızlığını kazanmıştır. Başkenti Aşgabat olan Türkmenistan bugün bağımsız Türk cumhuriyetlerinden biridir. Azeriler gibi Türkmenler de bugün Latin yazısını kullanmaktadırlar. Türkmenler 1996'dan itibaren Latin yazısını kullanmaktadırlar. Türkmen Türkçesi, Türkçenin ses tarihi araştırmaları için son derece önemlidir. Ana Türkçenin aslî uzun ünlülerini Yakut ve Halaç lehçeleriyle birlikte sistemli olarak koruyan bir Türk lehçesidir.
Oğuz dünyasının doğu kolunda yer alan Horosan Türkçesi, İran'ın kuzey-doğusunda, Horosan bölgesinde konuşulur. Yakın zamana kadar bu Türk lehçesi ile ilgili fazla bir şey bilinmemekteydi. Bu lehçenin Türkmencenin bir ağzı olduğu düşünülüyordu. Ancak Alman Türkolog G. Doerfer'in alanda yaptığı önemli çalışmalarla (1969) Horosan Türkçesinin de Oğuz grubu içinde diğer lehçeler gibi eş değerde özelliklere sahip bir dil olduğu ortaya konmuştur. Horosan Türkçesi Türkmenceye benzemekle birlikte birçok özellikleriyle ondan ayrılır.