Türkçe kelimeler ve anlamları ( B )

Son güncelleme: 03.02.2009 11:05


  • B

    Bab: Bahis, kapı.
    Babullah: Allah kapısı.
    Bac: Baç.
    Baç: Haraç, vergi
    Baç: Osmanlı imparatorluğunda gümrük vergisi, zorla alınan para harç.
    Bade: 1. Esriklik veren içki. 2. Pir'in, Üçler'in, Erenler'in içirdiğine inanılan aşık edici içki, şarap.

    Baden: Semiz, İri gövdeli kimse.
    Bad-ı saba: Bahar sabahları, gün doğumunda esen hafif yel.
    Bad-ı saba: Seher yeli.
    Bad-ı sabah: Bad-ı saba
    Bağ ı Cennet: Cennet bağı, cennet benzeri bahçe.
    Bağ: 1. Demet, deste, 2. Üzüm kütüklerinin dikili olduğu toprak parçası, üzümlük. 3. Bahçe.

    Bağ-bağat: Bağ, bağçe
    Bağban: Bahçıvan, bağcı.
    Bağır: 1.Yürek, gönül 2.Göğüs 3. Sine
    Bağman: Bahçıvan, bağcı.
    Bağrı veran: Gönlü yıkık, üzgün.
    Bağu bahçe-bağu bahca: Bağ-bahçe.
    Bağvan: Bahçıvan, bağcı.
    Baha: Değer.
    Bahah: Bakalım, görelim.
    Bahar: Bakar
    Bahaya kalmak: Değer biçilebilir olmak.
    Bahça-bahça: Bahçe
    Bahr: Deniz, büyük göl veya nehir .
    Bahr-ı muhit: Okyanus.
    Bahr-ı zulmet: Zulmet denizi.
    Baka: Tutam, demet, beste.
    Bakaram: Bakarım.
    Bakasız: Destesiz.
    Bakı: Baki, sürekli, kalıcı.
    Bakırsan: Bakıyorsun.
    Bal ü per: Kanat.
    Bala: Çocuk, yavru.
    Balaban göz: Keskin bakışlı, iri güzel göz.
    Balaban: 1. Sazlıklarda yaşayan, tüyleri kızıl-külrengi karışığı renkli, iri bir kuş. 2. Atmaca, doğan gibi avcı kuşlara kimi bölgelerde verilen ad.

    Balınan: Balla, bal ile.
    Balkımak: Parlamak.
    Ban: Otluk.
    Banay: 1. Taşlı, kıraç toprak, yamaç. 2.Batı yönü.
    Banı: (Bani) Kurucu, yapan, yapıcı, bina edici.
    Bannamak: Ötmek, seslenmek.
    Bar: 1.Yük. 2.Ürün, verim. 3.Meyve ağacının ilk verimi.
    Bara gelmek: Meyve ağacının ilk verime durması, ilk veriminin olgunlaşması.
    Barekallah: [Barek-Allah] Kutlu olsun, hayırlı ve bereketli olsun.
    Barhane: Tutulmuş yük, kervan, kafile.
    Barı: Bari, hiç değilse, hiç olmazsa.
    Bari: Tanrı.
    Basmışam: Basmışım.
    Baş bulama: Utanarak başı öne eğme, yana çevirme.
    Baş gözel: Baş güzel, güzellerin başı.
    Başa yetmek: Sona ermek,
    Başına dolanmak: Başa dönmek, başına dönmek.
    Başına dönmek: Bir konuyu ya da bir durumu yalvarışla anlatmak, istekte bulunmak.
    Batıl: Boş, beyhude, yalan, çürük.
    Batın: İç, dahili, gizli, sır, esrar.
    Bay: Varlıklı kimse.
    Bayler: Bağlar.
    Baz: Bir şeyin küçük kısmı, parçası, bir miktar, bir kısım.
    Baz: Doğan.
    Becare-becare: Biçare, çaresiz, umarsız.
    Bed: Bet, kötü, yakışıksız.
    Bedahşan (Badakşan) : Afganistan'da eyalet. Merkezi Feyzabat şehridir. Kökçe nehrinin yukarı yatağında çıkan -bir yakut türü olan- lacivert taşıyla ünlüdür.

    Bedir nar: mec. Meme.
    Bedir: Dolunay.
    Bedirlenmiş ay: Dolunay
    Bedov at: Soylu at, Arap atı.
    Beg: Bey, ulu kişi.
    Begler: Beyler, ulu kişiler
    Beğlerinen: Beylerle, beyler ile.
    Beka: Devamlılık, sabitlik.
    Beklersen: Beklersin, bekliyorsun.
    Bel: İnsan bedeninin göğüsle karın arasında kalan daralmış bölüm, bel.
    Bele: 1.Böyle, böylece 2.Birlikte
    Belenmek: Bulanmak, bulaşmak
    Beli bükülmek: Beli bükülmek, güçsüz ve umarsız kalmak.
    Beli: (Beli best) Evet.
    Belik: Saç örgüsü.
    Belini bükmek: Belini bükmek, umarsız olmak.
    Bend: 1.Su benti, büget 2.Bağ, tutarlılık.
    Bend: Bağ, yular , bağlama.
    Bende defteri: Kul defteri.
    Bende: Köle, kul, hizmetkar.
    Bene: Bana.
    Benefşe: Menekşe
    Benevşe: Menekşe.
    Bengi: Tiryaki, esrarkeş.
    Benövşe: Menekşe
    Benövşeni: Menekşeyi, menekşesini.
    Benzek: Nazire
    Benziyirsen: Benziyorsun.
    Berat: Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman.
    Berbad eylemek: Berbat etmek, yıkmak, bozmak, dağıtmak.
    Berdar: Tutucu, itaat edici ve ettirici, asılmış.
    Bergüzar: Hediye.
    Berhava: Boş, faydasız.
    Beslenen: Beslenen.
    Beş arşın bez: mec.Kefen
    Beş: Beş sayısı.
    Bey: Arap abecesinin ikinci harfi.
    Beyhuşt: Kökünden, dibinden kopmuş olan, koparılmış.
    Beyrek: Oğuzlar'ın destan kahramanı ''Bamsı Beyrek''. Bamsı Beyrek destanının en eski kolu -biçimi- ''Dede Korkut Kitabı''ndadır. Beyrek'in mezarının Bayburt'ta, Duduzar köyünde olduğu inancı yaygındır.

    Beytullah: Allah'ın evi, kabe.
    Beytullah: Tanrı evi, kabe.
    Bezenmek: Bezenmek, süslenmek.
    Bezestan: Değerli eşyanın satıldığı kapalı çarşı.
    Bezirgan: Kervan, tüccar
    Bezirgan: Tacir, tüccar, alış veriş eden esnaf.
    Bezm: Meclis.
    Bezm-i irfan: Olgun, kamil İnsanlar meclisi.
    Bıçağ: Bıçak.
    Bıldır: Geçen yıl.
    Bi mekan: Y ersiz yurtsuz.
    Bi-basar: Gözü keskin olmayan, görmeyen.
    Bidar: Uyanık, uykusuz.
    Bider: Tohum.
    Bi-gane: Kayıtsız, alakasız, dünya ile ilgisini kesmiş olanlar.
    Bigüman: Umutsuz, bilgisiz.
    Bi-huş: Akılsız.
    Bikir (Bikr): Bozulffiamış, temiz.
    Bilbil: Bülbül.
    Bile: Birlikte, bir arada.
    Bilekçe: Kolbağı, kelepçe.
    Billah: Tanrı adına içilen ant.
    Bilmez: Bilgisiz, nobran, nadan.
    Bilmir: Bilmiyor.
    Binin: Binini.
    Birez: Biraz.
    Birin: Birini.
    Bi-vefa: Vefasız.
    Bizar: Bıkmış.
    Bizzazure: Zaruri olarak.
    Boyağ: Boya.
    Boyu selv ağacı: İnce-uzun boylu, selvi boylu.
    Boyunnu: Boyunlu.
    Boz at: Boz donlu at .
    Boz: Açık toprak renginde olan, külrengi.
    Boz-bulanık: 1.Dumanlı, tipili, sisli. 2. Duru olmayan, çok bulanık.
    Boz-ötergi: Tarlakuşu,
    Bögün: Bugün.
    Böhtan: Bühtan, iftira, kara çalma.
    Böyüten: Büyüten.
    Bubal: Vebal.
    Buhağ : Çene altı, sakal.
    Bulmuşam: Bulmuşum.
    Bulum mı-mi: Bulayım mı?
    Bulundi: Bulundu.
    Burak: Girdap, anafor.
    Burçak: Baklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullanılan yıllık bir yem bitkisi. Bu bitkinin mercimeğe benzeyen tanesi.

    Burma: Büklüm, kıvrım.
    Bus etmek: Öpmek.
    Buse: Öpüş.
    Buyumuş: Bu imiş.
    Bühtan: Yalan, iftira.
    Bükülmek: Dönmek, eğilmek.
    Bülbül teki: Bülbül gibi.
    Bülmek: Bilmek.
    Bülmez: Bilmez, bilgisiz, nobran.
    Bülüm: Bileyim.
    Bünyad: Temel, esas, yapı, bina.
    Bünyan: Yapı, bina.
    Bürünüptür: Bürünmüştür.
    Büryan: Biryan kebabı. Kuzu ya da koyun etinin yarım ya da tam gövde olarak tandırda



#11.10.2008 17:09 0 0 0
  • Boz at: Boz donlu at .
#03.02.2009 11:05 0 0 0