uçurum yazıyordun
tuhaf bir kayboluştun hayatın gibi
kırılgandın küsüp giderdin bırakıp öylece
bir geminin suda bıraktığı iz kadar
bir köpüktün salkım saçak
sonra bir dalga alır kaçırırdı seni
eskiyen bir duyguydun sözlerde eğreti
yerini yadırgayan ve uçarı
başka ne vardı bana söyleyemediğin
başka kim vardı içinde senden
korkuyordun falan filân ya hani
bilmiyordun seni nasıl sevdiğimi
uçurum yazıyordun
hızlı bir tren gibi geçiyordun kendinden
bir sevgin vardı kendi halinde
öfkeyle ayakta tutarım sandığın
bir el kapısı gibiydin kendine
bilmiyordun kaybolunca nasıl dönülür
kırılan bir ışık gibiydin
hızlı bir tren gibi geçiyordun kendinden