AKSARAY

Son güncelleme: 11.04.2009 18:23
  • AKSARAY


    İlçeler:
    Ağaçören, Güzelyurt, Gülağaç, Eskil, Ortaköy, Sarıyahşi

    Kamplar

    Ağaçlı Camping
    Aksaray
    Tel: (382)215 24 00



    İl Kültür Müdürlüğü

    Tel: (382) 213 08 82
    Faks: (382) 213 09 42

    Müze

    Aksaray Müzesi
    Adres: Zinciriye Mah. Aksaray
    Tel: (382) 213 16 67
    Faks: (382) 213 09 42



    Örenyerleri

    Acemhöyük - Merkez/Yeşilova
    Aşıklıhöyük - Gülağaç/Kızılkaya
    Belisırma - G.Yurt/Belisırma
    Ihlara - G.Yurt/Ihlara
    Manastır Vadisi - Güzelyurt
    Nora - Merkez/Helvadere
    Selime - G.Yurt/Selime


    Önemli Günler

    Mahalli Kutlama Günleri:

    Uluslararası Kaynanalar Günü
    Aksaray
    15 Haziran

    Festivaller:

    Ihlara Kültür ve Turizm Festivali
    Güzelyurt İlçesi Ihlara Kasabası
    12-14 Haziran

    Aksaray Kültür ve Turizm Festivali
    Aksaray
    3-5 Temmuz

    Güzelyurt Festivali
    Güzelyurt
    24-26 Temmuz
#09.02.2005 17:55 0 0 0
  • Aksaray

    Adını son Kapadokya kralı Archelaosdan aldığı sanılan AKSARAY’’ın kuruluşu ilk çağlara kadar uzanır.İlk çağda Archelais adlı kentin M.Ö III yy. kurulmuş olan Hitit merkezi karaura adlı kent ve daha sonraları ise yörenin Garsauritis adı ile anılması nedeni ile Archelais Garsaurarı adı ile kurulan kentin aynı olduğu bilinmektedir.Roma İmparatoru Cladıus ( M.S. 41-54 ) kente koloni ayrıcalığı tanıması ile önemli bir alışveriş merkezi rolü oynamıştır.Kent Bizansla Müslüman Araplar arasında bir çok kez el değiştirmiştir. Malazgirt savaşının ( 1071 ) ardından Türk Egemenliği altına giren kent Anadolu da bulunan ve Türklerin yerleşik olarak kaldığı ilk şehir merkezlerinden olma özelliğine sahiptir.Kent daha sonra Anadolu Selçukluları tarafından imar edilmiş ve özellikle İzzettin Kılıçarslan tarafından kentin ortasına aktaşlardan görkemli bir saray yaptırmıştır.Kente bu saraydan dolayı Aksaray adı verildiği söylenmektedir.

    Aksaray, 1470 yılında Aksaray’ı ele geçiren İshak Paşa tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in emri ile halkın bir bölümü İstanbul’a nakledilmiştir.İstanbul''daki Aksaray semti adını buradan almıştır

    Aksaray Osmanlı sınırı içine alındıktan sonra Fatih adına yapılan ilk tahrirde Aksaray Vilayeti olarak gösterilmiştir.Kanuni zamanına kadar Aksaray,Karaman eyaletine bağlı kaza ,Kanuni devrinde, Konya’ya bağlı bir sancaktır.Cumhuriyet dönemine kadar,bu şekilde devamede gelmiştir.

    H.1336 M.1920 yılında,Aksaray Vilayet olmuştur.1933 yılına kadar 13 yıl vilayetlik yaptıktan sonra Vilayetliği lağvedilmiştir.20.03.1933 tarihinde 2197 sayılı kanunun 3.maddesi ile Niğde’ye İlçe olarak bağlanmıştır.

    1989 yılının 15 Haziran gününe kadar 56 Yıl kaza olarak kalmış olan Aksaray 15.06.1989 tarih ve 3578 sayılı kanunla yeniden il olmuştur.
    noimage
#09.02.2005 17:58 0 0 0
  • Merhaba Arkadaslar...

    Sizlere elimden geldigi kadar memleketimi tanitmaya calisacagim....

    cr@ckman Arkadasimiz kisaca bir tarihce yazmis, ben biraz daha genisletmek istiyorum...

    IL HARITASI
    noimage

    İLİN ADININ TARİHÇESİ:

    Tarihte kurulan her köyün, her şehrin adının ister gerçek olsun, ister rivayet, isterse efsane bir hikayesi vardır. Aksaray'in da adı hakkında bir çok rivayet, bir çok efsane anlatılır. İranlılar bölgeyi işgal ettiklerinde "Güzel Atalar ülkesi" manasına gelen "CAPPADOCIA" adını bu bölgeye vermişlerdir.

    "Aksaray" adına dair rivayetler şöyledir.;

    Dar-üs Zafer

    Haçlı seferleri sırasında II. Kılıçarslan başkent Konya dışında askeri bir üs kurmayı düşünür. Bunun için de günümüzdeki Aksarayı seçer. Şehri sağlam surlarla, medrese,camii, hastane, bedesten v.b kamu yapılarıyla süsler. Her zafer dönüşünde Aksaray'a uğrar, şenlikleri burada başlatır. Şehre de " Zafer Yurdu" manasında "DAR-ÜS ZAFER" adını verir.

    Dar-üs Süleha

    Kılıçarslan burayı o kadar çok sevmektedir ki, kötü niyetli kişilerin bu kente giremeyeceğine dair bir ferman çıkartır. Suc işleyenin hemen başı vurulacaktır. Evliya Çelebi'nin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına tunçtan iki arslan heykeli yaptırır. (Belediye Binasi girisinde bu Aslan Heykelleri halen bulunmaktadir. Tabi ki Kilicarslan zamanindan kalanlar degil. :-)) Bunlar şehre gözcülük eder, kötün niyetli kişiler kente girdiklerinde aslanlar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar, kül ederler. Bu yüzden iyilerin, doğruların, Salihlerin yaşadığı Aksaray'a "İyilerin yurdu" "Salihlerin yurdu" anlamına gelen "DAR-ÜS SÜLEHA" adı verilmiştir.

    Ah Saray " Aksaray "

    Bir zamanlar Selçuklu sultanlarından birinin çok sevdiği kızı hastalanır. Ülkenin tüm hekimleri saraya çağrılır, ama hastalığın sebebi anlaşılamaz. Kızın "Ah Saray" iniltileri odalarda yankılanmaktadır. O sırada saraya derviş kılıklı bir adam gelir. Sultandan izin alıp hastayı görür, konuşturur, nabzını dinler. Sevda kelimeleri geçtikçe kızın nabzının hızlandığını görür. Kızın kime sevdalı olduğunu, onun nerede yaşadığını öğrenir. Kız saraydan kurtulup sevdiğine kavuşamayacağını düşündükçe "Ah Saray" diye inlemektedir. Derviş, sultanın huzuruna çıkar. Sultana :

    Sultanım gözdenizin kurtulmasını ister misiniz ? diye sorar. Sultan:
    "Evet onun yaşaması, benim yaşamamdır." der. Derviş öğrendiklerini sultana anlatır, hastalığın dermanının iki sevdalının evlendirilmesi olduğunu söyler.

    Rivayetlere göre delikanlıyı buldurtur, getirtir. Düğün, dernek kurulur. Bundan sonra "Ah Saray" iniltileri "AKSARAY" a dönüşür.

    Halk arasinda Aksaray adinin İzzettin Kılıçarslan tarafından kentin ortasına aktaşlardan görkemli bir saray yaptırmıştır.Kente bu saraydan dolayı (Beyazsaray) Aksaray adı verildiği söylenmektedir

    Hasandagi
    noimage

    Tarihi Hükümet Konagi
    noimage

    Hükümet Konagi'ndan eski bir foto...
    noimage

    Tarihi Ulu Camii
    noimage

    Ulu Camii Parki
    noimage

    Sehri ortadan ikiye bölen Uluirmak
    noimage

    Kültürpark
    noimage

    Kapali Carsi
    noimage

    Bankalar Caddesi
    noimage

    Bankalar Caddesi
    noimage
#20.02.2005 16:55 0 0 0
  • AKSARAY'IN COĞRAFİ DURUMU

    Aksaray, kuzey ve güney Anadolu dağlarının birbirinden uzaklaştığı İç Anadolu bölümünün orta Kızılırmak kesimine girer. Kuzey yarım kürede ekvatordan 37-38 paralelleri, doğu yarım kürede 33-35 meridyenleri arasında yer alır. Doğuda Nevşehir, Güneydoğuda Niğde, Batısında Konya ve Kuzeyde Ankara ile Kuzeydoğuda Nevşehir ile çevrilidir. 7722 km2 yüzölçümünde geniş bir alana sahiptir.

    Bölgede Hasandağı, Melendiz Dağları ve Ekecik Dağı gibi volkanik dağlar ile lavların meydana getirdiği platolar vardır. Batıda ise Konya Ovasının büyük bir kesimi Aksaray sınırları içerisinde kalmaktadır. Melendiz Dağlarından çıkarak Tuz Gölüne dökülen Uluırmak, geniş bir plato meydana getirmektedir. İlin önemli dağları Hasandağı (3268), Küçük Hasandağı (3040m.) ve Ekecik Dağı (2033b.)dır. Aksaray'ın deniz seviyesinden yüksekliği 980m dir.

    noimage

    JEOLOJİK YAPISI

    İkinci zamanın uzun süren durgunluk dönemini takip eden üçüncü zaman, birçok orojenik, volkanik hareketlerin olduğu dünyanın fiziki ve biyolojik görünümünün bugüne süratle yaklaştığı zamandır. Bu zamanda Alp-Himalaya sistemine giren genç dağlar oluşurken, Türkiyede bu hareketlerden etkilenerek kuzeyde Karadeniz Dağları oluşmuş, İç Anadolu fazla etkilenmemiş ve sadece bazı kıvrımlar ve volkanik hareketler meydana gelmiştir.

    Aksaray, İç Anadolu Bölgesinin güney doğusunda, orta Kızılırmak platosunun devamını teşkil eden ve tersiyerde oluşmuş kalkerli volkan tüflerinin meydana getirdiği arazi ile Tuz gölü havzasının devamı olan ova üzerine kurulmuştur. Güneyde ve doğuda tersiyerde oluşmuş volkanik arazi geniş yer tutar.

    Volkanik dağların en önemlileri Hasandağı ile Melendiz dağlarıdır. İl merkezinin kuruluş alanı ise, orta Kızılırmak platosunun Tuz Gölü havzasından ayrıldığı fay basamağının güneyidir. Bu fay basamağı Melendiz dağlarından gelen ve Tuz Gölüne ulaşan Uluırmağın biriktirdiği alüvyonlarla, doğusunu çevreleyen platolardan taşınan alüvyonların birikinti ovası üzerinde kurulur.

    BİTKİ ÖRTÜSÜ

    Aksaray'n iklimine bağlı olarak tabii bitki örtüsü, ilkbaharda yeşeren çayırlar, gelincik, papatya, keven ve diğer vs. otlarla, yaprakları dikensi bir görünüme sahip, yarı kurakçıl bitkilerdir.

    Yazları sıcak ve kurak iklim yapısı hakim olduğundan ilkbaharda yeşeren otlar, sonbaharda kurur ve arazi bozkır yapısını alır. Hasandağı ve Ekecik Dağları üzerinde meşe koruluklarına rastlanır. Ayrıca bölgede palamut, alıç, kızılcık, kavak, söğüt, yabani armut ve meyve ağaçları yanında keven ve deve dikeni çok sık rastlanan bitki türleridir.


    SU KAYNAKLARI

    Aksaray ve çevresinde iki tip su kaynağına rastlanır. Kuzey ve doğu bölümünde çok sayıda fay ve vadi kaynakları yer alır. Bunlar Hasandağının kuzeyindeki vadilerde, melendiz dağlarının batı yamaçları ile eteklerini teşkil eden bölgelerdedir. Bu kırık kaynaklardan çıkan sular önce gölleri oluştururlar. Göller birleşerek Uluırmağın kaynağını teşkil ederler. Hasandağı çevresindeki kaynaklar genellikle vadi kaynaklarıdır.

    Tuz Gölü ve Konya Ovası bölümünde yer alan kaynaklar ise, daha çok artezyen kuyuları şeklindedir. Obruk platosunun kuzeyindeki Eskil ve Yenikent Yöresinde ise büngüldek tipi kaynaklar birleşerek geniş bataklıklar oluştururlar.

    GÖLLER

    Aksaray'da Türkiye'nin Büyük gölü olan Tuzgölü'nden (400 km.) başka göl yoktur. Göl çevresi bataklıklarla çevrili olup, bataklık dışında kalan arazi çoraklaşmıştır. Gölün en derin yeri 1 metreyi geçmez. Deniz seviyesinden yüksekliği 899 m dir.

    BAZI İLLER VE TURİSTİK YÖRELERİN AKSARAY'A UZAKLIĞI


    NİĞDE - 121 km.
    NEVŞEHİR - 75 km.
    ANKARA - 225 km.
    KONYA - 148 km.
    İSTANBUL - 674 km.
    İZMİR - 688 km.
    ANTALYA - 465 km.
#24.02.2005 13:30 0 0 0
  • YERALTI ŞEHİRLERİ

    İldeki yeraltı şehirleri genellikle Güzelyurt ve Gülağaç ilçelerinde yoğunluk kazanmakla birlikte, gerek merkez ilçe ve gerekse Ortaköy' de de yeraltı şehrine rastlamak mümkündür. Güzelyurt ilçe merkezi ve manastır vadisinde üç adet açık yeraltı şehri vardır. Gülağaç ilçesinde Saratlı yeraltı şehri açılarak, aydınlatılmıştır. Merkez ilçedeki Topakkaya kasabası Rumdüğünü ve Yalman yeraltı şehirleri ile Ortaköy ilçesi Ozancık kasabası yakınlarındaki Ersele yeraltı şehri ile Eskil ilçesi Eşmekaya Kasabasındaki Kırkdam yeraltı şehri henüz açılmamıştır.

    noimage
    --------------------------------------------------------

    YEŞİLOVA (ACEMHÖYÜK)

    Yeşilova Aksaray'ın 18 km. kuzeybatısındadır. Kasaba, adını burada bulunan höyükden, höyük ise, Yavuz Sultan Selimin Çaldıran seferinden sonra, Azerbaycan'dan getirdiği aileleri buraya iskan etmesinden sonra, halkına acem denilmesinden Acemhöyük ismini almıştır. Yeşilova (Acemhüyük) Höyük, MÖ.3000'de iskan görmüş, en parlak devrini MÖ.2000-1750 yıllarında yaşamıştır. Şehrin o zamanki ismi kesin olarak bilinmemekle beraber,yerli ve yabancı bilim adamları tarafından BURUŞHANDA olduğu sanılmaktadır. Höyük, 1948 yılından beri Önasya Arkeoloji prof.'lerinden Prof. Nimet ÖZGÜÇ tarafından sistemli bir şekilde kazılmaktadır. Kazılar neticesinde Asur ticaret kolonileri devrine ait büyük bir saray ve deposu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca gaga ağızlı testiler, mühürler, seramikler bulunmuştur. Höyükten çıkan eserlerin bir kısmı Ankara Anadolu Medeniyetleri müzesinde, Aksaray Müzesinde ve Niğde müzesinde sergilenmektedir.

    noimage
    ---------------------------------------------------

    Aşıklı Höyük Kızılkaya Köyü'nde, köyün 1km. kadar güneyinde Melendiz Irmağı kıyısında yer almaktadır. Aksaray'ın 25 km güneydoğusundadır. Burada l989 yılından beri Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyeleri,öğrencileri tarafından arkeolojik kurtarma kazıları yapılmaktadır. Çünkü Mamasın Baraj gölünün su seviyesi yükseltildiğinde Aşıklı Höyüğün kısmen batı ve kuzey yamaçları su altında kalacaktır. Aksaray Kapadokya' sında volkanik tüflü bir arazi içinde yer alan Aşıklı'da ilk yerleşmeler M.Ö.8 binyılda (günümüzden onbinyıl önce) başlamıştır. Aşıklı Höyük Anadolu ve Yakındoğu'da Akeramik Neolitik dönem'e ait en eski "ilk köy yerleşimlerini" sergileyen en önemli ören yerlerinden biridir. Burada bulunan kültürün benzeri ise henüz bulunamamıştır. Aşıklı orta büyüklükte bir höyüktür. Höyükte yukarıdan aşağıya, 2. kültür tabakası ve ona ait alt evrelerdeki köy yerleşmeleri gün ışığına çıkarılmış, yaşayan insanlar konutlarını kerpiçten yapmışlardır. Konutlar genelde dar geçitlerle birbirlerinden ayrılan mahallelerden oluşmaktadır. Bazı konutlar tek,bazıları da 2-3 odalıdır. Odalardan birbirine geçilmesini sağlayan kapı aralıkları vardır. Ancak konutlardan geçit ve avlulara çıkışı sağlayan kapılar yoktur. Konutlara damdan taşınabilir bir merdiven yardımıyla girilmektedir. Konutlar dörtgen kare,yamuk planlıdır. Bazen bir duvarları dışbükeydir. Genelde tabanları ve duvarları çamurla sıvalıdır. Birçoğunda çakıl taşı döşeli,üstleri kerpiç sıvalı ocak yerleri vardır. Ayrıca çöplerini belirli geniş alanlara atmışlar,sonra da bunları yakmışlardır. Yerleşme belirli adeta kentsel bir dokuyu anımsatan bir düzende planlanmıştır. Güneyde geniş çakıllı bir yol yerleşmeyi ikiye ayırır. Çakıllı yolun güneybatısında tabanları ve duvarları aşıboyalı bir tapınak ve müştemilatı ile sundurmalı büyük bir bina yer alır. Sundurmalı binanın kuzey duvarı en eski "sandık duvar" sisteminde yapılmıştır. Doğuda ise yerleşmeyi sınırlayan kıvrımlı,taştan,anıtsal bir çevre duvarının bir kısmı gün ışığına çıkarılmıştır. Çevre duvarına da çakıllı bir yoldan gelinmektedir. Köye giriş buradan olmalıdır. Çevre duvarının iç kısmındaki konutlar ise genelde taş temellidir. Bazılarının duvarları ise taşla kerpiçin birlikte örülmesi ile yapılmıştır. Aşıklı insanları günümüzden on bin yıl önce, zaman zaman ölülerini konutlarının altına açtıkları çukurlara gömmüşlerdir. Aşıklı'da yaşayan insanlar ilk kez burada çeşitli buğday,arpa ve mercimekgillerin tarımını yapmışlardır. Ancak en yoğun uğraşları avcılıktır. O zamanlar Melendiz Vadisinde bulunan yabani koyun, keçi, domuz, sığır, geyik, tavşan, kuş gibi hayvanları yoğun bir şekilde avlamışlar,bunların etini yemişler,derisinden ve kemiğinden yararlanmışlardır. Obsidien denen doğal camdan, hayvan kemiğinden ve taştan aletlerin çoğu bu insanların deri işlediklerini, bu hayvanları avladıklarını göstermektedir. Aletlerin çoğu obsidienden yapılmıştır. Obsidieni Kömürcü, Nenezi, Kayırlı gibi çevredeki volkanik patlamalarla oluşan yataklardan getirerek aletlerini yapmışlardır. En çok bulunan aletler obsidienden kazıyıcılar,rendeler ve kemikten delicilerdir. En eski beyin ameliyatı (trepenation) Aşıklı'da genç bir kadın kafatasında saptanmıştır. Ayrıca bir başka kadın çene kemiğinde de ilk otopsi izleri bulunmuştur. Bazı iskeletlerin boyunlarında rastlanan kolye boncukları arasında doğal,tavlanmış bakırdan yapılmış olanlar vardır. Bu Aşıklı'da yaşayanların bu kadar eski bir zamanda bakırı işlemeyi bildiğini göstermesi yönünden önemlidir.

    noimage

    noimage
#24.02.2005 13:49 0 0 0
  • ULU CAMII

    Yığma bir tepe üzerinde bulunan caminin kitabesinde,1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Mimar Mehmet Firuz Bey'e yaptırıldığı yazılıdır. Anadolu Selçuklu Beyliklerinin tipik süslemeleri ile bezenmiş batı portali ile iç mekana ve doğu kale duvarlarına girilen,diğer yanda sağlam payandalarla desteklenen cami,yatık dikdörtgen bir plana sahiptir. Mehmet Bey' in oğlu İbrahim Bey zamanında 1482-1483'de büyük tamiratlar görmüştür. Bugünkü minaresi 1925'te yapılmıştır.

    noimage
    noimage
    noimage
    noimage
#24.02.2005 16:22 0 0 0
  • Evliya Celebi Seyahatnamesinden bir yazi...

    noimage
#02.03.2005 16:12 0 0 0
  • Buda bizim Kanli Pelit agacimiz. Hakkinda bircok söylentiler var. Ne kadar eski (tarihi) bir agac oldugunu asagidaki resimde görüyorsunuz. Fakat isminin nerden geldigi tam olarak bilinmiyor.
    Halk arasinda bir kac rivayet var. Kimisi; agacin bulundugu konumdan dolayi, tam yolun viraja girdigi kisimda bulundugu icin cok kazalara yol actigi gerekcesiyle bu ismi aldigini söylüyor. Kimiside; eskiden beri bu agaci kesmeye calisan kisilerin yaralanarak bunu beceremediginden dolayi bu ismi aldigini söylemekte. Tabi bunlar halk arasinda dolasan sözler. Gercek bir kaynak bulamadim.

    noimagenoimage
    noimage
#02.03.2005 16:31 0 0 0
  • EĞRİ MİNARE (Kızıl Minare)

    Eğri Minare Aksaray merkezinde yer almaktadır.
    Selçuklu dönemine ait olup, 1221-1236 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Minare olarak anılmaktadır.

    Dört köşe bir kaidenin üzerine oturtulan silindirik gövde, ince bir silme ile iki kısma bölünmüş, alt kısmı zikzak, üst kısmı mavi ve yeşil çini mozaiklerle kaplanmıştır. Minare yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olması nedeniyle 1973 yılında çelik halatlarla bağlanmıştır. Yanındaki cami, sonradan yapılmıştır.

    noimagenoimage
    noimagenoimage
#02.03.2005 16:47 0 0 0
  • ŞEYH HAMİD-İ VELİ (Somuncu Baba Türbesi)

    Aksaray merkezi içinde kuzeydoğ tarafında II. Kılıçarslan Tepesi eteğinde Ervah Kabristanlığı içinde bulunmaktadır.

    Şeyh Hamid-i Veliye ait türbe açık bir türbedir. Mezarı burada bulunmaktadır. Mezarı mermerden yapılmış olup, H. 815- M. 1412 yazısı Solda ikinci kubbenin olduğu kısmında demir kapıyla türbedar odasına girilir.

    Türbedar odasındaki iç kısmına geçildiğinde 1.5 X 1.5 m ebadında tek gözlü penceresi olan çilehane yeralmaktadır.

    Açık türbenin arka kısmında Şeyh Hamid-i Velinin itikafhanesi yer almaktadır. Demir kapı açıldığında hafif meyilli dehliz görünümlü bir yer karşımıza çıkmaktadır. Merdivenle inilen bu uzun koridordan arka duvarın kuzeyinde iki, doğusunda bir adet niş bulunmaktadır. Kemer şeklinde üst kısım oluşturulmuştur.

    Bu dehliz koridorun önü kapatılmış arka kısmındaki 2X1.30 m. Ebadındaki odaya 70X40 cm. ebadında son derece küçük ve ancak diz çöküp eğilmek suretiyle girebilecek bir kapıdan girilmektedir. Yapıda günümüze ulaşan iki tane mezar taşı vakfiyesi bulunmaktadır.

    noimage
#02.03.2005 16:55 0 0 0
  • Aksaray, Hristiyanlığın daha ilk yıllarında önemli bir din merkezi olmuştur. Kayserili Basilus ve Nazianzoslu Gregorius gibi mezhep kurucuları 4. yy. da burada yetişmişlerdir. Mısır ve Suriye sisteminden ayrı bir manastır hayatının kurallarını bunlar tespit etmişlerdir.

    Böylece Yunan ve Slav sistemi doğmuştur. Mısır ve Suriyeli rahiplerin dünya ile olan ilişkilerini kesmelerine rağmen Basilus ve Gregoriusun rahipleri dünya ile olan ilişkilerini kesmiyorlardı. Bu yeni anlayışın yeri Belisırma idi.

    Gregorius, teslis inancına yeni bir izah getirerek Hz. İsanın tanrılığı tartışmasında İznik toplantısı görüşlerine kuvvet kazandıran fikirler ileri sürdü. Böylece Hristiyanlık tarihinde öncü bir aziz oldu. Gregoriusun yetiştiği kayalık bölge (Belisırma, Ihlara, Gelveri) Manastır ruhuna uygun, kayalara oyulan kiliseler topluluğu haline geldi.

    Arap akınlarına karşı, Hasandağındaki müdafaa kaleleri karşı koyunca bu kiliseler faal ibadet merkezi durumlarını devam ettirdiler.

    Ihlara vadisindeki kayalara oyulmuş bu freskli kiliseler, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak zamanımıza kadar gelmiştir.

    Hristiyanlığın ilk yıllarından itibaren kayaların rahatlıkla kazılmasıyla meydan getirilen bu freskli kiliseler ve iskan yerleri 14 km boyunca Ihlaradan Selimeye kadar devam eden IHLARA VADİSİ içerisinde yer alırlar.

    Kiliselerden sadece ikisinin tarihi tespit edilmiştir. Direkli Kilise (976-1025), Saint Georges (1283-1295) yıllarına aittir.
    Sonuncusu çağının sanatının tipik bir örneğidir. Bir Selçuk Sultanının elbisesini gösteren resim, Türk Hükümdarının himaye ve yardımı ile bu kilisenin yapıldığına belge teşkil etmektedir.

    X. yy. ortasında Bizansın Toroslar ve Klikya bölgelerini geri almasıyla Ihlara bölgesinde de yeni Kiliselerin yapıldığı görmekteyiz. Bahaeddin Samanlığı Kilisesi, Sümbüllü Kilise ve Direkli Kilise resimleri bu yüzyılda işlenmiştir. Ala Kilise, Akhisardaki Çanlı Kilise ve Karagedik Kilisesi XI. yy. başlarındaki bizanrs sanatına örnek teşkil eder. Eski kiliseler sonradan bazı Bizans tipi resimler de ilave edilmiştir. Bu davranış, XI. yy. da Selçuk Türklerinin bölgeye gelmesiyle son bulur. Fakat bölgedeki dini hayat devam eder. Bölgenen kilise hayatı 1924deki nüfus mübadelesiyle son bulur.

    noimagenoimage
    noimage
#02.03.2005 17:01 0 0 0
  • Aksaraya 28 km. mesafededir.
    Ihlara Vadisinin bitiminde kurulmuş bir kasabadır.

    Ihlara, Yaprakhisar, Belisırma ve Güzelyurtta olduğ gibi burada da kayadan oyma kiliseler vardır. En önemli kilise Selime Katedrali olarak bilinmektedir. Katedral kayalara oyulmuş, yüksekçe bir yerdedir. İçinde iki sıra halinde sütunlar sırası vardır. Bu sütunlar Katedrali üç sahana ayırmıştır.

    Vadinin diğer kısımlarında görülmeyen Peri Bacalarını Selime kasabasında görmek mümkündür.

    noimagenoimage
    noimagenoimage
#02.03.2005 17:09 0 0 0
  • KİLİSE CAMİİ(Aziz Gegorius Kilisesi)
    Güzelyurt ilçe merkezindeki Hristiyanlık dönemi eserlerinden olup, Ortodoks alemi için büyük önem taşımaktadır. M.S. 385 yılında kapalı Yunan haçı planında inşa edilmiştir.

    Daha sonra çeşitli ilave ve tamiratlarla değişikliğe uğrayan kilisenin, çan kulesi minare haline getirilerek camiye çevrilmiştir. Ayrıca bahçesinde ayazma bulunmaktadır.

    AZİZ ANARGİROS KİLİSESİ (Bucak Kilise)
    Güzelyurt ilçe merkezindedir. Kapalı Yunan haçı planında olan kilise, kubbeleri ve kolonları dahil olmak üzere tümü kayaya oyularak yapılmıştır. Narteks ve ön cephe daha sonra kapatılmıştır.

    Kilise, son olarak 1884 yılında tamir görmüştür. Kubbesindeki 1887 tarihinden fresklerin onarımında 3 yıl sonra yapıldığı anlaşılır. Günümüzde vatikandan buraya gelip hacı olanlar vardır.

    Aziz Anargirosun yortu günü olan 1 Kasım günleri kilisede hastalar büyük bir tören düzenleyerek sabahlara kadar dua etmektedirler.

    Güzelyurt ilçe merkezi ve manastır vadisinde üç adet açık yer altı şehri vardır.

    noimage
#02.03.2005 17:10 0 0 0
  • Helvadere Kasabası, Aksaray'ın 30 km. güneyinde Hasandağının eteğinde kurulmuştur. Bugünkü Nora Viranşehir'in kuzeyine düşmektedir Nora, Helenistik devrinden itibaren iskan görmüş stratejik mevkiide önemli bir askeri merkezdir.Şehir, daha sonra Roma, Bizans devirlerinde de bu önemini korumuştur. Bugün, birçok kilise, kale ve tarihi yapılar görmekteyiz. Ayakta kalan yapılar genellikle Bizans devrine aittir. Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır.

    noimage
    noimage
#02.03.2005 17:17 0 0 0
  • Aksarayın 42. km. batısında, Sultanhanı kasabasında bulunan Kervansaray 1229 da I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır.

    1278 de Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletilmiştir. Dıştan yazlık ve kışlık bölümlerinin boyu 116.90 m. dir. Yazlık kısmının eni ise 49.35 m. Boyu 61.75 m.dir. Kışlık kısmının eni ise 32.90 m. Boyu 55.15 m. dır. Yazlık ve kışlık kısmının toplamı 4866 m y bulmaktadır.

    Yazlık kısmının geometrik şekillerle süslenmiş muhteşem bir portali vardır. Han içinde bulunan tüm yapı özellikleri itibariyle Sivastaki Gök Medreseye benzemektedir. Sivri kemerin hemen altında Elminnetül Lillah yani Kudret Allahın dır duası yazılıdır.

    Çok sağlam durumda iç portal, dah kuvvetli rölyefler halinde geometrik yıldız geçmeler ve rozetlerle işlenmiştir. Karatayhanın iç portali bunu örnek alarak aynen tekrarlanmıştır.Bu iki portalin Alaaddin Keykubat zamanında, hol kısımlarıyla birlikte tamamlandığına bir işarettir.Mukarnaslı tromplar üzerine oturan kubbe, süslemeleriyle holdeki sade taş minareyi canlandırır. Kubbenin külahı yıkılmıştır.

    noimage
#02.03.2005 17:21 0 0 0
  • Aksaray-Nevşehir karayolunun 15 km.'sinde bulunan han Osmanlı kaynaklarında Hoca Mesud Hanı olarak geçmektedir. Han miladi 1231 tarihinde Alaaddin Keykubat tarafından başlatılmış 1239 tarihinde Gıyaseddin Keyhusrev tarafından tamamlanmıştır.

    Hanın portalinde Selçuklu devri mimarisinin bütün süslerini ve hususiyetlerini görüyoruz. Eskiden kitap kopya edenlere (ağzıkara) derlerdi. Hattatlar yazdıkları yanlış kelimeleri parmaklarını ağızlarına götürerek yalamak süratiyle yanlışlarını düzelttikleri için ağızları daima kara olurdu. Büyük Türk Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa hattatların ayaklanması sonucunda şehit edilmiştir. Tarih onun ölümünü hazırlayanları ağzıkaralar, karaağızlılar şeklinde nitelendirmektedir. Bu köyün yeni olan adını bir istinsahçı (kopyacı)'dan aldığını zannediyoruz.

    Ağzıkarahan kervansarayı, hamamı, imareti, yazlık ve kışlık yerleri, çeşmeleri, gözetleme kulesi ile tam teşeküllü bir kervansaraydır. Bu kervansaray aynı zamanda müstahkem bir askeri konak ve sığınaktır. Duvarın üstünde dört tarafında kale burçlarındaki gibi dendanlar vardır. Hacı Ali Paşa Aksaray'daki köprülerden birini tamir ederken ve yenilerken taşlarını bu hanın üstündeki dendanlardan söktürmüştür.

    noimage
    noimage
    noimage noimage
    noimagenoimage
    noimage
#02.03.2005 17:29 0 0 0
  • Aksaray merkezde olup 1 km. mesafede İlin doğusunda hakim bir tepede (Kirkkizlar tepesi) yer almaktadır. Tepe üzerinde türbe ve yazlık köşk olarak kesme taştan yapılmış iki bölümden ibarettir. Türbe içerisinde Sultan II. Kılıçarslan'ın ve IV. Kılıçarslan'ın iç organları gömülüdür. Selçuklular döneminde yapılmış sonradan onarılmıştır. Elektrik,su ve çevre düzenleme çalışmaları bitirilmiş,ağaçlandırma çalışmaları devam etmektedir. Yolu stabilizedir.

    noimagenoimage
    noimagenoimage
#02.03.2005 17:40 0 0 0
  • Ne guzel yer oyle. Gormek isterdim.
    Elinize saglik
#10.09.2005 00:24 0 0 0
  • EmeqinizE saqLık ..
#30.09.2005 15:54 0 0 0