Ah kalbim! Duygularımın sonsuz barınagı.
Yine sana düştü keder, hasret, gidenin ardından yanmak...
Yine sana düştü, yalnızlıkla, gözyasıyla arkadaş olmak...
Hatıralarda avunmak.
Güneş grup rengini almaya başladıgında, yavaşça gökyüzünden silinerek, evlerin arkasına saklanıp yok oldugunda, beni düşün. Kalbinde batırdıgın kaçıncı güneşim ben, sabah oldugunda senin için dogmayacak olan. Yine de senin için yokum diye yok oldugumu sanma. Benim gecenin koynundaki aya ışıgını veren, herşeye ragmen yine de seni aydınlatıp nurumdan mahrum etmeyen. Benim mehtap, benim denizle oynaşan yakamoz, benim yüregini ısıtan her gün bıkmadan usanmadan. Benim sevgi, aşk..
Senin batırdıgın güneş benim, deli bir sevdada yeniden dogacak olan.
____________
Not: Çok düşündüm ama bende iç dünyamdaki gel gitlerin bir kısmını sizlerle paylaşmaya karar verdim sonunda. Bunda düşünecek ne var diye düşünenler olabilir. Bilmem sanırım ben bir takım duygularımı paylaşmakta biraz cimriyim ve aslında yazıya dökmekte ve başka şekillerde ifade etmekte pek yetenekli değilim Sadece yaşıyorum... Ve çok dolduğum zamanlarda yazı imdadıma yetişiyor.
Yeni yeni tomurcuklanan bir bahar dalına benzemeliydi bizim sevdamız.
Seninle yeşermeli, meyve vermeli, seninle yapraklarımı dökmeliydim.
Seninle merhaba demeliydim doğan güneşime yeniden.
seninle ıslanmalıydım bahar yağmurlarında.
Ciğerlerime kadar çekmeliydim, yağmurda benimle beraber ıslanan toprağın kokusunu.
Mis kokmalıydı bahar dalımın beyaz çiçekleri.
Öyle güzel olmalıydı ki, gören bir daha baksın ama koparmaya kıyamasın.
Yağmur sonrası gökkuşağını seyretmeliydik birlikte.
Dilekler tutmalıydık geleceğe dair umutlarımız için.
Gözlerine baktığımda, güneşin sıcaklığını hissetmeliydim.
Öyle ki içimi yakmalıydı.
Tenin çiçek kokmalıydı, gül kokmalıydı.
Dikenlerine rağmen bırakmamalıydım sardığım ellerini,
acı hissetmemeliydim.
Ölesiye sevmeliydik birbirimizi.
Beraber yaşamalıydık sonbaharın hüznünü.
Hazan yağmuruna, rüzgarına bırakmalıydık kendimizi.
Sararan yapraklarımızı tek tek dökmeliydik.
Sonra öksüz kalmış dallarımıza kar yağmalıydı.
Üşümeliydik.. iliklerimize kadar hissetmeliydik soğuk havayı.
Buz tutmalıydık..
Artık veda etmeliydik.
Yeniden gelecek olan bahara inat beraber ölmeliydik.
Icindekileri kagita dokmek harikadir bence,paylasmak konusuna gelince cok dogrusun insan bazen paylasmak istemez kendisinde kalsin kimse bilsin istemez ama sen bu harika duygunu bizimle paylasmisin cok guzel bir karar vererek cok cok tesekkurler,umarim devamida gelcektir
Yoksun! Yine yeniden yok!(sun!)num senden.
Yüreğim canhıraş çığlıklarda.
Ahraz olmuş kalbim kalbime..
Ecel terleri döküyor ruhum aşkın(nın) gölgesinde.
Kasvetin rengi çökmüş üstüme
Şimdi kurşuni rengin ağarlığını atmada gözlerim.
Ben, intihar eden kelimelerim ve yaralı kalbim..
Ne zaman varır taş kesilmiş yüreğine?
Ki taş olsa çatlardı yerine...
___
...
Gül yüzü pembe gül rengiydi, toz pembe hayalleriydi. Gülen dudakları gül kırmızısı. Sarı gül hüzünlerini temsil eder olmuştu her seferinde boynunu büken. Aşkı bir gülün beyazlığında bulmuştu kendini.
Ve bir gün.. Güllerin dikenleri batıverdi yüreğine. Kanadı...Tüm güller kırmızıya boyandı.
ilginizden dolayı hepinize tşk. ediyorum.
hayal o şiirimsi yazı benim içinde özeldir.. onun yazıya dökülüşü pek normal olmadı çünkü : )
ilk'im o kalpleri kıskanıcak kimse yok yahu : )
Gel de tamamla
yüreğimin puzzleni.
Bul kayıp parçaları
Doldur derin boşlukları. ; )
________
aslında bunların tamamı altlarında tarihleri belirtilmiş yazılar fakat ben buraya eklerken tarih gözetmiyorum.. o an ki psikolojime uygununu seçiyorum belki.. bilmiyorum henuz çözemedim bende. Özellikle uzun yazıları tercih etmiyorum okunması daha kolay olsun : )
Can kırıkları cam kırıklarına benzemiyor. Can kırığını, cam kırığı gibi süpürüp çöpe atamıyorsun mesela. Can kırığı orada kırıldığı yerde kalıyor. Cam kırığını yeni bir camla değiştiriyorsun da, can kırıldı mı bir kere telafisi olmuyor.
Her geçen gün daha da batıyor kanatıyor seni. Her nefes alışında ve her yaşanmışlıkta biraz daha kırılıyor kırılıyor... Küçülüyor, git gide toz halini alıyor. Ondan sonra geriye ne can kalıyor, ne canı yakan kırık.
Her geçen gün daha da batıyor kanatıyor seni. Her nefes alışında ve her yaşanmışlıkta biraz daha kırılıyor kırılıyor... Küçülüyor, git gide toz halini alıyor. Ondan sonra geriye ne can kalıyor, ne canı yakan kırık.
anlamli can alici sözler söyleyecek söz kalmamis,yüreginize saglik