Çolvaroş köyünde Haşiloğlu cevherin kızı Hacınumanoğlu İsmail'in karısı nokta hala adında bir Hemşin gelini 3 kızı ve bir oğlu dünyaya geldikten sonra çok genç yaşta dul kalır. Ama oda birçok Hemşin kadını gibi evlenmek istemez ve kaderine razı olur. Oğlu Ahmet'i büyütmek için bütün şefkatini ve fedakârlığını seferber eder. Onun en büyük arzusu Ahmet'i büyütmek ve gurbet ellere Kırım'a yollamaktı.(Hemşin'de yaşlıların dilinde gurbete Kırım denirdi çünkü genelde yöre insanları yöre insanları gurbete Kırım, Batum tarafına giderlerdi) yıllar çabuk geçti. Nokta halanın Ahmet'i büyüdü köyde herkesin sevdiği takdir ettiği akıllı bir delikanlı oldu. O da her Hemşinli erkek gibi genç yaşında ailesinin geçimini, sorumluluğunu kalbinde, taze omuzlarında duyarak gurbete çıktı. Kırım'da hemşerisinin yanına gelen Ahmet, orda çalışmaya başladı gurbet hayatı 4 yıl sürdü. Bu sırda ise Nokta Hala Ahmet'in özlemiyle yaşıyordu, kardeşlerini ve eşini çok genç yaşta kaybeden Nokta Hala yalnızlığını ve özlemini hep Ahmet'i için biriktiriyordu. Fakat nokta Halanın kara bahtı gülmeyeceğe benzerdi onuruna çok düşkün olan Ahmet patronu ile kavga etmiş, çok kısa süreli olsa hapis yatmıştı. Veremin amansız kollarına hapishanede yakalanan Ahmet'in üzüntüden bu hâle düştüğü sanılmaktadır. Özellikle Nokta hala bu olaya böyle yorumlamaktadır. Memlekete hasta dönen Ahmet bu korkunç hastalıktan kurtulamayarak öldü. Nokta Hala ise oğlunun acısını en büyük şiddetiyle tattı. Bu acılara Nokta Halaoğlu Ahmet için söyledikleri zamanla destan olarak dilden dile yayıldı. Bu destanda bazen isyan, bazen tevekkül, bazen cemiyet, bazen felek, bazen mazi, bazen hal, bazen istikbal, fakat her zaman Ahmet vardır. Bu destanın dört yüz kıta civarı olduğu sanılıyor günümüzde yüze yakın dörtlüğü mevcut ayrıca İbrahim Can , Birol Topaloğlu ve Gökhan Birbenin ayrı ayrı kasetlerine koydukları ağıtlar dinlenmeye değerdir. Aşağıda bu destanın küçük bir kısmı var, kalemsiz kâğıtsız dilden dile dolaşan bu destandan bir annenin evladı için hissettiklerini bulacaksınız.
AHMEDUM DESTANI
Kirova şehrine ettim intizar,
Kara bıyıkların aldı mı nazar?
Ahmet anasına bir mektup yazar,
Şimden sonra yazamazsın Ahmedum.
Uğramasın Kirova ya makina,
Felek ağu kattı tatlı aşına.
Çok oturdum mezarının taşina,
Şimden sonra daha yazmam Ahmedum.