Operasyon bir zamanların "dokunulmazlarına" kadar uzanınca Savcı Öz tüm dikkatleri üzerine çekti.
Kamuoyunun dikkatlerini Ümraniye soruşturması ile çekti. Bir gecekonduda 27 adet el bombasının ele geçirilmesi üzerine soruşturmaya el koymuştu. Yapılan incelemede, ele geçirilen bombalarla Danıştay saldırganı Alparslan Arslan tarafından Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların aynı seriden olduğu ortaya çıktı. Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli astsubay Oktay Yıldırım, emekli binbaşı Fikret Emek, emekli yüzbaşı Gazi Güder, Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız ile Fuat Ermiş'i tutuklattı. Türkiye, Savcı Zekeriya Öz adını belki de ilk kez bu tutuklamaların ardından duydu. Alışılmadık bir iş yapmıştı; Türkiye'nin toplumsal gündemine ilk defa "Susurluk kazası" ile giren "Devlet içindeki devlet"in izine tekrar ulaşmış, elde ettiği ipuçlarıyla bugün adına Ergenekon denen asker, polis, politikacı, gazeteci ve mafya liderlerinden oluşan çok kompleks bir gizli organizasyonun deşifre edileceği ümidini yeniden canlandırmıştı.
Gözlerin üzerine çevrildiği Zekeriya Öz, 2004 yılında önce Ümraniye'ye savcı olarak atanmış, bir sonraki yıl da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na getirilmişti. Hakkında çok şey bilinmiyordu. Yürüttüğü soruşturmanın ne kadar derinleşeceği konusunda da kimse fikir sahibi değildi. Ta ki, 21 Mart'ta emekli general Veli Küçük ile Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ve İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in de aralarında olduğu 13 kişiyi gözaltına aldırana kadar. Bu gözaltı sürecinden sonra TBMM Susurluk Komisyonu'na bile ifade vermeyi reddeden emekli tuğgeneral Veli Küçük, emekli kurmay albay Mehmet Fikri Karadağ'ın da bulunduğu sekiz kişiyle birlikte tutuklanmıştı. Tutuklananlar "Ergenekon terör örgütü üyesi olmak" ve "Hükümete karşı komplo kurmak" ile suçlanıyordu. Savcı Zekeriya Öz, bu operasyondan sonra artık Türkiye'de "Ergenekon savcısı" olarak adlandırılmaya başlandı.
Savcı Öz'le makamında görüşme
Bu tutuklamalardan kısa bir süre sonra Beşiktaş Adliyesi'ndeki odasında savcı Zekeriya Öz ile konuşma imkânı buldum, kendisinin tanımıyla "malum" konuya girmemek kaydıyla. Savcı Öz, yürütülen soruşturmayla ilgili gizlilik kararı alındığına dikkat çekerek, gazetelerin bu kararı ihlal eden yayınlarıyla soruşturmayı riske soktuklarını söyledi. Aklımda pek çok soru vardı, karşımda ise ketum bir savcı.
Hayatına dair çok az şey biliniyordu. Bulgaristan göçmeni bir ailenin çocuğu. 1968 doğumlu. Dört kardeşi var. İlk, orta ve lise öğretimini Bursa'da tamamlıyor. Babası esnaf. 1986'da girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1991'de mezun oluyor. 1997'ye kadar Bursa Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık yapıyor.
Savcı Öz'e tekrar sorular yöneltip yanıtlar almayı umuyordum. Öz hem temkinli hem de rahat. Fakat cevapsız sorularıma hakkında çıkan birtakım olumsuz iddiaları eklediğimde konuşmaya bir kapı da aralanmış oldu. Haksızlığa uğrayan bir ruhun engelleyemediği bir refleksle Veli Küçük tutuklandıktan tam dört gün sonra Deniz Baykal'ın partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmaya işaret etti: "Ümraniye'deki olayı ortaya çıkaran Savcı Zekeriya Öz, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na atandı. Ergenekon çalışmasına başladı. 2008 Ocak ayından itibaren, Ergenekon soruşturması ile ilgili savcılık düzeyinde yapılan yazışmalarda 'Ergenekon terör örgütü' tanımı kullanılmaya başlandı. Ümraniye ile tüm çeteler arasında bağ kurulup, bütün çeteler Ümraniye dosyasına bağlandı." Baykal'ın bu konuşmasıyla kendisine yönelik siyasi bir karalama kampanyasının başlayacağından endişe duyuyordu
Can Dündar'ın 29 Ocak 2008 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde "9 Temmuz günü Abdullah Gül, birlikte yemek yediği bir grup gazeteciye yazılmamak kaydıyla 'Ümraniye soruşturmasına dikkat edin. O iş çok büyüyecek' dedi. Ertesi gün, Zekeriya Öz, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na atandı ve 'Ergenekon' soruşturmasına başladı" sözleri Savcı Öz'ü rahatsız etmişti.
İnsan haklarına duyarlı savcı
Zekeriya Öz, 1997'de Hakim ve Savcılar Sınavı'nı kazandıktan sonra Bursa Barosu'ndaki kaydını sildirip savcı oldu. İlk görev yeri Bitlis'in Mutki ilçesiydi. Burada iki yıl görev yapan Öz, daha sonra Balıkesir Bigadiç'e atandı. Kariyerinde onu diğer pek çok savcıdan ayıran bir özellik belki de, Bigadiç Cumhuriyet Savcısı olduğu dönemde "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Adil Karar Adil Yargılanma Hakkı" adlı bir çalışmaya imza atmış olması. Öz, bu çalışmada, AB'ye uyum yasaları adı altında çıkarılan yasaların insan haklarını korumada yeterli güvence sağlamadığını vurguladı. Öz, aynı yazısında meslektaşlarına da sitem ederek "Yasaları uygulamak zorunda olan adalet mensuplarının da hassasiyetleri iyice kavrayıp yargılamalarda ve devletin yaptığı tüm işlemlerde kanunlara uygun, kişilerin haklarını zayi etmeyecek şekilde eşit ve adil uygulama içinde olmaları zarurettir" diye yazdı.
"Yetkilerimi sonuna kadar kllanırım"
Savcı Öz, hakkında basında çıkan "AKP'li, dinci" iddialarını şöyle değerlendiriyordu: "İktidar geçicidir, kalıcı olan ise Türkiye'dir, toplum olarak gerçeğimizdir. Ne şu partiden tarafım ve ne de başka partiden yanayım. Kimsenin, siz gazetecilerin de taraf olmasını istemem." Hükümetin siyasi iradesi ya da askerin onayı olmadan Veli Küçük'ü nasıl gözaltına alabildiğini sordum, "Yetkim dahilindeki bütün imkânları kullanırım" diyerek yanıt verdi Öz. Soruşturmanın Veli Küçük'ten daha üst rütbelere uzanıp uzanmayacağı soruma "Bilmiyorum" dese de, edindiğim bilgilere göre, ikisi orgeneral olmak üzere 23 kişinin gözaltına alındığı son büyük operasyonun hazırlığına daha o zaman başlamıştı. Ve Öz, soruşturma süresince edindiği tecrübeyle "Yetkim dahilinde" diye ifade ettiği kapsamda soruşturmayla ilgili Genelkurmay'ın ilgili birimlerini bilgilendirerek askerin nabzını da kontrol etti..
Ergenekon Savcısı Kimdir?
Bulgaristan göçmeni bir ailenin tek oğlu. Kod Adı: Yavuz. Artık tüm Türkiye onu tanıyor. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz
Çok çocuklu Bulgaristan göçmeni bir ailenin tek oğlu. Halı saha futbolunu seviyor ve maçlarda hırsıyla dikkat çekiyor. Koyu Galatasaray taraftarı ve çok iyi bir masa tenisi oyuncusu. İki kez evlendi. Üç kızı var. Eşi, başı açık bir hanım. Prensiplerine düşkün, duygusal. Arkadaşlarına göre şair ruhlu. Siyasete meyline dair bir veri yok. Bu konuda hiç renk vermiyor.
AKP'nin kapatılmasına yönelik iddianameyi hazırlayan Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın hayatını mercek altına alan Tempo Dergisi, bu hafta da Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün portresini çıkarttı.
Zekeriya Öz'ün yaşam öyküsü, çok çocuklu Bulgaristan göçmeni bir ailenin oğlu olarak 1968'de başlıyor. Altı kız kardeşi olduğu rivayet ediliyor. Öz'ün çocukluğu ve gençliği, Bursa-Yalova-İstanbul hattında geçiyor.
ÇALIŞIP OKUMUŞ
Babası ile birlikte yürüttüğü ticaret hayatını, üniversite sıralarında da sürdürüyor. Tanıyanların ifadesine göre, Öz ve ailesi hırdavat, küçük ev ve el eşyaları, yerine göre mevsimlik giyecekler satarak geçimini sağlıyor. Öz, üniversite sıralarında da İstanbul'dan aldığı malları Yalova ve Bursa'da pazarlayarak para kazanıyor. Genç yaştan itibaren hukuk okumaya yöneldiği, arkadaşlarınca dile getiriliyor.
HUKUK 15669
Lise bitince, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne 15669 numarayla kaydoluyor. 1991 yılında mezun oluyor. Zekkeriya Öz, okula arada sırada uğrayan öğrencilerden. Tempo Muhabiri Enis Tayman'ın görüştüğü bir arkadaşı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1991 mezunu Zekeriya Öz için, "Ders notlarını, ona biz verirdik; ama bizden yüksek not alırdı" diyor.
ÇOK KOŞUYOR
Halı sahada futbol oynadığı arkadaşları tarafından 'çok koşan, hareketli, çabalayan, didinen, takımının kazanmasını isteyen, yenik giden karşılaşmalarda gol bölgesine ilerlemeye çalışan bir yapıya sahip olduğu' söyleniyor. Öz'ün takımı yenildiğinde, neredeyse bütün oyunculara tek tek suç bulduğu, herkesi eleştirdiği de aldığımız notlar arasında. Spora dair son iki not, Öz'ün Galatasaray taraftarı olduğu ve çok iyi masa tenisi oynadığı.
İLK YER MUTKİ
Öz'ün savcılık kariyeri, 1997 dolaylarında başlıyor. Bursa'da avukatlık yapan Öz, 1997'de Bursa Barosu'ndan kaydını sildirip hákim ve savcılık sınavlarını kazanıyor. İlk görev yeri Mutki. Bitlis'in en eski avukatları bile onu hatırlamıyor. Ardından Balıkesir Bigagadiç. Öz'ün savcılık macerası Bigadiç'ten sonra 2004'ten itibaren Ümraniye'de sürüyor. Öz'ün mesleki kariyeri İstanbul Cumhuriyet Savcısı olarak devam ediyor. Hayatındaki en önemli değişiklik ise, Ergenekon soruşturması sonrasında emrine tahsis edilen iki yakın koruma ve zırhlı araç.
OLUMLU ÖZELLİK
Öz'ün çok sosyal bir insan olmadığı söyleniyor. Ancak 'çok sosyal olmama'nın hákim ve savcılıkta olumlu bir özellik olarak kabul gördüğünü belirtelim. Nitekim Öz, hákim ve savcı çevrelerinde misafirperver, hoşsohbet biri olarak anılıyor. Bigadiç'e gelen savcı ve hákimleri evinde yemeğe alıyor. Bunda eşinin ev kadını olması da önemli. Öğrendiğimiz kadarıyla Öz, ilk evliliğini üniversite biter bitmez yapıyor. Ancak boşanıyor ve ikinci kez evleniyor. İkinci eşi ve üç kızıyla birlikte yaşıyor. Eşi iddiaların aksine kapalı değil, başı açık bir hanım olarak tanınıyor.
İriyarı ama hantal biri değil
Arkadaşlık ilişkilerinde bile taviz vermeyecek kadar prensiplerine bağlı olduğu vurgulanan Öz'ün duygusal kişiliğinin de altı çiziliyor. O dönemdeki arkadaşları okuma fırsatı bulamamış olsa da Öz'ün şair bir yanının olduğu söyleniyor. Arkadaşlarından biri, "Zor bir hayat geçiren insanın özel zevklerine ayıracak parası da olmaz, özel zevkler edinecek zamanı da" diyerek durumu özetliyor. Ancak yemek yemeyi sevdiği konusunda herkes hemfikir. Bu, yemeğe düşkünlük nedeniyle Öz, çevresinde 'biraz iri yarı' olarak anılıyor. Ama bu iri yarılık hantallık olarak tezahür etmiyor.
Kod adı; Yavuz
Üniversite yıllığında, Öz'ün öğrencilik kariyeri hakkında özetle şunlar yazıyor: "...Oldukça iyi bir ikna kabiliyetine sahiptir. Yaptığı dayanılmaz ısrarlara dayanabilen ve hayır diyebilecek bedbaht pek çıkmamıştır. Yenilgiyi asla kabul etmediği için de biz arkadaşlar arasında daima Yavuz deriz. O da fıtratına uygun bu ismi severek kullanmaktadır. İleriki hayatında giriştiği her türlü işte gerçekten başarılı olacağına inanıyorum. Hele bir de avukat olmaya görsün. Vay o zaman hákimlerin haline..."
Bigadiç'in Bekçi Murtaza'sı
Balıkesir Bigadiç, Zekeriya Öz'ün ikinci görev yeri. Burada tam bir vazife adamı haline geliyor. Hatta ilk günlerde Orhan Kemal'in 'Murtaza' romanındaki karakterin tıpkısının Bigadiç'te kol gezmeye başladığını söyleyenler bile çıkıyor. Dönemin Vergi Dairesi Müdürü'nü çağırıp, bohçacı kadınların vergi mükellefi olup olmadıklarını soruyor. Konu hakkında bir soruşturma bile açtırıyor. Adliyede kaybolan dosya nedeniyle personel hakkında ve bir trafik kazası tespiti için nöbetçi doktoru bulamayınca da soruşturma başlatıyor. Soruşturma açtırdığı kişiler arasında bir avukat da bulunuyor. Öz'ün dayanağı hep aynı: 'Görevi ihmal.'
KAÇAK ELEKTRİĞE SAVAŞ
Savcının Bigadiç'te hukuk adına pik yaptığı nokta, elektrik davaları oluyor. Öz, kaçak elektrik kullanımı hakkında kimseye göz açtırmıyor ve beş yıl önceki dosyaları bile raftan indirtiyor. Kendisine bu listeleri vermek istemeyen elektrik idaresi personelini de 'görevi ihmal' suçlamasıyla uyarıyor.