Güneş, hüzünlü ama bir o kadar da gururlu suretiyle denizin uçsuz bucaksız bitimine yakamozlarını bırakır. Sonra aklı başından uçmuş rüzgâr gelip tutan köpüklü, coşkun dalgaların elinden. İşte o an mavi ile yağmurun yoğun, anlamlı, sadakat dolu aşkı, semazenin şeması, rakkasın dansı ve koptuğu bütüne vuslat gecesi başlar.
Mavi yaşamdır. Mavi muhabbetin işaretidir, aşkta sadakatin göstergesidir. Bolluğun, bereketin ve zenginliğin rengidir mavi. Nazar boncukları niçin mavidir. Mavidir çünkü sakinlik, durgunluktur, huzurdur.
Mavi gökyüzünün, geniş ufukların, uçsuz bucaksız denizin simgesidir. Engin huzur, derin düşünce, geniş duygu sonsuz umuttur mavi.
Yağmur ise mavinin özünden kopmuş sudan oluşmuş kar.
Deniz evet deniz aydan bakıldığında mavi bir bilye gibi kâinata oranla bir yağmur taneciği kadar. Ama nasıl madde inceldikçe, cisim küçüldükçe, hacmi azaldıkça anlam daha bir yoğun, sanat daha işçilikle yoğrulmuş olur.
Yağmur sıkıntılardan, hastalıklardan ayrılmak, canın cananına kavuşması demektir. Yavaş yavaş yağıyorsa hayır ve menfaate işarettir yağmur. Yıkanmak korkulardan, kuşkulardan ve kederlerden kurtulmaktır. Vaat edilen yerine getirilmesidir yağmur.
Engin mavilik içinde kendine nispetle bir kum taneciği kadar yer tutan ve bu yağmur taneciği de sanat, mana, ve ifade ettiği önem bakımından denizler kadar güzel ve denizler kadar güzel ve denizler kadar mesajlarla yüklüdür.
Bütün ilahi isimlerin dalgalandığı, ilahi sanatların sergilendiği, bütün duyguların coştuğu küçük ama bütün kâinatı içinde barındıran yerdir yağmur. Her an, bir gonca kadar taze, bir ışık gibi saf nergis çiçeği gibi bir yüz, bir mavi tebessüm, demet demet anlam iklimi, buket buket mesajla karşımızda dans eder.
Denizlerle gökler arasında hiç kesilmeyen sürekli bir ilan-ı aşk vardır. Semadan denize inen sürekli dua-yı aşk gider. Kendi kusurlarını bilip dalga dalga aşk, sıcak sıcak meşk, elvan elvan hasret gider.
Bütün bunlar rahmet istemek, aşkına ulaşmak, özüne kavuşmak için. Aslında sema mı yere aşık, yoksa yer mi semaya tutkulu belli değil ya. Bahar mevsiminde süslenip, alınıp salınmasına, takıp takıştırmasına, burcu burculuğuna tutulan ve ona ılık ılık göz kırpan, meltem meltem şarkı söyleyen sema nihayet öyle tutuşur ki bağrından çıkan kıvılcımlar denizi de tutuşturur.
Aşk ve hasretle dalga dalga coşan deniz bir yandan semanın kıvılcımlarına takılarak buhar buhar yükselir ve alabildiğine, engin, alabildiğine sıcak ve alabildiğine sevgi dolu bir kucakta eriyip gider. Sonra evet sonra denizin dalga dalga coşan bağrına dayanamayan sema yaşın yaşın ağlamaya başlar başlar da şefkat ve merhamet yaşları döker denizin kucağına. Hayatın hamuru denizde yoğrulur, mayası gökten iner ve sonra renk renk, desen desen, buğu buğu sevgi sözleri gönderir.
Evet her yağmur taneciği bir kalptir. Bu coşan kalp umutla, mutlulukla, hasretle, sevgiyle denizine damlamaya başlar. Her damla engin maviliğe busesini kondurdukça, tutkuyla maviliğin içinde kayboldukça, o muhteşem mavilik sakinleşir ve huzurların huzurunda huzur bulur.