Bir durgunluk sarıyor ruhumu
kalemim her anı yansıtmak istiyor mısralara
anlıyorum parmaklarımın ucundan başlayarak kavrulduğumu
yaklaştıkça bana daha çok hasret biniyor omuzlara
bulutlar ayaklarıma kadar iniyor
bir boşlukta hissediyorum kendimi
zaman bozuk kum saati gibi akıyor
dokununça dudağın yanaklarıma
hatırlamayorum hiç bu kadar içtiğimi
sen yanımdayken ben başkalığı tadıyorum
sımsıcak esen rüzgar o zaman giriyor pencereden
ayrı bir nefes alıyorum ta içten
nasıl değiştiğimi ben bile bilmiyorum....
Bir durgunluk sarıyor ruhumu
kalemim her anı yansıtmak istiyor mısralara
anlıyorum parmaklarımın ucundan başlayarak kavrulduğumu
yaklaştıkça bana daha çok hasret biniyor omuzlara
emegine o güzel yüregine saglik sin28
hepsi cok duygu yüklü..
ama birseyi fark ettim
sanki hepsinde ayriligin tadi var
güzel yüreginin kalemi hic susmasin..
devamini beklerim..
he tamam böyle oldu bak ..kafam karıştı yaa ..yanlış anlamaya başladım ne var ne yok patron sağolsun ..darma duman etti başımı ...
Vur Beni Ey Cane
Ense kökümden vur beni ey can-e
vur ki bu zulme suskun bedenim
ağlamakta olan ruhumu köreltmesin
vur beni ey cane, yasakların ortasında
yasakların ortasında ruhum özgür kalsın
Ense kökümden vur beni
tüm ikilemler ona ersin
Yalanlara, zulümlere ve kargaşalara karşı
içten ağıtlar içten gözyaşları
ama bedenimin bu sessizliği
ve yumruklarımın bir çınar gibi devrilişi
işte bu ikilem, işte bu çıldırtır insanı
vur ki, acısı işlemsin
cebelleşmekte olan ruhum durgunlaşsın
ölümü tadacak olan bedenim
acıyı çekecek olan bedenim
çırpınarak akıtsın kanını
içimdekileri anlatmak uğruna
ince bir çizgi kalmasın dudaklarımda
söyle ey cane
bıraksınlar omuzlarından alaşağı
ayaklarıyla sürsünler tabutu
artık içinde bana ait hiçbir şey yok
çıkarttım ondan asıl varlığımı.
Geçmedik sokak bırakmadan
hakkını vermedikleri
çamura, kaldırım taşlarına, su birikintilerine
Defalarca basarak
İstersen kaçamak sevgililer gibi sessizce
en kuytu köşelerden geçerek
tüm insanlarla saklanbaç oynar gibi
istersen cesurca bağıra bağıra
en gözde mekanlardan
herkezin içinden geçerek
sihirli lamba oynarcasına
Sana istanbulu anlatmak istiyorum.
o bıraktığın yerden yeniden filizlensin
tam istanbulun göbeğinden
ver ellerini, kalem izleriyle kirlensin
kırılsın tükenmez hüzünlerimiz
kimbilir belki barışın simgesi bir güneş doğar üstümüze
marmara öylece ısınır seni ister
benden başka kimse üryan görmesin diye seni
arzusunu taşlarız bu koca denizin
Sana istanbulu bir bahar sabahında
yeniden çizmek istiyorum
Ama sen kaçarsan benden
canlansın gözlerin, yanaklarından aşağıya
belki mavi bir alev olur yüreğinde
uyanınca her sabah esaretini hatırlarsın bana
esaretini ki sonsuza dek
esaretini ki istediğin şehirde ol
an ve an ruhuna işledi bu kilit
belki bir hayaldir sana istanbulu anlatmak
ellerini tutup yaşatmak seninle gökyüzünü
ince ince yağmur düşürmek kaldırımlarına
ağaçları sallamak yaprakları kenara itmek belki bir hayaldir
ne sen İstanbulu bensiz hatırlayabileceksin
ne ben seni bu şehirden başka bir yerde düşünebileceğim
camları kırılıcak perdeleri açık olan her evin
ta ki seni bulana kadar bu çaresiz sokaklarda
bu çaresiz sokaklarda seninle ağlayacağım
belki bir gün, mavi gök çok ağır gelir de omuzlarıma
üstüme çöker tüm endamıyla
saçlarım öz renginde kendini bulur da
Hayalinden başka kimse beni tanıyamaz
belki bir gün benim için İstanbul'da kıyamet kopar da
Seninle ölürüm...