Muş lalesinin tanıtılması amacı ile düzenlenen Muş Lale Festivali bugün başladı. Nisan ayının sonlarında çıkan ve Muş Ovası'nı kırmızıya boyayan Muş lalesi için düzenlenen 3. Lale Festivali, iki gün sürecek. Festivalin açılış konuşmasını yapan Muş Belediye Başkanı Şerafettin Yatıcı, 3. Lale Festivali çerçevesinde tiyatro gösterilerinin, resim sergisinin ve sportif faaliyetlerin gerçekleştirileceğini söyledi. Başkan Yatıcı, "Lalenin en güzeli Muş'ta ve Muş Ovası'nda yetişir. Muş'ta yetişen laleler ilkbahar aylarında Muş Ovası'nı süsler. İlimizin mahalli türkülerinde yerini alan ve ilimizin sembolü olan Muş lalesinin anavatanı, ilimizin de içinde bulunduğu Batı Asya'dır. Lale ilk olarak Türkiye'de yetiştirilmiştir. Bir döneme adını veren lale çiçeği, yurdumuzdan 6. yüzyılda Avrupa'ya götürülmüştür. Muş için lale sevgidir, kardeşlik ve bütünleşmenin sembolüdür" dedi.
Lale Festivali, Muş'un kurtuluş törenleriyle birlikte yapılıyor. Lale, artık Muş'ta sıradan bir ürün değil; ekonomik anlamda da sembol olarak da önümüzdeki yıllarda muhtemelen karşımıza çıkacak. İleride önemli ekonomik girdiler sağlayacak. O nedenle burada bir Lale Festivali düzenliyoruz. Bu yıl ilk olarak Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından bu konuda bir çalışma başlatıldı. Önümüzdeki yıllarda lale ile ilgili olarak hem isim hakları alınmış olacak hem de ekonomik anlamda önemli bir destek sağlacaktır. Bilindiği gibi Hollanda lale üretiminden ciddi anlamda bir ekonomik girdi sağlamaktadır. Bizde de böyle bir ekonomik katkı neden olmasın ki?
Lale zambakgillerdendir. Yaprakları uzun, mızraksıdır. Sapının üstünde tek bir çiçek bulunur. Çiçekler çok çeşitli renklerde olduğu gibi alacalıda olabilir. Muş lalesi ise kırmızı mızraksı bir yapıya sahiptir. Türlü renklerde güzel çiçekler veren lale bir süs bitkisidir. Anavatanı İlimizin de yer aldığı Batı Asya olan lale, ilk olarak anavatanı olan Türkiye'de yetiştirilmiş, bu arada bir hayli geliştirilmiştir. Bir döneme adını veren lale çiçeği ilk defa VI. YY. Yurdumuzdan Avrupa'ya götürülmüştür. Çiçeğin adı da Avrupa dillerine biçimi sarığı andırdığı için "Tülbent" sözünden gelmiş, laleye "Tulipe" denilmiştir. Yurdumuzda en çok VII. YY. lale yetiştirme işine büyük önem verilmiş, en güzel laleler İstanbul Saraylarının başlıca süsü haline gelmiştir. O zaman çiçek meraklılarının en büyük amacı görülmemiş renklerde yeni laleler yetiştirmekti. Her lale cinsinin bir ismi olurdu. O dönemlerde Avrupa'dan İstanbul'a çeşitli laleler getiriliyor bunlar çok yüksek fiyata alıcı buluyordu, hatta zamanın hükümeti fiyat artışını durdurmak için narh koymak zorunda kalmıştır. Lalenin böylesine geniş bir yayılış alanı bulması süsleme sanatlarında, mimarlıkta, motif olarak kullanılmasını da sağlamıştır. Çeşme, cami ve türbelerde lale şekilleri işlenmiştir. Lalenin anavatanından olan İlimizde yanlış hasat ve tarım alanlarının genişlemesi ile lale alanları hızla daraltılmıştır. Muş lalesi hemcinsleri gibi soğandan yetişir. İlkbaharda Nisan sonu ile Mayıs başlarında çiçek açar 15 gün gibi kısa bir ömrü vardır. İşte bu dönem içerisinde nefesleri kesecek güzellikte bir manzara oluşur. Kışın lale soğanları soğuktan kaçarak toprağın derinliklerine çekilirler her soğandan bir tek lale çıkar. Laleler katmerli , yada yalın kat olur. Çiçek gündüzün güneşin etkisi ile iyice açılır. Muş Lalesi özeliğini kaybetmemiştir. Fakat, lale bitkisinin soğan yaprak ve çiçeklerinde kalbe etki eden Tulip alkoloidinin bulunması nedeni ile soğanları ile birlikte hasat edilmiştir. Ayrıca tarım alanlarının genişlemesi ile lale alanları hızla azalmıştır. Çiçek tohumundan lale yetiştirilmesi 3-6 yıl gibi bir sürede çiçek verdiği göz önüne alınarak Muş Lalesinin yok olmasını önlemek üzere lale alanları koruma altına alınmıştır. Her yıl 29-30 Mayısta Geleneksel LALE FESTİVALİ düzenlenmektedir