İlk olarak milattan önce, ibadet amacıyla yakılan tütün yapraklarının verdigi keyf ile fark edilip, hayatımızın vazgeçilmezlerinden oldu. Tarih boyunca pipo oldu, puro oldu, sigara oldu, ağızlarda çiğnendi. Ancak hiçbir şekil, tütünle "nargile" kadar bütünleşmedi.
Hindistan cevizinin dışındaki tütün benzeri tabakayı yakan ve cevizin içine soktukları kamışla keyif yapan Hintliler, asırlar sürecek olan nargile geleneğini de başlatmış oldular. Zaten ismi de Farsçada "Hindistan Cevizli" anlamına gelen "Nargil" kelimesinden geliyor. Ve nargile aradan geçen yüzyıllar sonunda bir kültür haline dönüştü.
Hindistan Cevizi zamanla yerini ilk önce kabaga ardından da porselen ve bronz gövdeli nargilelere bıraktı ve bunlarıçini, gümüş cam gövdeliler izledi. Önce iranlılar sonra da Araplar arasında yaygınlaştı.
Osmanlı ise tütünü 16. yüzyılda tanıdı. Tiryakilerin bir anda çoğalması üzerine dönemin din uleması tütün kullanımına karşı fetva çıkardı. Fetva üzerine de Padişah I. Ahmet tütün içmenin yasaklanması hususunda bir ferman yayınladı. Ancak, I. Ahmet'ten sonra tahta geçen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde tütün yasağının önemli bir etkisi olmadı.
Araplar ''sisa'', iranlilar ''kalyan'' adını verir.
Dünya'da Nargile
Nargile, Yakın ve OrtaDoğu'da, Arap Yarımadası'nda, bazı Afrika ülkelerinde, Türkiye ve Yunanistan'da gayet iyi tanınıyor ve de çok seviliyor. Böylesine rağbet gören nargileyi elbette artık Amerikalılar da görmezden gelemiyorlar. Ancak ABD ve Fransa'daki sıkı tütün kanunları özel nargile tütünlerinin ithalatına zorlaştırsa da yine de bir yol bulunup bu ülkelerde de benzeri nargile keyifleri yakalanabiliyor. İster nargile kahvesi, ister neo-orientalist kafe densin, netice itibariyla nargile içilen her yer muhabbet ve huzurun merkezi olarak büyük rağbet görüyor.
Lübnan
Günümüzde kadınlarla erkeklerin birlikte kahvelerde içtikleri nargile, ülkenin yakın geçmisteki savaş döneminde halkın, sığınaklarda bir araya gelerek sohbet etmesinde önemli bir araç olmuş. O karanlık günler biraz da nargilenin desteğiyle aşılabilmiş.
Suriye
Bu ülkede nargile içicileri daha çok yaşlı erkekler. Diğer ülkelerdekilerin aksine buradaki kahvelerde sohbet yerine daha çok gazete okumak tavla, dama ya da satranç oynamak tercih ediliyor. Suriye'nin diğer bir özelliğiyse önemli bir nargile ihracatçısı olması.
Ürdün
Ürdün'de yol kenarlarında uygun yer olsa dahi, nargile kahvelerinin teraslarda olması tercih edilmiş. Bu kahvelerde koyu sohbetlerin yanında tavla ve kağıt oynamak da son derece popüler.
Yunanistan
Özellikle Türkiye'den giden Rumlar arasında son derece yaygın olarak içilen nargile, Yunanlılar tarafından da seviliyor. Bu ülkede nargile Türk kahvesi eşliğinde içiliyor.
Mısır
Bu ülkede nargile on yedinci yüzyılın başından itibaren içiliyor. Mısır'da nargile o kadar popüler ki, her sokakta, her köşe başında nargile içenlere rastlamak olası. Genellikle yirmi dört saat açık olan nargile kahvelerinde hafif yemek servisleri de yapılıyor.
Libya
Libya'ya tütünün ulaştığı on yedinci yüzyıldan bu yana nargile içiliyor. Büyük palmiye ağaçlarının gölgesindeki lokantalarda yemek yendikten sonra kadınlı-erkekli aileler oturup nargile keyfi yapıyorlar. Libya'da nargile severlerin kendi tütünlerini içmek istemeleri olağan karşılanıyor.
Tunus
Küçük kentlerde rastlanmasa da büyük ve orta ölçekli Tunus şehirlerinde nargile içiliyor. Bu ülkede özellikle turistler nargileye büyük ilgi gösteriyorlar.
Yemen
Yemen'de de nargile oldukça yaygın bir biçimde içiliyor. Ancak Sözcük olarak "nargile" kullanılmıyor, kendi yerel dillerindeki adı tercih ediliyor.
İran
Nargile İran'ın olmazsa olmazlarından bir tanesi. Günlük yaşamda nargile bu kadar önemli olduğunda bazı ayrıcalıkları da hak ediyor. Sıkı dini kuralların uygulandığı ülkede iş nargileye geldiginde bu kurallar hafifliyor ve de kadınlar nargile kahvelerine eşleri ya da annelerinin eşliğinde gidebiliyorlar.
Hindistan
Nargilenin anavatanı Hindistan elbette bu geleneğini sürdürüyor. Bazı Hintliler nargileye o kadar düşkünler ki, seyahate çıktıklarında dahi nargilelerini yanlarında götürüyorlar.
Afganistan
Afganistan'da nargile daha çok yaşlılar tarafından içiliyor, gençler sigarayı tercih ediyorlar. Afganistan'daki nargileler alışılagelmiş görüntüden biraz farklılar, marpuç bölümü bir boru değil onun yerine kamış kullanılıyor.
Çin
Çin'deki nargile şekli de alışılagelenin son derece dışında. Daha çok büyük bir çakmağı andırıyor. Gövde bambudan ya da gümüşten yapılıyor. Gümüş üzerinde de ahşap süslemeler bulunuyor.
Fransa
Nargile salonları ilk olarak Marseilles ve Lyon'da açılmış. Bunlara daha çok "kültürel kafe" deniyor ama netice itibariyla buralarda sadece nargile içiliyor. Elbette Paris'te de bu kahvelerden bol bol bulunuyor. Bu tür kahvelerin resmi adıysa neo-orientalist kafeler.
Amerika
Amerikalılar arasında nargileyle tanışıp da onu sevmeyen yok. Bu ülkede tütün karşıtı pek çok yasa bulunmasına karşın nargileseverler buna pek aldırmıyorlar, her geçen gün nargile içilen mekan sayısı artıyor.
Nargile Kültürü
Masa - Meşe - Köşe - Ayşe
Çok eski bir keyif olduğu için zaman içinde nargileyle ilgili özlü sözler de üretilmis. ''Masa, Meşe, Köşe, Ayşe'' bunlardan bir tanesi.
Masa, içeceğinizi koyacağınız yer.
Meşe, ateşi yakmakta kullanılan odunu meşe kömürünü anlatmaktadır. Bu da yalnızca meşenin ''pirnav'' adı verilen türünden elde ediliyor.
Köşe, bu keyfin ortalık yerde yapılamayacağını,
Ayşe ise servis yapan garsonları ve servisin kalitesini anlatan kelimeler.
Nargile içmenin adabı Bir kere sigara içer gibi içilmiyor nargile. Havayı nefes alır gibi çekmelisiniz ki şişedeki su fokurdasın ve tütün yansın. Havayı ağzınıza çok yavaşça ve hafifa bir havada sürekli çekmelisiniz. Nargilenin marpuçu ağzınızda durmalı ve nargilenin fokurdadığını duymalısınız.
Tömbeki lüleye yerleştirildikten sonra üzerine odun kömürü ateşi konur. Ateşi söndürmeden, tömbekiyi devirmeden içmek maharet istiyor. Nargilenin en büyük keyfi muhabbeti, çünkü tek başına içilen nargile tiryakilere göre bir sey ifade etmiyor. İşte hem muhabbet ihtiyacından hem dumanına katlanmak zor olduğundan, nargileciler nargile kahvelerine gidiyorlar.
Muhabbet özelliği, sigaradan kurtulmanın ve nargile tiryakisi olmanın en önemli nedenidir. Eğer nargile bilerek içilirse, sigaradan çok daha az zararlı. Doğru içim dumanı içe çekmeden yapılıyor. Bir doldurum en az bir buçuk saat sürüyor, ehli olanlar bu süreyi dört saate kadar çıkarabiliyor.
İçilmesi çok zaman alan nargile acelesi olmayanların, hayatı daha bir ferah içinde yaşayanların gözdesi olarak kabul ediliyor. Sigarayı ise hayata biraz daha hirçin yaklaşanların kullandığı düşünülüyor. Bu nedenle nargile içicileri sigara içenleri kendilerine çok uzak görüyorlar, hele bir de çakmağı olmayan sigara düşkünlerinden hiç hoşlanmıyorlar. Çünkü nargilenin kömürüyle sigaralarını yakmaya kalktıklarında, nargileseverler közün doğal gidişatının bozulduguna inanıyorlar.
Nargile İçmenin Raconu :
- Nargile içimi sigara gibi değildir. Havayı nefes alır gibi çekmelisiniz ki şişedeki su fokurdasın ve tütün yansın.
- Nargile şişeinin içindeki suyun üzerinde bir hava boşluğu var ve siz marpuçtan nefes çektiğinizde gelen duman, bu hava boşluğundan geliyor. Sonra hava çıkacak başka bir yeri olmadığı için sudan vakum yapıyor ve gelen duman suyun içinde süzülerek ve soğuyarak size ulaşıyor. Sigarayla en büyük farkı da dumanın soğuk olması.
- Nargile havadar ve sakin mekanlarda içilir. Gürültülü konuşmak, etrafın sukunetini bozmak raconu da bozar.
- Asla nargile ateşinden sigaranızı yakmayın.
- Nargilenizi asla yüksek bir yere koymayınız.
- Eğer nargileyi biriyle ortak içiyorsanız, marpucunuzu direk partnerinizin eline vermeyin. Masaya bırakın oradan alsın.
- Ve asla nargilede tütüne ek başka birşey içmeyin.
İnsanoğlu ilk olarak milattan önce keşfetti tütünü. İbadet amacıyla yaktıkları tütün yapraklarının verdiği keyfi farkeden insanlar, o günden beri onu hayatlarında vazgeçilmez kıldı. Tütün, tarih boyunca çeşitli medeniyetler tarafından şekillendirildi. Pipo oldu, puro oldu, sigara oldu, ağızlarda çiğnendi. Ancak hiçbir şekil, tütünle "nargile" kadar bütünleşmedi.
'Hindistancevizi'nin dışındaki tütün benzeri tabakayı yakan ve cevizin içine soktukları kamışla keyif yapan Hindliler, asırlar sürecek olan nargile geleneğini de başlatmış oldular. Nargile, aradan geçen yüzyıllar sonunda bir kültür haline dönüştü. Dede torununa miras bırakacak kadar değer verdi nargilesine. Kimi zaman sultanların başucunda yerini aldı , kimi zaman ise hakettiği ilgiden mahrum bırakıldı. Nargile ve nargile çevresinde oluşan göz kamaştırıcı kültür, bugün yine o ihtişamlı günlerine yeniden dönmenin hazırlığını yapıyor. Tütüne sihir katan kültür, gün geçtikçe daha fazla ilgi sevgi görmeye devam ediyor.
Nargilenin Hazırlanışı
Öncelikle sıcak su ile yıkadığımız şişemizin içine tercihen su, süt, meyva suyu v.b bir sıvımızı koyarız. Serimizi doldurmuş olduğumuz şişeye oturturuz.Burada önemli olan seri oturtuğumuzda hava kaçırmaması.Kontrol etmek için elimizle lülenin oturtulduğu yeri elimizle kapadıktan sonra marpucun takıldığı yerden üfleriz.Eğer kaçırıyorsa serin oturduğu kısmı bez bantla bikaç kat sararız ve öyle oturturuz.Bir ayrı konu ise serimizin ucu şişede olan sıvının 3-4 cnm içinde olması gerekmektedir. Orta kısmı oturttuktan sonra,sıra lülemize tütünü koymakta.Tütünü koymakta çok önemlidir.Tütünü lüleye koymadan önce kullanacağımız kadar tütünü kabından çıkarıp,ellerimizde birbirinden ayıra ayıra tel tel hale getirmemiz gerekmektedir.
Lüleye koyarken ise tütünü serpiştire serpiştire mümkün olduğunca bastırmadan koymak gerekmektedir.Bunu yapmamızın nedeni,nargileyi içerken ateşin lülenin alt tarafına ulaşmasını sağlamaktır.Eğer tütünü bastırarak koyarsak,sadece üst tarafını içeriz ve çabuk yanar.
Tütünümüzü koyduktan sonra sıra geldi lüleyi alüminyum folyo ile kapatmaya.Alüminyum folyonun kalınlığına göre 1 en fazla 2 kat folyo ile kaplanır.İnce folyo ile tek kat kaplanırsa,folyo yanabilir.Kapladıktan sonra kürdan amacıyla folyo delinir.Deliklerin miktarı genelde içiciye göre tercihen az veya çok delinir.Ama genelde deliklerin çok bitişik olmamak şartıyla folyonun her tarafı delinir.Sonra lüle yerine oturtulur.
En son ve en önemli şey ise marpuç seçimidir.Her aromanın kendine ayrı marpucu olması gerekmektedir.Muz marpucu elma aromalı bir nargilede kullanılırsa,güzel zevk ve tad vermez.Özellikle nane ve capichino marpuclarının ayrı tutulması gerekmektedir.Çünkü bu iki tütünün tadları çok yoğundur bu yüzden marpuca çabuk işler. Marpuç seçimini yaptıktan sonra,közümüzü koyar,güzel bir sohbet ile nargilemizi içeriz.
Nargile İçme Adapları
İçmeye başlamadan siseye bir miktar soğuk su veya buz koyabilirsiniz.
İçim sırasında arada bir nargileyi ve kendinizi de dinlendirmek amacıyla közleri bir süre lüleden alabilirsiniz.
Her aromanın marpucu ayrı olmalıdır. Elma aromasının marpucu, vişne aroması için kullanılmamalıdır.
Tütünün tazeliğini korumak için serin ve kuru bir yerde hava almayan bir kapta saklayınız
Nargile havadar fakat rüzgarlı olmayan sakin bir ortamda içilmelidir.
Nargile nefes alır gibi içilmelidir.Yani sigara gibi içilmemelidir.
Nargilenizin içimini kısa bir zaman dilimine sıkıştırmamalısınız.
Asla nargilenin ateşinden sigara yakmamalı yaktırmamalısınız.
Nargilenizi eş, dostlarınızla sakin ve huzurlu bir ortamda, muhabbet eşliğinde içmelisiniz.
Asla nargilenizi herkesin gözüne çarpacak yüksek bir yere koymamalısınız.
Eğer nargileyi biriyle ortak içiyorsanız, marpucunuzu asla arkadaşınızın eline vermeyin.
Marpucu masaya bırakın arkadaşınız oradan alsın.
Nargilenin Temizligi
Her nargile içiminden sonra,nargile içilen şişenin içindeki(su,süt,meyva suyu,v.b)temizlenmelidir.Temizleme önerisi;sıcak ve sabunlu su ile yıkayıp,kuruyana kadar bekletmeniz
Nargile tütününün tazeliği korunması için kuru ve serin , hava almayan bir kapta muhafaza edilmelidir.Çünkü eğer böyle bir ortamda muhafaza edilmez ise tütün kuruyabilir bozula bilir.
Nargile içimi bittikten sonra lüle nin güzelcene temizlenmesi gerekmektedir.
Marpucunuzun içinden ılık su geçirerek dikkatlice yıkayın.Yeterince kuruyana kadar bekletin. -Duman artıklarından arınmak için serinizi ve bütün delikleri üfleyerek düzenli olarak temizleyin.
Zamansızların işi
Doğu kültürünün önemli bir parçası olan nargilenin ismi Farsça'da 'Hindistancevizi' anlamına gelen "nargil" kelimesinden geliyor. Araplar'ca "Şisa", İranlılar'ca ise "Kalyan" olarak adlandırılan 'nargile'nin ilk örnekleri Hindistan'da ortaya çıktı. 'Hindistancevizi'nin içi boşaltıldıktan sonra kabuğuna bir kamış sokularak yapılan ilk nargile, hintkeneviri tüketiminine yeni bir boyut katarken, 'Hindistancevizi' ise zamanla yerini kabağa bıraktı. Gün geçtikçe yaygınlaşmasının ardından da porselen ve bronz gövdeli nargileler ortaya çıktı ve bunları çini, gümüş cam gövdeli nargileler izledi. Önce İranlılar sonra da Araplar arasında yaygınlaştı.
Araştırmacıların 'sohbet medeniyeti' diye tanımladığı Osmanlı ise tütünü tanıdığı 16'ncı yüzyıldan bu yana nargileyi içine çekip, dumanını göğe savuruyor.. Muhabbet erbablarının vazgeçilmez dostu nargile, bu misyonunu günümüzde de hiçbir şey yitirmeden sürdürüyor. Çünkü tiryakilere göre tek başına nargile içmenin hiçbir anlamı yok. Bu nedenle nargile kahveleri hâlâ en koyu sohbetlerin başlıca mekanı olma özelliğini koruyor.
Nargile tiryakileri arasında oldukça yaygın bir deyim var: "Bu meret zamansızların işi"... Çünkü bir nargileyi içmek için en az 2 saati gözden çıkarmak gerekiyor. Bu süre de oldukça derin sohbetlerin başlaması için fazlasıyla yeterli oluyor.
Zahmetli ama lezzetli
Nargile içmek ne kadar lezzetli ise hazırlanışı da bir o kadar zahmetli. Dışarıdan çok basit bir olaymış gibi görülen nargilenin içilecek duruma gelmesi için binbir türlü işlem gerçekleştiriliyor. Nargile, 'Rüle, Ser, Marpuç ve Şişe'den oluşuyor. Tütünün konulduğu bölüme Rüle, nargilenin uzun gövdesine Ser, içinde dumanı filtre eden suyun olduğu ve meşhur fokurdamaların geldiği bölüme Şişe, dumanı şişeden alan ve ağıza ulaştıran hortuma ise Marpuç ismi veriliyor.
Nargilenin en önemli öğesi tütün. Tömbeki ismi verilen tütün, kıyıldıktan sonra geceden ıslamaya bırakılıyor. Üzerine nemli havlu örtülüp bir süre bekletiliyor. Nargilenin iyi olmasının sırrı da bu tavının iyi olmasında yatıyor. Tömbeki suyun içinde belirli bir süre bekletildikten sonra özenle lüleye sarılıyor ve servisten önce suyu sıkılarak rülelere, yani tütünün konduğu delikli tablaya yerleştiriliyor ve tütün çelik şişlerin yardımıyla tam ortadan deliniyor. Rüleye yerleştirilen tömbeki, yine ıslatılmış ancak ikiye bölünmüş ve kalın damarları alınmış bir tütün yaprağıyla sarılıyor. Daha sonra sere yerleştirilerek kısa boylu bir meşe ağacı türü olan pırnal kömüründen elde edilmiş köz ile yakılıyor. Bu klasik yani birkaç yıl öncesine kadar Osmanlı ve milletler tarafından kullanılan tömbeki türü.
Ballı, güllü, capuccinolu...
Bir de bunun yanısıra günümüzde Mısır'dan getirtilen ve adına bahri veya Arap tömbekisi denilen bir tömbeki türü daha var. Bunlar fermente edilmiş meyvelerden elde ediliyor ve özellikle gençler rağbet ediyor. Bu tür tömbekiler, elma, nane, kayısı, çilek, muz, limon, ananas gibi keskin kokulu meyve veya bitkilerden yapılıyor.
Son dönemde Suudi Arabistan'dan getirilen ve en pahalı tömbeki türü olarak nitelenenler ise ballı, güllü ve capuccinolu olanlar. Şişe bölümüne konulan su ise zaman zaman içilen tütün çeşidine göre değişebiliyor. Örneğin capuccinolu ya da muz aramolı tütün içmek isteyenler, dilerlerse şişeye su yerine süt doldurtuyorlar.
TÜTÜN Amerika'nın keşfinden 110 sene sonra 1601-1603 yılları arasında Osmanlı'ya girerek kullanılmaya başlanır. Önceleri sadece yabancı memleketlerden yapılan tütün ithalatından gümrük vergisi almakla yetinilirken, tütün tiryakilerinin çoğalması üzerine dönemin din uleması tütün kullanımına karşı fetva çıkarır. Fetva üzerine de Padişah I. Ahmet tütün içmenin yasaklanması hususunda bir ferman yayınlar. Ancak, I. Ahmet'ten sonra tahta geçen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde tütün yasağının önemli bir etkisi olmaz.
OSMANLI 16.YÜZYIL'DA TANIDI
TÜTÜN Amerika'nın keşfinden 110 sene sonra 1601-1603 yılları arasında Osmanlı'ya girerek kullanılmaya başlanır. Önceleri sadece yabancı memleketlerden yapılan tütün ithalatından gümrük vergisi almakla yetinilirken, tütün tiryakilerinin çoğalması üzerine dönemin din uleması tütün kullanımına karşı fetva çıkarır. Fetva üzerine de Padişah I. Ahmet tütün içmenin yasaklanması hususunda bir ferman yayınlar. Ancak, I. Ahmet'ten sonra tahta geçen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde tütün yasağının önemli bir etkisi olmaz.
NARGİLENİN ANATOMİSİ
SİPSİ: Nargileyi ekonomik hale getiren sonradan yapılmış bir ek. Marpucun ucuna takılıyor ve içmek isteyen herkese bir tane veriliyor. LÜLE: Tütünün içine bastırılmadan konduğu ve üzerine közün yerleştirildiği seramik kap. TÖMBEKİ: Aromalı tütünler çıkmadan önce kullanılan tek nargile tütünü. MANGIR: Nargile kömürü uzun süre dayanmalı. Bu nedenle yanmış ve söndürülmüş meşe kömürü kullanılıyor. MARPUÇ: Nargilenin gövdesinden dumanın çekildiği uca kadar, hortum dahil bölümün tümü.
AĞIR AĞIR İÇİLMELİ
"Her yiğidin bir yoğurt yemesi vardır" denilse de nargileden asıl keyfi almak için mutlaka içim tekniğini de bilmek gerekiyor. Her tiryaki kendine göre bir zevk alma biçimi belirlemiş. Ancak hepsinin de buluştuğu ortak nokta "ağır, ağır içmek gerektiği"
İşte ustalarına göre nargile içme teknikleri: Öncelikle sigara gibi değil pipo gibi içiliyor. Yani, havayı nefes alır gibi çekmelisiniz ki şişedeki su fokurdasın ve tütün yansın.
Bu arada iki içim tekniği var: Göbekten ve göğüsten. Göğüsten içim yorucu olduğu için göbekten içim tercih ediliyor. Bu yöntemde dumanı diyaframınızı kullanarak midenize çekiyor ve üflüyorsunuz. Nargile sisesinin içindeki suyun üzerinde bir hava boşluğu var ve siz marpuçtan nefes çektiğinizde gelen duman, bu hava boşluğuna geliyor. Sonra hava çıkacak başka bir yeri olmadığı için sudan vakum yapıyor ve suyun içinde süzülegileyi rek size ulaşıyor. Narsigaradan ayıran en büyük fark ise dumanın suyun içinde soğuması ve bu aşamada tütünün içindeki zararlı maddelerin filtre edilmesi.
Nargilenin de dili var
Nargilenin etrafında çevrelenen sohbet kültürü, beraberinde insana has iletişim sözcüklerini de beraberinde getirmiş. Bunlardan nargileyi anlatan ve en çok bilineni ise "Maşa, Meşe, Köşe, Ayşe" kelimeleri.. Yanyana geldiklerinde tatlı bir ahenk veren bu kelimelerin herbiri aslında bir çok şeyi anlatıyor. Tütünün olduğu yerde olmazsa olmazlardan biri olan ateş beraberinde "maşa"yı getirmiş. Nargilenin közlerini her dem tazelemek mutlaka maşaya ihtiyacınız var. "Meşe" ise, ateşin olmazsa olmazı. Çünkü nargilenin közünun mutlaka meşe odunundan yapılmış olması gerektiğini anlatıyor. Nargilenin en önemli özelliklerinden biri de şüphesiz ki rast- gele bir mekanda içilmemesi. Hem nargile kültürüne olan saygı hem de alınan keyfin olur olmaz sebeblerle bölünmemesi açışısından kendinize mutlaka bir "köşe" bulmanız gerekiyor. Tekerlemenin son kelimesi "Ayşe" ise hizmet edenlere verilen lakab. Servis yapan garsonların güleryüzlülüklerini ve hizmetlerinin kalitesini Ayşe kelimesi belirliyor.
MİMAR SİNAN DA İÇMİŞTİ AMA KEYİFTEN DEĞİL
Osmanlı'nın en parlak döneminde birbirinden muhteşem eserlere imza atan Mimar Sinan'ın da nargile kullandığı bilinmektedir. Ancak Mimar Sinan'ın kullanım amacı keyiften öte tamamen mesleği ile ilgilidir. Süleymaniye Camii'nin yapımı için Kanuni Sultan Süleyman'dan emir alan Mimar Sinan, caminin tam ortasında nargile içer. Kanuni, bu durum karşısında köpürür ve Sinan'a: "Bre Sinan bu ne rezilliktir. Bu müberek çatı altında nargile ile keyif çatıyorsun" der. Ancak Sinan'ın nargilesi keyif nargilesi değil bizzet Sinan'a mahsus ince zekanın bir sonucudur. Çünkü cemaatle kılınan namazlarda, insan nefesleri ve cami içinde yanan yağ kandilleri, havayı kirletebilir; böylece süslemelerin, tavanların, üzerlerinde is birikimine neden olabilir. Bunun için Sinan caminin giriş kapısının üzerine bir hava tahliye aralığı yapmıştır. İşte, Sinan o anda nargilesiyle bu tahliye aralığını deniyordur.
Kelebem yazilarin hepsini okumadim, okuyamadim üstten üstten göz gezdirdim.
Nargileye verilen özlü sözler de ilgincmis... Mesela; Ayse, servis yapan garsonlar ve servisin kalitesini ifade eden kelime.
Zahmetli ama lezzetli oldugu yaziyor.
Ben ilk Main'in Hollanda bulusmasinda nargile icmeyi denedim ama beceremedim
Sigara kokusuna asiri derecede karsi oldugum icin biraz cekinerek nargileyi cektim, ondan pek bir sey anlamadim sanirim ama azda olsa lezzetini anlardim herhalde
Bana göre keyif alabilecegim bir eglence degil.
Kulakları çınlasın,İstanbulda Zeki diye bir arkadaş ile Yenikapıda sahilde bir gazinoda oturuyoruz.Arkadaşım "Ben nargile içeceğim" dedi,nargile geldi,başladı nargileden çekmeye,çekme ama ne çekme,ciğerlerine dolduruyor ve peşpeşe çekiyor."Ulan oğlum yavaş ol,çarpılırsın bir de seninle uğraşmayalım" dediysem de dinlemedi,çekti de çekti.Öyle bir an geldi ki,bizim arkadaş bir hoş oldu,beti benzi attı,resmen sarhoş oldu,serildi yerlere.Attım bir taksiye,götürdüm evine,yatağına yatırdım,ertesi gün bile kendine gelemedi.Nargile lafı geçince hep hatırlarm bu olayı.