Esmâ-i hüsnâ duamızın ekseni, yakarışımızın yörüngesidir. Rabbimize muhatap olurken, hâlimize göre isteyeceklerimiz, ihtiyacımıza göre dileyeceklerimiz O'nun hâlimize ve ihtiyacımıza karşılık esmâsının gölgesinde olmalıdır.
Her bir esmâ, bizi Rabbimize hitap etmeye götüren bir yoldur. Şimdi bu yolda yürürken dilime ve gönlüme derlediğim dua çiçeklerini paylaşıyorum. Esmâ-i hüsnânın tadıyla dilimizin duaya değmesi duasıyla.
"Ve semâya irtifa verdi ve mizanı vaz'eyledi.
Mizandan taşmayasınız [diye].
Doğru tutasınız adaletle tartıyı da,
aksatmayasınız mizanı [diye]."
Rahmân; 7-9
Sen ki her şeye zarif oranlarla, hassas ölçülerle bedenler giydirirsin. Sen ki her şeye lâyık olduğu sureti verirsin. Sen ki her şeye ihtiyaç duyduğu yetenekleri bahşedersin. Sen ki her varlığa, varlığı ve hayatı için gerekli her duyguyu, her organı hikmetlice verirsin. Sen ki her canlıya hayatını sürdürecek en uygun, en güzel bedeni verirsin.
Sen ki yerinde ve haklıca yapılan bütün isteklere mutlaka cevap verirsin. Sen ki gerçek ihtiyaçları seslendiren her yakarışa karşılık verirsin. Sen ki zorda kalmışların imdadına, çaresiz kalmışların feryadına sonsuz adaletinin gereğince yetişirsin.
Sen ki adalet ve hikmetinle her şeye hayat hakkı verirsin, yokluğa varlık hakkı tanırsın. Sen ki her varlığı ona zarar verebileceklerin şerrinden ve saldırısından koruyansın. Sen ki mahşerde zerre kadar iyiliği, zerre kadar kötülüğü hiç şaşmadan tartarsın.
Sen ki zalimleri zulmüyle bırakmazsın; ebedî cehenneminde hakkını alırsın mazlumların. Sen ki mazlumları mazlumiyetiyle bırakmazsın; ebedî cennetinde sonsuz lûtuflara boğarsın hepsini.