Çok sevinçliydi arabasina binerken. Uçarak gitti arkadasinin evine. Ilk kez beraber çikacakdilar. Arkadasi kapida karsiladi kendisini. Beraberce bindiler arabaya ve konusarak uzun süre oturabilecekleri bir bara gittiler. Daha önce gelecegini haber vermisti Arkadasi da beklemisti. Çok güzel seyler konustular. Biri basliyor, digeri tamamliyordu konusulanlari. Hiç yalnis anlama yoktu. Hersey açik seçikti. Bu kadar uygun biri ile ilk kez beraber oluyordu. Iki taraf da ne istedigini biliyor, birbirlerine hicivli ya da imali söz söylemiyordular. Kendini hiç bu kadar rahat hissetmemisti. Düsünmeden konusutular. Düsünceleri eleyip, sinirli sözcükler kullanmiyorlar, içlerinden geldigi gibi davraniyordular. Sözlerde sevgi vardi. Uyum vardi.
Kendilerini tanistiran arkadasi geldi aklina. Hani onu pastaneye götürüp, tanismalarina ön ayak olan arkadasi. Simdi onu bulsa, sevinçle öperdi yanaklarindan. Mutluydu. "Keske" diye düsündü. "Kabul etse de hayatimizi beraber devam ettirebilsek".
Arkadasi çok neseli bir insandi. Çok sorunlari olmustu ama, yasami seviyor, her saniyesinden tad almak istiyordu. Sevgi tanecikleri yüzünden damliyordu. Çok sasirmisti. Bir cümleye basladiginda, o gerisini getiriyordu, hem de düsündügü gibi tamamlayarak. Bir düsünceyi dile getirdiginde, yanit tam bekledigi gibi geliyordu, ne bir eksik ne bir fazla.
Kendisini taniyordu. Zeki bir insandi. Ön sezileri güçlüydü. Karsisindakinin ondan asagi kalir bir yani yoktu. Belki daha da üstündü. Ilk kez yeniden anlatma geregi duymadan her seyi bir kez söylüyor, açiklamak zorunda kalmiyordu. Bir seyi açiklamasi gerektiginde çok sinirlenir, daha kolay nasil anlatilmasi gerektigini bir türlü beceremezdi. Çünkü, konuyu açiklamaya çalistigi sözlerle düsündügünü dogru yansitamiyor, karsisindaki isi daha da karistiriyordu. Böyle durumlarda isi kisa keser ya da çogu kez hiç konusmaz "Önemli degil" deyip geçistirirdi. Konusmasi gerekse bile düsündügünü anlatmamaya çalisirdi.
Çok az arkadasi olmustu. Bir toplumdan en çok bir ya da iki kisiyle yakin iliski kurar, digerleriyle yalnizca konusurdu. Siradan seyleri. Tartismadan, düsüncesini bile anlatmadan. Ilk tanismada ya da ev ziyaretlerinde komsularin birbirlerine, "nasilsiniz", "daha daha nasilsiniz" dedigi gibi. Çevresindekiler, anlattiklarini pek anlayamaz, ne demek istedigini göremezdi. Sinif arkadaslari, zamanin Üniversite sinavlarinda ilk ikiyüz kisi arasina giren kisiler oldugundan, yasami boyu ayni düzeyde insanlarla iletisim kurabildi. Baskalari kendini anlayamadilar.
Yillarca beraber oldugu arkadasi da hiç anlamamisti kendisini. Ona bir düsüncesini anlatmak istese, "Anlamadigini söyler" isi basindan bitirirdi. Ona hiç bir seyini anlatamadi. Anlatsa da, umursamayacagini bildigi için zorlamadi kendisini. Zaten beraberlikleri de devam etmedi, bitti. Daha dogal hiç bir sey olamazdi. Birbirleri ile konusamayan iki insanin beraberligi de olmazdi. Her ikisi de baskalari ile konusup, yoruluyor, beraber olduklarinda konusmadan yorgunluklarini gideriyordular.
Geç vakit bardan, ayrildilar. Pinardan akan taze suyu kana kana içmis doymuslardi. En azindan kendisi öyleydi. Huzur içindeydi. Onunla beraber olabilmek için her seyi yapardi. Onu evine birakti sonra gitti uyudu.
Sabah ise gittiginde büyük bir sorunla karsilasti. Fabrikadaki üretim hattinda bir hata vardi ve çok sik defolu ürün çikiyordu. Kollari sivadi. Hatayi hemen gidermeliydi. Önce bilgisayari kontrol etti. Programda görünür bir sorun yok gibiydi. Tanimlanmis kaliplarda bir bozulma yoktu. Kaliplar üretim sirasina göre makinaya gönderiliyor, üretim kaliba uygun biçimde sürüyordu. Ancak ayni sirada gönderilen bilgilerden ikisi dogru üretim yapiyorsa biri bozuk oluyordu. Bozuk üretimden sonra, üretim hattini durdurup, ayarlari yeniden yapmak ve yeniden üretime baslamak en az yarim saat sürüyordu. Bir çözüm bulmaliydi. Defalarca izledi. Bilgisayari yeniden baslatti. Kaliplarda görülmeyen bir bozulma olasiligina karsin yedeklerini yükledi, programi yeniden baslatti. Olmadi. Üretim tamamiyla durmustu. Isçiler bos oturuyor, arizanin giderilmesini bekliyordu. Stres altinda geç saatlere kadar çalisti. Ariza oranini azaltinca üretimi yeniden baslatti. Arkadasi ile bulusmak üzere arabasina bindi ve onun evine dogru hizla gitti. Derdini ona anlatir, belki konusurlar içi rahatlardi. "En azindan birisi ile konusunca sikintisi dagilir" diye düsünüyordu.
Arkadasinin kapisinda zile dokundu. Kapinin hemen açilmasini bekledi. Kapi açilmayinca "Duymadi" herhalde deyip zile yeniden basti. Bu kez biraz daha uzun. Bir adim geri çekildi. Yeni kapi açilmayinca, biraz düsünceli zile parmagini bastirdi. Zil uzanca bir süre çaldi. Zilin aci sesini, yandaki komsunun oglu kapiyi açarak susturdu. "Ayten hanimi mi ariyorsunuz ?" diye sordu. "Evet" deyince, "biraz önce arkadaslari geldi, onlarla disari çikti" dedi.
Evine dönerken kendisine kiziyordu. Ne vardi bu kadar uzatacak? Çabuk bitirse, kiz arkadasina zamaninda gidebilseydi. "Olmadi" dedi. "Fabrikayi daha fazla durduramazdim ki" diye düsündü. Bu isi yapmak zorundaydi.
Sabah arkadasini aramis, beraber olup olmayacaklarini sormak istemisti. Toplantidaymis görüsememisti. Kendilerini tanistiran arkadasini aramisti pesinden. Tesekkür etti. Beraberligi baslatan ilk adimi attigi için. O saatlerde ne kadar mutluydu halbuki. Su sorun çikmasa olmazdi sanki. Arkadasi hakliydi. Ne zaman gelecegi belli olmayan birini ne kadar bekleyebilirdi ki?
Ertesi gün fabrikada, sorunu çözmek için ugrasti durdu. Hemen bitmesi için çirpindi neredeyse. Ancak gece yarisi olmus sorun giderilememisti.
Cuma günü bütün dikkatini topladi. "Ögleye kadar isi bitirir, aksama onu bir yere götürürüm" diye düsündü. Bütün gayretine ragmen bir milim bile ilerliyemedi. Benzeri sorun diger fabrikada da olusmus kendisini çagiriyorlardi. Burayi birakip digerine gidemezdi. En az iki gün gecikirdi hersey. Tanidigi herkes sira ile aradi durdu kendisini. Telefonla dert anlatmaya çalisirken yarim gün daha kaybetmisti. Çok sinirleniyordu, bir sorunla ugrasirken baskalarinin kendisini arayip konu hakkinda bilgi edinmeye çalismasina. Özellikle "ne zaman bitecek ?" diye sormalari kendisini çileden çikariyordu. Bilse sorunun ne oldugunu, hemen çözer, kosarak giderdi arkadasinin yanina. Ögleye dogru lanet okudu bu isi yaptigi için. Yetistirememisti kendisini yedekleyecek birini. Bu tür sorunlari mutlaka kendisi çözmek zorunda kaliyordu. Diger fabrikadan gelen bir telefon bardagi tasiran son damla oldu. Karar verdi. Birakacakti bu isi. Bir daha fabrikalarin kapisindan bile geçmeyecekti. Bir kösede üretim hattinda önünden geçen makinaya bir vida sikarak yasasa, herkes gibi zamaninda evine gidebilse daha mutlu olurdu. "Parasi batsin bu isin. Özel yasamimi da mahvetti" dedi kendine. Sorunu bulmak zorundaydi. En azindan bu son olmali, ama bitmeli, yarim birakmamaliydi.
Sorunu ancak pazar günü ögleye dogru bulabildi ve giderdi. Fabrikada yasam normale dönünce arkadasini aramak istedi. Artik arkadasina hiç erisemiyordu. Yoktu evde. Sokaklarda dolasti saatlerce. Sakindi ama kararindan dönmeyecekti. Bu isi birakacakti. Ilk arkadasi da bu yüzden kendisini birakmisti. Hem de "Herkes seni birakir" diyerek. Onlarin gereksinimi oldugunda yanlarinda olamiyordu. Kendisi beraber olmak istediginde, onlar gelmek istemiyordular. O zaman gecikmis oluyordu. Hak verdi onlara. Sorun isindeydi. "Nasil olsa sorunu bulur çözer, asistan yetistirmesine gerek yok" diye düsündü herkes. Kendisine tutugu asistanlar bile sorunla karsilasinca, telefonla kendisinden destek alarak çözmeye çalisiyor, kendilerini sikintiya sokmuyordular. Sorunun basinda olmasa da telefonla görüstügü için kendine zaman ayiramiyordu.
Evde biraz televizyon izledi. Sabah olunca fabrikaya gitti. Üretimi denetledi. Görünürde var olan ufak tefek sorunlari giderdi. Kararini uygulamadan önce, son bir kez sansini denemek istedi. Arkadasini aradi. Isterse görüsebileceklerini söyledi. Bekledigi olumsuz yaniti alinca esyasini topladi. Arabasina bindi. Ilk viraji dönerken bile hizi sehiriçi trafik kurallarinin çok üzerindeydi. Ilk benzin istasyonuna ugradi. Depoyu doldurup uzaklasti...
Bir daha kendisini gören olmadi.
O simdi kendi issiz adasinda, sesizce denizin maviligine bakiyor