erken doğan bebekler - sekiz aylık doğan bebek - prematüre bebekler
Erken doğan bebekler olarak nitelenen prematürelerle ilgili olan "Yedi aylık doğarsa yaşar, sekiz aylık doğarsa yaşamaz" söyleminin bilimsel bir dayanağı bulunmuyor
Erken doğan bebekler için çok yaygın inanışlardan biri de "Yedi aylık doğarsa yaşamaz, sekiz aylık doğarsa yaşar" yönünde. Çocuk doktorlarının kırmaya çalıştığı bu inanışın hiçbir bilimsel temeli ve dayanağı yok.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yenidoğan Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Vural, "Bebek yedi aylık doğarsa yaşar, sekiz aylık doğarsa yaşamaz" ile yine pek çok yerde geçerliliğini koruyan "Sarılık olan bebeğe sarı giydirilmeli" mitleriyle ilgili bilgi verdi.
Bebek 7 aylık doğarsa yaşar, 8 aylık doğarsa yaşamaz! "Tıp fakültesinde küçük sınıflardayken neredeyse biz de böyle zannederdik. Tabii ki böyle bir şey yok. Bugüne kadar bu yönde yayımlanan bir yayın yok. Yani daha önceden çıkarılıp da daha sonra yalanlanmış bir bir bilgi değil. Halk arasında yayılmış bir hurafe.
Yedi aylık dediğimiz bebekler 29 - 30 hafta, sekiz aylık dediğimiz bebekler de 33 - 34 hafta civarındaki bebeklerdir. Aralarında dört haftalık bir fark var ve sekiz aylık bebekler bu süreyi anne karnında, o ideal ortamda yaşama şansına sahip oluyor. Tabii ki onlar için dışarıya erken çıkmak, iyi bir şey değil. Bebekler ne kadar erken doğarlarsa riskleri o kadar artar. Karşılarına başta akciğer problemleri olmak üzere çeşitli riskler çıkar. O dört haftayı dolduranlarda ise akciğer problemleri ve nörolojik problemler, gözle ilgili retina sorunları, bağırsak sistemleriyle ilgili problemler çok daha az olur. Sonuçta yoğun bakım ihtiyaçları da yine çok daha az olur.
Yüzde 10'luk fark var
Son aylar bebeğin anne karnında kilo alımının arttığı aylardır. Vücutta depolama, örneğin protein depoları, şeker depoları son aylara doğru daha fazla yapılır. Ayrıca beyinde, kafa içi kanama riski azalır. Bağırsakları yine çok daha gelişmiş olur ve anne sütünü çok daha rahat kabul ederler. Küçük doğan bebeklerse bağırsak sistemleri yeterince gelişmediğinden anne sütünü kabul etmeyebilirler.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki verilerimize göre; yedi aylık doğan bebeklerin yüzde 85'i, sekiz aylık doğan bebeklerinse yüzde 95'i yaşıyor. Yani yüzde 10'luk bir kazanım var. Dolayısıyla bu mitin bilimsel verilerle uzaktan yakından bir ilgisi yok."
Yenidoğan sarılık olunca sarı giydirilmeli! Tüm yenidoğan bebeklerin yüzde 60'ı, bir yenidoğan sarılığı geçirirler. Buna fizyolojik sarılık deriz. Fizyolojik sarılık bir hafta içinde kaybolmasıyla tipiktir. Çocukta bir problem yaratıp yaratmayacağına doktorun karar vermesi lazım. Çünkü bazı sarılıklar fizyolojik sanılıp fizyolojik olmayabilir. Onların daha değişik tedavileri gerekebilir. Onun için ilk günde çıkan sarılıklara çok dikkat etmek gerekir. Genellikle fizyolojik sarılık 24 saatten sonra ortaya çıkar.
Çocuk daha doğduğunda sarıysa ya da ilk saatlerinde sararmaya başladıysa bu normal değildir. Bunun dışında uzun sarılıklar ve zamanında doğan bebeğin iki hafta geçtikten sonra hâlâ sarı olması da normal değil.
Halk arasında geleneği sürdürülen sarı giydirme işinin sebebi de şu; aile bebeğe sarı elbise giydirdiğinde çocuğun sarılığının daha az farkına varılır. Onun için aileler de çocuğa sarı elbise giydirir. Sarı elbise giyince sarılığı azalmış gibi olur. Bebek göze daha az sarıymış gibi görünür. Tabii bunun sarılığın azalmasıyla hiçbir ilgisi yok.
Bu uygulama, sarılıkların geç fark edilmesine ve geç tedavisine yol açar. O nedenle tehlikelidir .
Özellikle normal doğumdan sonra hastaneden erken çıkışlarda bebeğin mutlaka 48-72 saat içinde doktor tarafından görülmesi gerekir. Yoksa sarılık atlanabilir."
En tartışmalı konulardan biridir. Birçok ilaç erken doğum sancılarını durdurabilir. Ama bu ilaçların erken doğan bebek sayısını azaltmada pek katkısı olmamaktadır. Risk gruplarını saptayarak bu kişilerin çok yakından izlenmesi, vajinal kültürlerle mikrop taraması erken doğum riskini azaltabilir. Ayrıca rahim gevşekliği olanlara dikiş atılması ve yatak istirahati yararlı uygulamalardır. Bu konuda Anne'nın iyi eğitimi ve erken doğum belirtilerini erken tanıyarak zamanında hekime başvurması önemlidir.
Erken doğumu erken farketmek
Erken doğum tanınabilir mi? Ya da tanındığında önlem alınabilir mi? Bu da ayrı bir sorundur. Genellikle bazı belirtilerin erken doğum habercisi olduğu ancak olay iyice ilerledikten sonra anlaşılabilir. Bu durumda da çok geç kalınmış olacaktır. O halde erken doğum habercisi olabilecek belirtilerin gözlendiği her duruma erken doğum başlıyormuş gibi yaklaşmak gerekir. Fetal Monitör denen cihazla uterus kasılmalarının karın üzerinden ölçülmesi ayırıcı tanıda oldukça yardımcıdır. Ancak ultrasona göre çok ucuz ve yararlı olan bu cihaz ülkemizde ultrason kadar yaygınlaşmamıştır.Düzenli ve ağrılı kasılmaları olan kadınların yarısında doğum eylemi başlamaz, yani herhangi bir tedavi yapılmasa da doğum ilerlemez ve durur. Bu nedenle de bir ilacın ya da tedavinin etkinliğinin değerlendirmesi güçtür.
32 haftalık bebek yaşar mı
prematüre bebeklerin yaşam şansları
Hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin artmasıyla birlikte prematüre bebeklerin yaşama şansı da artmaktadır. Günümüzde gelişmiş ülkelerde 23-24 haftalık doğan bebeklerin yaşam şansı %40, 25 haftalık doğan bebeklerin %70, 26 haftalık doğan bebeklerin %80, 28. haftadan sonra doğan bebeklerin yaşam şansları ise %90'larda olmaktadır. 28-32 haftalar arasında doğan bebekler orta derecede prematüre doğmuş bebekler olarak kabul edilir. Doğum ağırlıkları 1000-2000 gram arasındadır. Yoğun bakımda solunum, dolaşım ve beslenme sorunları çözümlenene kadar, 3-6 hafta arasında kalırlar. 28 haftanın altında doğan bebekler en riskli gruptur ve bu bebeklerin onda birinde kalıcı sorunlar görülebilmektedir.