Mona Roza, siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
(MUAZZEZ AKKAYA M)
Bu kadar güzel şiirinde bir hikayesi vardır.Bu hikayede şöyledir:
Olay 1950-1955 yılları arasında geçmektedir.
Sezai Karakoç, Üniversiteye başladığı senelerde "Muazzez Akkaya" adında bir kıza aşık olur.İlk çıktığı ve sevdiği kızdır.Bu yüzden onun için büyük bir önem taşımaktadır.Beraber oldukları zaman diliminde sezai ona "Mona Rozam" diye hitap etmektedir.Sonra kızın ihanetine uğrayan sezai başından vurulmuşa döner
Bunun üzerine baş harfleri "Muazze Akkayam" ı oluşturan bir şiir yazar.O sırada kız üniversitenin en zengin çocuğu ile çıkmaktadır.
Artık sene sonu gelmiştir ve bir veda gecesi düzenlenecektir.Arkadaşlarının da ısrarı üzere sezai şiirini bu gece okuyacaktır.Kız birlikte olduğu çocuğun sayesinde en önlerden bir yer ayrıltılmıştır.Sezai sahneye çıktıktan sonra kızla bir an göz göze gelirler ve o muhteşem "Mona Roza" şiirine başlar.Kızın neşesi yavaş yavaş kaçmaya başlamış ve kız çoktan ordan kaçmıştır.Sezai şiirinin onuncu kıtasına geldiğinde "En güzel şarkıyı bir kurşun söyler" cümlesi tüm kampüste çınlarken Muazzezi ebedi hayata taşıyan kurşun bu çınlamayı durdurur.Evet, tahmin edilidiği gibi kız intihar etmiştir.Bunun üzerine Sezai Mona Roza şiirine üç bölümlük büyük bir kitap yazmış ve her kıtasında Mona Rozasına özlemini dile getirmiştir.