Manga - Manga çizgi roman hakkında
Manga (Japonca: 漫画, Japonların çizgi roman için kullandıkları sözcüktür. Manga kelimesinin bilinen ilk kullanımı 1770'li yıllara dayanmaktadır. 19. yüzyıl boyunca kelime özel olarak, üzerinde karikatürler bulunan ağaç bloklarını, özellikle de Hokusai Katsushika'nın 1819'da yayınlanmış olan ve öğrencilerinin kullanması için kendisinin çizdiği taslak, çizim ve karikatürlerini adlandırmakta kullanılmıştır. Hokusai çizdiği taslakları iki Çince karakterin "漫 man" (kaygısız, ilgisiz) ve "画 ga" (resim) birleşiminden oluşan "manga" kelimesiyle tanımlamıştır
Tarihce:
Japonya din ve kültür anlamında büyük ölçüde Çin'den etkilenmiştir. Özellikle 6. ve 7. yüzyıllarda yeni ve güçlü bir din olarak Budizm'in Japonya'da benimsenmesiyle birlikte, Budist tapınaklarının yapımını ve duvar resimlemelerini de beraberinde getirmiştir. Nara şehri bölgesinde bulunan Toshodoiji ve Horyuiji tapınaklarının duvarlarına ve tavanın arkasına İnsanları ve hayvanları konu alan çok çeşitli karikatürler yapılmıştır
Manga'nın Ortaya Çıkışı ve 2. Dünya Savaşı'na Kadarki Dönem
12. yüzyılın başlarında, tapınak duvarlarına ölümden sonraki hayat ve hayvanlar hakkında resimler çizilmeye başlandı. Bu resimler oldukça kabaydı ve figürler abartılmıştı ama stili bugünkü manga stiline benzerdi. Özellikle de 12. yüzyılda Toba [1053-1140] adındaki budist bir din adamının kuşlar ve diğer hayvanlar hakkında çizdiği ve Choujuugiga (The Animal Scrolls) adı verilen eseri ünlüdür.
1600'lü yılların başında bu resimler tapınak duvarları yerine odun bloklarına çizilmeye başlandı. Edo periyodunda (1603-1868) çizilen ve Ukiyo-e olarak adlandırılan bu resimlerde dinsel konulardan çok cinsel konular, özel binalar ve satir resmediliyordu. Resimler tek renkli olarak çiziliyor ve renkler gölgelendirmeler ile tasvir ediliyordu.
1702 yılında Shumboko Ono adında ünlü bir manga sanatçısı bu resimlerden bir kitap hazırladı. Bu bir hikayeden daha çok resim kolleksiyonuna benziyordu.
Manga kelimesinin bilinen ilk kullanımı 1770'li yıllara dayanmaktadır. 19. yüzyıl boyunca manga kelimesi özel olarak, üzerinde karikatürler bulunan odun bloklarını (Hyakumenso), özellikle de Hokusai Katsushika'nın(1760-1849) 1819'da yayınlanmış olan ve öğrencilerinin kullanması için kendisinin çizdiği skeç, çizim ve karikatürlerini adlandırmakta kullanılmıştır. Hokusai çizdiği skeçleri iki Çince karakterin ["man" (rasgele) ve "ga"(resim)] birleşiminden oluşan Manga kelimesiyle tanımlamıştır.
Aslında bu eski eserleri günümüz manga'sının kökeni olarak kabul edilmesi konusunda bazı tartışmalar vardır. Will Eisner'ın dediği gibi eğer manga kökenleri ile bağlı bir sanat ise çok eski bir tarihsel geçmişe sahip demektir. Ama bazı araştırmacılar, manga'nın kökenini bu kadar eskiye götürmenin, Avrupa çizgi romanlarının kökenini taş devrinde mağara duvarlarına çizilmiş resimlere göndermekle aynı şey olduğu söylemektedirler. Bazı araştırmacılar ise manga'nın kökenlerinin eskiye dayandırılmasının nedeninin, sanatçıların mangayı geleneksel bir japon sanatıymış gibi göstererek savaş sonrasında manga'nın devlet baskısına uğramasını önleme çalışmaları olduğunu düşünmektedirler. Ama ne olursa olsun, 12. yüzyıldan kalma bu resimlerin günümüz manga eserlerine olan inanılmaz benzerliği su götürmez bir gerçektir.
Bir İngiliz olan Charles Wirgman 1862 yılında, Japonya ile ilgili haberleri konu alan Japan Punch adında İngilizce bir dergi çıkarttı. Dergi için çizdiği karikatürlerde gölgelendirme, perspektif ve konuşma balonu gibi bir çok ilginç teknik uyguladı ve zeka dolu hicivli bir tarz kullandı. Bunu takip eden Fransız George Bigot gibi birçok avrupalı karikatürcü bu türde örnekler vermeye başladı. Ardından Japon sanatçılar da bu türü benimsediler ve ilk gerçek değişim başladı. Japon sanatçılar o güne kadar kullandıkları fırçalar yerine kalemler kullanıp, o güne kadar bir tabu olan "düzeni eleştirmeme" yargısını yıktılar.
Japan Punch
Japan Punch dergisi tercüme edilip Japonya'da yayınlanmaya başladı ve bunu diğer yeni çıkan hiciv dergileri izledi. Kısa sürede Yokohama'nın Mamaru Chimbun(1877) dergisinin önderliğinde bütün büyük Japon şehirlerine yayıldılar. Bu dönemden günümüze miras kalan en önemli şeylerden biri de çoğu manga'da "İngilizce" kelimelerin geçmesidir. Sonuç olarak Charles Wirgman Japon karikatürünün babası kabul edilmektedir ve adına her yıl anma törenleri düzenlenmektedir.
Rakutan Kitazawa
1902 yılında ilk Japon çizgi bantı (comic strip) olan "Tagosaku To Mokubei No Tokyo Kembutsu" Rakutan Kitazawa tarafından çizilip ilk gerçek Japon gazetesi olan Jiji Shinpo'nun Pazar ekinde yayınlandı. Bu çizgi bantta Tokyo'ya giden ve devamlı homurdanan iki taşralı konu ediliyordu. Eserleri olan Doncia ve Tonda'da Amerikan karikatürcülerinin stillerini ve düşüncelerini kullanmasına rağmen kendine özgü buluşlarıyla Japonya'ya özgü bir orjinallik taşıyordu.1966'da kurulmuş olan Omiya Karikatür Sanatı Şehir Müzesi Rakutan Kitazawa'ya adanmıştır. (Not: 1890 yılındaki Ertuğrul Gemisi faciasından sonra Japon halkının topladığı yardımları getiren temsilci grubunda bulunan ve II. Abdülhamit'in isteği üzerine aralarında Mustafa Kemal Atatürk'ün de bulunduğu rivayet edilen 5 Türk subayına Japonca öğreten Seitaro Noda adlı gazeteci de Jiji Shinpo gazetesinde çalışmaktaydı - Alpin)
Taisho periyodunda [1912-1926] Miyao Shigeo'nun Dango Kushisuke'nin Maceraları (Dango Kushisuke Manyuki) gibi çocuklar için hazırlanmış manga'ları göze çarpar. Bu eserin baş kahramanı ismini şişler üzerinde mochi topları döndürmesinden almıştır. Ama manga ve manga artisti (mangaka) kelimeleri Showa periyodunun [1926-1989] başına kadar Japon günlük hayatının parçası olmamıştır. Manga kelimesinin 1930'larda Japonya'daki günlük hayata girmesi, ilk strip halindeki karikatürlerin gazetelerde yayınlanmaya başlamasıyla tamamlanmıştır.
1920'ler
Bu yıllarda iki tür çizgi bant (comic strip) yayına başlamıştır. Bunlardan biri, çocuklar için hazırlanan ve Amerikan gazetelerindeki benzer yapıtlardan etkilenmiş olan çizgi bantlardı. Pat Sullivan'ın yapıtı Felix The Cat , Bud Fisher'ın Mutt ve Jeff gibi eserleri Japoncaya çevrilip Hochi ve Asahi Graph gibi gazetelerde yayınlandılar. Bu eserler oldukça popüler oldular.
1920'lerin başında Asahi Graph gazetesinin baş editörü Suzuki Bunshiro, Avrupa ve Amerika'yı gezerken çocuklar için bir çizgi bant tasarladı. Japonya'ya dönünce, küçük bir oğlan ve sincap hakkında bir öykü yazdı. The Adventures of Little Sho (Sho Chan no Boken) ilk çocuklar için hazırlanmış başarılı çizgi bant oldu. Kodansha firması, 1920'lerde hikayeler, fotoğraflar ve seri halinde çizgi bantlardan oluşan çocuk magazinleri hazırlamaya başladı.
Aynı zamanda yetişkinler için hazırlanan kısa politik çizgi bantlar da oldukça popüler oldular. Bu yıllarda birçok alanda kültürel ve sosyal değişimler yaşanmaktaydı. Yeni bir populer kültür ve çalışanlar sınıfı oluştu, feminist hareketler başladı. Ekonomik eşitsizlik ve politik adaletsizlik, eleştirilerin hedef noktası oldu. Sol görüşlü manga sanatçılarına göre manga devrim demekti. Japon Manga Sanatçıları Federasyonu (Nihon Mangaka Renmei) gibi bazı bağımsız manga federasyonları kuruldu. Bazı Marxist karikatürcüler, Proletarian Artist League (Proloterian Geijutsu Kai)'nin çalışan sınıfı politik ve kültürel programına katıldılar. Bu organizasyonun lideri olan Kobayashi Tokiji 1933'te bir polis karakolunda polisler tarafindan işkenceyle oldürüldü (Kinsella, 2000: 22).
Worker's News (Musansha Shimbun), War Banner (Senki), Farmers' Manga (Nomin Manga) gibi bazı manga dergilerinde bazı sanatçıların hazırladıkları politik karikatürler ve çizgi bantlar yayınlandı.
Masamu Yanase'nin A Capitalist's Education gibi anti-kapitalist çizgi bantları önce Sunday Yomiuri gazetesinde ve daha sonra büyük gazetelerde yayınlandı.
1930'lar ve Savaş Zamanı
1931 yılındaki Mançurya olayından sonra, 1930'larda medya ve toplum oldukça etkili bir baskı ve denetime maruz kaldı. Yazarlar, sanatçılar, yayıncılar ve karikatürcülere ulusal politik hedefler baskıyla kabul ettirilmeye çalışıldı. Bazı karikatürcüler polis tarafından hapse atıldı, işkence gördü ve hatta öldürüldü.1940 yılının Ağustos ayında devlet baskısıyla bütün bağımsız karikatür ve manga sanatçıları, devlet tarafından kontrol edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) adındaki tek bir resmi kurum altında toplandı. 1941'den sonra medya üzerindeki baskı ve sansür katlanarak arttı. 1937-1944 yılları arasında magazin sayısı 16.788'den 942'ye düştü. Yeni Japon Manga Birliği'nin kalan üyeleri, savaş zamanı propaganda projelerine dahil edildiler. Yeni Japon Manga Birliği tarafından tarafından hazırlanmakta olan Manga dergisi, milliyetçi propaganda yapmakta, İngiliz ve Amerikan liderlerini vampirler ve şeytanlar olarak tasvir etmekteydi. Savaş sonrasında Yeni Japon Manga Birliği adını Japon Mangaka Birliği (Nippon Mangaka Kyokai) olarak değiştirdi ve en iyi organize olmuş bağımsız manga sanatçıları organizasyonu olmayı devam ettirdi (Kinsella, 2000: 22-23).
Black Stray (Norakuro)
Tagawa Suiho
Manga eserlerine olan devlet baskısı devam ederken, çocuklar için hazırlanan çizgi bantlar ve politik olmayan manga'lar yayınlarına devam ettiler. Birçoğu nansensu (nonsense)(saçma) manga kategorisine girdi. 1931 yılında Kodansha, Boy's Club (Shounen Gorakubu) adında renkli bir çocuk dergisi çıkardı. Tagawa Suiho'nun popüler serisi Black Stray (Norakuro), Shimada Keizo'nun Dankichi The Adventurer (Boken Dankichi) (Maceracı Dankichi) eseri gibi askeri birer atmosferi olan hikayeler Boy's Club (Shounen Gorakubu) dergisinde yayınlandılar. Norakuro'da bir köpek tugayına katılarak sonunda profesyonel bir asker olan bir köpek anlatılıyordu. Bu çok popüler eserlerin basımı 1980'li yıllarda bile devam ediyordu.
Pasifik Savaşı süresince çocuk magazinleri oldukça büyük çapta bir sansüre uğradı. Sadece, devlet tarafından idare edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) kurumuna üye olan manga sanatçılarının, hala Kodansha tarafından basımı devam edilen birkaç çocuk dergisi için manga hikayeleri çizmesine izin veriliyordu.
1942'de magazinler ve gazeteler birleştirildi. Ticaretin ve taşımacılığın sekteye uğraması nedeniyle yaşanan kağıt yokluğu nedeniyle 1944 yılında gazetelerde çizgi bant yayınlanması yasaklandı. Sadece, devletçe onaylanmış olan Manga dergisi 1944 yılındaki bir hava bombardımanında basımevi yıkılıncaya kadar yayınına devam edebildi.
B) 2. Dünya Savaşı Sonrasındaki Değişim Dönemi
Savaş Sonrası ve Kiralık Manga'lar
Savaş sonrasında ağır hayat şartları, ekonomik güçlükler ve kağıt sıkıntısı nedeniyle manga sevenler için yeni uygulama başladı: Kiralık Manga. 1950'lerin ortasında manga kiralayan dükkanların (kashihonya) sayısı hızlı bir artış gösterdi ve 30.000 dükkana ulaştı. İsteyenler 10 Yen karşılığında istedikleri bir kitap veya magazini 2 günlüğüne kiralayabiliyorlardı. Shadow (Kage)(Gölge) ve Street (Machi) (Sokak) zamanın en büyük iki kiralık manga dergileri oldular. 1956-59 yılları arasındaki kiralık manga'nın doruk noktasında her biri ayda yaklaşık 160.000 genç erkek tarafından okunmaktaydı (Kinsella, 2000: 24).
Japonya'nın 2. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra 7 sene boyunca tarihsel konu içeren manga yayınlanamadı. Savaş süresince çok popüler olan savaş ve dövüş konulu manga'lar ortadan kayboldular. Bunun nedeni başta Amerika olmak uzere galip devletlerin uyguladığı, savaş, samuray, ordu ve uzakdoğu sporları konularındaki kısıtlamalardı. Bu konularda konuşma özgürlüğünün kısıtlanmasının amacı, savaşçı görüşlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemekti. 1952 yılında imzalanan San Francisco Barış Antlaşması bu kısıtlamalara bir son verip tekrar konuşma özgürlüğü getirdi.
Good-bye
Gekiga'nın kurucusu Tatsumi Yoshihiro'nun eserlerinin toplandığı kitap
Yeni yapılanmakta olan şehirlerin nüfusu 1950'li yıllarda kırsal yörelerden gelen genç göçmen işçilerle dolmaya başladı. Kıt kanaat geçimini sağlayan bu fakir fabrika işçileri için tek ucuz eğlence kaynağı sadece bu kiralık manga'lardı. Eski hayallerin yıkıntıları altında güçlükle hayatını devam ettirebilen halkın gerçek hayattaki acılarını unutması için bir kaçış aracına ihtiyacı vardı. Yetişkinler için bu kaçış aracı filmlerdi, gençler için ise manga'lar. Kiralık manga'ları hazırlayan sanatçıların hepsi amatördü ve çoğu gençti. Bu toplumsal değişimin sonucu olarak bu sanatçılar daha gerçekçi ve kendileri gibi genç yetişkinlere yönelik bir manga stili ortaya çıkardılar. Genç bir sanatçı olan Tatsumi Yoshihiro bu tür dramatik yetişkin manga'larını tanımlamak için 1957'de bunlara "dramatik ve aksiyon dolu resimler" anlamına gelen "gekiga" ismini verdi.
İlk gekiga'lar yeni bir grafiksel gerçekçilik derecesiyle, toplumsal ve politik konularla karakterize ediliyorlardı. Tsuge Tadao, Takahashi Shinji, Tsue Yoshiharu, Saito Takao, Iwai Shige ve Yamamori Susumu gibi genç sanatçılar kendilerini Gekiga Fabrikası (Gekiga kojo) olarak adlandırdılar. Shirato Sanpei'nin 1959-62 yılları arasında yayınlanan 8 ciltlik kiralık gekiga hikayesi olan Ninja'nın Uzakdoğu Dövüş Sanatları (Ninja Bungeicho) adlı eseri kiralık gekiga döneminin zirve noktası olmuştu. Özellikle genç erkekler arasında çok popülerdi. Shinto bu eserinde Disney'in 4 parmaklı karakterlerine, Mickey Mouse'unki gibi devasa gözlere yer vermeyerek yeni bir sosyal realizm getirdi. Hikaye'nin başkahramanı olan Kagemaru bir ninja grubun lideriydi ve 16. yüzyılda feodal derebeylerine karşı bir grup asi köylünün yanında savaşıyordu. Kagemaru bir süper kahraman değildi ve hikayenin sonunda savaşı kaybediyordu ama önemli olan verdiği savaşın değeriydi. Shinto, eserinde sert samuray kanunlarını kullanıp, hikayesine felsefi bir boyut katarak ve gerçekçi çizimler kullanarak anlatmak istediği konunun ciddiyetini vurguluyordu. Gekiga sayesinde yetişkinlerden oluşan bir okuyucu grubunun oluşmasıyla beraber, birçok sanatçı sadece eğlendirmek amacının dışına çıkarak geniş bir tür ve teknik yelpazesi oluşturup sanatsal ve edebi ürünler vermeye başladılar.
Tezuka Osamu
"Manga Tanrısı"
Kırmızı mürekkep ile basılmış olan ve "akabon" adı verilen başka bir manga türü ise Osaka'da sokak satıcıları tarafından satılmaya başlandı. 1947 yılında Tezuka Osamu, 200 sayfalık Yeni Define Adası (Shin Takarajima) adlı yapıtını akabon formatında yayınladı. Bu manga'yı Robert Louis Stevenson'nun Treasure Island eserinden ilham alarak hazırlamıştı. Savaş sonrası halkın yoksulluğuna ve yayın sektörünün gerilemiş olmasına rağmen bu manga çıkar çıkmaz 400.000 adet satarak akabon tarzına ve Tezuka manga'larına karşı ulusal bir hayranlık başlattı. Tezuka bu manga'sında bir ilke imza atarak sinema tekniklerini bir manga'ya uygulamıştı. Bu görsel açıdan bir devrim demekti. Okuyucular manga'yı okurken kendilerini film seyredermiş gibi hissediyorlardı. Bu sayede manga derin, en önemlisi de kalıcı bir dramatik ve psikolojik etki bırakabiliyordu. Bu sırada Tezuka 19 yaşında bir tıp öğrencisiydi. Yeni Define Adası'nın ardından Lost World, Metropolis ve Tetsuwan Atomu gibi bir çok ünlü mangayı çizdi. Yapıtı yeni bir manga türünü temsil ediyordu ve yeni yetişen manga sanatçılarının üzerinde inanılmaz bir etki bırakacaktı. Tezuka'nın adı "Manga Tanrısı" olarak tarihe geçecekti.
Kodansha tarafından 1947 yılında çıkarılmaya başlayan ve savaş sonrası ilk renkli çocuk dergisi olan Manga Boy (Manga Shounen), Matsumoto Reiji, Fujio-Fujiko ve Ishinomori Shotaro gibi bir grup genç manga sanatçısının eserlerini sergilemekteydi. Dergi kısa sürede oldukça popüler oldu. Akabon manga'larındaki etkileyici grafik stili ve gelişmiş öykülemeler Manga Boy editörlerince de uygulanıyordu. Derginin en önemli serisi olan Orman İmparatoru (Jungle Taitei), çok ünlü ve başarılı bir akabon manga sanatçısı olan "Manga Tanrısı" Tezuka Osamu tarafından çiziliyordu.
Gerçekçi gekiga stiline karşılık, kaliteli çocuk magazinlerindeki manga hikayeleri şirin bir grafik stiliyle hazırlanmaktaydı. Bu stil Amerikan Disney animasyonunun koca gözlü ve çarpıtılmış fiziksel görünüşlü karakterlerinden etkilenmişti. Disney yapımları 1945-51 yılları arasında Japon kitapevleri ve sinemalarında bulunabiliyordu. Disney'in bu etkisi, savaş sonrası hikaye mangalarının öncüsü olan Tezuka Osamu'nun eserlerinde hissedilmektedir.
1950'lerden itibaren manga kelimesi ayrıca çocuklar için hazırlanmış, şirin, fantastik ve bazen eğitici olan ve Tezuka Osamu ile ilişkilendirilen yeni bir türün adı oldu. Bu tür, çocuklar için sağlıklı ve temiz bir eğlence kaynağı olarak görülmeye başlandı. Halbuki bu sırada gekiga stili politik kavgalar ve eğitimsiz işçilerle ilişkilendiriliyordu. Gekiga sanatçıları ve manga sanatçıları iki farklı sosyal ve kültürel yapıyı temsil ediyorlardı. Bu nedenle de kaçınılmaz olarak birbirlerini bir nevi "eski düşman" olarak görüyorlardı.
Sazae-san
Hasegawa Machiko
2. Dünya Savaşı'nın ardından gelen zor günlerde yiyecek sıkıntısı ve kötü yaşam koşulları Japon halkını vurmuştu. Bu kötü koşullar altında Sazae-san adındaki bir çizgi bant Japon halkının eğlence kaynağı oldu ve unutulan kahkahaları evlere geri getirdi. Sazae-san 1946-74 yılları arasında Asahi gazetesinde Hasegawa Machiko tarafından çizgi bant olarak çizilip yayınlandı. 28 senelik yayın hayatı boyunca arka arkaya iki jenerasyon tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Kitap haline getirilmiş versiyonu ise 62 milyondan fazla sattı. Başarısının sırrı ise Sazae adındaki neşeli ve unutkan bayan kahramanı ve onun oldukça sıradan ailesinde yatmaktadır. Konu olarak savaş sonrasındaki günlük hayatın sıradanlığında geçen komik olaylar ve aralarında jenerasyon farklılıkları olan ev ahalisinin problemleri işlenmektedir. Sazae-san, Amerikan yapımı Blondie ile karşılaştırıldığında Blondie'nin daha çok karı-koca ilişkilerine değindiği ama Sazae-san'ın tüm aileyi yansıttığı ve karakterin kardeşleri ve annesiyle olan ilişkilerini de anlattığı görülmektedir. Sazae-san'da ilginç olan bir nokta ise bütün karakterlerin isimlerinin denizle ilgili terimlerden gelmiş olmasıdır. Hasegawa Machiko, 2.Dünya savaşı sırasında kırsal alana tahliye edildikten sonra kumsalda yürüş yaparken karakterleri planlamıştır. Mesela Sazae'nin adı bir tür deniz kabuğu, kocası Masuo'nun adı alabalık, kız kardeşi Wakame'nin adı deniz yosunu anlamına gelmektedir. Sazae-san'a gösterilen yoğun ilginin ardından 1969'da televizyon için animesi hazırlanmış ve ardından filmleri ve dizileri yayınlanmıştır. Sazae-san'a olan yoğun ilgi hala devam etmektedir. Sazae-san ayrıca o günlerdeki Japon ev hayatına ışık tutan çok önemli bir kaynaktır.
Takarazuka Revue Tiyatro Grubu
1950'lerin ortalarında, kızlar için hazırlanan shoujo manga'nın ilk temsilcileri ortaya çıkmaya başladı. Bu zamana kadar çok az sayıda profesyonel kadın manga sanatçısı vardı. Kızlar için hazırlanan manga'ların çoğu Tezuka Osamu ve Yokoyama Mitsuteru gibi erkek sanatçılar tarafından hazırlanıyordu. Tezuka, "Knight in Ribbons" adlı eserinde erkek kıyafeti içindeki bir kadının serüvenlerini anlatmıştı.Bu çalışma, kadınlardan oluşan ve erkek rollerini de kadınların oynadığı Takarazuka Tiyatrosu'nu da etkilemişti. Ayrıca genç kızların cinsel ayrım nedeniyle yaşadıkları baskıdan kurtulmak için duydukları istekleri anlatmaları için bir zemin kaynağı oldu. 50'lerin ortasından itibaren kadın manga sanatçıları, anne-kız ilişkilerini, sosyete ve eğlence hayatını, romantik aşkı ve doğaüstü olayları konu alan ve kızlar için hazırlanmış manga dergileri hazırlamaya başladılar. Kadın manga sanatçıları erkek okuyuculardan bağımsız olarak sadece kadınlara yönelik eserler veriyorlardı. Bunun tek istisnası, "Fire" adındaki manga'sında başkahraman olarak bir rock şarkıcısını konu alan ve erkek okuyucuya da sahip olmaktan hoşlanan Mizuno Hideko'ydu