Celtic iki yıl önce ligin son haftasında averaj farkıyla şampiyonluğu Rangers'a bırakmıştı. Bu sezon yine son haftada deplasmanda Motherwell'e mağlup olarak taraftarlarını hüzne boğdu
Celtic, İskoçya gibi futbolun minimal şartlarda oynandığı bir ülkeden, taşıdığı tarihsel ve kültürel kimliği nedeniyle dünyanın her yerinde futbolseverlerin kalbini çalmış bir kulüp. Hem Glasgow'un hem de İskoçya'nın hâkim unsurlarını temsil eden Rangers'la rekabetinde duası kuvvetli futbol âşıklarını fazla mesailere mecbur eden bir takım olarak, Avrupa futbolunun kendisi küçük ama oyun geçmişi büyük bir camia hüviyetini korumuştur. İskoçya liginde bilindiği üzere Rangers ve Celtic neredeyse 'dönüşümlü' diyebileceğimiz bir sistemle şampiyonluğu paylaşıyorlar.
Eğer paralı bir başkan işe el koymuyorsa, son yıllarda ancak Avrupa başarısı transfere daha fazla para ayrılmasını sağlayabiliyor. Ne Celtic ne Rangers Avrupa'da istedikleri kadar ilerleyebildiğinden, epeydir daha minimal davranıp, ekonomik kadrolar kuruyorlar. Celtic, Rangers'a göre kaynakları daha az bir kulüp olduğundan, bu onlar için daha geçerli bir durum.
O bir futbol efendisi
Celtic'in başında Muzzy'li günlerin Leicester'ından hatırlayabileceğimiz Martin O'Neill var. O'Neill İrlanda asıllı. Leicester'ı bırakıp Celtic'e geldiğinde iyi Premiership takımlarından birinin başına geçebileceği konuşulmuştu. O Celtic'i tercih etti; bu 'köken' meselesi o açıdan önemli. Beş yılda Celtic'e altı (lig ve kupa) şampiyonluğu kazandırdı. 2003 yılında UEFA Kupası finali oynattı takımına... Önümüzdeki hafta da İskoçya Kupası'nda final oynayacak. Eğer Motherwell'den son iki dakikada iki gol yeyip, şampiyonluğu Rangers'ın eline bırakmasaydı, istatistikler biraz daha farklı olacaktı. O'Neill'ın
önemli bir sağlık sorunu var (yanlış bilmiyorsam, diyabet ayrıca karısı da özel bir bakımı gerektirecek kadar hasta). Bu nedenle özel hayatında çok dikkatli olmak zorunda. Oysa saha kenarında zaman zaman sakin durmayı becerse de, en az sahadaki futbolcuları kadar enerji sarf eden teknik direktörlerden. Ancak o kadar efendi ve mütevazı bir kişiliği var ki, yaptıkları, sadece 'sevimli' bulunabilir. Kazanma hırsıyla kötüleşen, kararan futbol lordlarından değil o. Ferguson ya da Wenger, tevazu gösterdiklerinde bile, aslında büyük olduklarını söylerler alttan alta. O'Neill'se hep olduğu gibi görünmeyi başaran nadir insanlardan. Kısaca Celtic ona, o da Celtic'e yakışıyordu.
Dramayı tekrar hatırlatalım. Geçtiğimiz hafta, o 'uğursuz' pazar günü, Celtic deplasmanda Motherwell'den son iki dakikada iki gol yemiş, buna karşılık Rangers evinde umutsuz çıktığı Hibernian'ı 1-0 yenerek, bir puan farkla şampiyonluğu, ele geçirmişti ('nesnellik' kaygısıyla, 'gasp etmişti' diyemiyorum ama hissiyatım o istikâmettedir). Maçtan önce ve herkesin takıma şampiyon gözüyle baktığı bir durumda ayrılabileceğine dair imâlarda bulunan O'Neill şimdi ne karar verecek, merakla bekleniyor.