sana tüm eşyalarımı veriyorum
ve sen sever gibi yapıyorsun
bu mülkiyet biçimini,
ismine ilişki demişiz üstelik.
ve ben yeni yeni
saatin alarmını susturmak yerine
gözlerimi açmayı deniyorum
uyanıyorum
akşamdan kalmışçasına ağrıyor başım.
tarihin elleri
yeni bir ilişki biçimini
biçimlendirene kadar
eşyalarımı geri almam gerek senden
rüzgar kum kaçırmadı
gözlerime
ne de bir şey battı
ağlıyorum
bu basit ve açıklanabilir
bu alışkanlığı gözyaşıyla ifade ediyorum.
bir elveda cümlesine
veya bunun yerine geçebilecek bir bakışa
ihtiyacımız yok
boş, çok virgüllü cümlelere
başka insanlar aramaya gidiyoruz
bunun bir adı da ayrılık oysa
aynı karşılığı verecek kadar hazırız
sokaktan geçip giden birinin
adamakıllı bir aşk olabileceğine...evet.
zaman nedir öyleyse ?