Bir acının çağlayanına düştük iki gözüm
bir uçurum kıyısına
tutunduğumuz dal incecik, kırıldı kırılacak
nasılda acıyor hayatlarımız
umudun siyaha büründüğü yerdeyiz
kimse bilmez biz kimiz, adımız ne, nerdeyiz
kalmadı bir anlamı artık
açan gülün, düşen yaprağın, akan pınarın
sonbahar rüzgarları esiyor şimdi gönül dağımızda
üşüyoruz
zaman değişti dostum, insan değişti
hangi ağzı öpsek kokuyor
hangi duvara yaslansak çürük
her gece böyle yorgun, viran
ne yana baksak
kedere aralanan kapıdır zaman
ne yana dönsek bir yanımız küs
ne yana dönsek yağmur hıçkırıkları
aynalarda paramparça yüzümüz
yüregimize batıyor kırıkları
oysa ki seninle
uzak dağbaşlarına yazmıştık umutlarımızı
denizlere, dalgalara, firtınalara,
upuzun ırmaklara yazmıştık sevdalarımızı
kanatları sevdalı iki güvercindik mavi göklerde
vurulduk işte yaşama tırmanırken sevinçle
zehirli oklar saplanıyor kanatlarımıza ne yana uçsak