Rose: Düşünceleri ve Hayata Bakışı

Son güncelleme: 07.09.2005 15:45
  • İnsan bazı metinleri okuyunca bazı şeylerin farkına varır.Buda o güzel örneklerden birisi, gerçekten okuyunca insan kendisini arkaya yaslayıp düşünmeye başlıyor.
    Şahsen etikendiğimi söyleyebilirim


    >>ROSE
    >>Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra
    >>"Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım
    >>bulabilecek misiniz" dedi...
    >>Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omzuma
    >>dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana
    >>gülümseyerek bakıyordu...
    >>"Ben Rose" dedi.. "Benim adım Rose, yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem
    >>tanıştık seni kucaklayabilir miyim?.." Güldüm... "Tabii" dedim...
    >>"Hadi sarıl bana..."
    >>Öyle sımsıkı sarıldı ki...
    >>"Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin" diye şaka
    >>yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
    >>
    >>"Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk
    >>doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..."
    >>
    >>Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş
    >>olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve
    >>hep kantinde lafladık... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu
    >>dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.
    >>
    >>Sömestr boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı
    >>çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer
    >>öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu.
    >>Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu...
    >>
    >>Sömestr sonunda, Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması
    >>için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
    >>
    >>Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman
    >>yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden
    >>düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış
    >>mikrofona doğru eğildi...
    >>
    >>"Ne kadar beceriksizim, değil mi?... Özür dilerim... Buraya gelmeden
    >>önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu
    >>görüyorsunuz... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya
    >>koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları
    >>söyleyeyim, olur mu?..."
    >>
    >>Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına
    >>başladı:
    >>
    >>"Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz...
    >>Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç
    >>kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı
    >>vardır... Hergün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız
    >>olmalı mutlak... Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda
    >>dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi
    >>yok...
    >>
    >>Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19
    >>yaşındaysanız ve bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden bir
    >>yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz... Ben
    >>87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey
    >>üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir
    >>yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç
    >>yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak birşeyler yapmak,
    >>üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
    >>
    >>Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil,
    >>yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar,
    >>pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey
    >>yapmayanlardır..."
    >>
    >>Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi
    >>içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi....
    >>
    >>Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü.
    >>Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
    >>
    >>"Yapabileceğimiz herşeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize
    >>hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi
    >>bu...
    >>
    >>Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders
    >>olmalıydı:
    >>
    >>
    >>
    >>"Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur"
#07.09.2005 14:10 0 0 0
  • qec diye ßi kavram Yoqktur..
    Etrafımızda ßinLerce öLü var evet doqru. ve hatta o öLüLerin içinde ßeLki ßizde varız. her $ey Monoton. ama ya$amdan zevk aLmayı Cok ii ßiLiomu$ Rose ;)

    87 ya$ında. ßence qec die ßi kavram oLmadıqına en qüzeL örnektir Rose'nin hikayesidir

    ßizimLe payLa$tıqın için saoL @Lazarus
#07.09.2005 14:52 0 0 0
  • Ellerine yüregine saglik
    Tesekkürler
#07.09.2005 15:45 0 0 0