O İşte

Son güncelleme: 08.08.2009 12:59
  • OO İŞTE


    AKLIMDAN BİR TÜRLÜ ÇIKMAZ GÜLÜŞÜN
    HER SABAH ÖNÜMDEN AKAR GİDERSİN
    BİR ÖMRE BEDELDİR SELAM VERİŞİN
    ÖMRÜMÜ ARDINA TAKAR GİDERSİN..



    NERDEN BİLECEKSİN BİR GÜLÜŞÜNDE
    BİR ÖMÜR TAKILIR KALIR PEŞİNDE
    HER SABAH YAKTIĞIN AŞK ATEŞİNDE
    KALBİMİ YENİDEN YAKAR GİDERSİN..


    HELE O SAÇLARIN O EDA O NAZ
    DİLİMİN UCUNDA ' DUR BEKLE BİRAZ'
    DİYEMEM BİR TÜRLÜ BİR TÜRLÜ OLMAZ
    SANKİ ANLAR GİBİ, BAKAR GİDERSİN...


    noimage



    Kalemin, kâğıtla olan valsı bitmiş, kelimeler bir bir dökülmüştü ağızdan. Onu gördüğünden beri, en yakın dostu olmuştu kâğıt ve kalem. Nereden bilebilirdi ki bu dostluğun karşılıksız bir sevda ile başlayacağını? Ve nereden bilirdi ki söz olup kâğıtlara döküleceğini? Sevmişti işte, karşılıksız olduğunu bile bile sevmişti onu.

    Her sabah yeni bir heyecanla doğdu güneş odasına, fark edilmek uğruna türlü çabalar verdi genç adam. Her akşamda karşılık alamadığı bir sevda uğruna kapılarını kapattı. Gönlünün içinde bir yerlerde sakladığı sevdasının, çekilmezliğini bilse de, sevmeye hiç bıkmamaya yeminler etti.

    Bir gün, bir su gibi aktı genç kız kapılarının önünden yine. Hakkında yaşanılan bir sevdadan habersizce gülücüklerini saçtı etrafa. Genç adam sevdiğinin yüzünü görmesiyle bir umut daha doğdu içine. Belki bugün bir şeyler olabilirdi. Sevda çiçekleri boy boy yeşerdi yine içinde. Tam karşısında yerini alıp, gözlerinin içine fütursuzca daldı Lakin anlamadı yine genç kız, geçip gitti, geride kırık bir kalp bırakarak yine.

    Hüsran tohumları, yeni yeşeren sevda filizlerini soldurdu hemen. Genç adamın yüreğine buruk bir acıyı da bıraktı giderken ardından.

    "Olsun"dedi genç adam. "O sevmese de ben seveceğim onu"

    Günler birbirini kovalarken, yaşadığı aşk ile ağırlaştı genç adam. Önce gözleriyle belli etti kendini bakıyor ama görmüyordu, sonra kulaklarıyla hiçbir şeyi duymamaya başladı... Bir çiçeğin susuz kalışı gibi soldu iyice.

    Aşk, birden gelip, şiddetle çarpmıştı ona. Sanki tüm hücrelerini birden öldürüp gitmişti. Bu çıkmazdan kurtulması için genç kızın sadece ufak bir umut vermesi yeterliydi ona onu kendine getirecek küçücük bir kıpırtıydı istediği. Lakin olmadıne bir gülüş ne bir bakış geldi genç kızdan.



    Tüm renklerinin siyah olduğu bir gün, genç kız tam önünde durdu genç adamın. İkisinde de ne ses, ne soluk vardı. Dudaklar sustu, gözler birbirini ağırladı. Derin bir bakış, genç adamın gözlerine zehirli oklarını fırlattı aniden. Tanımsız bir duygunun ruhunu sarmasıyla sendeledi genç adam. Boynunu bükerek geri çekildi önünden. Sözler olmasa da olurdu bazı zaman. Anlamıştı. Sağır bir susuşla, öksüz bir sevda bırakarak gidecekti yine genç kız ardından. Rüzgârın esip, gittiği gibi, ayrıldı yine oradan.

    Ruhunu korkunç bir fırtınaya emanet etti genç adam, göz göze geldikleri yerde kalakaldı öyle. Üşüdü, titredi ve düştü birden. Bir güle benzetip, koparmaya kıyamadığı sevdiği, bir bakışla darmadağın etmişti onu. Bütün dikenlerini kalbine saplayıp kanatmıştı sevdasını.

    Yarası derinleşirken son gücünü bir yardım bulmak için eve varmaya harcadı. Gözleri bir dost aradı. Kalem ve kâğıt orada içinde biriken acıyı çekip almak için bekliyorlardı. Son bir satır karalayabildi tek dostu kalemi elinden düşene kadar.

    Siyah ve beyaz çizgiler de hayatından silinene dek o son satırı okudu;

    "Dur, bekle biraz"







    Öykü: Gülnaz Hasköy.
    Şiir: Ali Sönmez
#08.08.2009 11:42 0 0 0
  • Çok güzel olmuş yüreğine sağlık
#08.08.2009 12:59 0 0 0