Sırat köprüsünü senin irisine boyamak gerek...
Ya da ilk çocuguna mahşer adını veren kıyametin
Çarpıcılığını,gözlerine zerk etmek...
Tenindeki mimarinde restorasyon yapmaya
Çalışan,bir yürek işçiliğiydi benim sevdam...
Kırmızı üniformalı işçilerin tarafından
Konulan,
Yıkım kararıyla çöktük..
Tarihe karıştı biz'li müzayede salonları
Paha biçilemeyen sevişmelerimizi
Resmiyetten uzak alım-satımlarda söndürdük...
Ah Elenore...
Ömrüm hesapta olmayan ecellerle boğuşurken
Sen dekoltene topladın tüm yaşamı..
Bütün küsüratlar kalabalığının sonsuza en yakın kısmında
Vücut ısısı hayli ateşli bir kelimeden türemiş anlarda
Yüzün görünürdü,gidişine müteakip...
Güneşin yüz görümlüğüydü bakışların derken
Ve sen ağladıkça yanağına gün ekerken
Ah Elenore..
Sahi neydi bu geçim sıkıntısındaki fikirlerin?
Haklısın...
Aslında asgari ücretli iç çekişmelerimizin bedelini
Küçük çaplı ten alışverişlerinde ödedik..
En kötü ihtimalle basit bir rol kaparken veda cümlelerinden
Beyaz ağlamaklı oldu kucağımızda
Biz haliyle renklerimizide katlettik...
Ah Elenore!
Şimdilerde ezber bozuyoruz birbirimizden uzak...
Göğe doğru ambalajı açılmamış sövmeler gönderirken
Ve nefesimizi Allah'a ısmarladıkda noktalamışken