Yaman Bir Şeytandır Gitmeler - Aşk Hikayeleri - Hayrettin Taylan
Ağların ağlamaları ördüğü yalnız sarkacında sarılıyor gidişlere. Yarlı yücelerde bağdaş kurup kanıtsız hatta anıtsız söylemlerinin gölgesine sığınmak çare olur mu? Sensizliğin hikayesini anlatacağım güneş tutulmasına.Sana tutuluşlarımı izleyecek karanlık düşler, bir gün yeniden gelmeler.. .Sevmenin ipsiz oyunlarda artık cambazların işi olmadığı bu aşk küresinde kırılgan nameler sunmasın hayat.
Öfkelerini tohum gibi ekmişsin yazılara,beni silmişsin uzun öykü kahramanlarında.Ben melankolinin yeni babası olmuşken yazın tarlasında ,senin huzur çardağında başka gözbebeklerin ışıltısıyla mutlu olman gerekti.Yazdığın, her yazıda hüzünler,vedalar aşılı.
-Acep hani şu sildiğin ,hani şu unuttuğun, hani umursamadığın asrın mecnunu benden kaynaklanmasın nemlican
Öfke öfke çiçeklerinden buket buket büyüttüm mahsul zamanı aşk çıktı gülüm.Sahte sevgilerin kanamış damarında kanamış, canımı verdiklerim.Yılgınlığın kırmızı şarabında seni içmişim ben değil özlemler , gelmeler, gitmeler sarhoş olmuş, Her fırtınada çadırımı toplamış ,yüce yaylalarına gelmişim arılar gibi oğullanmışım gözleri nemli, yüreği demli bir geleceğin yeşilliğinde beklemişim seni.
Umutlarımı yeni doğan bebeklere vermişim, ağlayışlarına karışsın diye. Çığlıklarında mutlanmış, büyümeler sunsunlar diye huzurla beklemişim seni.
Mevsimler değişmiş ,durmalar durulanmış, öğünmüşüm un gibi umut yolunda .Acılarımı yumaklara sarmış, sarmaş dolaş halimizin gölgesinde hep beklemişim nemlican.
Belemişim, yüreğindeki ahların dağ deviren tufanlarını.Esmişim,kırılmışım, küsmüşüm,uzak kalmışım,;ama bu yürek seni her duyguda unutamamış.. Sevdanın isimsiz tortularını biriktirmişim Fırat'ın ,Dicle ile seviştiği Mezopotamya buluşmalarında.
Araflarıma berrak gidişler biriktirmişim ki Basra'da sonsuzluğun ve sensizliğin okyanuslarına açıldığımda gelişini dalgalar, anlatılmaz algılar yutmasın.
Sen Kızılırmaksın benle Dicle oldun.Ben Fırat, yıkılan, sular altında kalan aşk kentlerim var.Gözyaşlarınla bu kentler bir bir sular altında kaldı.. Bunca sevmişliğim, yakılmışlığım ,beklemişliğim, arınmışlığım bitecek elbette bir gün.
Hazan yaprağını döken gönül ağacın beni anlatmayacak bir daha.
Aç ve aşksız bir kurt gibi senin dağlarında ,yaralarımı yalaya yalaya döneceğim göz nurlarının önüne.Ali cenap akışların içten bakışı gibi bakacağım uğruma akıttığın göz pınarlarına.
Akıttığın gözyaşı nehrine olta atıp melez gidişlerini tutacağım, bütün gidenlerin ardında öylesine bakıp bebekler gibi ağlayacağım.
Yüreğindeki kirlenmiş tutku köşklerine yeni Leylalar alacağım ,sensizliği temizlesinler diye.
Bir tan vakti kalkıp ,tutunamayanlarımı alıp hiç bilmediğin, hiç gelemeyeceğin ve de beni asla bulamayacağın uzak yüzyıllara önce yazılmış aşk anıtı olacağım sonra aşkı uğruna kayıpkent kuran son asi aşıkperver olacağım. Hayat bir oyun, aşk onun iç oyunu.
Bense seni seven aktör ve de sevdamızın senaristi. Hangi acıyı izlesem sen filmi,hangi sevdayı yazsam sen ,hangi esen rüzgara zar olsam sen.Bu yüzden kendime alkışlar sundum iyi yazılmış bir kaderin iyi yazılmış sevdasını yaşıyorum diye.Bu kimseye nasip olmaz sen sevmesen de ,sen gelmesen de ben yüce bir sevdanın arşivindeyim, otağındayım, batağındayım,umut sancağındayım
Yalnızlık sana doymadan kalkmaz bu gitmenin şeytan cenderesinde.
Yara berelerim, isyanımdan, vurulmuşluğumdan ,dahası bir gün mutlaka geleceğinden görünmüyor, kurumuyor .
Sen de kaç ürkek bir ceylan gibi buralardan. Hiçbir tufan dahi bana ulaşamayacağın yerlere götürsün.Sen ceylansın,aşk dağlarımda gezersin ancak,yüreğindeki kimyayı almadan, seni yeniden yaşamadan bu nefes son nefsi lezzetinden gitmeyecek.Kalbimde yoksul özlemlerle sevgi sadakanla yaşayan yaralı ,her derdi , her yeri yırtık pırtık bana sarıl dilersen.
Gözlerinden dökülen yaşları ne zamandır görmedim.Sahi arada ağlıyor musun? Köşeye sıkışmış ani gitmelerin sokağımızda korkak bakışlar atma sakın. Savurup saçlarını geriye,atma bensiz geçtiğin tutkumuzun hecelendiği anlarda.
Ben artık sensizliğe alışa alışa yanından sessizce gelip geçen bir yabancıyım .Elimde bir tesbih, entelektüel adam tesbih kullanır mı sakın deme,her taşı yüreğimde bıraktığın taşlardan yapılmış.Sensizliği,dahası bensizliği çekiyorum.
Sesinden her gün ayrılık şarkılarını duyamadıktan sonra ,omuz omuza verip ağlamadıktan sonra yüreğimin en kutsalında kalsan da gitsen de yeniden gelsen de artık fark etmez Nemlican.
Hani senin `o an` `oracıkta` `ancak` arkasından baka kaldığın... anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an...
...o işte...en acıtanı o işte anlatamadım yüreğime, vicdanıma, dünyama.