Hakasya Cumhuriyeti ve Hakaslar Tarihi

Son güncelleme: 17.11.2009 13:26
  • Türkistan'da Sibirya'nın güneyinde, Sayan-Altay dağları ve Yenisey nehri yanında ve Altay Cumhuriyeti'nin kuzeyinde yer alan Hakasya, 62.400 km2 lik bir yüzölçümü ile Rusya Federasyonuna bağlı özerk bir cumhuriyettir.Hakasya Sayan-Altay dağlarının bir parçasıdır. Üzerinden dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan Yenisey (Kim Suyu) ırmağı geçmektedir.

    Başkenti Abakan şehridir. Ülkenin üçte ikisi dağlık olup halkın çoğu Abakan ve Yenisey Nehirlerinin kenarında yaşamaktadır.Türkçe konuşan Hakaslar'ın asıl adı Koraylar (Hooraylar)'dır. Hakaslar, Kaçinler (Haaş, Haas), Sogaylar, Kızıllar ve Koybollar (Hoybollar) olmak üzere dört boy olup bu dört grubunu ortak ismi Hakastır. Hakas dili Türk dilinin Uygur-Oğuz grubuna dahildir. Öz diline, öz kültürüne ve geleneklerine bağlı olan Hakasya'da üniversite, teknik enstitü, dil, tarih ve edebiyat araştırmaları enstitüleri bulunmaktadır.Çeşitli kültür ve sanat kuruluşları, 4 tiyatrosu, kütüphane ve müzeleri ile, müzik ve sanat okulları mevcuttur.


    Uygur Türkçesine yakın bir dille konuşan Hakas Türkleri Hıristiyan olmakla birlikte Şamanist inanış ve adetlerine devam etmektedirler. Zengin ormanlar, göller, bozkır ve dağların birleştiği bölgede yer alan Hakasya, uygun tabiat şartları, yer altı kaynakları, çeşitli metaller ile ilginç bir Türk ülkesidir. Hakasya güçlü bir ekonomi ve ziraate sahiptir. Bölgede tarım, hayvancılık ve kerestecilik yapılmaktadır. Özellikle buğday, meyve ve sebzecilik önem kazanmaktadır. Koyun, at, sığır ve arıcılık önemli geçim kaynağıdır.

    Ülkede zengin kömür, altın, bakır, barit, tutya ve demir çıkarılmakta olup, ülkenin büyük bir kısmı ormanlarla kaplıdır. Madencilik, kerestecilik ve gıda sanayi önemli iş kollarıdır.Hakaslar, Güney Sibirya'da yaşayan en eski Türk halklarındandır. Hakaslar'ın ikibin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir. Bugünkü Tanrı Dağı Kırgızları da dahil bütün Kırgız Türkleri'nin bilinen ilk yurtları Yenisey Nehri civarıydı. Tanrı Dağı Kırgızlar'ının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi hadiseden bahsetmektedir.

    Manas Destanı'nın anlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey civarından bugünkü vatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. Bu göçe katılmayıp Yenisey civarında hayatını sürdüren Kırgız Türk toplulukları ise Yenisey Kırgızları olarak hayatlarını devam ettirmişlerdir. IX-X. yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlar'dan "Heges" ismiyle veya diğer bazı kaynaklara göre ise "Kie-kia-se" adıyla bahsediyorlardı. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız gruplarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması Yenisey Kırgızlar'nın ayrı bir kimlik benimsemesini ve Hakas adını kabulleriyle sonuçlandı.

    Hakaslar'ın bu ismi kabul etmelerinde Rus istilasından sonra yaşanan sürecin de etkisi büyük oldu. Ruslar bu bölgeleri istila edene kadar ve daha sonraki uzun yıllar Hakaslar'a, diğer Rus hakimiyetindeki Türk halklarında olduğu gibi "Tatar" demekteydiler. Diğer yandan Ruslar tarafından yıkılan Hakas Devleti'nin hanedanlığını ise "Hırgız Soyu" (Kırgız) sürdürmekteydi. Bölge halklarını tanıyan Rus Türkolojisi, Hakas Türkleri'ni hem Kırgızlar'dan hem de Tatarlar'dan ayırt ederek bölgede Hakas kimliğinin yerleşmesini başarmıştır. Bütün Çarlık döneminde Hakaslar, Açin, Minusin, veya Abakan Tatarları olarak adlandırılmıştır. 1718 yılında Rus kaynaklarında bölgeye "Kırgız Yeri" veya "Hongoroy" tabirleri kullanmışlardır.

    Bu ismi benimsemekte Hakaslar da hiç güçlük çekmemişlerdir. Çünkü ikibin yıldır Çin kaynaklarında bahsedilen bu adla bütün Kırgız Türk grubunun tarihinin asli sahibi olmak gibi bir his ve moral değerle süreci kolaylaştırmışlardır. Hakas adı ilk olarak Sovyet Birliği'nin kuruluş döneminde resmi olarak kabul edilmiştir.

    Böylelikle M. Ö. II. yüzyıla kadar uzanan Hakas Türkleri'nin tarihinde Hakas adının oluşumunu üç önemli dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönem Hun ve Kırgız Devletleri dönemidir ki, bu dönemde Hakaslar Yenisey Kırgızları olarak isimlendiriliyorlardı (M. Ö. II. yy. - M.S. XIII. yy.) Türkistan'ın en eski halklarından olan Yenisey Kırgızları yalnızca Hakaslar'ın kökenini oluşturmuş değillerdir. Onlar aynı zamanda bugünkü Kırgızistan Kırgızları veya diğer adıyla Tanrı Dağı Kırgızları'nın da kökeninde önemli yer alırlar. İkinci dönemi ise Hooray Devleti (XIV-XVIII. yy.) oluşturur ki bu dönemde Hakaslar'ın diğer Türk Halklarına göre kendilerine has özellikleri oluşmaya başlar. Üçüncü dönemi ise Rus istilasındaki dönemdir ve 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayan yeni dönemin özellikle Sovyetler devri sürekli ve bilinçli yapılan propagandalarla Hakaslar, yeni bir kimlik etrafında toplanmıştır.

    Hakaslar Tarihi

    Hakaslar'ın çok eskilere uzanan tarihlerinde M.Ö. II. yüzyıl'da Hun idaresine girdikleri bilinmektedir. Diğer Güney Sibirya Türkleri gibi Hakaslar'ın da yazı tarihi bu dönemde başlar. Hakaslar yazıyı Hun Devleti idaresinde öğrenmişlerdir.Bu budun Gök Türk devrinde ve sonraki zamanlarda, başlıca Abakan Bozkırı'nda yaşamakta idi. Hükümdarlarının Kağan unvanı taşıması onların bu esnada kuvvetli bir topluluk olduklarını göstermektedir. Bundan dolayı ne Göktürkler ne de Uygurlar Kırgızlar'ın siyasi varlıklarına son veremediler. Buna karşılık Kırgızlar'ın 840 yılında aşağı inerek Uygur Devletini yıkmak ve Orhun Bölgesi'ni fethetmek başarısını gösterdiklerini biliyoruz.

    Kırgızlar'ın, Gök Türkler'le mücadeleleri İlteriş Kağan'ın oğlu Kapgan Kağan döneminde oldu. Kapgan Kağan Türk tarihinin en büyük fatihlerindendi. Kapgan Kağan Çin üzerindeki seferini tamamladıktan sonra Yenisey boylarında oturan Kırgızlar'ın üzerine yürüdü. Mevsim kış yol uzun ve meşakkatli idi fakat bu sefere zaruret vardı. Tonyukuk Kitabeleri'nde anlatıldığına göre "(Kuvvetli Kırgız Kağanı) Çin ve On-ok Kağanları ile anlaşıp, Altun ormanı'nda (Altaylar'da) toplanalım, ordularımızı birleştirelim Göktürk Kağanı'na saldıralım, yoksa Kağan cesur ve ayducusı (danışmanı) bilge olduğundan o bizi mahv eder demişler." Kapagan ile Tonyukuk idaresindeki Göktürk Ordusu "kar sökerek ağaç dallarlına tutunarak, bazan atları yedeğe alarak" yolsuz vadiden Köpgen Dağları'nı aştı. Yenisey'in kaynağına yakın yerlerde Ani Nehri boylarında Kırgızlar'ı bastı. Hanı telef olan Kırgız ülkesi teslim alındı (687).

    Tarihi Türk ülkesi Ötüken'de Göktürk Devleti 745 yılında yıkıldığında yerine Uygur Hakanlığı kuruldu. Abakan'da yaşayan Kırgızlar bu devlet içinde her zaman tehlike kaynağı idi. Uygur Hakanlığı ile Kırgız Kağanlığı iki kez savaştılar. İlki 758 yılında Uygur Hakanı İl İtmiş Kağan döneminde, ikincisi ise Alp Kutluk Bilge Kağan (779-789) dönemindeki savaşlarda Kırgızlar yenildiler. Böylelikle Göktürk ve Uygur Devletleri'nin idaresine alındılar. Daha sonra Kırgızlar, 840 yılında şiddetli bir hücum başlatarak Uygur Devleti'ni yıktılar ve Ötüken'de kendi devletlerini kurdular. Ancak orada fazla kalamadılar. 920 yılında bütün Moğolistanı ele geçiren K'i-tanlar Kırgızlar'ı Ötüken Bölgesi'nden çıkarıp eski yurtlarına sürdüler, bazıları ise batıya göç ettiler. K'i-tanlar ve devamı olan Karahitaylar Yenisey havalisine kadar sokulmadılar. Daha sonra Cengiz Han 1207 yılında Kırgızlar'ı kendine bağladı. Böylece Kırgızlar Cengiz Han'a itaat eden ilk Türk boyu oldular. 1217 yılında Moğollar'a karşı başlayan direnmeden bir yıl sonra Cengiz Han'ın oğlu Coçi Yenisey Nehri'ni buz üzerinden geçerek Kırgız Kağanlığı'na tamamen son verdi. Tolui ulusunun topraklarına dahil edilen Yenisey boylarında Kırgızlar bundan sonra birer reis tarafından idare edilen iki kısım olarak yaşamaya devam ettiler.

    Kırgız kavminin Uygur Hakanlığı'na yıkarak işgal ettiği Ötüken'de tutunamayıp, buranın Moğol K'i-tanlar'a geçmesine ve tam idrak ve intibak edemedikleri "Orhun Kültürü"nün ortadan kalkmasına sebep olmak, dolayısıyle eski Türk hakanlar yurdunu, bir daha geri gelmemek üzere Moğollar'a geçirmek suretiyle Türk tarihinde menfi bir rol oynamışlardır.

    İslam Türkistan'da yayılmaya başladığı IX-X. asırlarda Kırgızlar Yenisey boylarındaki yaşantılarını sürdürüyorlardı. İslamı kabul etmiş Türklerle ilişkileri ticaret vesilesiyle oluyordu. Maveraün-nehirden iki yılda bir Yenisey boylarına kervan gelir, dokuma mamüllerli başta olmak üzere bir çok ticaret malı getirir, değerli kürkler, misk ve özellikle ok yapmakta kullanılan bazı ağaçlar satın alarak dönerdi. Hududu'l-alem'e göre (yazılı 982) Kırgız Hakanı Kemcikeş denilen şehirde otururdu. Bundan başka Kırgızlar'ın şehirleri yoktu. Ölülerini yakan tek Türk kavmi onlardı.

    Kırgızlar'ın mühim ekseriyeti Yenisey boylarından ayrılarak şimdi Kırgızistan denilen Türkistan'daki yurtlarına XIII. asırda Kalmuk Moğolları tarafından getirilmişlerdir. Manas Destanı'nda ise bu büyük göçün Kırgızlar'ın büyük kahramanı Manas Hanı öncülüğünde yapıldığından bahsedilmektedir.İkinci ve daha az nüfuslu Kırgız grubu ise Yenisey boylarında kalarak yaşantısını Hangoray Devleti'yle (reisliğiyle) sürdürdüler.

    Moğol istilasından sonra XIV. yüzyılda kurulan Hangoray (veya Hooray) Reisliği ise Rus istilasına kadar varlığını sürdürmüştür. Bugün Hakasya tabir ettiğimiz bölgede kurulan bu devletin topraklarına "Kırgız Yeri" veya "Kırgız Toprağı" ifadeleri kullanılması elbette önemle belirtilmelidir. XVII. yüzyılda Hakasya'yı istilaya gelen Rus askerleri bile bölgeye Kırgız Toprağı diyorlardı. Yenisey Kırgızları'ndan kök alan Hongoray Devleti'nde o dönemki adlarıyla dört Türk halk grubu yaşamaktaydı. Bunlar Altısar, Isan, Altın ve Tubin halkları veya oymaklarıydı.

    Hongoray Devleti'nin halkını oluşturan bu gruplar da Türk dünyasının birliği hususunda çok önemli ip uçları vermektedir. Bu gün bilebildiğimize göre ve Tubin grubu Hakaslar'dan kilometrelerce uzakta İdil-Ural Bölgesi'nde yaşayan Başkurt Türkleri'ne de kök olmuş, Türk grubudur. Bugün Başkırdistan'da Tabın adıyla bir boy yaşamını sürdürmektedir.

    Her vesileyle belirtildiği gibi tarihte kavimler göçünde önemli rol oynamış Türk milletinin boy, aşiret, oymaklarının değişik dönemlerde aldıkları adlar ve bunların göçleri aydınlığa kavuşturulabilirse bugün ayrı adlarla tanımladığımız Türk halklarının hemen hepsinin kökeninde aynı boy, aşiret veya oymakların rol oynadığını görmüş olacağız. Bu bilgiler ise Türk dünyasında mikroetnos asabiyetlerinin son bulup "Türk üst etnosunda" "Türk kimliği"nde birleşmesine büyük katkı sağlayacaktır.



    alıntı
#17.11.2009 13:26 0 0 0