Kitabımızda daha çok dini uygulamaların Kuran'a göre nasıl olduğunu ortaya koyduk. Oysa bu soruda olduğu gibi din adına olaylara, insanlara bakış açımızı da Kuran belirler. Kuran ayetlerini incelersek, Kuran geldikten sonra Musevi olmaya veya Hıristiyan olmaya devam edenlerin cehennemlik olduğuna dair hiçbir iddia geçmez. Sırf bu bile mezhepçilerin bu konu hakkındaki uydurmalarını yalanlamamıza yeterlidir. Üstelik bir de Musevi ve Hıristiyanlar'ın iyi fiilerinin karşılığının verileceği, aralarında iyilerin olduğunun vurgulanması da bu tezin tamamen Kuran'a aykırı olduğunu ve mezhepçilerin yalanlarından biri olduğunu gösterir.
"Şu bir gerçek ki; iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, din değiştirenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanıp, salih amellerde bulunanların, Allah katında ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzgün olmayacaklardır".Bakara Suresi 62. Ayet
Ayrıca Kuran'da Yahudi ve Hıristiyanlarla evlenebileceğimizin belirtilmesi, Rum Suresi'nde Müslümanlar'ın, Hıristiyanlar'ın savaş kaybetmelerinden dolayı üzüldüklerinin anlatılması, Yahudi ve Hıristiyanlar'ı toptan cehennemlik ilan eden zihniyetin nasıl Kuran'la çeliştiğini gösterir. Aşağıdaki ayet de Yahudi ve Hıristiyanlar'ın içinde iyi kişiler olduğunu, hepsinin bir olmadığını gösterir.
"Onların hepsi bir değildir. Kitap ehlinden bir topluluk vardır ki gece vaktinde ayakta durup, Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar"Ali İmran Suresi 113. Ayet
Burada sanırım bir yanlış anlama var arkadaşlar.İlahi dinlerin temelinde tek bir yaratıcı vardır.O da yüce Allah-u Teala'dır.Ve ona şirk koşmak yani ona eş koşmak en büyük günahtır.Hıristiyanlık bildiğiniz üzere aslı bozulmuş bir ilahi dindir.Temelleri insan eliyle değiştirilmiştir yani.Ve Hıristiyanlıkta 3'lü teslis inancı denilen bir inanç sistemi vardır.Baba,Oğul ve Kutsal Ruh(Kutsal Hayalet).Ve bu sanıyorum Allah-u Teala'ya şirk koşmak,eş göstermektir.Şirk ile ilgili olarak;
"Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır."
Bu konuyu detaylı araştırmakta fayda görüyorum.Saygılar...
Arkadaslar bu konuyu diyanete actim ve söyle bi cevab aldim
aynen aktariyorum
selamun aleykum
ben yahudi ve hiristiyanlarinda cennete gidip gidemeyecegini ögrenmek istedim
bakara suresi 62. ayet ve ali imran 113. ayet ne manaya geliyor?
Alakanizdan dolayi tesekkür ederim
saygilarimla
Hak din, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'le baslamstir. Esas itibariyle hak dinin temel prensiplerinde degisiklik yoktur. Fakat kabiliyetlerin, zaman ve mekanin, sosyal sartlarin degismesine ve gelismesine bagli olarak ibadet sekilleri ve bazi hükümlerde degisiklikler olmustur. Peygamberlerin getirdigi esaslarla fikirler gelistikçe, medeniyet ilerledikçe Allâh (c.c), peygamberleriyle ortaya koydugu dinlerini de tekamül ettirmistir.. Sahifeler halinde baslayan ilahi kitaplar, Tevrat ve Incil'den sonra, kiyamete kadar sürecek olan sonsuz mucize Kur'an-i Kerim'le noktalanmistir.
Islâm belirli bir topluma degil bütün insanliga gönderilmistir. Kur'an-i Kerim, diger kitaplarin da ihtiva ettigi temel esaslari yeniden ortaya koymus; daha önceki kitaplarda yer alan gerçekleri tasdik etmis, tahrif edilen hususlari da düzeltmistir. Islâm'da, hak dinin temel prensipleri kesin bir sekilde ortaya konmus, zamana ve mekana göre degisebilecek hükümler din bilginlerinin içtihatlarina birakilmistir. Onun kiyamete kadar hak din olarak geçerliligini saglayan da bu niteligidir.
Kur'an-i Kerim bir bütün halinde incelendiginde görülecektir ki; kendilerine Peygamberlerin mesaji ulasan kimselerin Ahiret hayatinda kurtulusa erisebilmeleri için, diger iman esaslariyla birlikte Allah'in gönderdigi bütün Peygamberlere de inanmalari gerekmektedir. Peygamberlerden bazilarina iman edip bazilarini kabul etmemek inanç açisindan tutarli degildir. Tutarli olabilmek için bütün peygamberlere iman etmek ve kendilerine iman konusunda Peygamberler arasinda herhangi bir ayrim yapmamak gerekmektedir. Kendilerine iman etme noktasinda Peygamberler arasinda herhangi bir ayrim yapilmamasi gerektigi, iman konusunu isleyen Bakara Sûresi 285. ayette vurgulanmaktadir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin peygamber olarak gönderilmesinden sonra Yahudi ve Hiristiyanlarin kendi dinî kitaplari geregince Hz. Muhammed (S.A.V.)'in peygamberligini tasdik edip, Islam'i kabul etmeleri gerekir. Aksi takdirde kendi kitaplarini ve dinlerini inkar etmis oluyorlar.
Ayrica Kuran-i Kerim'de, Yahudi ve Hiristiyanlarin bozuk inançlari yüzünden imansiz durumuna düsmeleri hakkinda söyle buyurulur: "Süphesiz ki: "Allah ancak Meryem oglu Isa Mesih'tir", diyenler kâfir olmuslardir. Ey Muhammed! Deki: "Allah, Meryem oglu Isa Mesih'i, anasini ve bütün yeryüzündekileri helâk etmek istese, O'na kim engel olabilir? Göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin mülkiyeti yalniz Allah'a aittir. O, diledigini yaratir. Allah her seye kadirdir" (el-Mâide, 5/17).
Peygamberlik müessesesini kökten kabul etmemek veya herhangi bir peygamberin nübüvvetini inkâr da küfürdür. Bu yüzden diger peygamberleri kabul etmekle birlikte Hz. Isa (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Allah'in (c.c.) elçisi olarak kabul etmeyen Yahudiler, yine Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberligini tanimayan Hiristiyanlar küfre düsmüslerdir.
Bir peygambere ilâhlik isnat etmek de küfürdür. Nitekim Hiristiyanlar Hz. Isa (a.s.)'nin Allah oldugunu söyledikleri için kâfir sayilmislardir (bk. el-Mâide 5/17, 72).
"Yahudiler; "Uzeyr Allah'in ogludur" dediler. Hiristiyanlar da: "Mesih (Isa) Allah'i n ogludur" dediler. Bu, onlarin agizlariyla geveledikleri sözler olup, güya bununla, daha önce yasayan inkarcilarin sözlerini taklit ediyorlar" (et- Tevbe, 9/ 30).
Islam dini kendilerine dogru bir sekilde ulastigi halde son Peygamber Hz. Muhammed'in Peygamberligini kabul etmeyen, onun getirdigi Kur'an-i Kerim'i Allah'in vah yettigi ilahî bir kitap olarak görmeyenler, hakikat kendilerine apaçik belli olduktan sonra bunu reddettikleri için sorumlu olacaktir Iste Ahiret yurdunda kurtulusa eremeyecek olanlar bunlardir.
Kur'ân âyetlerinde açikça ifade edildigi üzere, her insanin hak dine karsi güçlü bir egilimi vardir. Insan, yapisi geregi, geçmisi de dikkate alarak, yasadigi âlem ve gelisen olaylar sonucu düsünme durumundadir. "Bu âlem nedir, bu kâinat neden var, ben nereden geldim, nereye gidecegim?" gibi sorular her insanin aklina hayatinin bir döneminde muhakkak gelen sorulardir. Insan, bu sorularin cevabini sorup arastirma durumundadir.
Böyle bir arastirmaya girmeyip sirf kibir, gurur, inat, zevkine düskünlük ve tembellik gibi sebeplerden dolayi hak dinden ve hakikatten uzak bir hayati tercih ederek iman ve faziletten mahrum bir ömür süren bir insan ise, elbette durumuna göre sorumlu olacaktir. Çünkü bu tür insanlar Allah'in kendilerine verdigi en büyük nimetlerden olan akli kullanmamislar, nefislerinin heva ve hevesi pesine düsmüslerdir.
Kabul etmek gerekir ki, artik dünya eskisi gibi degil bugün. Iletisim, ulasim, bilgi ve bilgisayar aginin zirveye dayandigi bir dönemi yasiyoruz. Gerek ilim, gerekse sanat çevresinde meshur insanlarin Islâm'i seçmesi, özellikle Batida okuma aliskanliginin ileri bir seviyeye ulasmis olmasi, turizmin yayginlasmasi sonucu insanlarin imkânlari ölçüsünde Islâm kültür ve medeniyeti ile yakindan tanismalari, Islâm âdet ve geleneklerini bizzat görmeleri, Islâm'in öne çikmasi gibi durumlar artik belli bir oranda insanlarin gözünü açmali ve hakikate dogru hizini artirmalidir.
Ancak bütün bu gelismelere ve degisimlere ragmen henüz birtakim engelleri asamayip hak dine, Islâm'a ve Kur'ân'a ulasamayan bir kesim varsa, onlar konumlarina, durumlarina, yasadigi sartlara, zamana ve kendisine verilen akil nimetini kullanma güçlerine göre muameleye tâbi tutulacaklardir. Allah hiçbir kuluna zulmedecek degildir, hiçbir kulunun kaldiramayacagi bir yük ve mükellefiyet de vermemistir.
Bir kismina Isaret ettigimiz bu âyetlerden açikça anlasilmaktadir ki, Allahu Teâlâ'nin varligina ve birligine, Hz. Muhammed (S.A.V.)"in O'nun kulu ve elçisi olduguna ve Kur'an-i Kerim'deki bütün esaslara, oldugu gibi iman etmeyen hiçbir kimse Islam inancina göre Müslüman degildir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin peygamber olarak gönderilmesinden sonra bütün insanlarin ve bilhassa Yahudi ve Hiristiyanlarin kendi dinî kitaplari geregince Hz. Muhammed (S.A.V.)'in peygamberligini tasdik edip Islam'i kabul etmeleri gerekir. Aksi takdirde kendi kitaplarini ve dinlerini inkar etmis olurlar. Bu itibarla Allah'in varligina ve birligine, Hz. Muhammed (S.A.V.)"in O'nun kulu ve elçisi olduguna ve Kur'an-i Kerim'deki bütün esaslara, oldugu gibi iman etmeyen bir kimse Islam inancina göre cennete giremez.
arkadaşım güzel yazmışın ama eksik olmuş.Neden dersen;Maide süresi 68.ayeti inceleyelim : De ki: Ey ehli kitap ! Tevrat'ı ve İncili ve size rabbiniz tarafından indirilmiş olanı uygulayıncaya kadar hiç bir şey üzerinde değilsinizdir....işte bu ayet tevratı incili tastik eden kurana uyulmadıkça; buda nedemek müslüman olmadıkça.ve şimdi gerçek tevrat ve incil yoktur asılları bozulmuştur.gerçek tevrat ve incil olsa bile kuranı kerim geldiği için bunların hükmü kalkmıştır.ayeti cok dikkatli okursak ve düşünürsek nedemek istediğini anlarız aynı zamanda tefsir kitabına bakınız.kurana ve peygamber efendimizin sünnetine inanılmadığı müddetçe kişi hangi dinden olursa olsun kurana göre kafirdir kafirin sonunu hepimiz biliyoruz.Kişi iman ettikten sonra amellerini yerine getirir veya getirmez bu Allah ile kul arasındadır.
Sorana,cevaplayana okuyana rahmet ola.
Bu gibi konularda kesin konuşmamak gerekir.
Diyelimki ıssız bir köyde ,İncil üzerine yaşayan,Hz.Muhammed'in geldiğini duymayan ve vefat eden birisi ne olacak?
Yine araştırmayan,Hristiyan din adamlarına inanan samimi bir Hristiyan ne olacak?
Bir hadis hatırlıyorum."Son sözü La İlahe İllallah olan Cennete gider."
Burda gerçek sorumluluk doğruları açıklamayan Hristiyan din adamalarınındır.
Vatikan'ındır.
Buda'nın bile peygamber olduğu söyleniyor.Buda dininin kitabında"Ben size her şeyi söylemedim.Benden 1000 sene sonra Alemlere Rahmet olan birisi gelecek size doğruları o anlatacak."
Diyelimki Himalaya dağlarında yaşayan ,dünyadan bihaber,Peygamberimizi duymamış bir Budist ne olacak.
Allah;Hristiyan , Yahudi ve tüm insanlığa hidayet versin.
Bizlerin de imanını kavi kılsın.
Allah'a Emanet Olun.
ilk yazimdan alintilar:Ancak bütün bu gelismelere ve degisimlere ragmen henüz birtakim engelleri asamayip hak dine, Islâm'a ve Kur'ân'a ulasamayan bir kesim varsa, onlar konumlarina, durumlarina, yasadigi sartlara, zamana ve kendisine verilen akil nimetini kullanma güçlerine göre muameleye tâbi tutulacaklardir. Allah hiçbir kuluna zulmedecek degildir, hiçbir kulunun kaldiramayacagi bir yük ve mükellefiyet de vermemistir.
Bu konuya AbdalWahid kardeşimiz son noktayı koymuş.Elbette Allah-u Teala kullarına zulmetmez.Eğer peygamber gönderilmeyen kavim varsa Allah'u Teala onları farklı yargılayacaktır.
Bundan 15-20 sene önce Avustralya'nın iç kesimlerinde çok ilkel bir kabile bulunmuştu.
Bunlarda sadece Cenab-ı Rabbül Alemini tanımaktan sorumlu olacaklardır.
Selam ve Dua ile.
Dünyanın herhangi bir yerinde Allah rasulünü bilmeyen birileri olabilir. ama Allah'ı bilmek zaruridir. çünkü akıl bu gaye ile veriilmiştir. Allah'a inanan ve herşeyin o'nun dilemesiyle olduğunu idrak eden,ama rasulünden haberdar olmayan insanlara farklı muamele yapılacağı yolunda farklı rivayetler var.
Hristiyan ve Yahudilere gelince onlar hz. muhammet mustafa(s.a.v)'e inanmadıkları sürece onlara şiddetli bir azap vardır diyor hadis-i şerifler. zaten Müslümsnlığı kabul etmemiş yahudileri Allah K.K'de lanetlemiyormu. işte onlar belki ebu Cehil'in yanında cehennem taşı olacaklar. belki de sadece yanacaklar.