Spor insanın doğayla savaşırken kazandığı ana becerileri ve geliştirdiği araçlı araçsız savaşım yöntemlerini boş zamanındaki artışa paralel olarak tek ya da topluca, barışçı biçimde ve benzetim yoluyla, oyun, oyalanma ve işten uzaklaşma için kullanmasına dayalı olarak estetik, teknik, fizik, yarışmacı ve toplumsal bir süreçtir şeklinde ifade edilebilir.
Ayrıca; spor iç ve dış faktörlerle motive edilmiş bireylerin nispeten karmaşık fiziksel becerilerin kullanımını veya fiziksel çabayı gerektiren kurumsallaştırılmış rekabete dayalı aktivitelerdir denilebilir.
Farklı bir tanım olarak; uğraşanları açısından yarışma, kazanmaya dönük, fiziksel, zihinsel ve teknik bir çaba, izleyenler açısından heyecan ve estetik duygusu kazandıran bir süreç, genel bütünlüğü içerisinde ise anatomi, fizyoloji, ortopedi, biyo-mekanik, psikoloji gibi bilim dallarının yardımı ile gelişen, sürdürülen bir bilimsel olgudur.
Genel bir tanım yaparsak; kişinin belli düzenlemeler içinde fiziksel aktivitesini ve motorik becerilerini zihinsel, ruhsal ve sosyal davranışlarını geliştiren ve bu özelliklerini belirli kurallar içinde yarıştırmasını amaçlayan biyolojik, pedagojik ve sosyal bir uğraştır.
Bu kadar etkili bir faktör olan spor sağlıklı insanlar da olduğu gibi engelli insanlarda da bir çok faydalı işlev oluşturmaktadır. Engelli insanların toplum içerisinde yer almasını kolaylaştırıcı rol oynayan spor kişinin benlik kavramının gelişmesine ve kendini gerçekleştirebilme kabiliyetinin de artmasına sebep olur. İnsan üzerinde geniş bir etki yelpazesi bulunan sporun bazı temel özelliklerini de bilmek gerekir. Bunlardan biride "İnsanları spor yapmaya iten sebepler" dir. Bu sebepler şöyle açıklanabilir;
*Belirli sosyal ihtiyaçları karşılamak.
*Sağlık, rehabilitasyon ve fiziksel uygunluk sağlama.
*Gerilim ve kontrollü rizikoyu yaşama.
*Estetik ihtiyaçları doyurma.
*Duygusal gerilimden kurtulma.
*Spor yoluyla bilgece deneyimler kazanma.
*Sevinç, eğlence, haz, neşe gibi duyguları kazanma.
*Kendini gerçekleştirme.
*Yeni tecrübeler kazanma.
*Sosyal ilişkiler kurma çabası.
*Maddî ve kişisel kazanç, ayrıcalıklar elde etme.
*Kendini gösterme.
*Zayıflama, mutlu olma.
*Güç, hız, dayanıklılık, çeviklik, koordinasyon yeteneği geliştirme.
*Sıkıntı ve hastalıklara karşı direnç kazanma.
*Gençlik, güzellik elde etme, benlik duygusunu geliştirme.
*Boş zamanı ortaklaşa, aktif ve verimli bir biçimde değerlendirme.
Bu kadar çok spor yapmamızı sağlayan ya da tetikleyen sebep varken hâlâ spor yapmamak çok büyük bir kayıptır. Görüldüğü üzere spor sosyal bakımdan - fiziksel bakıma, rekreaktif faaliyetlerden - psikolojik rahatlamaya kadar pek çok etkene yön verir.
Engelliler için en büyük sorunlardan birisi sosyal kaynaşmadır. Bu sorunu çözebilecek en etkili uğraş hiç şüphesiz spordur. Engelli bireylerin ebeveynleri genelde çocuklarını toplum içerisine çıkarmaya utanırlar. Bundan kendilerinin olduğu kadar çocuklarının da zarar göreceğini sanmaktadırlar. Engelli bireyler toplum içerisinde daha çok dikkate ve ilgiye ihtiyaç duyarlar. Ancak bu onların spor yapamayacakları ya da mücadele edemeyecekleri, başarılı olmayacakları anlamına gelmez. Ülkemiz başta olmak üzere bir çok ülkede engelli sporcular engelli bireylerin yaşam standartlarını yükseltmiş, binlerce engelli bireye de örnek olmuş ve yol göstermiştir.
Bu uğurda mücadele eden gönüllü kuruluşlar ve şahıslar sayesinde günümüzde artık Özel olimpiyatlar ve Paralimpik Olimpiyatlar engelliler için yapılmaktadır. Bu organizasyonlar gerek engelli sporcuların mücadele vermesi ve çabalarının karşılığını alması bakımından, gerekse engelli bireyleri ve bu bireylerin verdiği mükemmel mücadeleyi dünyanın bir çok ülkesinin görmesi bakımından çok faydalı olmuştur.
Spor çağımız toplumlarında ağırlıklı bir role sahiptir, boş zamanların başlıca uğraşı durumundadır. Spor aktivitesi engelli bireylerde başlıca şu yararları sağlar;
*Rûhî yönden, günlük hayatın stresini azaltır.
*Kişinin çevresiyle ilişkisini geliştirerek, sosyal bütünleşmesini sağlar.
*Kendine güveni arttırır.
*Mesleki alanda kişiyi başarılı ve verimli yapar.
*Spor, kişiyi psikiyatrik hastalıklara ve kalp-damar hastalıklarına karşı en iyi koruyan faktörlerden birisidir.
Konuyu biraz daha açarsak eğer; engelli bireylerde en büyük sorunlardan birisi kendini tanıma potansiyeli, bir diğeri de vücut uzuvlarını ve organlarını ne derecede kullanabileceğinin farkında olma kabiliyetidir. Spor egzersizleri, günümüz düşüncesine göre vücudun doku ve organlarının sağlıklı çalışmasının garantisidir. Spor dünyasında deneyimli sabit bir deyim vardır; "kullanmadığını yitirirsin". Spor egzersizleri, kişileri psikiyatrik rahatsızlıklara karşı da dirençli kılmaktadır. Spor yapanlar aynı şartlardaki spor yapmayanlara kıyasla çoğunlukla daha kültürlü ve neşeli insanlar olarak tanınırlar.
Bu bilgiler ışığında yapılabilecek yorum bellidir. Spor, engelli bireylerin hayatlarında bir lüks değil, yaşam biçimi olmalıdır. Özel ve Paralimpik Olimpiyatların artık Dünya Şampiyonası veya Olimpiyatlar kadar kabul gördüğü günümüzde spor yapma kabiliyetinin de arttığını söylemek sanırım abartı olmaz. Yapılan Özel ve Paralimpik Olimpiyatlarda engelli bireylerin yaptıkları başarılar taktire şayan bir hal almıştır. Özellikle bazı branşlarda "yüzme, atletizm, kayak gibi" engelli sporcuların yaptığı dereceler insanları hayrete düşürecek hal almıştır. Sağlıklı bir çok insanın yapamadığı spor branşlarında profesyonel anlamda başarı sağlamaları ve bu başarıları engellilik durumlarına rağmen başarmaları, hem kendilerini gerçekleştirip sevmelerine, hem de diğer engelli bireylere örnek olmalarına ve onların gözünde kahraman olmalarına yol açmıştır.
Tabii ki bu tür sporsal faaliyetler için spor tesisleri ve maddi imkan gerekmektedir. Devletler engelli bireylerin başarısını göz önüne alıp buna nazaran spor tesisleri ve imkanlarını sunmaları gerekmektedir. Böylelikle hem profesyonel sporcular yetiştirebilmek, hem de sporla uğraşarak engellileri kapandıkları evlerinden çıkarmak, sosyal bir çevre yaratarak onların toplumla kaynaşmasını sağlamak mümkün olacaktır.
Bilim adamları; özürlü kişiler için sporun değeri hakkında şeffaf olmanın çok önemli olduğunu düşünürler ve primer amacı belirtirler. Bunlar;
-Harekette eğlence.
-Yarışmada hoşnutluk ve sevinç.
- Memnuniyet, başarmak için normal ve sağlıklı istek verebilme.
Bu şekilde, engelli ve engelsiz kişiler için spor uygulamalarında aynı primer amacı görüyoruz. Diğer yararlar önemli olsa da skonder önem taşır. Örneğin; özürlü kişiler için sporun terapötik değerini vurgularsak, tedavinin diğer zorunlu kısmına sporu getiririz.
Engelli bireylerin gelişiminde sporun etkisini 3 başlıkta ele alırız. Bunlar;
Terapötik Değer: Spor yapmak, kişilere en azından özrüyle başa çıkmasını ve daha iyisi özrünü azaltmasını öğretebilir. Örneğin; Tekerlekli iskemle yarışmaları omuz, sırt ve kol kaslarının gücünü arttırır, yüksek terapötik avantajları olan bir hareket olarak yüzme kan dolaşımı ve solunumu uyarır ve kaslarda gevşeme sağlar. Sporun büyük terapötik değeri vardır ama bir tedavi olarak sınıflandırılmaz. Spor aynı zamanda keyif verir, iletişim sağlar, paylaşım sağlar, yaşamdan haz almayı sağlar. Spor, kılık değiştirmiş bir tedavidir.
Psikolojik Değer: Spor uygulamalarının psikolojik değeri âşikârdır. Sporla meşgul olan engelli bir birey, spor yapmakla kendi sınırlarını aşabilmek için kendisinin olduğunu fark eder. Diğer engelli kişilerin handikaplarından söz etme yolunu fark ederek yaratıcılığı sitimüle olacak ve nihayette engelliliği kabul edecektir. Disabilitenin negatif etkisi, sosyal izolasyondur. Dizabilitenin şiddetine bağlı olarak özel adapte edilmiş durum ve yerlere sınırlanmış şiddetli engelli kişilerin genellikle dış dünyayla temasları azdır. Bu problem, az gelişmiş ülkelerde daha belirgindir. Spor bu kişilere, sağlam ve engelli olan diğer insanlarla karşılaşma şansı verir, çevresini genişletir ve daha anlamlı bir yaşam sürme şansı kazandırır.
Sosyal Değer: Ağır derecede engelli kişilerin bir çoğu koruyucu koşullarda yaşar; bu durum, bu kişilerin handicapının ağırlığına bağlıdır. Bu kişilerin özel bakıma ihtiyacı vardır. Örneğin; eve bağımlı, bakım evine bağımlı ya da özel adapte edilmiş yaşam vasıtalarına bağımlı bir ilişki.
- Koruyucu koşulların büyük tehlikesi vardır, kişinin izolasyonuna yol açar.
- Yakın zamanlarda bu izolasyon, kişilerin himaye edilen işçi kapsamına alınmasıyla kısmen çözüldü. Bununla beraber, engelli kişiler arasında işsizlik oldukça fazladır. Bu kurum tarafından teklif edilen topluma köprü tedrici olarak parçalanırsa bu durum, tam izolasyon tehlikesine karşı yapılan hamleyi daha değerli kılar...(Katılmak) Herhangi bir yolla. Örneğin; Spor yapmakla.
Bu özel bir spor için spor kulübü olabilir, bir araya gelerek gayri resmi sporlara katılmak olabilir, değişik eğlenceli spor vasıtaları olabilir ve sosyal temaslar olabilir. Sporun pozitif bir yararı varsa, işte budur. Siz kendi öz geçmişinizden gelirsiniz, diğer ve yeni insanlarla karşılaşırsınız, öykünüzü diğerlerine anlatırsınız ve diğerleriyle temasınızı korumaya çalışırsınız ve onlara bazı şeyleri ifade edersiniz.
İşte bu nedenlerden dolayı, kişi hayat yaşamak için motivasyon kazanır. Aksi takdir de yaşam güç olur.
Unutmayalım ki yaşamımız boyunca her birimiz birer engelli adayıyız. Spor bizler için ne kadar önem taşıyorsa, engelli bireyler için de en az o kadar önem taşıyor. Hayatı ve kendimizi sevelim. Sağlığımıza dikkat etmek ve vücudumuzu sağlıklı ve verimli halde muhafaza etmek bizim en temel görevimizdir. Bunun için spor yapalım. Sporu yaşamımızın bir parçası olarak algılayalım.