. Artvinli vatandaşlarımızın konuştuğu şive. artvin coğrafyası itibariyle çok geniş olduğundan şiveler ilçelerine göre değişmekte, hatta aynı ilçe de bir çok farklı kullanım yer almaktadır.
ilk olarak yusufeli'yi ele almaya çalışalım. yusufeli şivesini 9 ana başlık altında topluyor araştırmacılar.
1- merkez ve yakın köylerin ağzı.
2- ersis (kılıçkaya) ağzı.
3- erkinis (demirkent) yöresi ağzı.
4- erzurum tarafı köylerin ağzı.
5- ispir tarafı köylerin ağzı.
6- gürcü köyleri ağzı.
7- kirvas (ormandibi) köyü ağzı.
8- narlık yöresi köylerin ağzı.
9- peterek (çevreli) köyü ağzı
bazı ağız farklı ise bariz bir şekildedir. mesela benim daha çok bildiğim ve çocukluğumdan beri duyduğum erkinis-esenyaka köyleri ağzını ele alalım. bu köylerde yaşayan vatadandaşlar yusufeli genelinde konuşma dilleriyle kendilerini belli ederler;
bu grubun en belirgin özelliği sın, sin sını sini eklerinin sun, suni şeklinde telaffuz edilmesidir. örnek verecek olursak; parçasını parçasuni, sebzesini sebzesuni, çantasını çantasuni.
esenyaka(eski adı: zor) köylü halk şairi perdahi'nin şöyle bir dörtlüğü vardır. ancak önce belirtelim ki ''x'' olarak ifade ettiğimiz ses ''kh''ye tekamül etmektedir; ''q'' ise, ingilizce diyalektikten bildiğimiz sestir.
hasan na düşmisin onun kestuna (kastına)
çeküçla kelpeti almiş destuna (destine)
muştari yox midur eşşâk postuna
intiqam almadan olma (ölme) eşşâgûm.
bir atasözü'de şu şekildedir; kenaruni gôr bezuni al, anasuni gôr qizuni al / kenarını gör bezini al, anasını gör kızını al.
yine esenyaka köyüne ait bir türkü ile devam edelim;
görüldüğü gibi t ve d harfleri değişime uğramaktadır. ayrıca r sesleri l olarak söylenmektedir.
merkez köyleri ağzı ise gürcü köylerinin ağzına benzediğinden, araştırmacılar ayırsa bile ben ayırmadan geçmeyi tercih ediyorum; ayrıca ispir ve erzurum yörelerinin şivelerini de biraz zorlarsak buraya koyabiliriz.
şöyle örneklendirelim: bugün balık tutmaya nereye gideceksiniz?/bogün palux tutmaya nera gedicaxsiz?
(burada küçük bir parantez açalım; genel olarak bütün artvin özelde yusufeli genelinde soru eki kullanılmamaktadır. bugün balık tutmaya (mı) gideceksiniz? ifadesinde mı eki atılır. )
gürcü köyleri; ektik, biçtik, verdik, bilmem, yetiştik gibi sözcükleri merkez ağzı ile aynı, ektux, biçtux, verdux, bilmam, yetiştux şeklinde söylerler.
ispir'li bir adam demiş; du qiz, bexla geleram! / dur kız, bekle geliyorum!
. şiveleri oluşturan bazı ''özel'' kelimeler vardır. türkiye genelinde bilinmeyen ama ait olduğu bölgelerde halen kullanılan ve insanların kendini ifade yöntemi olarak seçtiği kelimelerdir bunlar. yusufeli ağzında kullanılan kelimelerin kökeni incelendiğinde çok farklı sonuçlar çıkmaktadır.
bir çok kelime; azeri lehçesine aittir ya da eski türkçe dediğimiz kökten gelmektedir. bugün türkiye türkçesinde olmamasına rağmen azeri ve özbek türkçelerinde yusufeli ağzının özelliklerini görmekteyiz. bunun yanında lazca, gürcüce, karadeniz rumcası, ermenice, hemşince kelimeler de yoğun olarak kullanımdadır. lakin halk bu kelimelerin kökenlerini bilmez. içselleştirmiştir. aşağıda vereceğim örneklerden bazıları bu özel durumlara ait bazıları ise şivesel özelliklere;
ahır: axor, ahir
ander: uğursuz, bela (ander kalsun ocaği, toprak başuğa.)
axçik: kötü kadın
azmax: azmak, yaramazlık yapmak (ola uşaxlar azmaxtan kudurdi.)
ateş: (ateş ifadesi yöremizde ışık, lamba anlamında kullanılmaktadır. komşu uyumamiş ateşi yaniyor)
bibi: hala
beber: yaşlı kadın
cazi: kurnaz kadın
caratan: çok sıcak
cip: fazla, aşırı
cola: böğürtlen meyvesi
çonç: sırıksıklam, ıslak (şu şekilde de kullanılır, bibi bahçayi çonç etmuş / hala bahçeyi sulamış)
çor: dedikodu
ellişun kori: elinin körü
ezigan: erzincan ilimiz
ezrom: erzurum ilimiz
fodul: korkak (rahmetlu fodul adam idu)
fundux: fındık (- ux sesi son ek olarak çok kullanılmaktadır. burada kendi dedemden bir örnek vermek istiyorum; eskişehir'in vişnelik mahallesi için; ''fişnelux'u çok eyu bilirum)
fuşxi: dışkı, koyun gübresi
go: kadınlara kullanılan bir ünlem ifadesi (go! nera gideyasin?)
gunda: kartopu
koğo: sivrisinek
kibe: merdiven basamağı
kastamboli: kastamonu ilimiz
konçoloz: varolmayan, çocukları korkutmak için uydurulmuş hayali cin, peri.
kotoş: mısır koçanı
lazut: mısır
lobyo/lebiyo/libiyo: fasülye
leçek: başörtüsü
mavi: mavi renk geçmişte ve halen yaşlılar arasında yeşil renk olarak kullanılmaktadır. (yeşil gök)
megriyel: uyumsuzluk çıkaran
meşa: orman
moryaxel: akrep
mudare: zayıf, güçsüz
şaxar: fasülye sırığı (fasülyeler sırıklar dikilerek yetiştirilir, fasülye bitkisi sırığa dolanarak yukarı çıkar. köylüler şaxar'ları dikim mevsiminden önce özenler kesip hazır ederler)
şapuna: şırınga
tozax: eski karın üzerine yağan yeni kar (garip ama gerçek! bu bile var!)
tonx: buz, don
uzmax: yüzmek
urba: elbise
vedro: kova
virha: sürekli, devamlı
xozan: bakımsız tarla
xinzir: domuz
yeşil: (mavi kelimesinde yazdığımın tersi) gök yeşili.
yuxa: ince
zağar: köpek
zengo: cevizin yeşil kabuğu
3. yine yusufeli şivesinden örnekler vererek gideceğiz. yusufeli coğrafi olarak çok büyük bir alana yayıldığı için farklı nüanslara rastlamak mümkündür. ancak yukarıda da değindiğimiz gibi genel olarak- bence- erkinis (şimdiki adı demirkent) yöresinin şivesi hakimdir. bu şive komşu yerleşim bölgelerini de etkilemiştir ( zor köyü (esenyaka) gibi) ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şivelerin kullanım alanlarından ziyade, köylülerin kendi içinde oluşturdukları özgün dildir.
şimdi erkinisli iki ozan'dan örnek vereceğim, vereceğim örneklerin bir kısmı yusufelim.com bir kısmı ise kendi özel çalışmalarımdan oluşmaktadır.
kadir:
bıktım bu şehirin boş düzeninden
ah çekerim, ben köyümü görastum.
yalancı aşığı, kof ozanından
nesli belli saf soyumu görastum.
mehmet:
şiirinde diyorsun ki görastum
gorastiysan na duriysun galsana
çerçeveye koydum vitrinden astum
gorastiysan na duriysun galsana
evet, ''e'' harfleri özellikle de cümle sonunda yer alanları ''a''ya dönüşmektedir.
kadir:
erkinis'i demirkent'e çevurdi
köy hasreti beni yaktı kavurdi
derler bu da, amma esti savurdi
bu dilimden anlayanı görastum.
mehmet:
incir uzum dedun şaftali nettun
pestili yaladun murada yettun
mikalagala'ya ne zaman gettun
gorastiysan na duriysun galsana.
burada ''şaftali nettun'' cümlesi çok önemli şöyle ki; karadeniz kıyı şeridinde ve yusufeli'nin barhal bölgesi civarında ''şeftaliyu ne ettun'' sorusu burada harflerin sertleşmesi sonucu farklı bir hal alıyor. ne ise ''na'' halini alıyor.
sakinem türküsünden gidelim şimdi;
evumun kibelari
yağ tökülmiş kayıyer
sakinemun yuzindan
neça canlar yaniyer
yusufeli'nin tam olarak hangi yöresine ait olduğunu bilmediğim bu türkü, yusufeli içinde de şöyle de söylenmektedir;
evumun kibelaru
yağ dokulmiş kayeyi
sakinemun yuzindan
nica canlar yaniyi
evet, umarım bölge içindeki farklılıkları bu türkü anlatmaktadır.
yusufeli'nin bit (tarakçılar) köylüleri ise şöyle bir slogan kullanıyorlar; bitliyem, mutluyem. bu farklı köylerde şöylede söylenebilir; bitliyum, mutliyum, bitliyam, mutliyam, bitliiim, mutliiim.
4. artvin'in ilçelerine göre çeşitlenebilen aksanlar vardır; bunlardan en kabası, en gürcü kırması fakat en melodik olanıysa şavşat ve civarının aksanıdır.
Örneğin:
sabah yatahtan kalkiyerdım ki ander gunes bibi abbelaa bütün çarçafa siçmiş. dedim " nay ettin beç! " diyer ki " nay edem tutamiyerım. " terega cıktım şoşalarınan çeka çekaaa butun döşegi yıkadım. balkoni yıkadım, pisikler pepelalari kovaliyer onlari kataladım; libaslar bahtım cazilaniyer, onlari sukutlandırdım. sonra da işta bela dida didaaa galduk!
5. şavşat yöresine doğru aksanın gürcü ağzına kaymasıyla oluşan şive. gürcü aksanı cocoon'un belirttiği üzere oldukça melodiktir ve konuşması hayli zevklidir. bazen kendi kendime konuştuğum oluyor; 'sabahtan beri fotoşop yapeyeram, canum sıkiliyer, ander kalasuca sevdugum gettu gedali aramadi' gibi..
genel olarak şavşat ağzı desek de yusufeli ilçesinin gürcü köylerinde de bu aksanın bir benzeri konuşulmaktadır. meşhur dilfez şiiri en güzel örnektir sanırım;
almiş elina fotraf makina
bi yanbegi tutar bir da tikina
komşilar toplanmiş resim çekina
bahtum bahtum taniyamadum dilfez'i