AKP'NİN Cumhuriyetin temel nitelik ve dayanaklarına karşı yürüttüğü mücadeleyi konu alan bu yazıyı ibretle okuyacağınızdan eminim M.Günay Sıddıkoğlu/KIZILELMA 1 GRUBU
Askerler üzerinden başlatılan oyunun giderek dozunu artırarak sürdürüldüğünü görüyoruz. AKP iktidarı ile başlatılan bu yıpratma harekâtı, yandaş kuruluşlar ve medyanın da katkıları ile adeta askerlere karşı bir cephe açılmış görüntüsü veriyor. Böylesine yıpratıcı hareketlerin ülkemize, insanlarımıza ve bu ülkenin vaz geçilmez savunucusu olan askerlerimize çok büyük zararlar verdiğini artık dışarıdakiler de görüyor.
Sistemli bir şekilde askerleri hedef alan ve adeta karşı cephe oluşturulan bu yıpratma hareketinin, yıpratıcılara da bir şey kazandırmayacağını altını çizerek vurgulamak istiyoruz. Bugün, askere cephe açanların, gelecekte cephe açtıklarına bugünkünden çok daha fazla ihtiyaç duyabilecekleri hiçbir zaman unutulmamalıdır.
AKP Hükümeti, iki dönem içindeki icraatında sürekli olarak başta asker ve yargı olmak üzere devletin önemli kademelerini hedef alan çalışmalar içine girmiştir. Ülkede taşlar yerinden oynamıştır. Türkiye, bugün tam anlamı ile bir kargaşa ülkesi haline gelmiştir. Sistemle oynamalar, kurumlar arasındaki ayrışmalara da neden olmuştur. Özetle, tahribat büyüktür.
ASKERE KARŞI HAREKET
Askerlerimize karşı başlatılan bu hain saldırılar karşısında okurlarımız da tepki gösteriyor. Bazıları da belgelerle bu saldırılara karşı çıkıyor. Şaban Karanlık adlı okurumuz, bize bir mail göndermiş. Emekli denizci subayın bu mailini aynen yayınlıyoruz. Bu yazı, aynı zamanda oynanan oyunu ve bazı karanlık güçlerin gerçek yüzlerini de ortaya koyması açısından önemsenmelidir.
" 28 Şubat süreci başlamadan, Milli Savunma Bakanlığı izni alınmadan, Emniyet Teşkilatı ağır silahlarla donatılarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı alternatif bir ordu yaratma çabalarına girişilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı tarafından, önce 4 Şubat 1998 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir yazı gönderilerek (Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde bulunan ağır silah, mühimmat ile araç ve malzemelerin muhtemel bir seferberlik-savaş halinde askeri maksatlarla kullanılabilecek olanların envanterinin çıkarılması ) istendi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün envanterinde bulunan silahların listesi korkunçtu.
1.- 60'lık havan ( 28 ilde 320 adet)
2.-RPG-7 roketi ( 35 ilde 377 adet)
3.- 40 Launcher 43 ilde 1634 adet )
4.- MG3 makineli tüfek ( 38 ilde 438 adet)
5.- 12,7 makineli tüfek ( 39 ilde 239 adet)
6.- M-60 makineli tüfek ( 19 ilde 50 adet)
7.- FN-240 makineli tüfek ( 25 ilde 75 adet)
8.- 40 mm Laun MK/ 19 (38 ilde 114 adet)
Ve ağır silahlarla kullanılacak külliyetli miktarda mühimmat.
Zamanın Başbakan Yardımcısı ve illi Savunma Bakanı İsmet Sezgin, İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği 17 Şubat 1998 tarihli yazıda (Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ağır silah ve gereçlere ihtiyaç olmayacağı değerlendirilmektedir. Askeri amaçlı savaş silahı olarak mütalaa edilen listedeki yazılı silahların Genel Kurmay Başkanlığı'na devredilmesi) istendi.
Ve böylece ağır silahlarla donatılmış (F) tipi bir ordu yaratılmasının önü 28 Şubat sürecinde kesilebildi.
(F) TİPİ ORDU KURUYORLAR
Edirne'de verdiğim bir konferans sonrası bir kurmay albayımız yanıma geldi. "AKP yetkilileri, AB'nin desteğini sağladı. Hudut bölgelerimizin savunması Türk ordusundan alınıp, yeni kurulacak bir örgüte devredilecek ve bu örgütün elemanları son derece modern silahlarla donatılacak. Haberiniz olsun diye söylüyorum. Ülke bütünlüğümüze ve laik cumhuriyetimize daima sahip çıkan ve bundan sonra da çıkacak olan Türk ordusundan rahatsızlık duyan çevreler hudutlarımızı koruma bahanesi ile gerektiğinde Türk ordusu ile savaşabilecek nitelikte (F) tipi ordu kuruyorlar" dedi.
Bir süre sonra 27.03.2006 tarihinde Zaman Gazetesi'nin internet sitesinde şu haber yayınlandı:
"Sınır güvenliği için profesyonel teşkilat kuruluyor. 70 bin kişiden oluşacak. 8 yılda tüm sınırlara yayılacak. 3 milyar 700 bin Euro'luk proje İçişleri Bakanlığı'na bağlı (Entegre Sınır Yönetimi Proje Uygulama Müdürlüğü'nce hazırlandı. Projenin maliyetinin yüzde 60'ı AB tarafından karşılanacak. 2014 yılında tamamlanması öngörülen proje ile sınırlar profesyonel ekipler tarafından korunacak. Kurulacak teşkilat "Sınır Muhafaza Genel Müdürlüğü" ya da "Sınır Muhafaza Daire Başkanlığı" adı altında kurumsallaşacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 8 Ekim 2004 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nde yaptığı konuşmasında " Gerçekleştirdiğimiz reformlar arasında Uluslar arası Ceza Divanı'na ülkemizin taraf olmasını sağlayacak yasal değişiklikler de bulunmaktadır. " demiştir.
İçine düşürülmek istendiğimiz tuzak bellidir. ABD ve AB yetkilileri, ülkemizi bölme amaçları doğrultusunda PKK eylemlerinin daha da yaygınlaşması için desteklerini artıracaklar, gereğini yapan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ise Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nde sanık sandalyesine oturtulacak. "
GÜNÜN SÖZÜ
"TÜRK ORDUSU YENİLDİ DENİLİRSE SAKIN İNANMAYIN!
evt bencede ordu yenilmez ordu halktır halk yenilirse devlet olmaz yenilen komutanlar oluyor burda bence ordu siyasete karısmamalıydı ordu işini siyasetci işini yapmalıydı 2 tarafında sanki birbirinin acığını aramasından bunlar kaynaklandi diye düşünüyorum bi deniz feneri cıktı ardından ergenokon yani herkez sanki bi oyunun içinde emniyet bile bugün askeriyeye girip savcisini aratabiliosa türkiye de sağci solcu kürt türk dinci dinsiz sanki herkez bi çatişma içersine giriyor umarım herkez vatanının kıymetini bilir ve birbiriyle uğrasmayı bırakır halk olarak temennimiz budur....
yazının başlangıç kısmı ilginç...
" 28 Şubat süreci başlamadan,
ve ondan sonrada konuya giriş..
Bu yazıyı okuyan birisi_28 şubat iyikide olmuş..Askerler; polis teşkilatında derin bir yapılanmaya(TSK haricinde donanımlı bir ekip) gidildiğinden şüphelenip balans ayarı yapmış.afferin 28 şubatçılara_diyebilir..
yazarın kendi bakış açısı tabiki..
O zamanın paşaları bir hükümeti yıkıp bir diğerini kurdular...İşin aslı bu..
ve bunun gerçekleşebilmesi için bu ülkede oynanmadık oyunda kalmamış.İşin doğrusu bu..
Birçok gazeteci ve aydın kimliği bulunan insan katledilmiş ve bunların Müslümanlar tarafından öldürüldüğü havası verilmiş...ortaya çıkan gerçek bu..
ve ordu; o zaman için laik cumhuriyete uygun görmediği refah_yol hükümetini bir şekilde iktidardan indirmiştir...
Bu milletin hiçbir ferdinin _ Türk ordusu ile bir alıp veremediği olamaz_.
ama artık bu milletin hiçbir ferdide (en azından büyük kısmı),askerin bu milletin tercihine müdahale etmesine razı değil..
şuan yürütülen soruşturmaların askeri rahatsız ettiğine ben inanmıyorum..hatta tam tersi,aslî görevini yapmaktan geri kalıp başka türlü işlerle uğraşmış az sayıdada olsa bünyesinde bulunan bir kısım personelin ayıklanması Türk silahlı kuvvetlerininde istediği şey..
Bu ordu ne chp nin , ne mhp nin , ne akp nin nede bir başka partinin ordusu değil..
Bu milletin tamamının ordusudur..
Asker yakamızı bıraksın....
Askere el uzatırsan elin yanar.Çünkü o asker bizim çocuklarımızda müteşekkil bir asker.Uzaydan gelmedi.Bu asker ikibindörtyüz yıl önce kuruldu ,Oğuz atam tarafından kuruldu ,Allah ayetiyle meth etti,Resulullah hadisleri ile meth etti.İslamiyetin gelişi ile bu ordu Asakiri Muhammediye ismini aldı.Eğer bu kendi evlatlarımızdan müteşekkil orduya dil uzatırsanız zamanı geldiğinde o diliniz kopar.
ve ordu; o zaman için laik cumhuriyete uygun görmediği refah_yol hükümetini bir şekilde iktidardan indirmiştir...
Refah yol hükümetinin yıkılışı bu günkü iktidarın önünün açılması içindi ve o gün askerin içindeki çürük elmalar bu gün iktidarın danışmanlığını yapıyor.Olaylar basında anlatıldığı gibi değil.O gün Refah yol hükümetinin yıkılışına alkış tutmayanlar bu gün ceza evlerinde çürüyor.Bu günkü Askeriyenin içerisinde ne kadar burun pisliği varsa bir okadarda gözümüzün nuru var.
Türk silahlı kuvvetleri kendi içinin temizlenmesini yaramazların tasfiye edilmesini istiyor belliki
Yoksa bu memlekette asker istemezse hükümet
Böyle soruşturmalar yapamaz
Asker hükümet omuz omuza bunu anladım
2 bin seneyi nerden çıkardınız merak ediyorum ilbeyi abi.Şunun şurasında türklük dediğimiz akım( yani milliyetçilik olgusu) varolalı 150 yılı bulmamıştır öncelikle bunu bilmeliyiz.
Ve Doğuda çamurlu ayaklarıyla camiileri basanlar çocuklarının yanında babalarının kafalarına silah dayıyanlar bizim askerimizdi.Tarih kitaplarında yeniçerilerden bahsederken sonlara doğru bozulmaları nedeniyle padişahlara isyanlarının görüyoruz.Çokta umrumda değil açıkcası kime isyan ettikleri ama burda senin içine kattığın tarhi itibariyle bunlarda söz konusu ve söz konusu olan bu beyin yapısı ne halk ne demokrasi nede ideolojilerin üstünde olan vahyi takıyolar.İnsanlık ayıbını bi kenara bırakalım da askere uzanan eller kırılır mı diyelim.Yoksa Asker senin bu yaptığını yarın birgün gene bizim evladımız senin babana yapar haberin olsun mu diyelim.Eğer askere uzanan eller kırılsın diyorsan ve hala bu görüşte tek bir insan varsa bu memlekette daha görecek çok acılarımız var demektir.
Ben babamın oğluyum ve gayri ahlaki bi ilişkim yok.Ben babamın evladıyım ve kimsenin üstünden geçinmiyorum bak seni koruyorum diyip belli bi örgüt çıkarttıp sonra onunla savaşıp bu vatan çocuklarını hunharca öldürtmüyorum.Şimdi bu vatanın böyle evladlara ihtiyaçı varmıdır diye tekrar soruyorum...
(erlerden bahsetmiyorum hepimiz birgün er olacağız ama yüksek komutadaki insanlar için bu söz konusudur.)
Refah yol hükümetinin yıkılışı bu günkü iktidarın önünün açılması içindi ve o gün askerin içindeki çürük elmalar bu gün iktidarın danışmanlığını yapıyor
yani burdan çıkan sonuç __askerin içinde öyle bir gurup vardıki o yıllarda ; amerika ve israilin sözünden dışarı çıkmayacak bir hükümetin kurulması için canla_başla gayret gösterdiler ve 28 şubatı gerçekleştirdiler _
yanlış anlamadım demi.
öküz altında buzağı aramaya gerek yok .
bugünki iktidarın yolunu açan ;bu yapılan haksızlıklara razı olmayan %47 dir sayın abim.
iktdarın danışmanlığını avrupa amerika ve İSRAİL ile ilişkiler konusunda yapıyorlarmış diye duymuştum..
2 bin seneyi nerden çıkardınız merak ediyorum ilbeyi abi.Şunun şurasında türklük dediğimiz akım( yani milliyetçilik olgusu) varolalı 150 yılı bulmamıştır öncelikle bunu bilmeliyiz.
Sevgili sin28 kardeşim.
Bazı tarihçiler Tarihin Türklerle başladığını kabul ediyorlar,sizler hala nerelerdesiniz.En eski kayıtlı tarih Türk tarihidir.En az sekizbin senesi kayıt altındadır bu necip milletin.Bir kere 1500 yıl önce Resulullah hadislerinde Türklükle ilgili emirleri vardır.Cengizhan Türk değilmi idi.Atilla Türk değilmi idi,.Herşeyden önce Oğuz atam Türk değilmi idi .
Kimseye Türk milliyetçisi olun diye bir telkinim yok,herşeyden önce bir büyüğünüz olarak bana saygı göstereceksiniz.Şu ana kadar benim hiç bir yazımda Türk milliyetçisi olarak bir yazımı okumadınız .Türk milletini sevdiğimden ve Türklüğe sevdamdan dolayı beni hiç bir kalıba sokmaya çalışmayın.Ben Türk soyunun Kürt boyundan olan bir abiniz,bir kardeşinizim.Soyumda uludur boyumda uludur.Çünkü Cenabu Allah beni böyle yarattı.Biraz tevsir okumanızı birazda hadislerle ilgilenmenizi tavsiye ederim.
Benim Türklükle kastım ırk olarak değildir.Elbette ki türklük ırk olarak çookk eskilere dayanır.Ama ben türklüğüyle onur duyma onunla kendini şerefli sanma mantığının 150 yılı bulmadığı söylemek istedim..
TEfsir veya hadisle ilgili bi konu değildir bu.Eğer tefsir veya hadisle ilgili birşey istiyorsan ben bi tane söyliyim.Arab'ın aceme üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takva iledir.O da Allah katında bilinir....
Ben milliyetcisin demedim abi.Veya bi saygısızlıkta gösterdiğimi sanmıyorum.Yorumumu yaptım sadece
Elmalı Tefsiri KEHF suresinin tefsiri.Ben Tefsir ve hadis derken bu manada kullandım kelimeleri.Ayrıca bana saygısızlık yaptığını düşünmüyorum ,alcak gönüllülüğün için teşekkür ederim.Cengizhan'a gelince öz ve öz Türktür.
98- Onun için dedi ki : Bu Rabbimden bir rahmettir. Yani ne sizin işinizdir, ne benim; yalnız Allah'ın nimetlerinden Allah'ın bir lütfudur. Bununla beraber bunun da bir eceli (sonu) vardır. Rabbimin vaadi geldiği vakitte, onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi hakdır. Kıyamet muhakkak kopacaktır. İlerde Enbiyâ Sûresi'nde geleceği üzere "Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc'un (seddleri) açılıp da her dere tepeden boşaldıklarında" (21/96) âye t inin sırrı belirip Ye'cûc ve Me'cûc çıkacak, yeryüzünün düzeni bozulacak, kıyamet kopacaktır. Bazıları bunu Çin seddi zannetmişler
ve bundan dolayı Ye'cûc ve Me'cûc'un, Moğollar ve Tatarlar olduğu hayaline kapılmışlardır. Gerçi Pekin civarında denizden başlayarak Altay dağlarının altlarına doğru yüzlerce saatlik bir mesafede uzanıp giden Çin seddi, hicretten dokuz asır kadar önce dördüncü Çin sülalesi devrinde, kuzeyden Moğol ve Tatarların saldırılarına karşı yapılmış olduğu tarihî bir bilgi olarak nakledi l iyor ve büyük eserlerin en büyüklerinden sayılıyorsa da yapılmasından fazla bir zaman geçmeden aşılmış, geçilmiş olan bu seddin sağlamlığı ve yapılış şekli, Kur'ân'da zikredilen vasıflara uygun olmadığı anlaşılıyor. Diğer taraftan bazıları da Demir kapı s eddi demişler ve bundan dolayı Ye'cûc ve Me'cûc'u bu günkü Rusya sahasında düşünmüşlerdir ki, bu sed de harap olmuştur. Doğrusu Kur'ân'daki vasıflar, ikisine de uygun olmadığı gibi, diğer yerlerde bilinebilen sedlerin de hiçbirine uymuyor. Allah doğrusunu daha iyi bilir ya, Kur'ân'ın bahsettiği bu duvar, Zülkarneyn'den onun yapılmasını isteyen kavmin bu sayede oluşturdukları toplantı kurulları olsa gerektir ki, demir kütleleri gibi dayanıklı ve sağlam olan unsunlarına akıtılan Allah feyzi ile meydana gelmiş olan maddî ve manevî bir sed demek olur. Eğer bu kavim tefsir bilginlerinin naklettikeri şekli ile Türk idiyse, burada, Zülkarneyn'e kuvvetle yardım eden Türklerin geçmişte yeryüzünü bozgunculuktan kurtarmak için ettikleri hizmetin önemi anlatılmış old u ğu gibi, yüce Peygamberimizin peygamber olarak gönderilmesinden sonra İslâm'a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir. Ve şu halde Türklerin yok olması, Ye'cûc ve Me'cûc seddinin yıkılması ve yeryüzü düzenini bozulması demek olacaktır ki, kıyametin alâmetlerindendir
Cengiz Han öyle veya böyle insanlık tarihinde önemli yer tutan biridir. Ancak yanlış tanındığını düşünüyorum.
Türk soyundan geldiğini söyleyenler var ama bu gerçek değil. Kendisi bir Moğol gibi doğmuş, bir Moğol gibi yaşamış ve bir Moğol gibi ölmüştür. İnsanları değerlendirirken kendi zamanının ve kendi kültürünün özelliklerini dikkate almazsak yanılırız. Ancak insanlık tarihi boyunca öyle temel insani değerler vardır ki kahramanların günümüze ışık tutmaları bu özellikleri benimsemeleri ile ilgilidir.
Türk milleti olarak Cengiz ismini çocuklarımıza veririz, Cengiz Han'ın resimleri okullarımızı süsler. Peki, bunu niçin yaparız. Cengiz Han kimdir ne yapmıştır bunu da pek bilmeyiz. Bilseydik böyle yapmazdık. Herhalde aklımıza dünyanın yarısını fethetmiş büyük bir cihangir geldiği içindir. İskender ismini de o yüzden koyarız çocuklarımıza. Oysa Büyük İskender'in bizimle hiçbir ilgisi yok. Bize yararı da yok zararı da. Ama Cengiz Han öyle mi?
Cengiz Han(Timuçin) daha dokuz yaşındayken tuttuğu balıklarını aldı diye kardeşini oklayarak öldürmüş, hayata cinayet ile başlamış biridir. Üstün siyasi ve askeri dehası tarihte hiçbir şekilde yer alamayacak olan barbar bir kavmin kaderini etkilemiş ama değiştirememiştir. Dünya tarihinde yağmalar, katliamlar ve acılarla dolu iki yüzyıllık bir süreyi işgal etmişlerdir. Hepsi o kadar. Bu büyük yağma çapul imparatorluğu saman alevi gibi parlayıp söndüğünde dünya artık eski dünya değildi ama Moğollar eski yerlerinde hiçbir şey olmamış gibi eski uğraşları içindeydiler. Halen öyle olmaya devam ediyorlar.
Moğol sosyal yapısı aynı coğrafyayı paylaşmamıza rağmen Türklerden çok farklı idi. Bakın o devrin tarihçisi Moğol ailesinde bir yemek sahnesini nasıl anlatıyor: "Önce güçlü kuvvetli erkekler yemeği alırlar, sonra yaşlılarla kadınlar tencereyi önlerine çekerler, çocuklar da kemiklerle sinirleri birbirinden kapmak için yarışırlar" Bu sahne bana sırtlan sürüsünün beslenmesini hatırlatıyor. Zaten onlarda sırtlan sürüsünden farklı değillerdi. Moğol sosyal yapısında acımak, merhamet gibi insan olmanın temel vasfı sayılan hiçbir değer yoktu. Hiçbir feryat onların yüreklerine etki etmezdi. Cengiz Han Çin seferi sırasında esir aldığı yüz bin kişiyi geri dönüşte Gobi çölünü geçemezler diyerek katletmiştir. Buradan sağlayacakları tek fayda kendi sürülerine yayla temini için bereketli memleketleri insansızlaştırmaktan öte bir şey değildi.
Cengiz Han kadınlara çok düşkündü. En büyük zevki düşmanlarının atlarına binmek ve kadınlarıyla oynaşmaktı. Bir gün bir adamı kendisine gördüğü ama yerini hatırlamadığı güzel bir kızdan bahsedince: "eğer gerçekten güzelse onu muhakkak bulurum" demiştir. Yine bir gece rüyasında eşlerinden birinin kendine suikast yaptığını görür. Uyanır uyanmaz nöbetçiyi çağırır ve ona falan kadın senindir al onu çadırına götür, deyecek kadar da çağdaş fikirliydi !
Tarihte Türk'e ve Türk-İslam dünyasına Moğollar kadar zarar veren başka bir millet gelmemiştir. Düşürdüğü Semerkant, Buhara, Merv, Rey gibi tarihi Türk şehirlerde milyonlarca insanı öldürttü. Kadınları eşlerinden, çocukları anne babalarından ayırttı. Moğollar dağlara, oyuklara sığınarak katliamlardan kurtulanları açlıktan öldürmek için bütün canlıları yok, bütün ekinleri imha ederlerdi. Batı yürüyüşü sırasında Cengiz Han komutanlarına şu emri veriyordu: "Benim tarafımdan özel bir emir olmadıkça insanlara merhamet göstermenizi men ediyorum. Böyle kafalara vazifelerini öğretecek ancak şiddettir."
O sadece insanlara değil, mabetlere, binalara, kütüphanelere ve kitaplara saldırdı. İstemediği ne işe yarayacağını bilmediği, kendisine yabancı gelen her şeyi imha etti. İşin kötü tarafı bunu yaparken kişisel veya milli bir düşmanlıkla değil fakat özellikle imha arzusunun tatmini için yapıyordu. Sadizm onun varlığıydı. Zira onu engelleyecek ne bir hukuk sistemi ne de bir Allah korkusu vardı. Babaları öldürülmüş çocuklar Moğolların elinde esirgen, İslam memleketlerinin en güzel kadınları Moğol çadırları arasında örtüsüz dolaşıyorlardı.
Cengiz Han'ın işkenceleri, zalimlikleri yüzlerce yıl İslam coğrafyasında anlatılıp durmuştur. Anadolu en karanlık çağını Moğol istilası sırasında yaşamıştır. Yunan zulmü bile Moğol istilası yanında gerçekten önemsiz kalır.
Cengiz Han bir İslam âlimine : "Benden sonra gelenler döktüğüm kandan dolayı bana lanet edecek mi?" diye sormuştu. Evet, Timuçin bir tarih öğretmeni olarak ben sana lanet ediyorum. İstiyorum ki katlettiğin milyonlarca insanın, kirlettiğin binlerce iffetin, onursuzluğa ittiğin yüz binlerce erkeğin ve sukut ettirdiğin bir medeniyetin torunları seni tanısınlar. Tanısınlar ki gafil olmasınlar. İçindeki insanlık erdeminini kaybedenlerin yalan - kuru cihangirlik hülyalarına kanmasınlar.
Bana şimdi söyleyin Allah aşkına!..Cengiz Han'ın İslam adına bir tek çaktığı çivi var mıdır.Anlatında göreyim sizi.Eserleri nedir nerededir,ne yapmıştır?.
Gerçekten de Cengiz Han büyük bir zalim ve İslam düşmanıdır..
Bilip bilmeden Cengiz Han'ı meth etmeyin yoksa Allah'ın gazabına uğrarsınız..
Unutmayın ki her Türk müslüman değildir.Her müslüman da Türk değildir.Türk olmayla şeref aranmaz.Şeref ve haysiyet İslam'da aranır..
Yunus Emre Hazretleri Moğol istilasından kurtulup göç etmedi mi?.Niye bunları bilmiyorsunuz..Cengiz Han kafiri bir Türk değil, Moğoldur.Size Türk diye yutturuyorlar.Açın sahih kaynakları bir çok şeyler öğreneceksiniz...
Birilerinin Cengizhanı herhangi bir şekilde anlatıp kendi düşünce kaıplarında işlemesi beni bağlamaz.Ben Cengiz hanı Türk olarak biliyor ve inanıyorum.Ha moğol Türkü ha kıpçak Türkü ha Azeri benim için fark etmez.Cengizhanın bıraktığı eserlere dgelince,İlk devlet nizamnamesini yapan adam gibi adamdır.Cengizhanın nizamnamesine göre gıda stokçuluğu ,zina ve vatana ihanet gibi suçların cezası idamdır.Baba yiğiy böyle liderlere derim ben.Gerisi teferruattır.Allaha emanet olun
cengiz han zinaya hüküm verirken askerleri her girdiği köyde kadınlara tecavüz ediyordu.bu nasıl çelişki yahu.
Nereden ve kimden aldın bu bilgiyi.Veya başka bir deyişle Türk soyu ile ne alıp veremediğiniz varki işiniz gücünüz çamur atmak iftira atmak.Neden gerçekleri değilde ne idüğü belirsiz yahudi dönmelerinin kayıtları ile bu tertemiz sitede salyangoz satmaya çalışıyorsunuız.Kusura bakmayın kardeşim ben alttan aldıkça siz yazılarıma aşırı bir şekilde çamuralaşıyorsunuz.Kaçtane kadın tanıdın cengizhanın askerlerinin tecavüz ettiği.Böyle saçmalık olurmu böyle terbiyesizce düşünceler olurmu.Neden Türk tarihine yön veren insanlara bu şekilde çamur atmayı kendinize şiar edindiniz.Yazmayın kardeşim.Benim konularıma SİN28 ve TERAKKİPERVER yazı yazmayın.Çünkü ben ortamı yumuşatmaya çalışırken sizler bunu fırsat bilip haddinizi aşıyorsunuz.Son yüz yılda olanlar hakkında atıp tutuyorsunuz ona eyvallah yakın tarih diyoruz.Bin sene önce oalanada atıp tutuyorsunuz.Yazmayın konularıma kardeşim.
27 mayıs 1960 ihtilalinin üzerinden 48 yıl geçti ve dikkat ettim bütün TV'lerde, bazı gazetelerde sayfa sayfa bu askeri ayaklanma anlatılıyor.
Ayrıntılar veriliyor, ancak çok azında eleştirisel bir yaklaşım görülüyor.
Hala 27 Mayıs darbesi, normal bir şeymiş gibi davranılıyor.
Sanki ihtilal yapmak Türk Silahlı Kuvvetlerinin normal görevleri arasındaymış gibi bir tutum var.
27 Mayıs'ın ne kadar talihsiz, Türkiye'ye ne kadar zarar veren bir ayaklanma olduğu artık açıkça biliniyor.
Menderes- Zorlu- Polatkan üçlüsünün idamının ayıbı hala apaçık hissediliyor.
Bununla kalınmıyor, bu üçlü için abideler dikiliyor, isimleri havaalanlarına, meydanlara veriliyor.
Bunlara rağmen, hala kesin bir özeleştiri mekanizması işlemiyor.
TSK'dan korkulduğundan dolayı değil, bir kesimimizin içinden gelmiyor.
Baksanıza, hala Ankara'da kapalı kapılar arkasında, yeni müdahale olasılıkları konuşuluyor.
Toplu halde çıkıp, "yeter artık, bitti bu süreç. Sorunları biz çözeriz. Askerin yakasını bırakın" diyemiyoruz.
Kafamızın gerisinde hala, gerektiğinde askeri kullanma fikri yatıyor. Kendi yapmamız gereken muhalefeti, onlara ihale ediyoruz.
Bırakın beyler...
Askerin yakasından inin.
AKP ile hesaplaşmamızı sandıkta yapalım.
Askeri kışkırtarak bir yere varmak yerine, gelin güçlü bir muhalefet oluşturalım.
Meydanları dolduralım.
27 Mayısları artık gömelim...
Unutalım...
Biraz olsun, tarihten ders alalım.
Hem askerimize, hem de kendimize daha fazla zarar vermeyelim..
M.Ali Birand
Not: Unutmamak gerekirki Askeriyenin icinde ne kadar temizlenmesi ayiklanmasi gereken varsada Gurur kaynagimiz olanlarda bir okadar fazlasiyla mevcut elbette hic bir sey gizli kalmamali gercekler aciga cikmalidir..Türk silahli kuvvetlerine leke getirecek olanlar umarim aciga cikarlar..
Askerimizde rahat eder...Ordu milletin gövdesidir önemi burdan bellidir!!