Askerin yakasını bırakın

Son güncelleme: 02.02.2010 19:27
  • bencede abartığınız kadar deil arkadaşlar habercilerin ve köse yazarlarının yorumlarıyla acıklama yapacak olursak bence bu tartısmanın sonu gelmez bende bi köse yazarının yorumunu okudum gecenlerde diyorki bi pasa ismini vermeyim ben istanbulda ne belediye baskanı ne vali nede emniyet müdürü tanırım gerekirse onlara istanbulu dar ederim diyor yani bu yaziyi genis anlatımla yazarıylada yazmak isterdim ama bence gerek yok ordu bizim ordumuz içindeki çürük elmalar temizlenirse bırakın orduyu eleştirmeyi türkiyede tartısmasını bile yapamazlar ama gizli iş cevirenler ört bas edilmeye calişilirsa işte ozaman halk bunu yemez hepinize saygılar arkadaslar,,
#23.01.2010 14:15 0 0 0
  • İlbeyi abi kaynak vermeme gerek olduğunu sanmıyorum.Akıl ve mantığını kullananve biraz ıraktaki irandaki ve anadolumuzda ki Alimlerin hayatlarını ve kaynakların neden bu kadar az kaldığını araştırsak öğreniriz.Cengiz hanın eğer müslümansa Hüsnü mübarek kadardır imanı cengiz han eğer müslümansa yezid kadardır imanı...

    Arkadaşlar Doğulu değilim ama bilirim bir doğulunun acısını.Çamurlu botlarla basılan evleri camiileri.Türklük adına rantların ne derece dehşetli olduğunu.Doğulu değilim ama neden taştığını bilirim doğuluların sabırları.Çocuğunun yanında kafasına silah dayıylıp çıkarılan insanları.Ve sizde bilirsiniz kitapların saklandığı zamanları kimler arıyordu didik didik evleri.Suçu ne olursa olsun insanlık ayıpları yapıldı.....

    K.bakma leyl yazının altındaki ismi görünce başından itibaren okumaktan vazgeçtim.Bi laf vardır söze bakarım söz mü diye adama bakarım adam mı diye...
#23.01.2010 15:55 0 0 0
  • TSK düşmanlığının nedenleri?
    Propaganda amacıyla gerçeklerin nasıl ters yüz edildiğini ya da çarpıtıldığını, siyasi hayatı yakından izleyenler bilir. Bu tür faaliyetleri yapanların amacı, gerçekleri halka ulaştırmak değil, kitleleri kendi iddiaları doğrultusunda manipüle (yönlendirmek) etmektir. Bu nedenle de propaganda amaçlı olarak yapılan itham ve iftiraların da bir mantığı vardır. Zira savaş ve propaganda, birbirini tamamlayan bir operasyonun birbirinden ayrılamaz iki ayrı yüzüdür. Mao, 'propagandanın kansız bir savaş; savaşın da kanlı bir propaganda'olduğunu bu yüzden söyler.
    TSK'ya yönelik olarak yapılan yıpratma, gözden düşürme ve suçlama faaliyetlerini de bu bağlamda ele almak gerekir. Bu anlamda TSK'ya yönelik olarak yapılan yıkıcı propaganda faaliyetlerinin yapılmasından değil yapılmamasından endişe etmek gerekir. TSK'ya yönelik yıkıcı saldırılar, TSK'nın bölgenin kaderini elinde tutan bir güç olmaktan çıkarılmasıyla ancak sona erecektir.
    Bingöl'de 33 askerin şehit edilmesi, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın şehit edilmesi, Dağlıca, Aktütün saldırıları, Reşadiye katliamıyla ilgili olarak TSK'yı suçlayan iddialar psikolojik savaşın bizzat kendisiydi. Bu iddiaları, hiç bir belgeye dayandırmadan tamamen demagojik bir söylemle pervasız ve cüretkar bir biçimde yapanlar hakkında hiç bir hukuki işlem başlatılmadığı gibi medya tarafından da baş tacı edilmiştir.
    Ancak AB yetkililerinin "demokrasilerde siyasetin en güvenilir kurum olması gerekirken Türkiye'de halkın en fazla TSK'ya güven duymasından endişe duyduğunu" açıklaması malum odakları hareketlendirmiştir. Bu durum TSK aleyhtarlığını besleyen ciddi bir zemin teşkil etmiştir. Bu durum, askeri vesayet söylemini besleyen temeli teşkil etmiştir.

    TSK'ya yönelik olarak son yapılan iftira, itham ve akıl dışı isnatlar, psikolojik savaşın geldiği aşamayı göstermesi bakımından önemlidir.
    "Cami bombalamak", "halka acımasız davranmak", "İki yüz bin kişiyi stadyumlara doldurmak" ya da "kendi uçağını kendisinin düşürmesi" vb. askere yönelik olarak yapılan bu tür provokatif vuruşlar ciddidir. Sanki suçlanan TSK değil ülkeyi işgal etmiş olan düşman güçleridir. Aslında bu yayınlarla yapılmak istenen tek şey vardır o da kitlelerin sokağa dökülmesidir. Halkı "Peygamber Ocağı" olarak bilinen ordudan soğutmak ve ona karşı tahrik etmektir. Bu provokatif iftiraları peydahlayanlar, Türk ordusunu devrim öncesi "İran Şahı'nın Ordusu", Türk halkını da mollalar peşinde koşan Humeyni'nin adamlarına çevirmek istemektedirler.

    Bu amaç uğruna TSK, yıpratılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalarda gelinen son noktayı da aynı mahfil açıkladı. İddia ve iftiraların organizatörü olan Taraf Gazetesi, askere halkın duyduğu güven duygusundaki azalmayı gösteren manşeti gururla (!) şöyle atmış: "Ergenekon soruşturmasından önce, orduya güven yüzde doksan civarındaydı. Halkın orduya güveni, son darbe ve suikast iddialarıyla %63.4'e düştü". Ne yapılmak istendiği -hatta yapıldığı- yeterince açık değil midir
#28.01.2010 17:12 0 0 0
  • Abi walla bi daha konularıma cevap yazmyın diyosun son açıklamıyıda yapmadan bırakmıyosun :D..
#31.01.2010 23:09 0 0 0
  • Ben kendi konularıma tabiki yazacağım.Kendilerinin konularına yorum yazmadığım k,şlerin benm konularımada yazmamalarını istemek en tabii hakkım.
#02.02.2010 19:27 0 0 0