Bütün kelimelerime yüklediğim anlamsın.
"Sen" diye başlayıp da bitiremediğim üç noktamsın.
"Sen, sen ille de sen" diye durup durup nefes aldığımsın.
"Sen varsan ben varım" dedirtecek kadar kendimi hiçe saydığımsın.
Kaderi kaderime yazılsın diye her gün Yaratıcıya yalvardığımsın.
Aklımda, yüreğimde ve duamda olansın.
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Aşk odur ki!...
Züleyha'ya eş,
Yusuf'a perde...
Ah Züleyha!...
Bilseydin bu zaman
Aşklarını
İçin yanardı,
Duygusuz
Sadece olmak için var olan...
Araya Rabb'ini koymayan
Şehvet yüklü kör cahiller...
Ey Âşk durağım.. !Ey adından başka hiç bir söze dilimin dönmediği tek hecem.. Dudağıma öyle bir mühürlensin ki Duâ’n;
Bu Duâ’ya
”Âmin” demekten başka kelâmlara dönmesin diller.. !
Ve Lâl olsun dilim
Sen’den başka isimleri anarsam eğer…
Mavi,
desem...
Sadece “mavi”!
Anlar mısın beni?
Hiç sanmam...
Peki мavi özgürlüktür desem, bir tutkudur, bir düştür desem...
Bir yer anlatmasam sana hep мaviolan! мasmavi...
мavide bir kız anlatsam sana, мavide bir kız!
Umutları olsa bu kızın, her kız kadar...
Geleceğe dair inançları olsa, hem alışagelmiş olsa,hem de çok uzağında olsa alışagelmişliğin...
Bir kız! Sanki hiç yokmuş gibi, sanki hep var olan...
O kız, o мavi bir kız bir erkeği sevse. Hemde мavide...
Gözleri yalnız o erkeği görse, yalnız onu işitse kulakları.
Ve hiç çekinmese ellerini uzatmaktan ona...
Erkek kucaklasa kızıмasmavı bir sevgiyle...
Hiç bitmemecesine olsa bu sevgi ve hiç gitmemecesine...
Anılar olmasa bu sevgide, acılar ve pişmanlıklar da! Yarınlar da dünler gibi...
Ve bugünü yaşasa hep, kızla erkek duyguların doruğunda.
Bir gün bir masal anlatsa kız. Y
eşil otlarla bezeli kayaların мavı denize aşık olduğu bir masal.
Denızın мavısı bir düş gibi...
Rengin bütün tonlarında dolaşacak kadar gururlu...
Ve anlatsa kız, bir gün nasıl denizin kumsalla ayrıldığı yerde
boz bulanık мavı
az ötede yeşil mavi olduğunu...
Sonraları bir koyu mavının yanında bin çinimavisinin olduğunu!
daha, daha da ötelerde hani su sevdalısı kayaların, hani şu yeşil çalılıklarla bezenmiş kayaların dibinde nasıl
uysal bir maviolduğunu anlatsa...
Kayaların bütün girintilerine delice bir sevgili özlemiyle nasıl yumusacık bir mavi sicağıyla sarıldığını, sokulduğunu anlatsa..
Kayaların nasıl doruk doruk, nasıl bir görkemli koruyucu gibi uzandığını anlatsa.
Hani tüm mutlulukları ve tüm umutları duyumsayacak mükemmel bir güç olduğunu...
Göğün açık mavisine aldırış etmeksizin, parlak koyu bir mavi olduğunu anlatsa sevgilisi için...
Ve denizin tüm dürüstlüğü ile kendini hiç saklamaksızın gösterdiğini...
Bütün derinliklerin gizemini nasıl açığa vurduğunu anlatsa kız... Ve bitse masal!
Kız artık ellerinin erkekte olmadığını görse. Erkeğinin hiç olmamış gibi gittiğini...
Ne ağlasa, ne gülse...
Hüzün bile duymasa!
Sadece bir buruk yalnızlık olsa hissettiği... Sonra kız da olmasa...
Tüm mavilikleri yalanlıyarak mavi bir kız olmasa hiç!...
mavı, desem...
Biraz düş, biraz gerçek desem...
Anlar mısın beni?
мavı, sadece “sevmekti” desem!
Sadece sevmek...
Anlar mısın?
Züleyha Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca ;
"YUSUF..." diye başladı,
Durdu..
"YUSUF..."
diye bitirdi..
... Gördü ki hitaptan öteye geçemedi.
Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok.
Ve Züleyhanın lügatında Yusuf'tan ÖTE SÖZCÜK YOK.