Ey yâr, susuşum sözümü esirgemekten değil.
Sana değen sözleri çoktan yitirdim; dudağım avare, dilim perişan.
Aklım ermiyor ki, sustuğumu bileyim.
Kalbim ayılmıyor ki sana hitap edeyim.
Kelimelerin sıcağı kaçmış, hece hece küllenmişler;
sükût lehçesinde aç susuz bir mülteciyim şimdi.
Bilelim ki, çizginin iki tarafı da cehennem.
Ve seçmek zorundaysak birini, ben;
Saçlarımda sevda rüzgarıyla düşmek istiyorum ateşe.
Farzedin ki ben bir kelebeğim ve ateş biricik sevgilim.
Yanmazsam eğer ah'ım kalır....
Kusura bakma teselli hazretleri
Sana layık bir mürid olamadım,besbelli
Büyük şehirlerin küçük içinde
Dansa kaldırılan utangaç bir kız gibi
Buldum bu dünyada kendimi.
Ve camları hohlayıp da çizdiğim resimlerden
Bir ben kaldım ve sevgilim
Suyu ihmal edilmiş fesleğen gibi gitti.
Gözlerim terledi yolunu gözlemekten...
Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı.
Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana.
Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı.
Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur?
Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır.
Alem O'nunla kaimdir ve O'nsuz olan hiçbir şey yoktur.
O'nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.
"Dizimin dibindeki Yemen'de; Yemen'deki de dizimin dibindedir"
der Mevlânâ
Göremediğin gönülden ırak olursun.
Gönül görmek diye bir çaba var mı hayatımızda?
Giremediğin gönüle eremezsin.
Hiç olmazsa yanı başınızdakilerin gönüllerinde misiniz?
Yanı başınızdakiler gönlünüzde mi?
Aynı dili konuşanlar değil,aynı gönülü paylaşanlar anlaşabilirler...
hayat bütün yolları birbirine karışmış
rüyâlarını bütün gün doğumlarına azâd eyleyen.
bir ben bilirdim ağlamayı
sanırdım yani:
kuşlar kadar özgür
sürgün ülkeye kanat çırpan tezat.
tersine yazılmış hikaye,
başladığı yere hiç bir zaman ulaşmayan.
bir ben bilirdim diyordum ya:
ne çok şey bilmezmişim meğer.