[SIZE=25]Yağmurların ıslak kollarında düşersin geceye
savrulursun, kirli yüreklerin tam ortasına
yakar seni bu düşler..
eritir..
gece umutlarını uykusuz sabahlara devirir
söner gidersin cılız mum alevinde..
bozuk para gibi harcanır sevdalar..
acının katığı acı olmaz..
kanayan yaralarıyla ıstıraba yaslanır yanağın
hüzünlü yüzüne sahte gülüşler çarpar
titrersin..
ateşler içinde üşütür seni bu şehir
için boşalır, göz pınarlarından kaldırımlara
akarsın, bulanık gecenin damarlarına
koşamazsın, çağırır da seni dağlar
nankörce arkadan vururlar...
ürkekliğinde gece susar..
bülbüllerin feryat figan sesleri,
dinlersin ..
mavi saçlarını okşarsın..
dalarsın ..
kara bulutlar sarar göz bebeğini..
ağlarsın..
kirpiklerin çökünce ela bakışlarına
bir nehir kopar içinden olanca heybetiyle
yalnızlığına akarsın..
kanma gülüşlerin yakamozuna
eksik dişleriyle mumya suratlıdır tuttuğun eller
rihter ölçeğinde sallansa da yüreğin
boşuna..
karşılığı yok hiç bir gerçeğin
dönme sen
her kapı ihanete açılır bu diyarda
her gün küflü bir gece doğurur
sahipsiz..
umut ektiğin tarlalar da dönekliğin filizleri biçilir
inkar kokar hava rezilliğin gölgesinde
sakın dönme
kapa gözlerini riyanın işgaline
onursuz sevişlere bir çentik at
kanasın ..
rüyaların perçemine düşmüş kan çiçekleri
süpür saçlarına asılı rezil kırıntıları
aklaşmış geleceğini bandır gökkuşağı rengine
ve saklan el değmemiş ülkene
yoksa harcar seni bu eller,
kirletir ..
çürümüş bedenlerde ihanetin kokusu gizlenir
ve hüzün
akbabaların kanadında gamzene konar
hayvan leşi gibi kokuşur sevdalar..