Blue Mosque - Sultanahmet Camisinin Tarih i-Sultanahmet Camisi HakKINDA
Dindar bir padişah olduğu bilinen Sultan 1. Ahmet böylece hem Rabbine örnek kulluğunu kanıtlayacak, hem de Ayasofya'yı gölgede bırakacak bir eser yaptıracaktır. Bunun için uygun yer arayışları başlar. Ancak 17. Yüzyılın başlarına gelindiğinde İstanbul'un belli başlı tepeleri, her biri bir padişah ismi taşıyan cami ve külliye binaları ile tutulmuştur
Eski adıyla At Meydanı'nın kıble yönünde bulunan ve denize bakan Ayşe Sultan Sarayı Padişah tarafından adına yaptırılacak cami için uygun görülür. Ayşe Sultana otuz bin halis ayarlı altın gönderilir, o da gönül hoşluğu ile mülkünü tapuda hemen hünkâra devredeR.
Fotoğraf 2- Sultanamhet caminin bulunduğu At Meydanı'nın eski görünümü
Sıra böylesine büyük bir eseri yapacak mimarın belirlenmesine gelir. Padişah'ın saray erkânı ile yaptığı istişareler sonunda bir isim üzerinde uzlaşılır; Mimarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa
Sinan'ın öğrencisinden dev bir yapıt
Sedefkâr Mehmet Ağa, Mimar Sinan'ın öğrencisidir. Tam 21 yıl "Büyük Usta"ya çıraklık ve kalfalık etmiştir. Ve onun ölümünden sonra mimarbaşı olur, Sedefkâr Mehmet Ağa Mimarbaşı olduktan sonra ilk işi Kâbe'nin onarılması ve ünlü altınoluklarının konulmasıdır.
Sultanahmet camisini yapma görevi Sedefkâr Mehmet Ağa'yı bir hayli heyecanlandırır. Padişah kendisine bu görevi verirken, Ayasofya'dan daha görkemli bir mabet istediğini söyleyerek, mimarbaşının yükünü ağırlaştırmıştır. Çünkü İstanbul'un ana yapısı o günlerde Ayasofya camisiydi.
Sıra cami temelinin kazılmasına geldiğinde bunun için Osmanlı usulü büyük bir tören düzenlenir. Bugünkü takvimle 1609 yılında Devlet erkânı yıkımlarla açılan boşluk arazide toplanır. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesine göre, caminin yapılışında Sultan 1. Ahmet, temel kazma çalışmalarına eline kazmayı alarak bizzat katılır, temelden çıkan toprağı kaftanına koyarak dışarıya taşır ve "Ya Rab Ahmet kulunun hizmetidir"diye dua eder.
Temel kazması Topkapı Sarayı'nda
Padişahın temel kazmada kullandığı kazma bugün Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilmektedir.
Sultanahmet bir külliye olarak yapılmıştır. Cami; medrese, hünkâr kasrı, sıbyan mektebi, arasta, hamam, imaret, darüşşifa ve türbeden oluşan külliyenin merkez yapısı olup bir dış avluyla çevrelenmiştir. Cami duvarları ile sınırlanan ibadet alanı biçim olarak kareye yakın 54×50 boyutlarında bir dikdörtgendir[Linkleri görmek için üye olmalısınız. Üye Ol...]
Caminin mermer döşemeli iç avlusu 26 sütunun üzerine oturtulmuş 30 kubbeyle örtülü revakla çevrilidir. Caminin geniş avlusuna zeminden yükseltilmiş basamaklarla ulaşılır. Avlunun ortasında altı sütunlu şadırvan vardır. Şadırvan sütunları karanfil ve lale motifleri ile bezenmiştir. Bu şadırvan, Süleymaniye Camisi avlusundaki gibi, abdest almak için değil fıskiyeli bir havuz mahiyetinde olup, şadırvan geleneğini sürdüren bir elemandır
Sultanahmet Türkiye'de altı minaresi olan yegâne camidir. Minarelerin dördü üçer, ikisi ikişer şerefelidir. Minarelerde toplam 16 şerefenin bulunması, Sultan 1. Ahmed'in 16. padişah olduğunu gösterir. Ancak Osmanlı tarihine bakıldığında Sultan 1. Ahmed'in 14. padişah olduğu görülür. Aradaki bir farklılığın Yıldırım Beyazıt'ın iki oğlu Emir Süleyman ve Musa Çelebi'nin "Fetret Devri"nde tahta geçmemesine karşın padişah sayılmasındandır.