İstanbul'dun
İsten bulmuştum seni kirli kentte
İstemeden dulu kaldım yokluğunun
Yok oldum
Gözümü ağladım güzümün önünden gitmedi gidişin,
Gök gözlü gözlerinin götürdükleri ve yalnızlığa örttükleri özünden başkası değildi
Gözümün cenini,
Seni gözümde büyütemedim ki,
Kalmadın ki sen,
Olmadın ki gözümün bebeği
Alfabetik sıralamalarla sürüldüm sürgünlere
Önce Aşk'tan ayrılığa
Sonra Bahar'dan solgunluğa
Şimdiyse Canım'dan mezralaşmış mezarlığa
Vazgeçişlerdeki kendime az göçüşlerde,
Ben senden men,
Sen bensizliğe mensup,
Aşk bizi har vurup darmadağın bırakırken,
Harman savrulmalarında bir ben kaldım,
Katledilerek,
Katli zecri bilinerek,
Kat kat üstüme sensizlikler giyinerek,
Yokluğundan az önce oda da unuttuğun tokalarından tokatlar yiyerek ve katlanarak her parçamın üzerine çok kere,
Anlamadın mı yazık kaldık gittiğinde biz boş yere
Bizi ikiye bölendin,
Bizi ikide bir öldürendin,
Bizi ikindi vakti etmiş bir öğlendin,
Geç şimdi,
Geç öğrendin
Yalnızlığı sevişmelerde sicimsiz,
Yalnızlığı sövüşmelerde içimsiz,
Yüreğinin rahminde bir ölü cenin,
Cesedimin üzerinde okuduğun gazete sayfaları var senin
Yarım kalmış manşetlerden mahşer korkusuyla sır bilip sırat ettiğin dehşetlerden,
Deşip en derinime kendini gömdüğün afetlerden,
Eşip can yerimi yerime bir başka et getirdiğinden,
Öldüm ben
Ardında ölüşümle düşsüz kaldım,
Süzüldü aşktaki aklım,
Çözüldü baştaki sancım,
Düşürüldü başımdaki senden olma tacım
İçinde dar kaldım kendimin
İsminle har yanığı kaldığım anlarda yar kıldığım,
Beş vakit âmin ettiğim varlığına,
Durmadan gidişlere beni giydiğin kılığına,
Kırk bir kere naaş bağışladın sen kadavramı bana yağışlarınla
Gözlerinle sis topladığın is ağaçlarının gölgesinde,
Diz çökmüş yarayım,
Tohumlarının tortularındaki torunlarına
Yosunlarına yeşili susan dilimse, sustum
Susuyorsun'larına kır çalan kırmızı kanımsa allardan daha al damlayan,
Al
Kal'dırma kendini yanımda
Kan'dırma kendini bir daha gözünün bebeğiyle açtığın yaralarımda
Tenimin rengine,
Düşümün dengine sığmayan yörüngelerle gele-durmalarınla kazdırma kan doldurduğun gözlerimi mezar çukuru gamzelerinle
Ben bir de' bağlacıydım sende
Hiç bir tümceye ek olamadım,
Hiç bir yüreğe yek duramadım,
Hiç bir küreğe asılmadım senden öteye gitmek için sularında,
Anlatamadım
Anımsattıklarınla,
Alıp sattıklarınla,
Çalıp sakladıklarınla
Kaldın,
Kendinde, sende, sendeki ben motifli desende Kendi kendine,
Kendi kentine,
Kendinde tükendiğinde,
Gel oldun kip'ime
Kulağımdaki küpeye,
Sırtımdaki küfeye,
Kamburumdaki sen dolu günlere,
Asıldın, saçlarından daha sarı ıslak ipinle
Ardında s'özsüz kaldım,
Üzüldü canım,
Büzüldü kâğıtlarım,
Yazmadım desem de
Adına yazdım adımın adımlarını, adak kaldım
Ramak saydım her gelmeyişinin saat başlarını,
Gün bitti,
Gece söküldü karalarıma,
Beş karış odada,
Beş karış suratla,
Beş parmağımın her bir tırnağıyla kazıdım yokluğunu duvarlara,
Duyanlara sağır kaldım,
Soranlara sus,
Selam aldım selam sattım ardından,
Yetmedi kimse kendime,
Nereye götürdünse aslımı,
Nüshamı karaladı her gelen, hergele gelmeyişlerinde
Bir "GİT" haresi yeterdi her şeyin götürülmesine
Bir "KAL" tanesi eritirdi bütün bir ayrılığı
Şimdi sen,
Uyuyor gibi susuyorsun,
Düşünür gibi dalıyorsun,
Damlayacakmış gibi akıyorsun,
Avludan,
Avucuma,
Avutuşlarınla
Unutuşlarınla güveleniyorsun içime,
İçimdeki güveler yerken beni her gün dönümünde,
Gidişine göç güzleri erişiyor,
Kalışıma öç gözleri kemleşiyor
Demleniyorum deminde
Emiliyorum dediklerine
Dünde yoktun sen,
Deminde,
Şimdide
Her an yeniden yeni bir yenilik yenileniyor yüreğimin düşünde, eski bozgunları bozuşlarına hitaben
Susmadım ben
Öldüm
Ben seninle içimde ödeşmişken,
Dışımı bana dışlatmalarının kavim düşlerinde,
Ağzıma geleni yutkunuşlarım içime hasat sonralığı bir hastalığı örtüyor
Sesimi sussam?
Tınımı tutsam?
Yirmi dokuz harbin suslu boyası olsam?
Yankımı da sende bir yerde suçlu bıraksam?
Gözlerin şah damarımda neşter gibi beni terlerken ve terk edip tek kederi bile yanına almamışken sen
Söyle,
Ben olmasam,
Seni kim acıyacak içimde?
Üşüdüm gözlerini,
Bak bana artık
Dön
Gelmezsen,